Can Ataklı: Korona bahanesiyle dini bir yaşam biçimi oluşturuluyor

“Bu 100 yıllık bir rüya aslında”

Can Ataklı, salgın nedeniyle Ramazan ayı boyunca uygulanacak kısıtlamaların kalıcı hale getirileceğini savundu / Fotoğraf: Twitter

Koronavirüs vakalarındaki artış nedeniyle Ramazan ayı boyunca uygulanacak kısıtlamalar arasında lokantaların sadece paket servisi yapması varken, teravih namazlarının camilerde toplu olarak kılınması yönündeki karara kimi çevrelerden tepkiler sürüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Bu kısıtlamalar ilk anda çok iyi niyetli ve gerekli gibi görünse de üzerinde biraz durursak aslında iktidarın yepyeni bir yaşam biçimi oluşturmaya çalıştığını görüyoruz” diyen Korkusuz yazarı Can Ataklı da, alınan kısıtlama kararlarının asıl nedeninin dini bir yaşam biçimini dayatmak olduğunu savundu.

“Gelin kısıtlamalara bakalım” diyen Ataklı, alınan kimi tedbirlere karşı şu soruları sordu:

“Cumartesi ve pazar günü sokağa çıkma yasağı: Bu yasağın anlamı var mı? Bütün hafta etkili olamayan korona cumartesi pazar günleri mi mesai yapıyor da korunmak için sokağa çıkma yasağı uygulanıyor?

Üstelik bu kısıtlama birkaç zamandır sadece pazar gününü kapsıyordu, bu haftadan itibaren cumartesi günü tekrar kapsama alındı.

Gece saat 21.00’den sonra sokağa çıkma yasağı: Bu yasağın tıbbi açıdan bir önemi ve anlamı var mı acaba? Yoksa bu sayede akşam yemekleri, gece eğlenceleri, içki içilmesi mi engelleniyor?”

Alınan son kısıtlama kararları için “çok manidar” diyen Ataklı, şöyle yazdı:

“Ramazan’a kadar “pandemi kurallarına uymak ve yüzde 50 kapasite ile çalışmak kaydıyla” lokantalar, kahveler, cafeler açık olacak.

Ancak Ramazan ayında buralar kapatılacak, müşteri alamayacak, arzu eden paket servis yapacak.

Lokantaların ve benzeri yerlerin sürekli kapalı olması salgına karşı bir önlem olabilir ve herkes anlayışla karşılar, ama sadece Ramazan’da kapalı olmaları ne demek?

Bayramla birlikte her yer yeniden açılacak.

Neden?

Bu 100 yıllık bir rüya aslında.

Dinci kesim eskiden olduğu gibi Ramazan ayında yiyecek-içecek mekanlarının tamamen kapatılmasını isterdi hep, bu kez pandemi sayesinde bu amaca ulaşıldı.

Normalde belki de tam kapama yapılması gerekiyor.

Ancak iktidar bunu göze alamıyor.

Ramazan’da kapatıp dinci çevrelerin takdirini kazanmayı hesaplıyor”

Mekan sahiplerinin “dinci mahalle baskısı nedeniyle” de “Ramazan’da niye kapatıyorsunuz?” diye bir tepki göstermeye cesaret edemeyeceğini savunan Ataklı, “Ramazan’da da gece soka çıkma yasağı sürecek ama teravih namazları için camilere gitmek serbest.Buna karşı toplu iftar ve sahur yasak. Yani iftarda ve sahurda bulaşan korona, teravih namazında bulaşmıyor mu? Bunların hepsini toplayınca çok büyük bir kesime hiç fark ettirmeden dini bir yaşam biçimi dayatılıyor ve alışkanlık yapması sağlanıyor” dedi.

Uygulamanın kalıcı hale getirileceğini savunan Ataklı, “Bunun sonucunda bundan sonraki yıllarda korona olsun olmasın Ramazan’da lokantalar kapalı olacaktır, açık kalma saati çok uzun süre 19.00 ile sınırlı tutularak içkili mekanların iş yapması önlenecektir. Hafta sonu ve gece sokağa çıkma yasakları ile de sosyalleşme engellenmiş ve buna da alıştırılmış olacaktır. Çaktırmadan değil aslında göstere göstere dini yaşam biçimine geçiriyorlar Türkiye’yi” diye yazdı.

 

Korkusuz, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU