Kıbrıslı Türkler, TRT dizisini yorumladı: Yaşayan tarihin kurgusu olmaz

TRT 1'de yayımlanan 'Bir Zamanlar Kıbrıs' dizisi Kuzey Kıbrıs'ta tartışmalara neden oldu. Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesi liderleri Küçük ve Denktaş'ın aileleri başta olmak üzere, Kıbrıslı Türk tarihçiler diziye tepki gösterdi

Fotoğraf: Halkın Sesi gazetesi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) çekilen ve Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesini ekranlara yansıtmak iddiasını taşıyan "Bir Zamanlar Kıbrıs" dizisi yayın hayatına başladı. 

TRT 1'de yayımlanan dizinin, tarihe "Kanlı Noel Gecesi" olarak geçen saldırının yaşandığı 1963 yılını anlatan ilk bölümü 1 Nisan Perşembe günü ekranlara geldi.

"Gerçek bir varoluş mücadelesi" sloganıyla gösterilmeye başlanan yapım, gerek Türkiye gerekse KKTC'de ilgi odağı haline geldi. İlk bölüm reyting sonuçlarına göre dizi; AB grubunda ikinci sırada, ABC1 kategorisinde üçüncü sırada, totalde ise altıncı sırada yer aldı.

Kuzey Kıbrıs'ta dizinin yayımlanmasından bu yana en çok tartışılan konuların başında ise bu yapım geliyor. Keza Kıbrıslı Türklerin kimi diziyi beğendiğini söylerken, kimileri ise eleştirilerini dile getiriyor.

Diziyi eleştirenlerin de kendi içinde ayrıldığı söylenebilir. Bir kesim Kıbrıslı Türk, henüz Kıbrıs meselesi bir "çözüm"e kavuşmamışken, bu dizinin iki toplumun ilişkilerini zedeleyeceği endişesiyle tepkilerini paylaşıyor.

Ancak asıl dikkat çeken ise, 'Kıbrıs Türk mücadelesine saygısızlık yapıldığı' yönünde dile getirilen tepki ve sitemler. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dizinin yayımlandığı günden beri tartışılan yapıma Kıbrıslı Türk tarihçiler başta olmak üzere, Kıbrıs Türk Toplumu Lideri Dr. Fazıl Küçük'ün ailesi ve KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'ın ailesi de tepki gösterdi.

Dizide yapılan maddi hatalardan, teknik yanlışlara dek uzanan tepkiler arasında en çok dile getirileni ise, Kıbrıs Türk tarihinin yanlış aktarılması. 

Independent Türkçe için Kıbrıslı Türklere diziye dair görüşlerini sorduk. İki bölüm halinde yayımlayacağımız bu haber dosyasının ilk bölümünde Dr. Fazıl Küçük'ün torunu Selen Süheyla Küçük, Kıbrıslı Türk akademisyen ve tarihçi Doç. Dr. Nazım Beratlı ve Kıbrıslı Türk müzisyen ve müzik eğitmeni Cemal Özgürsel'in görüşlerini aktarıyoruz.
 

Dr. Fazıl Küçük.jpeg
Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük / Fotoğraf: Halkın Sesi gazetesi

 

Diziye en büyük eleştiri: "Dr. Fazıl Küçük'e ve tarihimize saygısızlık yapıldı"

Kuzey Kıbrıs'ta 'Bir Zamanlar Kıbrıs' dizisine yönelik birçok eleştiri sıralandı. Tarih aktarımında yapılan maddi hatalar, teknik aksaklıklar, dizide kullanılan müzik, Kıbrıs ağzının oyuncular tarafından kullanılmaması bunlardan sadece birkaçı. 

Fakat hemen herkesin ortak bir biçimde eleştirilerini yönelttiği en önemli husus; dizide Kıbrıs Türk toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük'e yer verilmemesiydi. Dizinin çekim sürecinde, Dr. Fazıl Küçük'ün dizide yer almayacağının duyulmasıyla Ada'da tartışmalar başladı. 

Küçük ailesi, diziye yönelik sitemini kamuoyuyla paylaştı. Dedesine senaryoda yer verilmeyeceğini öğrenen Dr. Fazıl Küçük'ün torunu Selen Süheyla Küçük, dedesinin doğum günü olan 14 Mart Pazar günü sosyal medyada yaptığı bir paylaşımla dizi ekibine sitemini dile getirdi:

Bugün dedemin doğum günü ancak maalesef benim için buruk geçti. TRT 1 için çekimleri devam eden 'Bir Zamanlar Kıbrıs' dizisinde dedemin olmadığını öğrendim. Hiç yok! Senaryoda yokmuş o yüzden yapılacak bir şey de yokmuş… Ben mi yanlış anlıyorum yoksa tarihi mi siliyorlar. Nasıl yok? Ne demek yok? Lütfen biri bana açıklasın çünkü ben bir cevap bulamadım.
 

Dr. Fazıl küçük ile torunu Selen Süheyla Küçük.jpg
Dr. Fazıl Küçük ile torunu Selen Süheyla Küçük / Küçük ailesi şahsi arşivi


"Çok büyük bir yükün altındasınız, burada yaşayan bir tarih söz konusu"

Selen Süheyla Küçük, bu paylaşımının ardından dizinin idari yapımcısından bir telefon aldı. Bu telefon görüşmesinin detaylarını anlatan Selen Süheyla Küçük, "Konuşmamızda idari yapımcı bana 'Hiç öyle bir şey olabilir mi, siz nasıl böyle düşünebilirsiniz' dedi. Kendisine açık açık söyledim; 'Dedem olmasaydı zaten bu konuda çekilecek bir dizi olmazdı ortada. Dr. Fazıl Küçük olmasaydı zaten bu mesele olmazdı, Türkiye burada olmazdı' dedim. Ve bu konuşma sonrasında kendilerine güvendik. Hatta ben sosyal medyadaki paylaşımımda bir düzeltme yaptım ve yapımcının beni aradığını aktardım" ifadelerini kullandı.
 

Selen Süheyla Küçük.jpg
Dr. Fazıl Küçük'ün torunu Selen Süheyla Küçük


Independent Türkçe'ye konuşan Selen Süheyla Küçük, dizinin idari yapımcısının kendisine "Biz çok eleştiriyoruz ama bizim tarih danışmanımız var" dediğini söyledi ve ekledi:

Eleştiriler zaten dizinin yayımlanmasından çok evvel başlamıştı. Ben de bunun üzerine kendisine; 'Çok büyük bir yükün altındasınız, burada yaşayan bir tarih söz konusu' dedim. Cevaben bana 'Tarih danışmanlarımız senaryoyu okuyor, şunu çıkarın, bunu ekleyin diyor' dedi. Ben de bunun üzerine 'tamam' dedim ve saygı duydum. Ve bu konuşmadan sonra diziyi izleyene kadar da aile olarak hiçbir şey söylemedik.


"50 yıl önceyi anlatırsanız ve o insanlar hala burada yaşıyorsa o zaman hata yapamazsınız"

"Ama o zaman bile ben sosyal medyada gördüm ki insanlar inanılmaz bir şekilde doluymuşlar. Çünkü her şeyiyle yanlış yapıldı. 250 kişilik dizi ekibin Kıbrıs'a gelip karantinasız kalmasından tutun, dizide Kıbrıslı hiçbir oyuncunun olmamasına varıncaya kadar eleştiriler söz konusuydu. Çok iyi düşünülmeden yapılmış bir yapım" diyen Selen Süheyla Küçük, sözlerini şöyle sürdürdü:

Dizide zaten çok yakın bir tarih anlatılıyor. Burada 500 yıl öncesi anlatılmıyor, eğer öyle olsaydı bir hatada birkaç tarihçi çıkar ve hataları dile getirirdi. Ama siz 50 yıl önceyi anlatırsanız ve o insanlar da hala burada yaşıyorsa o zaman hata yapamazsınız.

Anlattığınız tarihi yaşayan insanlar hala hayatta. Bunu çok iyi araştırmak lazım. Yaşayan tarih söz konusu burada. Babam bunun örneği; ayrıca Kıbrıs'ta yüzlerce örneği var. Bu mücadeleyi veren insanlar hala yaşıyor. Onun için daha da özenli davranılması gerekiyor.


Dizi projesi ilk başladığında KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın dizi ekibini babası Mehmet Küçük'e yönlendirdiğini anlatan Selen Süheyla Küçük, "Dr. Fazıl Küçük Müzesi'ne gelerek babamla görüştü ekip. Fakat senarist gelmedi. Babam anlattı, kitaplar verdi. Dizi yapım ekibi ise kendisine 'Senaryo yazıldı. Bizim tarih danışmanımız var zaten' dedi" ifadelerini kullandı.
 

hs_kucuk_1617607756.jpg
Dr. Küçük'ün oğlu Mehmek Küçük'ün diziye olan tepkisini Halkın Sesi gazetesi manşetten yayımlayarak kamuoyuna duyurdu

 

"Kabul edilebilecek bir şey değil; çok büyük bir saygısızlık yapıldı"

Esasen Dr. Fazıl Küçük dizide canlandırılıyor. Rauf Denktaş ile geçen bir sahnede Dr. Küçük'ün devreye girdiği tahmin ediyor. 'Tahmin' diyoruz, zira bu sahnede ve ilk bölüm yayınında Dr. Fazıl Küçük'ün adı zikredilmiyor.

Bu duruma ise başta Dr. Küçük'ün oğlu Mehmet Küçük olmak üzere, Küçük ailesi tepki göstererek, yapılanı bir 'saygısızlık' olarak değerlendiriyor:

Dizide en önemli hata bu insanların toplum liderini, bu mücadeleyi başlatanın ele alınmaması. O insan yok. Bir sahnede koyuyorsunuz ve Dr. Fazıl Küçük adı hiç geçmiyor. Kimse o toplum liderinin kim olduğunu bile anlayamıyor. 'Bu belgesel değil, kurgu' deniliyorsa, o zaman Rauf Denktaş deme Ahmet de, Fazıl Küçük deme Hasan de…

Bu, kabul edilebilecek bir şey değil; çok büyük bir saygısızlık yapıldı. Bunun bir an önce telafisini istiyoruz. Umarım yetkililer bu konuda bir adım atacaklardır, çünkü senaryo bu nihayetinde; değiştirilebilir.
 

 

"Dr. Fazıl Küçük olmasaydı Kıbrıs davası olabilecek bir mesele değildi"

Kıbrıs Türk toplumundan çok güzel tepkiler aldıklarını ve tüm halkın arkalarında olduğunu söyleyen Selen Süheyla Küçük, "Biz bu işin peşini bırakacak değiliz" diye konuştu.

"Ailemiz de Kıbrıs Türk toplumu da bu konuda çok çok rahatsız. Çünkü Kıbrıs davası, dedem Dr. Fazıl Küçük olmasa olabilecek bir mesele değildi" diyen Selen Süheyla Küçük, Kıbrıs Türkü'nün mücadelesini başlatan Dr. Fazıl Küçük hakkında şunları söyledi:

Dedem 1931'de mücadeleyi başlattı. Öncelikle İngilizlerle, ardından Rumlarla… Ve bu noktada Türkiye'de o zamanki yönetiminin Kıbrıs meselesi diye bir meselesi yoktu. Öyle bir kavram yoktu.

Dedem Dr. Küçük, günlerce, aylarca Ankara'da kaldı. Yavaş yavaş önce öğrencileri, sonra gazeteleri ile bir şekilde sesimizi duyurmayı başardı. Ve en sonunda dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'dan randevu alabildi. Ve bizim mücadelemiz bu şekilde başladı.


"Eleştirimiz kesinlikle Türkiye'ye değil. Asla! Biz Türkiyesiz zaten var olamayız"

Selen Hanım ve Küçük ailesinin en büyük endişesi ise, diziye yönelik endişelerinin Türkiye ve Türk insanına yönelik anlaşılması. Keza bu haber dosyasında görüştüğümüz tüm isimlerin en önemli vurgusu bu oluyor: Bizim eleştirilerimiz asla Türkiye'ye yönelik değil!

"Biz aile olarak bu işin Kıbrıslı-Türkiyeli mevzusuna dönmesini istemiyoruz" diyen Selen Süheyla Küçük, şu vurguyu yaptı:

Biz en çok bundan korkuyoruz. Bizim eleştirimiz kesinlikle Türkiye'ye, Türk insanına değil. Asla! Dedemin bütün mücadelesi buydu, 'Bizim anavatanımız Türkiye'dir. Bizim Türkiye'den başka çaremiz yoktur. Bu dava Türkiyesiz halledilemez' diyerek yola çıktı.

Dedem zaten biliyordu ki bu davayı bir tek Türkiye ile çözebiliriz. Ankara'da da bunu anlatmaya çalıştı. Ve tabii ki anavatanımız hemen sahip çıktı. Evet, kurtarıldık. Bunları hiçbir zaman inkar etmiyoruz. Konu o değil, konu kimin kahramanlık yapacağı değil. Burada birlik, beraberliği sağlamak çok önemli bir husus.

 

Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük, 1958 yılında Ankara'da düzenlenen konferansa katıldı. (Arşiv) ( Hüseyin Ezer Arşivi - Anadolu Ajansı ).jpg
Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük, 1958 yılında Ankara'da düzenlenen konferansta / Fotoğraf: Hüseyin Ezer Arşivi - AA

 

"Lütfen bizim tarihimizi doğru aktarın; Türk insanı doğru bilsin"

"Bizim tek derdimiz, tarihimizin Türk insanına doğru aktarılması" diyen Selen Süheyla Küçük, "Tabii ki katliamlar oldu. Tabii ki iki tarafta da çok acılar, göçler yaşandı. Travmatik çok olay yaşandı. Zaten tarihimiz ortada, bunu kimse inkâr etmiyor, etmeyiz. Biz şunu söylüyoruz; Lütfen bizim tarihimizi doğru aktarın. Türk insanı doğru bilsin. Bu mücadelenin nasıl başladığını, kimin başlattığını, ne zorluklar yaşandığını… Sadece dedem için değil, dava arkadaşları da… 7'den 70'e herkesin mücadelesiydi bu" diye konuştu.


"Burada bu diziyi çekiyorsanız en azından bu yapımı bir tane tarih kitabına uydurun"

"Buradaki tepki kesinlikle 'Türkiye niye geldi, siz bizim tarihimizi nerden biliyorsunuz da anlatıyorsunuz' şeklinde değil" diye vurgulayan Selen Süheyla Küçük, sözlerine şunları ekledi:

Yani şu an benim anlattıkça gözlerim doluyor ki ben yaşamadım o günleri. Ama bu insanlar çok şey yaşadı. Bizim tek derdimiz siz gelip bir dizi çekiyorsanız, 'Bir Zamanlar Kıbrıs' diyorsanız, bizim tarihimizi işliyorsanız, bunun bir yolu yordamı vardır. Bir şekilde bunu araştırmanız lazım. 

Türkiyesiz biz zaten var olamayız. Zaten dedem bunu kendisi söyledi. Onun için gidip bu davayı Türkiye'de anlattı. Konu şudur; siz burada bu diziyi çekiyorsanız en azından bu yapımı bir tane tarih kitabına uydurun. Demiyorum ki kapı kapı dolaşıp röportaj yapın…  Ama bunu kendi aklınıza göre yapmayın.


"En büyük olay Kıbrıs mücadelesinin lideri Dr. Küçük'ün yaver gibi gösterilmesidir"

Diziye yönelik yapılan diğer eleştirilerin de olduğunu hatırlatan Selen Süheyla Küçük, "Tabi herkesin başka başka tepkileri var. Dillirga şarkısının 80'lerde Türkçe söz yazılması vs. bunlar ufak tefek hatalar, belki olabilir. Ama en büyük olay bu mücadelenin lideri Dr. Fazıl Küçük'ün birinin yaveri gibi gösterilmesi, adının bile geçmemesi ve kimsenin dizide yer aldığını bile anlamamasıdır. Bu olmaz, mümkün değil" şeklinde konuştu.


"Biz TRT yapımı gibi bir dizi yapamayız; devlet bütçemiz bile o kadar değil"

Kıbrıs Türk toplumunda diziye yönelik yapılan eleştirilere karşı tepki olarak 'Beğenmediyseniz siz yapsaydınız' denildiğini de aktaran Selen Süheyla Küçük, bundan da ayrıca incindiklerini şu sözlerle dile getirdi: 

Ben bunu da anlamıyorum. Siz yapsaydınız, biz yapsaydık diye bir şey yok. Ortada bir gerçek var; tabii ki biz TRT yapımı gibi bir dizi yapamayız. Herhalde devlet bütçemiz bile o kadar değil.


"Konu çok hassas; yaşayan tarihin, açık yaraların kurgusu olmaz"

Kıbrıs meselesinin "çok hassas bir konu" olduğuna dikkat çeken Selen Süheyla Küçük, son olarak şunları söyledi:

Çok insanın hayatına dokunuyorlar şu anda. Çünkü gerçekten bir travma var ortada. Kıbrıs toplumunun yaşadığı acılar var. Kıbrıs Türk toplumunun yaşadıkları hiç kolay şeyler değildi. Yıllarca mücadele verildi. Bu insanlar hala yaşıyor. Onların torunları, çocukları, arkadaşları hala yaşıyor.

O sebeple lütfen birlik olalım, bu yanlışları düzeltelim ve daha fazla bu insanları üzmeyelim. Çünkü gerçekten bu insanlar çok üzülüyor. Bununla oyun olmaz. Yaşayan tarihin, açık yaraların kurgusu olmaz. Bu insanlar bir varoluş mücadelesi verdi, çok çabaladı.

  

"1963'de EOKA derseniz size kimse inanmaz; o tarihte EOKA yoktu"

'Bir Zamanlar Kıbrıs' dizisine yönelik tespit ettiği maddi hataları dile getirerek, eleştirilerini yöneltenlerden biri de Kıbrıslı Türk akademisyen ve tarihçi Doç. Dr. Nazım Beratlı

Independent Türkçe'ye konuşan Doç. Dr. Beratlı, dizide gerçekleri anlatma noktasında, ayrıntıda büyük hatalar yapıldığını söyledi. "Kıbrıs'ta bu olaylar yaşanmadı mı?" sorusuna da yanıt veren Doç. Dr. Beratlı, "Bu olaylar yaşandı. Ama dizide gösterdikleri gibi olmadı. Müsameredir bu" sözleriyle eleştirilerini dile getirdi.
 

Nazım Beratlı 2.jpg
Kıbrıs İlim Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Nazım Beratlı

 

Doç. Dr. Beratlı'ya göre, Kıbrıs davasının 1974'te başlamadığı vurgusunun doğru olmasına karşın, dizinin başlangıç tarihi olarak 1963'lü yılların gösterilmesi de ayrıca bir eksiklik: 

Dizi hiç değilse 1955'ten başlamalıydı. 1963'te EOKA örgütü yoktu. 1 Nisan 1955'te kurulan EOKA, 1959'da dağıtıldı. O zaman EOKA bere giyip sokağa çıkmazdı.

1960'da artık EOKA hükümettir. Mensupları da polistir. Zaten Kıbrıslı Türkleri vuranlar da Rum polislerdir. EOKA'nın en büyük tetikçisi Nikos Sampson 1960'da milletvekili idi. O dönem EOKA'nın yeraltına çekilme ihtiyacı yoktu; EOKA polisti artık.

Gizli terör örgütü yok mudur o dönem; var; 63'te olan terör örgütünün adı Akritas idi. Bunu dünya da bilir; Birleşmiş Milletler de bilir, İngilizler de bilir. Siz 1963'de EOKA derseniz size kimse inanmaz. Çünkü o tarihte EOKA yoktu.

 

 
Dizide işlenen olayların Kıbrıs'ta Birleşik Krallık yönetimi zamanında cereyan ettiğini hatırlatan Doç. Dr. Beratlı, olaylara ilişkin tüm bilgilerin Britanya kaynaklarında mevcut olduğunu vurguladı:

Dizide yapılan maddi hataları gördükçe anlattığınız şeye inanç kalmaz. Özellikle İngilizler çok iyi biliyor Kıbrıs'ı, bu hataları gördükçe inanmazlar. İngiliz arşivlerinde, Osmanlı arşivlerinden daha fazla Kıbrıs konusunda kaynak mevcuttur. Şimdi siz uydurma bir şey gösterdiğinizde, İngilizler, arşivinden çıkarır karşınıza koyarlar.


"'Neden bu diziyi yaptınız' demiyoruz, 'Niye kötü yaptınız' diyoruz"

"Böyle bir film olmalı mı, evet, olmalı. Ama Hollywood ayarında olmalıydı" diyen Doç. Dr. Beratlı, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu dizi için ciddi bir kaynak ayırdığını biliyoruz. Neden bu diziyi yaptınız demiyoruz, niye kötü yaptınız diyoruz. Bu dizi müsamere düzeyinde olunca, bu, mücadelemizin hatırasına da yakışmıyor" ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Türk halkının mücadelesinin dizide doğru aktarılmadığını ifade eden Doç. Dr. Beratlı, "Çok da zor değildi bunun gerçeğini öğrenmek, Kıbrıs'ta bu olayları şahsen yaşamış binlerce insan var. Lütfedip sorsaydılar çok iyi bir senaryo olurdu" diye konuştu.


"Eleştirilerimiz Türkiye'ye değil, biz diziyi eleştiriyoruz"

Diziye yönelik yapılan eleştirilere karşı tepki olarak "Türkiye karşıtlığı mı yapıyorsunuz" sözlerine Doç. Dr. Beratlı, "Eleştirilerimiz Türkiye'ye değil, biz diziyi eleştiriyoruz. Bu diziye gerek var mıydı, elbette çok gerek vardı. Bu diziyi yapanlar kötü yaptı, biz onu eleştiriyoruz" ifadeleriyle yanıt verdi.

Doç. Dr. Nazım Beratlı, 14 yaşından beri mücahitlik yapmış ve bizzat mücadelenin içinde yer almış bir isim. 
 

 

"TMT yeraltı örgütüne katılmak için yaşım müsait değildi. 1966'da, 14 yaşımda Mücahit olarak teşkilata katıldım. Savaşsa savaş, esirlikse esirlik birebir her şeyi yaşadım. Yazdığım kitaplar da meydanda. Kıbrıslı Türklerin tarihini Oğuzhan'a kadar götüren ilk yazar da benim" diyen Doç. Dr. Nazım Beratlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

Biz Kıbrıslı Türk aydınlar, bu tartışmanın Kıbrıs Türk halkı ile Türkiye ve Türk milleti arasında bir nifak çıkaracağı endişesiyle, tüm uyarılarımızı, zaten gırtlağımızın dokuz boğumundan çıkarıp söylüyoruz. En büyük endişemiz de budur.

Kıbrıs'ta Türkiye karşıtı bir küçük azınlık vardır. Türkiye burada yağmur yağdırsa onlar beğenmez. Ama en kötü savunma ise, her eleştireni 'Türkiye düşmanı' ilan etmektir. Dr. Fazıl Küçük'ün oğlu ve torunu eleştiriyor. Rauf Denktaş'ın torunu ve kızı eleştiriyor. Bunlar Türkiye düşmanı mı? Benim son yazdığım köşe yazısını Sayın Tuğrul Türkeş, TÜDEV'in sayfasında yayımladı; ben Türkiye düşmanı mıyım?

 

 

"21'inci yüzyılda Allah'ın Helen dünyasına verdiği en büyük talihsizlik Rauf Denktaş'tır"

Ayrıca izleyiciler açısından kavramların öncelikle tanımlanması, ardından dizide işlenmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Beratlı, örnek olarak EOKA örgütünü tanımladı:

EOKA'nın açılımı 'Kıbrıs Savaşçıları Etnik Birliği' demektir. Dikkatinizi çekerim 'milli' değil, 'etnik'! Bizi yok farz ettiler. Zaten hataları odur. Onun için başlarına yıktık dünyayı. Nüfusumuzun daha az olmasına, o zaman için daha fakir, daha az eğitimli, daha mesleksiz olmamıza güvenerek bizi yok farz ettiler. Ve biz de dünyayı başlarına yıktık. Benim espriyle karışık söylediğim bir şey vardır: 

21'inci yüzyılda Allah'ın Helen dünyasına verdiği en büyük talihsizlik Rauf Denktaş'tır.
 

Rauf Denktaş AA.jpg
KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş / Fotoğraf: AA

 

"Dil, bir ulusun çimentosudur; bir tane Türkçe var"

Doç. Dr. Nazım Beratlı'ya diziye dair yapılan eleştirilerden bir diğer husus olan Kıbrıs ağzı kullanılmamasını soruyoruz. Zira dizideki diyaloglarda Kıbrıslı Türkler Kıbrıs ağzı kullanmazken, kuvvetli hitabıyla tanınan Denktaş'ın Kıbrıs ağzını hatalı kullanmasına Kıbrıslı Türklerden yoğun bir tepki geldi.

Dizide ulusal ağız (İstanbul Türkçesi) kullanılmasının doğru olduğunu savunan Doç. Dr. Beratlı, bu hususta şunları söyledi:

Kıbrıs ağzını konuşmak çok kolay değildir. Bir aktörü Türkiye'den getirip, bir ay kurs vererek Kıbrıs ağzı konuşturamazsınız. Kaldı ki Kıbrıs ağzı konuşulsa kaç kişi anlayacak? Kıbrıs'taki 100 bin kişiye hitap eden bir film yaparsanız Kıbrıs ağzı ile yaparsınız. Fakat 200 milyon Türk'e hitap eden bir dizi yapıyorsanız elbette ki ulusal ağız ile yapacaksınız.


"Rauf Denktaş Kıbrıs ağzıyla konuşurdu, ama yazdıklarına bakın, Türkçeye nasıl hakim olduğunu göreceksiniz" diyen Beratlı, "Ben yayımladığım kitaplarımı da ulusal ağız ile yazıyorum, Kıbrıs ağzı ile yazsam kime okutacağım ki?.. Dil, bir ulusun çimentosudur. Yerel özgünlüğünüzü koruyacaksınız elbette, o ayrı. Ama Kıbrıslı Şair Osman Türkay, Nobel Edebiyat Ödülü'ne iki defa aday gösterildiği şiirlerinde Girne ağzı mı kullandı?.. Bir tane ulusal dil var. Bir tane Türkçe var" şeklinde konuştu.
 

 

"Talep gelirse elbette katkıda bulunuruz"

Dizinin çekimleri sürecinde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın yönlendirmesiyle dizi ekibinin kendisiyle görüştüğünü aktaran Doç. Dr. Beratlı, "5 dakikalık bir görüşmeydi bu. Ve benim söylediklerimi dinlemedikleri, kulak asmadıkları her hallerinden belliydi. Uyarılarımızın hiçbirini dikkate almadılar. Onların akıllarında demek ki bir şey varmış ve söylediklerimizi uygulamadılar. Yine de 'Katkıda bulunur musunuz' denilirse, talep gelirse elbette katkıda bulunuruz" dedi.

"Benim hassasiyetim kötü bir dizi yapılmış olması, inandırıcılığının olmaması; yabancıları ikna edici bir potansiyelinin olmamasıdır. Biraz özen gösterilmeliydi. Bu kadar kaynakla bir yapım yapılıyor, hiç özen gösterilmemiş. Sanki evde oturduğu yerde senaryo yazılmış gibi" diyen Doç. Dr. Beratlı, şöyle devam etti: 

TRT'nin bu işe büyük bir bütçe ayırdığından bahsediliyor. Eğer büyük bir kaynakla bir dizi projesi yapacaksanız, hatanın minimum olması lazım. Türkiye Devleti'nin parasını birileri haksız biçimde, işi iyi yapmadan kullanıyor. İtirazlarımızdan biri bu.


Dizide yer alan hataların düzeltilmesine katkıda bulunmaya hazır olduklarını tekrar vurgulayan Beratlı, "Ama bunun talep edilmesi lazım. Hadi sorulmadı tamam, ama 10 tane kitap okunsaydı en azından. 'Efendim bu dizi kaldırılsın mı?' Hayır! Düzeltilsin. Bunları yapmak için gerçekleri takip etmek gerekmiyor mu?.. Kıbrıs'taki rahatsızlık bundan kaynaklandı. Yani aslında öyle güzel bir konudur ki, çok daha iyi bir yapım ile anlatılabilirdi" dedi.

 

"Rumca bir türkü olan Dillirga'nın Türkçe sözleri 1985'te yazıldı" tepkisi

Diziye yöneltilen ilk tepkilerden biri de Kıbrıs türküsü Dillirga'nın, ilk bölümün canlandırıldığı 1963 yılında Türkçe sözlerinin henüz yazılmamış olmasıydı.

Bu konuda da eleştirilerini paylaşan Doç. Dr. Nazım Beratlı, "Güya ben Kıbrıs Türk toplumunu anlatıyorum ama Rumca şarkıyla (Dillirga). 'Bu çok mu önemli' diyorlar, evet, önemli. İyi çalışılmadığının göstergesidir. Şimdi siz böyle iddialı bir yapımı dersinize çalışmadan yapıyorsanız, sonuçta dünyanın inanamayacağı bir tablo çıkarırsınız ortaya. O emek, zaman ve para boşa gider."


"Benden şarkıyı kullanma iznini aldılar; çok da başarılı uyguladılar"

Bestesi anonim olan Rumca türkü Dillirga'nın (Yeşilırmak) Türkçe sözlerini 1985 yılında Kıbrıslı Türk müzisyen ve müzik eğitmeni Cemal Özgürsel yazdı. 

Independent Türkçe'ye konuşan Cemal Özgürsel, Dillirga'nın dizide kullanımına yönelik eleştirilere cevap verdi.

Dizi çekimleri sırasında TMC Film Müzik tarafından arandığını ve izin alındığını anlatan Özgürsel, "Benden dizi ekibi iki şarkımı istedi. Şarkılarımı istedikleri zaman ben herkese veririm. Haluk Levent de istedi, ona da verdim. Ayrıca bundan da bir telif ücreti almıyorum. Kim istediyse verdim; 'Dillirga'yı da verdim,'Feslikan'ı da…" dedi.
 

Cemal Ozgursel - Yıltan Taşçı.jpg
Kıbrıslı Türk müzisyen ve müzik eğitmeni Cemal Özgürsel / Fotoğraf: Yıltan Taşçı Albümü

 

"Şarkı sanki Kıbrıs'tan bir folklor derneğinden alınmış gibi oldu; çok başarılı"

Dizi ekibine şarkıları istedikleri gibi kullanabilecekleri iznini verdiğini söyleyen Özgürsel, ardından şarkıların kayıtlarının eski olduğu ve yenilemek amacıyla dizide kullanımının erteleneceğini kendisine ilettiklerini anlattı:

Erteleyeceğiz dediler, ben de biraz sitemkar oldum açıkçası. 'Madem sordunuz, izin de verdim, bir karşılık da istemiyorum, kullanın bir yerde' dedim. Ne zaman kullanacaklarını da bilmiyordum, ilk bölümde mi, ilerde mi… Tarih olarak bilmiyordum.

Tabii ki onlara teknik olarak uyarılarda bulundum, nasıl kullanacaklarını söyledim: 'Keman önde olacak, sakın buzuki kullanmayın. Kıbrıs folk müziğinde keman öndedir, ud girer ve o da melodiyi çalar. Siz gitar koyun, darbuka kes, bas gitar vs. Ama daha folk olsun. Kıbrıs ağzını da muhakkak ekleyin. Ricam bu sizden.' Ve çok başarılı bir şekilde uyarılarıma uydular.


Kendisinin, ailesinin ve sevenlerinin çok memnun olduğunu dile getiren Özgürsel, "Şarkıyı Murat Çolak'a okuttular ki o da türküleri çok iyi okuyan biridir. Hatta sanki şarkı Kıbrıs'tan bir folklor derneğinden alınmış gibi oldu, o yönünden çok başarılılar. Tebrik ederim" diye konuştu.
 

Güzelyurt Özgürlük İlkokulu.1982.jpg
Cemal Özgürsel, 1982 yılında Güzelyurt Özgürlük İlkokulu öğrencileri ile birlikte 


"Bu türküleri çaldığımız zaman yer yerinden oynar; insanımız çok sevdi"

"Diziye gelince, girişte deniz dalgalarıyla Kıbrıs manzarası… Ve bu çeker insanı, o tatlı melodi sizi çeker götürür içine. O sahneden sonra ben anladım zaten Dillirga parçasının bir sevinç anında dizide çalınabileceğini" ifadelerini kullanan Özgürsel, Dillirga'nın albenisi yüksek bir türkü olduğunu söyledi:

Biz, gerek Bayrak Radyosu Televizyonu (BRT) organizeleriyle gerek farklı organizasyonlarla Türkiye'de de birçok konsere gittik. Mersin'de, Antalya'da, Bodrum'da, İzmir Konak Meydanı'nda… Biz bu türküleri çaldığımız zaman yer yerinden oynar. Çünkü çok severler. Akdeniz kıyılarında da BRT çok dinlenir, bilirler ve çok severler. Türk milleti, bizim insanımız çok sevdi bu parçayı ve tuttu bu.


"Benim için çok büyük bir mutluluk; sağ olsun anavatan, sağ olsun TRT"

"Şimdi, bu kadar sevilen bir Kıbrıs parçası varken, niye ben tarihe uygun olacak diye o zamanki haliyle veyahut sözsüz olarak diziye koyayım?.." sözleriyle eleştirilere katılmadığını belirten Özgürsel, "Rumca parçadır bunlar, halk türküsüdür. Ben küçüklüğümde Kıbrıs televizyonunda dinlerdim. Yani Rumcasını mı söyleyecekti halkımız? Hayır, bilmezdi bile Rumcasını. Ben uyanık davrandım ve Türkçe söz yazdım. Bunlarla çıkış yapacaksak, benim için çok büyük bir mutluluktur. Sağ olsun anavatan, sağ olsun TRT ve emeği geçen herkes" dedi.

Müziğin filmler üzerinde yüzde 50 vurgusu olduğunu belirten Özgürsel, bunun da bir yapımın tutması açısından bir ölçü olduğunu söyledi ve ekledi:

Türkçe sözleri o zaman söylenmiş, şimdi söylenmiş; fark etmez. Eleştirenler arasında 'Bizim şarkılarımız niçin söylenmedi' demek isteyenler de var. Halbuki bir Kıbrıs Türkü olarak bir hocamızın, bir insanımızın şarkıları TRT'de hiç reklam koyulmadan 3 defa arka arkaya gösterilmiş… Bu tarihi bir olaydır. Sevdi milletimiz, çok sevdi. Dolayısıyla bunun ayrıntılarına girmek siyasi görüşlerle ilgili ya da kıskanma ile ilgili olabilir.


"Yüzlerce, on binlerce film olur bizim yaşadıklarımız" 

Özgürsel, "Kim ne isterse söylesin, ben çok memnunum. Bazı hatalar akış içerisinde düzeltilebilir. Ama yıkıcı bir eleştiriyle, dünya izlerken 'dizi ortadan kalksın' demek yazık olur. Ben olumlu yönüne bakarım" şeklinde konuştu.

19 yaşında harekâta katıldığını da anlatan Özgürsel, "Türkiye ile birlikte yaptık biz bu harekâtları. Rum ve Yunan birliklerinin nasıl barbarca saldırdıklarını çok iyi bilirim. Zor kurtulduk, Türk askeri geldi de kurtulduk ikinci harekâtta. Askerime sarıldığım zaman nasıl ağladığımı ben bilirim. İnsanlarımı ben bilirim. Yüzlerce, on binlerce film olur bizim yaşadıklarımız. Dolayısıyla ayrıntıları çok fazla eleştirmeyelim. Eleştirsek de dozunda bırakalım" dedi.
 

Cemal Özgürsel ile Gaziset orkestrası, Rauf Raif Denktaş ve eşi Aydın Denktaş ile birlikte, 1992.jpg
Cemal Özgürsel ile Gaziset orkestrası, Rauf Raif Denktaş ve eşi Aydın Denktaş ile birlikte, 1992

 

"Büyüklerimiz, Kıbrıs Türk halkını onore etmesini bilir; bir dizi yüzünden aramız açılmasın"

"Atalarımız incinmesin, saygı gösterilsin" tepkileri hakkında da konuşan Özgürsel, bu hataların dizinin akışı içerisinde düzeltileceğine inandığını söyledi:

Büyüklerimiz, Kıbrıs Türk halkını onore etmesini bilir. Daha önce nasıl onore ettiyse, şimdi de eder. Biz bir bütünüz. Biz sonsuza kadar mücadele edeceğiz. Türkiye'mizin ordusunun ve milletinin başardığı tek legal kurtuluş mücadelesi Kıbrıs'tadır. Kıbrıs Türkü de kaliteli, kahraman Türklerdir. Mücadelecidir ve Türkiye'ye de inanarak, o güzel insanlara, güzel askerlere inanarak her şeyi birlikte yaptı. Şimdi bir dizi yüzünden aramız açılmasın. 

Bu dizi Azerbaycan, bütün Türklük dünyası, Avrupa'da, İngilizce altyazılarla bütün dünyada gösterilecek… Rumlar olayların 1974'te başladığını söyler: Hayır kardeşim! İngiliz döneminde başladı mücadele. Zaten İngilizler uyduruk bahanelerle aldı Osmanlı'dan Kıbrıs'ı. 1955'te EOKA örgütü kuruldu. Ona karşı mukavemet (karşılık) olarak Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kuruldu. 500 bin Rum'a karşı 100 bin Kıbrıs Türkü anavatanıyla mücadele yapmayacak mıydı?.. Bu mücadele sonsuza kadar devam edecek. Ayrıntılara takılmamak lazım.


Son olarak, "Dillirga da neşeli şarkıdır; Feslikan da… Başkaları da gelecek. Türkiye'de isim yapsın, sevilsin, ne olmuş yani?" ifadelerini kullanan Özgürsel, ilerleyen bölümlerde sürpriz bir şarkıya daha dizide yer verileceğini sözlerine ekledi.

 

*Kuzey Kıbrıs'ta diziye yönelik tartışmalar hala sürüyor. Zira 8 Nisan Perşembe günü (yarın) yayımlanacak ikinci bölüm fragmanının sosyal medyada paylaşılmasının ardından yeni tepkiler de art arda geldi. "Bir Zamanlar Kıbrıs" dizisine dair Kıbrıslı Türklerin tepki ve görüşlerini aktardığımız bu haber dosyasına, yarın ikinci bölüm ile devam edeceğiz.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU