Sonlar ve başlangıçlar

Hüseyin Şubukşi yazdı

Fotoğraf: AA

Özellikle son 30 yılda, belirli dönemlerin sonunu öngören ve müjdeleyen makaleler, kitaplar, seminerler ve forumlar net ve yoğun bir şekilde çoğaldı. Bu olguya “sonlar” adı verildi. Bu bağlamda Francis Fukuyama’nın “Tarihin Sonu ve Son İnsan” kitabı gibi ilginç, çekici ve çarpıcı başlıklar taşıyan kitaplar karşımıza çıkmaya başladı. Fukuyama’nın kitabı, Sovyetler Birliği'nin çöküşünü müteakip yayınlanmıştı ve Batı ile liberal demokrasi modelinin zaferini kutluyordu. Bir diğer dikkat çekici başlığa sahip kitap, ABD’li gazeteci ve yazar Paul Roberts’ın “Petrolün Sonu” adlı kitabı. Roberts, petrol çağının tamamen sona ereceğini ve dünyanın, küresel ekonomiyi en çok etkileyen emtiadan vazgeçeceği yeni bir aşamaya gireceğini öngörmüştü.

Yayınlandığında önemli bir tartışmaya yol açan bir başka kitap, Alan Grumman’ın “Küreselleşmenin Sonu” adlı kitabıydı. Yazar kitabında küreselleşme çağının sona erdiğini, güvensizlik, ırkçılık ve korumacılık dilinin hakim olduğu yeni bir dönemin onun yerini aldığını, halkların aktivizmini engelleyen, özgürlüklerini inkar edilemez bir şekilde kısıtlayan kısıtlama ve sınırların yükseldiğini belirtiyordu.

ABD’li filozof ve nörolog Sam Harris ise “İnancın Sonu” başlıklı kitabında, dünyanın din adamları sınıfına olan güveninin sarsıldığını, birçoğunun isimlerinin aşırılıkla ilişkilendirildiğini ve bir sonraki evrenin bilim ve mantık lehine olacağını söylüyordu. Bunlar, argümanlarını sunan ve belirli "sonları" öngören ve tahmin eden kitaplara yalnızca birkaç örnek. Eğitim, özgürlük, kağıt para ve daha fazlası için sonlar öngören başka birçok başlıkta kitaplar da var.

Doğaldır ki bu tür önermelere ilişkin en önemli değerlendirme ve eleştirilerden biri de, ciddi ölçüde bir abartı içerdikleri ve nihayetinde bekledikleri şeyin gerçekleşmemiş olmasıdır. Ancak, kritik ve önemli konuları gündeme getirmeleri, attıkları taşlarla durgun suyu hareketlendirmeleri, gelecekle ilgili uyarı ve ikaz bayraklarını yükseltmeleri onlara değer kazandırıyor.

Gelgelelim, görünen o ki artık sonlar değil başlangıçlar çağındayız. Muazzam iletişim devriminin kendisini takip ettiği bilimsel devrim, insanların yaşamlarında birbiri ardına değişiklikler ortaya çıkarıyor.

Özellikleri, insanlığın yeni bir evresinin eşiğinde olduğumuzu tekit ediyor. Bu evrenin kahramanı, makinelerin tüm özelliklerini, işlevlerini ve düşünüp karar vermek gibi becerilerini artıracak yapay zekadır. Ayrıca, insan vücuduna akıllı elektronik çipler yerleştirilmesi fikri de şekillenmeye başladı ve yakında kaçınılmaz bir gerçek olacak. Bu, makine ve insan arasında benzeri görülmemiş bir yakınlaşma, yasalar, düzenlemeler, mevzuat ve özgürlükler, mahremiyet ve çalışma ile ilgili haklar üzerinde muazzam ve büyük yansımaları olacak yeni bir sistemin kurulması demek. Bu konu, bilinen geleneksel kavramlara ciddi ve önemli bir meydan okuma oluşturacak.

Tanınmış İsrailli tarihçi ve yazar Yuval Noah Harari de bu alanda “Homo Deus: Yarının Kısa Tarihi” adında, çok satan, dağıtım rekorları kıran, birçok dünya diline çevrilen bir kitap yayınladı.  Bu kitap, kendisinden önce yayınlanan “Homosapiens” (Arapça akıllı demek) başlıklı kitabın ulaştığı büyük başarının ardından geldi. Kitap, dünya adlı gezegendeki akıllı insanın insanlık tarihine ışık tutuyordu.

Home Deus kitabında ise Harari, akıllı çiplerin olağanüstü ve niteliksel sıçramalarının evrimine ve becerilerine dayanan, temel özellikleri belirsiz yapay zekanın inanılmaz yeteneklerinin empoze ettiği yeni bir gerçekliğin karşısında, temel ve eski fikirlerin, mitlerin ve anlatıların paramparça olduğu yeni bir dünyayı tasvir ediyor. Genetik mühendisliği alanında yaşanan hızlı ve şaşırtıcı gelişmelere ve bunların insanların hastalıklarla baş etme gücüne yansıyacağına, buna bağlı olarak da insanların yaşam kalitesi ve uzun yaşama standartlarının iyileşeceğine değiniyor. Ancak bu yeni önerme tamamen tozpembe değil, aynı zamanda çok karanlık ve korkutucu bir yanı da var. Facebook ve Twitter gibi tanınmış sosyal medya algoritmalarının Amerikan seçim kampanyasının seyrini, güvenilirliğini ve bütünlüğünü nasıl etkileyebileceğini gördük. Casusluk yeteneklerini ve kullanıcılarının hayatının tüm yönleri üzerindeki kontrolünü nasıl artırdığını da. Gelecek senaryosuna dair tüm bu örnekler, yanıtlanmayı hak eden şu zor soruları gündeme getirebilir; ülkeler ve hükümetleri, robotların insanların yerini alması sorunu ve bunun işsizlik oranları üzerindeki korkutucu etkisiyle nasıl başa çıkacaklar? Yine öngörülen emeklilik yaşlarının  gecikmesi ve bunun işgücü piyasası üzerindeki etkisiyle nasıl başa çıkacaklar? Bunlara ilaveten, dinlerin yaklaşmakta olan genetik mühendislik sorunuyla nasıl başa çıkacakları sorusu da var. Bu, gelmekte olan, değişiklikler ve zorluklarla dolu bir gelecek.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU