Yıldırım: 15 Temmuz'da üniformasının sorumluluğunu yerine getirmeyen birinin de imzası bulunan bildiriyi dikkate almamak gerekir

AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, "Bu tarzda bir açıklamada bulunmak, yıllarca bu ülkenin ekmeğini yiyen, bu ülkenin üniformasını taşıyan insanlara yakışmayan bir şeydir" dedi

Fotoğraf: AA

AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, TRT Haber'de katıldığı programda 104 emekli amiralin imzasını taşıyan bildiriye tepki gösterdi.

15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ'ye gereken cevabın milletin de tam desteğiyle verildiğini ve darbecilerin hak ettikleri cezayı gördüklerini belirten Yıldırım, "Belli ki darbe heveslilerinin, hala özlemleri, beklentileri vardır, devam etmektedir. Ben şu kadarını söyleyeceğim; 15 Temmuz gecesi taşıdığı üniformanın ve makamın sorumluluğunu yerine getirmeyen birinin de altında imzası bulunduğu ve bekadan bahseden bu bildiriyi çok da dikkate almamak gerekir" değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım, "Hiçbir şekilde darbeciler bu ülkede demokrasiyi, istiklalimizi yok edemeyeceklerdir, bunu herkes bilmelidir. Aziz Türk milleti bayrağını ve toprağını canından çok sevmektedir, her zaman devletinin bekası için hükümetiyle bir olmuştur, beraber olmuştur ve her türlü darbe vesayet girişimine kesin ve net bir şekilde cevap vermiştir. Bu, bundan sonra da böyle olacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın" diye konuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Montrö'yü veya Kanal İstanbul'u bu açıklamanın içine yerleştirmek, tamamen kötü niyetli bir girişimdir"

Bildiri içerisinde yer alan "Kanal İstanbul ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi"nin sorulması üzerine Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bildiride ne amaçlandığını anlamak mümkün değil, her şeyi birbirine karıştırmışlar. Kanal İstanbul, Montrö ve başka konular, dolayısıyla ben şunu söyleyeyim, Montrö Anlaşması, İstiklal Harbimizi kazandıktan sonra Türk boğazlarında ticaretin serbestçe yapılmasına imkan veren ve Türkiye'nin hükümranlık haklarını gözeten önemli bir anlaşmamızdır. Dolayısıyla Montrö Anlaşması'nın, Türkiye'nin hak ve menfaatlerini ve güvenliğini hiç kimsenin tehdit etmediği müddetçe devam etmesi, ülkemizin önemli konularından biridir. Orada Montrö'yü veya Kanal İstanbul'u bu açıklamanın içine yerleştirmek, tamamen kötü niyetli bir girişimdir, onu da ifade etmekte yarar var.

Savcılık soruşturması

Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Yıldırım, "15 Temmuz gibi alçak ve kanlı bir darbeye bile teşebbüs edenler, hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yargıda hesabını veriyor. Dolayısıyla böyle bir ülkeye bu tarzda bir açıklamada bulunmak, yıllarca bu ülkenin ekmeğini yiyen, bu ülkenin üniformasını taşıyan insanlara yakışmayan bir şeydir. Onlara yakışan şey, ülkenin gerek denizcilik alanında gerekse teknoloji alanında çok daha ileri nasıl gideceğine yönelik fikirlerini uygun ortamda paylaşmaları olmalıdır" diye konuştu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturmaya ilişkin değerlendirmesi sorulan Yıldırım, "Türkiye bir hukuk devleti, tabii ki Türkiye Cumhuriyeti'nin yasalarına ve demokrasisine karşı olabilecek her türlü bildiri, beyan, hukuk çerçevesinde resen dikkate alınır. Savcılık da bunu yapmaktadır, elbette hukuk gereğini yapacaktır ve hep beraber kamuoyu da bunu izleyecektir" yanıtını verdi.

Ne olmuştu?

TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un "Bir Cumhurbaşkanı Montrö'yü de feshedebilir mi?" sorusuna "Teknik olarak evet" yanıtını vermesi tartışmayı başlatmıştı.

Şentop, söz konusu TV programında herhangi bir sözleşme ismi zikretmediği görüşünü dile getirirken “Ortalama zeka seviyesini düşünerek konuşuyoruz. Bunun altında olanlar için benim yapabileceğim bir şey yok” demişti.

Şentop’un açıklamaları tartışılmaya devam ederken 104 emekli amiral, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un ifadeleriyle başlayan tartışmalara ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın "takke ve cübbe" giydiği bir fotoğrafının basına yansımasına ilişkin ortak bir bildiri yayımlamıştı.

Bildiri, hükümet tarafından çok sert tepki ile karşılandı.

Bildiride ne yazıyor?

104 emekli amiralin imzasının yer aldığı açıklamada ise şu ifadelere yer verilmişti:

Yüce Türk Milletine,

Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.

Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.

Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir. 

Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.

Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız. 

 

 

 

 

AA, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU