Kadrajdakiler: Serbest çağrışımların ödüllü oyuncusu; Ali Atay

Mehmet Erduğan, Independent Türkçe için 'Yıldız Sineması'nda bu hafta Ali Atay'ı yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Son yılların en beğenilen ve dikkat çeken oyuncularından Ali Atay; kısa bir süre önce Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) üyelerinin oylarıyla belirlenen 2020 yılı Türkiye Sineması'nın En İyileri seçimiyle Nuh Tepesi filmindeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Performansı Ödülü'nün sahibi oldu.

Kariyerini serbest çağrışımlar üzerine kuran Ali Atay'ı bu hafta aldığı bu ödül vesilesiyle kadraja almak ve sinemadaki yolculuğuna yeniden bir göz atmak istedim.
 

 

Oyuncu, senarist, müzisyen ve film yönetmeni olarak profesyonel kariyerini sürdüren ve 20 Nisan 1976 tarihinde Rize'de doğan Dursun Ali Atay, dört kardeşin en küçüğü.

Babası, o 16 yaşındayken vefat edince okulun en başarılı öğrencisi olarak tam bir matematik sevdalısı iken aniden tiyatro okuma kararı aldı.

1999'da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nden mezun olan Ali Atay, bu dönem Berkun Oya ile birlikte İstanbul'da Krek Tiyatro Topluluğu'nu kurdu.

Kuruluşuyla birlikte topluluk pek çok oyun sahneledi ve Ali Atay'da bu oyunların kimisinde rol üstlendi.

Çoğu tiyatro kökenli oyuncu gibi Ali Atay da oyunculuk kariyerine önce dizilerde rol alarak başladı ve Şapkadan Babam Çıktı adlı dizide başarısız illüzyonist Maksut'u oynayarak televizyon dünyasına adım attı.

Sonrasında ise TRT'de üç sezon boyunca yayınlanan Leyla ile Mecnun adlı komedi dizisinde oynadığı Mecnun Çınar karakteriyle çok büyük bir başarı yakaladı.
 


Leyla ile Mecnun ekibinin alışılmışın dışındaki dünyası, absürdün çizgilerinde dolaşan, mizah dolu farklı dili, grupla beraber Ali Atay'ın da parlamasını ve geniş kitlelerce tanınmasını sağladı, öyle ki bu diziden sonra bir çoğumuz onu Ali Atay değil de Mecnun olarak adlandırmaya başladı.

Neredeyse herkesin beğenerek ve ilgiyle seyrettiği dizi, Gezi sürecinden sonra politik sebepler nedeniyle yayından kaldırıldıktan sonra aynı ekiple beraber çekilen ve Star TV'de yayımlanan Ben de Özledim dizisinde Atay bu defa kendini oynadı.
 


Ayrıca bu süre içinde dizide de pek çok şarkıyı seslendiren oyuncu ilerleyen süreçte Leyla ile Mecnun ekibinin kurduğu Leyla The Band grubunun vokalistliğini yaptı.

2017'de BluTV üzerinden yayımlanan Türkiye'nin ilk online dizisi Masum'da Haluk Bilginer, Nur Sürer, Okan Yalabık gibi isimlerle baş rolü paylaşarak Yusuf Komiser karakterini canlandırdı.
 


Oyunculuğu ve yer aldığı dizi projeleriyle gönüllerde taht kurmuş olan Ali Atay, pek çok yapımda birlikte çalıştığı Onur Ünlü gibi kendine has bir sinema dili oluşturma konusunda yetenekli olduğunu da ortaya koydu ve bu doğrultuda oyunculuk dışında kamera arkasına geçerek önce Limonata, sonra da Ölümlü Dünya ve Cinayet Süsü filmleriyle yönetmenlik deneyimini pekiştirdi ve geliştirdi.

Şimdilerde, yine Onur Ünlü'nün Exxen'de yayımlanan ve dikkatleri çeken yeni dizisi Şeref Bey için senaryo danışmanlığı yapan Ali Atay aynı zamanda Fox için çekilen Son Yaz adlı dizide oynamaktadır.


Aile babası

2008 senesinde Ebru Cansız ile evlenen ancak 2013 senesinde boşanan, sonrasında ise Hazal Kaya ile aralarında beş yıldır sürdürdüğü aşk ilişkisini 6 Şubat 2019 tarihinde evlilik ile taçlandıran Ali Atay'ın bu ilişkisinden Fikret Ali dünyaya geldi.

Kafası çalışan adam çocuğuna yatırım yapan diyen ve gördüğümüz kadarıyla da tam bir aile babası olan Ali Atay, ev işlerinde de başının çaresine bakabilecek kadar yetenekli biri; yeri geldiğinde temizlik de yapıyor, karnıyarık da hatta elinin ayarına o kadar güveniyor ki yaptığı pilavın üstüne tanımıyor.
 


Evinin bahçesinde birçok kedi ve köpek beslediğini, hatta kış aylarında evinin kapısını onlara açtığını söyleyen Atay gerçek anlamda bir hayvan sever.

Bu yaşına kadar pek çok film izleyen Ali Atay'ın öyle çok takıntılı olduğu bir yönetmen yok; onun sinemada önemsediği şey bir şeyin nasıl anlatıldığı ve dönem sineması.

Belgeselleri de çok seven Atay bundan olsa gerek çalışmalarında gerçek olan bir şeyi anlatma ve aktarma durumunu çok içselleştiriyor.

Ali Atay kendisiyle baş başa kaldığında da tam bir proje adamına dönüştüğünü ve sürekli iş düşündüğünü hatta işine fazlasıyla konsantre olduğunda sevdiklerine vakit ayıramadığını itiraf eden biri.
 


Kararlarını mümkün mertebe kendi kendine almayı tercih eden Atay'ın ikna olduğu bir fikri hemen hayata geçirmek gibi bir huyu var.

Hayatına doğaçlama ve planlar değil serbest çağrışımlar hâkim.

Doğum günü tarihi yaklaştığında bile gerilmeye başlayan oyuncunun sürprizlerle de arası pekiyi değil.

Dostum diyebileceği insanlar için her şeyi yapabilecek kadar gönlü zengin olan Atay'ın ilişkilerinde her şeyden önce en önem verdiği şey "güven"dir.

Tüm ilişkilerinde daha en başta sonsuz bir krediyle kapılarını açıyorsa da verdiği kredinin hunharca kullanıldığı fark ettiği an arkasına bakmadan da çekip gidecek kadar savunmacı biridir.

İkili ilişkilerde "hayır" demeyi başaramadığı için bunun yerine diline "bakarız" kelimesi yerleşmiştir; eğer bir konuyla ilgili onun ağzından "bakarız…" lafı çıkıyorsa bilin ki onun cevabı aslında "hayır"dır.

Ali Atay'ın karanlık fikirler hiç hoşuna gitmiyor ve hayatta her şeyi olumlu yönünden ele almayı seviyor; çok hüzünlü bir şey anlatırken bile onun neşeli bir yanını vurgulamayı tercih ediyor.

İçinde hüznün de barışın da coşkunun da halayın da yer aldığı şeyler onu cezbediyor.
 


Para ile pek haşır neşir biri olmayan Ali Atay çoğu zaman cebinde para taşımıyor ve ünlü olmasının hayatındaki dinamikleri kökünden değiştirmemesine dikkat ediyor; o hala kamusal alanlarda rahatlıkla dolaşabildiği, semt pazarlarından alışveriş yapabildiği, mahallenin fırınından ekmek alabildiği bir düzeni koruyabilmek istiyor.

Edebiyatı çok önemseyen ve insanın kendini edebiyata vermesi gerektiğini düşünen Ali Atay özellikle televizyon projelerinde de kendisinden bir şeyler taşıyan, onu anlatan, doğal ve sıcak bir karakterlere hayat vermeyi tercih ediyor.

Diğer taraftan iyi bir karakterin bile içinde kötülük ve sapkınlığın olabileceğini bu yüzden debu tür karakterlerin oldukça ilgisini çektiğini söyleyen Ali Atay senaryo seçimlerinde de arada kalmış böylesi karakterlere öncelik verdiğini belirtiyor.


Ali Atay'ın filmografisi

Ali Atay'ın filmografisine baktığımızda yükselişinin Onur Ünlü'nün ekibine katılmasıyla başladığını söyleyebiliriz ancak bir oyuncunun sinema filminde oynamak için oyunculuk deneyiminin artması beklense de Ali Atay bu konuda bir istisnaydı.

O oyunculuk konusunda o kadar yetenekliydi ki üniversiteden mezun olduktan sadece bir yıl sonra sinemada izleyicinin karşısına çıkmayı başardı.

İşte bu yetenekli oyuncunun canlandırdığı her karakterin hakkını vermeyi başardığı birbirinden farklı filmleri kronolojik olarak aşağıda sizin için derledim ve özetlemeye çalıştım.

 

Artık Çok Geç

Yönetmen: Cemal Şan / Oyuncular: Ali Atay, Serdar Orçin, Güler Ökten, Fikret Kuşkan, Damla Özen, Macit Sonkan, Canan Mutluer, İsrafil Köse, Cengiz Daner, Engin Çelik, Caner Çandarlı / Süre: 90 dakika
 

 

2000'li yıllarda televizyon kanalları için özel üretilen filmlerin popüler olduğu bir dönemde ATV prodüksiyonu ile çekilen Artık Çok Geç adlı bu filmde; bir kenar mahallede kendisi gibi hayata tutunamamış gençleri çevresine toplayarak ve muhalif olduğu Ayı Kemal'in çetesine kafa tutarak var olmaya çalışan Haydar'ın çevresi, ailesi ve çilelerle dolu yoksul hayatlarla ilgili problemler anlatılıyor.
 


Salaş bir mahallenin amaçsızca işsiz takılmakta olan varoş gençleri delikanlılık namına bir gün dayak atıp bir gün dayak yemektelerdir.
 


Liseyi yedi yılda bitirememiş serseri ruhlu Haydar da sert, otoriter ve muhafazakâr babası Hacı Salih'le başı derttedir.
 


Haydar'ın kendince bulduğu varoluş tarzı sürerken bir gün tesadüfen, tuhaf bir biçimde hayatına giren zengin, çekici ve alkolik Buse, ona ait olduğu dünyadan farklı bir dünyayı altın tepsiyle sunar.
 


Haydar'ın çevresini, arkadaşlarını, mahallesini, sokakları ve ailesini unutması pek uzun sürmez, ama geride bıraktıklarını gerçekten aklından silmiş olduğu pek söylenemez.
 


İhanet, aşk, dostluk, kuşak çatışması ve şiddet temalarını cesur bir şekilde etkili bir biçimde işleyen filmin oyuncuları arasında yer alan ve okuma sevdasını arkadaş çevresinden gizlemeye çalışan Hımbıl Kemal karakterine hayat veren Ali Atay, üniversiteden mezun olduktan sadece bir yıl sonra sinemada Fikret Kuşkan'la birlikte oynadığı bu filmle sinema dünyasına hızlı adım atan oyunculardan biri oldu.

 

O Şimdi Mahkum

Yönetmen: Abdullah Oğuz / Oyuncular: Ali Atay, Yavuz Bingöl, Burhan Öçal, Gökhan Özoğuz, Levent Kazak, Erkan Can, Zafer Algöz, Fadik Sevin Atasoy, Ayça İnci, Melisa Sözen, Goncagül Sunar, Hakan Özoğuz, Burcu Kara, Özbek Yıldız, Ayça Varlıer, Levent Tülek, Turgay Tanülkü, Nazif Uslu, Muzaffer Çetinyılmaz, Şafak Orbay, Metin Yıldırım, Tuncay Beyazıt, Ümit Acar, Galip Erdal, Nurseli İdiz, Peker Açıkalın, Menderes Samancılar, Selin Arat, Melih Atalay, Cağatay Atasagun, Barış Aydın, Mehmet Aysan, Yıldırım Bayazıt, Beyaz, Cem Boy, Sitare Büyükkaragözoğlu, Fatoş Ceylan, Hande Coşkun, Cengiz Dalar, Ercan Doğan, Abdülkadir Fıçıcı, Cavit Geçer, Burhan Gün, Family Hasanov, Salahsun Hekimoğlu, Ayşen İnci, Alpay İzer, Ali Karaduman, Taner Karakoç, Burhanettin Kaya, Mira Kazak, Veysel Kemaloğlu, Aşkın Kenan, Mustafa Kurtuluş, Abdullah Oğuz, Emrullah Şahin, Nalan Şahin, Ahmet Saraçoğlu, Özlem Saydam, Selen Sevigen, Burak Topuzlu, Turgay Yıldız, Göksel Yılmaz, Hasan Yılmaz, Hakan Çankaya, Seda Çetinkaya, Çağrı Özdal, Ali Özsevinç, Tolga Üstün, Tolga Üstüner / Süre: 120 dakika
 

 

2002 yapımı O Şimdi Asker filmi ile başlayan bir üçlemenin ikinci halkası olan ve 2005 yılında Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden dört ödül ile dönen O Şimdi Mahkum adlı bu filmde; beraber geçen askerliğin ardından Levent, Gökhan ve Karlıdağ'ın yolları yeniden birleşir.
 


Askerlik bittikten iki yıl sonra oldukça başarısız bir iş kariyeri olan Levent "O Şimdi Mahkum" adında bir sitcom senaryosu yazıp, başrolü oynamasını için askerlik arkadaşı Athena grubunun solisti Gökhan'ın peşine düşer.

Büyük bir aksilik sonucu başları belaya giren iki arkadaş hapse düşerler ve koğuşta eski arkadaşları Karlıdağ ile karşılaşırlar.
 


Bu kez bambaşka bir ortamda bir araya gelen eski dostlar, hapishanedeki dünyanın içinde daha önce hiç bilmedikleri yaşamlarla kesişir, alışık olmadıkları olaylara şahit olurlar.

Sonrasında ise kendilerini yeraltı dünyasının acımasız hesaplaşmaları içinde bulurlar.
 


Alınan özel izinler sonrasında tüm ekibin güvenlik araştırılması yapılıp teknik malzemeleri incelendikten sonra Bayrampaşa cezaevinde çekilen, eski mahkumların rol aldığı ve danışmanlık yaptığı bu filmde Ali Atay bu defa hayat verdiği Yiğit Çiftgör adlı bir karakter ile seyircinin karşısına çıkar.

 

İyi Seneler Londra

Yönetmen: Berkun Oya / Oyuncular: Ali Atay, Ülkü Duru, Zuhal Olcay, Denis Lavant, Hugh Hayes, Vahide Perçin, Şebnem Sönmez, Tuncay Akpınar, Can Togay, Jean Dutan, John Kay Stedd, Aislinn Sands, Pola Anton, Oliver Benjamin, Hubertus Geller, Bill Hurst, Muzz Khan / Süre: 82 dakika
 

 

2007 yılında Berkun Oya'nın hem senaryosunu yazdığı hem de yönetmenliğini üstlendiği, müziklerini Fazıl Say'ın bestelediği, dijital kamera ile çekilmiş ilk Türk filmi olma özelliğini taşıyan İyi Seneler Londra adlı bu iddialı film; bir Türk şarkıcının, kişisel sorunları nedeniyle isteksizce gittiği Londra konseri öncesinde yaşanan bir trajediyi konu alıyor.

Büyük bir sorumluluk duygusuyla gelen gerçek acı karşısında insan ne yapar, nereye kadar kaçar, nereye kadar kovalar, nereye kadar katil, nereden sonra kurban olur; seyircinin bunlarla ilgili düşünmesini sağlamak isteyen film, "Beyaz Türk" kavramı ile köylü kurnazlığını irdelerken kendileri gibi olmayanları küçümseme kolaycılığına kaçanların ruh halini çarpıcı bir şekilde ortaya çıkarıyor.
 


Uluslararası üne sahip Yaşar Nur adlı bu şarkıcı, yılbaşından birkaç gün önce bir konser organizasyonu için Londra'ya varır ancak eski aşkının yaşadığı bu şehir, yıllar önce karanlığa gömülmüş anılarını yeniden canlandırır.

Bu arada, Yaşar orada bir İngiliz ile evlenen arkadaşı Zeynep'i ziyaret ettiğinde Zeynep, birtakım aksilikler sonucunda bebeğini bir iki saat için Yaşar'a emanet eder, ancak Yaşar kendisine emanet edilen bebeğin sorumluluğunu taşıyamaz ve o gece inanılmaz olaylar yaşanır.

Eski bir dost, dengesiz bir hayran ve cesareti kırılmış bir kocanın etrafında gelişen hikâyede kendileriyle ve birbirleriyle iletişim kurmaya zorlanan bu kişilikler tesadüflerin gölgesinde bir araya gelir ve uzun bir gecenin sonunda yalnızca birkaçı sabahı görür.
 


Büyük çoğunluğu iç mekânda geçen film özenli görüntü yönetimi, oyuncu kadrosu ve Türk sinemasında pek rastlanmayan diyalogları, insanın kanını donduran olay örgüsü ve sonrasında oluşan sürpriz gelişmeleriyle dikkat çekmesine rağmen sinemaya özgü klostrofobiden mustarip olması ve filmi kaçınılmaz biçimde teatral kılan abartılı oyunculukları nedeniyle sinematik övgüleri elinden kaçıran bir yapımdır.

İki yıllık bir aradan sonra yeniden sinemaya dönen Ali Atay, Yaşar'ın kaldığı otelde çalışan Türk göçmen rolünde karşımıza çıkarak bu filmde abartılı bir oyunculuk sergileyenler arasında yer alır ama yine de rolünün hakkını başarıyla verdiği aşikardır.
 


Hikâyenin elit dünyasında bir taşralı olarak boy gösteren Firuz'un sosyal statüsünü vurgulayan laubalilik derecesinde sulu şakaları, avamlığı maskeleyemeyen vücut dili, kontrol edemediği kıpır kıpır abazan heyecanı ve nihayetinde tecavüz girişimi ile acı gerçeklerle yüzleşmesinin ardından kendisiyle ilgili tüm hakimiyetini yitirerek saldırma ve yalvarma arasında gidip gelen ruh halinde agresiflikten uysallığa geçişlerindeki dikkat çeken performansı Ali Atay'a ilk ödülünü de beraberinde getirir; her oyuncunun kariyerinde büyük yeri olan Sadri Alışık Ödülleri'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazanır, hatta bununla da kalmayıp ülkemizi Uluslararası Strasbourg Film Festivali'nde temsil edip bir de burada En İyi Erkek Oyuncu seçilerek göğsümüzü kabartır.

 

40

Yönetmen: Emre Şahin / Oyuncular: Ali Atay, Ntare Guma Mbaho Mwine, Deniz Çakır, Fatih Akgören, Rıza Akın, Sarp Aydınoğlu, Kwesi Boakye, Rafi Emeksiz, Jao Francisyao, Caner Güçlü, Asuman Kostak, Funda Pelin Kurt, Kristolyn Lloyd, Almula Merter, Yosi Mizrahi, Charles Reese, Emin Saylan, Kofi Siriboe, Adem Yavuz Özata, Özcan Özdemir / Süre: 89 dakika
 

 

Diyelim ki önünüze pat diye bir çanta dolusu para düştü; talih kuşu mu, dualarınız kabul mu oldu, bir çeşit yazgı mı, yoksa hepsi birden mi?

Kasım ayının fırtınalı günlerinde İstanbul'un dolambaçlı sokaklarında geçen, Emre Şahin'in senaryosunu yazıp yönetmenliğini üstlendiği 40 adlı bu film; inanç, aşk, talih, kader, insan kaçakçılığı ile bezeli olay örgüsünde bu soruların yanıtlarını arıyor ve 12 milyon nüfuslu İstanbul'da birbirini tanımayan, kendilerine bir yol bulmaya çalışırken bir çantanın peşine düşen üç farklı kişiyi belgesel tadı veren bir sinema diliyle anlatıyor.
 


Metin, Godwill ve Sevda, bu koca şehirde yaşayan birbirinden habersiz üç kişidir, ama sanki bir güç onları mıknatıs gibi çekmiş ve yazgılarını birbirine bağlamıştır.

Metin doğudaki bir köyden büyük kente kapağı atmış ama burada da zor bir hayat yaşayan ve ne kadar uğraşırsa uğraşsın işleri hep daha kötüye giden bir karakterdir; bir yandan taksi şoförlüğü yaparken bir yandan da sosyeteye uyuşturucu kuryeliği yaparak hayatını idame ettirmektedir.
 


Godvvill ise, tam tersine, Tanrı'nın seçilmiş insanı olduğuna inancıyla her davranışını buna göre ölçüp tartan birisidir ancak Tarlabaşı'nda, çeteler, uyuşturucu şebekeleri ve travestiler arasında çalışarak para biriktiriyor, kaçak gideceği Paris'te biricik aşkına gönlünü açacağı günü bekliyordur, üstelik çevresi de onun gibi Avrupa'ya gitme hayalleri kuran kaçak Afrikalılarla doludur.

Goldvvill tam kaçma gününün arifesinde tüm parası çalınınca, bunun da Tanrı'dan bir mesaj olduğunu düşünür.

Mesleği olan hemşireliği ve günlük hayatının tekdüzeliğini geride bırakıp yepyeni bir hayata başlamak için sabırsızlan Sevda ise hayatta yerini bulamamış İstanbullu bir genç kadındır; Budizmi denemiş olmamış, Hristiyanlığı denemiş olmamış, Tasavvufa dalmış ama gene olmamış, şimdi doğru yönü bulmak için nümerolojiden, yani sayılar biliminden medet umuyordur.
 


Hem maddi hem de duygusal boyutta sorunları olan, birbirine taban tabana zıt bu karakterleri bir araya getiren şey ise karşılarına çıkan bir çantadır.

Vakti zamanında sinemada en yüksek dijital görüntüyü alabilen ve Hollywood'da birçok filmde kullanılmaya başlanan RED Kamera ile çekilen ilk Türk filmi olan 40, 2009 yılında Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yönetmeni Emre Şahin'e Behlül Dal Genç Yetenek Ödülü kazandırmıştır.

Sıra dışı ve hızlı kurgusu, yakın kamera çekimleri, ilginç karakterleri ve içerdiği kara mizahla farklı ve özellikli bir film olma niteliği taşıyan yapımda hikâyenin en güçlü karakteri olan taksi şoförü Metin, Ali Atay'ın akıllardan silinmeyen performansıyla can bulmuştur.

 

Vay Arkadaş

Yönetmen: Kemal Uzun / Oyuncular: Ali Atay, Mete Horozoğlu, Fırat Tanış, Demet Evgar, Rasim Öztekin, Mustafa Üstündağ, Erdal Tosun, Bülent Çolak, Pamela Spence, Fırat Doğruloğlu, Bihter Dinçel, Metin Coşkun, Barış Başar, Onur Özcan, Ali Tutal, Umut Orkun Eskibatman, Özbek Yıldız, Aylin Kontante, Teoman Kumbaracıbaşı, Gülden Avşaroğlu, Ececan Gümeci, Gülden Güney, Gökçe Özyol, Kamil Güler, Serhan Ernak, Cihan Özdeniz, Muhammed Ali Tuncer, Fatoş Silan, Elvan Boran, Serdar Çakmak, Bülent Onur, Oktay Dal, Çağla Şimşek / Süre: 96 dakika
 

 

2010 yapımı aksiyon komedi türünde bir film olan Vay Arkadaş; üçü de problemli çocukluk geçirmiş, saplantılı ve haşarı üç yakın arkadaşın başlarından geçen komik olayları konu alıyor.

Etliye sütlüye pek dokunmayan, içine kapanık Manik, imam hatip lisesi mezunu Tik ve yüksek egosuyla cezbeden Kazanova karakterli Dildo sıkı dostlardır.

Kendi hâllerinde yuvarlanıp giden bu üçlünün huzuru, Dildo'nun bir bodrum katının kötü koşullarında yaşayan babası Efendi'nin ciddi bir hastalığa yakalanmasıyla birlikte kaçmıştır, çünkü Efendi, yalnızca oğlunun değil, Manik ve Tik'in üzerinde de çocukluklarından beri büyük hak sahibidir.

Hal böyleyken Manik, Tik ve Dildo'nun bu ameliyat için yüklü miktarda para bulmaları gerekir.
 


Kahramanlarımız, yaklaşık 30 bin lira tutacağı söylenen ameliyatla yaşlı adamı tedavi ettirebilmek için tam bir çaresizlik içinde yeraltı dünyasının karanlık dehlizlerine dalarlar.

Böylelikle ihtiyaç halinde araba çalıp parçalayıp satarken başları iyice belaya girip hapisle tanışınca bu işlere tövbe etmek zorunda kalmalarına rağmen üç arkadaş, Manik'in baştaki itirazlarına rağmen parayı bulmak için yeniden araba çalarlar, ama çaldıkları arabalardan birinde bir çanta dolusu kokain, bir diğerinde ise bir ceset bulurlar.

Bu durum sonucunda da başlarının mafyayla belaya girmesinden kaçamazlar.
 


Nihayetinde İstanbul'un Balat semtindeki kenar mahallerinden birinde yaşayan Manik, Tik ve Dildo lakaplı üç kafadarın, mahallenin dışına pek taşmayan sıradan ama kendi içlerinde hareketli bir şekilde devam eden heyecan, macera ve kahkaha dolu hayatlarını anlatan bu filmde, bu üç arkadaşın yolları erkek gibi yetiştirilmiş komiser kızı Nil ve arkadaşı Sevtap ile kesişir ve başlarına birbirinden komik olaylar gelmeye başlar.

Bu film ile her ne kadar herhangi bir ödül almasa da adını daha geniş kitlelere duyurabildiği için Ali Atay'ın bu zamana kadarki yükselişinde etkisi yadsınamayacak derecede olan filmde, her şeye kızan bağıran, kendini kontrol etmekte hayli zorlanan sinir küpü, fazla heyecanlı, yerinde duramayan Manik lakaplı haşarı bir delikanlıya hayat veren oyuncu, Fırat Tanış ve Mete Horozoğlu gibi isimlerle filmin başrolünü paylaşmıştır.

 

Sen Aydınlatırsın Geceyi

Yönetmen: Onur Ünlü / Oyuncular: Ali Atay, Demet Evgar, Damla Sönmez, Ahmet Mümtaz Taylan, Ercan Kesal, Ezgi Mola, Serkan Keskin, Nadir Sarıbacak, Cengiz Bozkurt, Tansu Biçer, Kaan Yılmaz, Kubilay Çamlıdağ, Bekir Çiçekdemir, Asil Büyüközçelik, Hüseyin Tutan, Ayşenil Şamlıoğlu, Derya Alabora, Alican Akman, İsmail İçen, Gizem Yılmaz, Güler Ökten / Süre: 107 dakika
 

 

"İnsan endişeden yaratılmıştır…" girizgahı ile başlayan ve adını Cevat Çapan'ın Shakespeare'in sonelerini derlediği kitaptan alan Sen Aydınlatırsın Geceyi adlı Onur Ünlü'nün kariyerinin beşinci filmi; karakterlerin tamamının süper kahraman olduğu bir çeşit aşk hikayesini ele alarak bir kasabada yaşayan doğaüstü yeteneklere sahip insanları konu ediyor ve birtakım olağanüstü özellikleri olan kasabalıların olağan sıkıntıları, endişeleri ve dertlerini anlatıyor.

Onur Ünlü'nün babasının memleketi olan Manisa Akhisar'da çekimlerini yaptığı filmde ayrıca çocukken yazlarını geçirdiği ev de hikâyenin ana mekanlarından biri olarak filmde kullanılıyor.
 


Yönetmenin yine bildik muzip ve yaman dokunuşlarla şekillendirdiği, siyah-beyaz bir film olmasına rağmen oldukça renkli bir konuyu ele aldığı, deneysellikte derinlikli bir hikaye anlatma başarısını ortaya koyduğu bu filmde, hemen hemen herkesin birbirini tanıdığı ve herkesin her şeyi bildiği küçük bir Anadolu kasabasında hayat kendi halinde akmaktadır; yan hakemlik yapan Cemal maçları yönetmekte, Yasemin yumurta fabrikasında çalışmakta, Defne kasabadaki tezgâhında kitap satmakta, Doktor İrfan hastalarıyla uğraşmaktadır.
 


Göğünde iki güneşi, üç dolunayı olan bu kasabada babasıyla yaşayan ve kendi berber dükkanlarında çalışan ve duvarların arkasını görebilen Cemal'in hayattan bir beklentisi kalmamıştır.

Kendi halinde gibi görünen Cemal üstüne çöken bu sıkıntıyla baş etmeye çalışırken nesneleri parmağıyla oynatabilen Yasemin de kendine bir çıkış yolu aramaktadır.
 


Fakat zamanı durdurabilen Defne bir süre sonra bu kasabada işlerin karışmasına sebep olacak, Yasemin'in ölümsüz patronu da Cemal'in endişelerini gidermeye çalışan görünmez bir ilkokul öğretmeninin tavsiyelerini boşa çıkartacak şeyler yapacaktır.

Hayal kırıklıkları, aşk, çekip gidebilmek, insanı yiyip bitiren tedirginlik, ölüm, hayat, devam etme zorunluluğu, kişiyi kemirip duran yürekteki kara nokta, aynı yerden gülümseyen kader, çıkar çatışmaları, art niyetler ve ters köşe oluşlarla beslenen sıradan, küçük insanların büyük öyküleri bu filmin merkezindedir.
 


32. İstanbul Film Festivali'nde En İyi Film Ödülü'nün yanı sıra En İyi Senaryo, En İyi Kurgu ve FIPRESCI ödüllerini kazanan; sembolik öğelerle dolu bu şiirsel ve seyircisini varoluşun derinliklerine sürükleyen kara komedi türündeki bu absürt film, başrol oyuncularından Ali Atay'ın da iki ödül kazanmasını sağlamıştır.

 

Limonata

Yönetmen: Ali Atay / Oyuncular: Serkan Keskin, Ertan Saban, Zekir Sipahi, Bedia Begovska, Funda Eryiğit, Luran Ahmedi, Selahattin Bilal, Ciguli, Deniz Abdula, Deniz Ali, Osman Ali, Yiğit Arsu, Radojka Dimevska, Fevzi Gökçek, Mustafa Jashcirovski, Enes Karabıyık, Mehmet Kılıç, Tahsin Lale, Ömer Lekesiz, Sonja Mihajlova, Anıl Orkunoğlu, Fidan Popovski, Mehmet Galip Sarpkaya, Zubaide Selimovska, Elena Trpkovska, Sadiye Örün / Süre: 110 dakika
 

 

Bugüne kadar fotoğraf bile çekmemiş biri olduğunu söyleyen Ali Atay'ın 2015 yılında, başlangıçta oyuncu olarak dahil olduğu fakat sonrasında "madem oynuyorum ben yazayım, madem yazıyorum ben çekeyim" diyerek yönetmenlik koltuğuna oturduğu bu ilk uzun metrajlı filmiyle sadece kamera önünde değil arkasında da ne kadar yetenekli olduğunu gösterdiği Limonata adlı bu film; başka kültürlerde birbirlerinden habersiz bir şekilde büyüyen ve yıllar sonra bir araya gelen iki kardeşin Balkanlar'a doğru trajikomik yolculuğunu konu ediyor.
 


Çekimleri 32 günde, 3 ayrı ülkede, toplamda 1200 kilometrelik bir güzergâh üzerinde gerçekleşen; iki kardeşin babalarının vasiyeti üzerine ilk defa bir araya gelişini ve başlarına gelen olayları kendine has diliyle anlatan filmin başrollerini ise Serkan Keskin ve Ertan Saban paylaşıyor.

Film; Makedonya'da bir evde ölüm döşeğindeki Suat'ın, 30'lu yaşlarındaki oğlu Sakıp'a Türkiye'de bir kardeşi olduğunu açıklaması ve onu bulup getirmesini istemesiyle başlıyor.

Makedonya'da yaşayan eski bir tır şoförü olan Suat hastalığı nedeniyle ölüm döşeğindedir.
 


Bir gün oğlu Sakıp'ı yanına çağırır ve ölmeden önceki tek arzusunu açıklar; Suat, seneler önce İstanbul'da imam nikahıyla bir kadınla evlenmiştir ve bu evlilikten bir çocuğu olmuştur, ancak Suat, bebekken terk ettiği bu çocuğu hiç görememiştir.
Ölmeden önce tek dileği Selim adındaki bu ikinci çocuğunu bulup ondan helallik istemektir.

Sakıp daha yaşadığı şoku üzerinden atamadan soluğu İstanbul'da alır ve kardeşi Selim'i bir şekilde bulur ve onu zorla Makedonya'ya götürür.
 


Böylelikle, alışılagelmiş futbolcu vücut yapısına sahip olmayan, orta yaşlı ama başarılı bir topçu olan Selim mahallelerinde şampiyonluğu kutlarken kardeşi Sakıp'ın ortaya çıkmasıyla kendisini bir anda başka bir ülkede buluverir.

Genç yaşta savaş görmüş ve travmalar yaşamış bir erkekle, babasız ve ailesiz büyüyen, hayatla kendi başına mücadele etmekten yorulmuş bir başka erkeğin, yani iki tutunamayanın zoraki de olsa tutunma öyküsünü anlatan film insanın acısını insan alır demeye getiren; naif, hesapsız, coşkulu, hüznü ve mizahı yerli yerinde kullanan, dört başı mamur bir filmdir.

 

Ayla

Yönetmen: Can Ulkay / Oyuncular: Ali Atay, İsmail Hacıoğlu, Çetin Tekindor, Kim Seol, Lee Kyung, Taner Birsel, Mehmet Esen, Murat Yıldırım, Erkan Petekkaya, Eric Roberts, Kim Byoungsoon, Altan Erkekli, Cade Carradine, Meral Çetinkaya, Büşra Develi, Sinem Öztürk Uslu, Ali Barkın, Burç Kümbetlioğlu, Duygu Yetiş, İlber Gürtunca, Caner Kurtaran, Damla Sönmez, Kang Yeon Jeong, Nilgün Kasapbaşoğlu, Koray Ergün, Mine Teber, Esra Dermancıoğlu, Claudia Kooij, Johnny Young, Chaby Han, Toygan Avanoğlu, Halil Kumova, Devrim Parscan, Wan-gi Jo, Eun Min Ko, Mevlüt Acaroğlu, Bora Ecer, Halit Gökmen, Diren Erenler, Hakan Efe Urul, Sinho Cho, Ayşe Dilek Erata, Ebru Akın, Jiaxin Liu, Rüzgar Efe Kolacı, Park Jin Young, Baik Deayoul, Onyou Son, Samet Yürül, Engin Vural, Abubekir Sevinç, Metin Hasgül, Jay Kim, Can Özcan, Burcu Kahraman, Arif Taner Özbenim, Miyoung Do, Young Sik Kim, Zafer Arslan, Emirhan Özdemir, Mustafa İyiyolbulan, Yunseo Kim / Süre: 125 dakika
 

 

Türkiye'nin 90. Akademi Ödülleri yarışında Oscar için aday gösterdiği film olan Ayla; Kore Savaşı sırasında kimsesiz bir şekilde bulduğu beş yaşındaki bir kızın yaklaşık bir buçuk yıl boyunca bakımını üstlenen Astsubay Süleyman Dilbirliği ile Ayla adını verdiği kız çocuğunun hikâyesini Kore Savaşı'nda yaşanan gerçek ve dramatik bir olaydan esinlenerek anlatıyor.

1950 yılında Kuzey Kore, Güney Kore'ye saldırdığında Birleşmiş Milletler'in yaptığı yardım çağrısı sonucu Türkiye, Kore'ye bir tugay gönderir.
 


Her şey gönderilen tugayın içindeki askerlerden birisi olan Süleyman Astsubay'ın savaş meydanında annesi babası öldürülmüş küçük bir kız bulmasıyla başlar.

Süleyman Astsubay bulduğu beş yaşındaki küçük kıza ay gibi yüzü olduğu için Ayla ismini verir.

Kısa süre içinde Birliğin neşesi haline gelen Ayla ile astsubay baba-kız gibi olurlar ancak 15 ay boyunca Ayla'nın bakımını üstlenen Süleyman Astsubay'ın artık Türkiye'ye dönmesi gerekmektedir.
 


Ayla'yı bırakıp gitmek istemeyen Süleyman, Ayla'yı Türkiye'ye götürmek için birçok yolu dener, ancak bir türlü Kore yasalarını aşıp Ayla'yı yanına alamaz.

Savaş günlerini geride bıraktıktan 60 yıl sonra yoğun uğraşlar sonunda Ayla ve Süleyman tekrar bir araya gelirler.
 


Savaşın bütün şiddetini görmüş yetim bir kız çocuğu ve o çocuğun, baba şefkatini bir askerin kanatlarında bulma öyküsünü anlatan filmde Ali Atay, komünistlere karşı milliyetçi duyguları tavan yapmış vaziyette Kore'ye giden Ali karakteriyle komediye yatkınlığını bir kez daha gösterirken gerçekliğe en yakın sahnelerde boy göstererek akıllarda yer eden bir performans sergiler.

 

Ölümlü Dünya

Yönetmen: Ali Atay / Oyuncular: Ahmet Mümtaz Taylan, Alper Kul, Sarp Apak, İrem Sak, Doğu Demirkol, Feyyaz Yiğit, Meltem Kaptan, Mehmet Özgür, Özgür Emre Yıldırım, Ferit Kaya, İbrahim Selim, Kubilay Tuncer, Mustafa Kırantepe, Güneş Hayat, Osman Alkaş, Ender Gözü, Gümeç Alpay Aslan, Yunus Emre Bozkaya, Mehmet Canbeg, Erkan Dülger, Fırat Sevinçgüler, Serap Ceylan Tonguç, Kamil Ünal, Kaan Yabaş / Süre: 107 dakika
 

 

Ünlü oyuncu Ali Atay'ın ikinci kez yönetmen koltuğuna oturarak Türk sinemasına kazandırdığı Ölümlü Dünya adlı bu film; nesillerdir Haydarpaşa Garı'nda bir lokanta işleten Mermer Ailesi bireylerinin hikâyelerini anlatıyor.

Nesillerdir Haydarpaşa Garı'nda Anadolu Tat Lokantası'nı işleten Mermer Ailesi, sekiz kişiden oluşan geniş bir ailedir.
 


Kendi halinde, sade bir yaşamları olan bu insanların durumları biraz karışıktır ve bu ailenin, uzun zamandır gizledikleri bir de sırları vardır; bu sır, her ne pahasına olursa olsun açığa çıkmamalıdır, ancak koydukları kimi kuralların ihlal edilmesiyle birlikte işler karışır ve ailenin kimliği açığa çıkar.

Artık aile pılını pırtını toplayıp yola koyulmalı ve peşlerindeki dev örgütü atlatabilmelidir.

 

Cinayet Süsü

Yönetmen: Ali Atay / Oyuncular: Uğur Yücel, Binnur Kaya, Cengiz Bozkurt, Feyyaz Yiğit, Mert Denizmen, Mehmet Özgür, Aycan Koptur, Lesli Karavil, Ozan Ayhan, Nevşin Mengü, Ömer Faruk Yıldırım, Yücel Yüksel, Salihcan Kaya, Özlem Aktaş, Fatma Nilgün İslamoğlu, Aslı Omağ, Gökçen Gökçebağ, Mehmet Ali Kaptanlar, Osman Alkaş, Ertan Dönmez, Süleyman Kabaali, Enes Karabıyık, Müfit Kayacan, Anıl Orkunoğlu, Fırat Sevinçgüler, Açelya Topaloğlu, Tolga Ünlü / Süre: 110 dakika
 

 

Bir yol hikayesi olan "Limonata" ve izleyenleri kahkahaya boğan kara komedi film türünün en iyilerinden olan "Ölümlü Dünya" isimli filmlerinin ardından üçüncü kez yönetmen koltuğuna oturan Ali Atay, seyirciyi yine çok güldüreceği konusundaki iddiasıyla 2019 yılında çektiği Cinayet Süsü adlı bu filmiyle; gizemli bir seri katil vakasını çözmeye çalışan cinayet büro ekibinin maceralarını konu ediyor.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro ekipleri günün birinde hiç alışık olmadıkları bir cinayet vakasıyla karşılaşır.
 


Başkomiser Emin, komiser Salih, komiser Asuman ve komiser yardımcısı Alaattin'den oluşan ekip de bu olaya hemen el koyar.

Ancak daha önce hiç karşılaşılmamış bir seri katil vakası ile karşı karşıya olan deneyimli Başkomiser Emin ve ekip arkadaşlarının katili bulmak için kullandıkları yollar pek de doğru değildir.

Birbirini takip eden rezillikler bir yana, tuhaf cinayetler de peş peşe devam etmektedir.
 


Ekibin elinde ne bir delil ne de bir ipucu vardır, haliyle sinirler gerilmeye, amirler rahatsız olmaya başlamıştır, üstelik vakalar arttıkça basının ve halkın ilgisi de bu olaya yoğunlaşmıştır.

Bu durum Emin ve arkadaşları üzerinde büyük bir baskı yaratınca, sonunda Emniyet Genel Müdürü, Amerika'dan gelen "suç uzmanı" Dizdar Koşu'yu da rehberlik etmesi için Başkomiser Emin'in ekibine atar, o da yetmez Ankara'dan üç kişilik bir danışman da ekibe dahil olur.

 

Türk İşi Dondurma

Yönetmen: Can Ulkay / Oyuncular: Ali Atay, Erkan Kolçak Köstendil, Şebnem Bozoklu, Will Thorp, Marleen Mathews, James Farley, Caner Kurtaran, Alma Terzic, Tristan Alexander, Carl Wharton, İsmail Hacıoğlu, Onur Sencer Akıncı, Boran Bağcı, Hüseyin Bediz, Berker Berki, Murat Can Biter, Gavin Blackburn, Mustafa Boduroğlu, Ömer Boduroğlu, Coraline Chapatte, Hakan Erdil, Batuhan Erşimşek, Ali Suavi Eröz, Oğuz Erün, Robert Goldbach, Jens Grund, Büşra Hızır, Dusan Hyska, Jason Jones, Ali Karagöz, Zekeriya Karakaş, Çetin Karakul, Onurhan Konak, Ahmet Sait Korkmaz, Giovanni Lelli, Stephen Leyland, Pamela Loving, Virgile Mangiavillano, Ned Mardin, Anıl Mert, Timea Nagy, Ryan Ol, Kaan Öztürk, Jan Pavelka, Agata Pisiewicz, Cemil Sağyaşar, Bünyamin Şahin, Tony Schaschl, Selin Selvi, Resul Sevgin, Michael Sezgin, Uygar Taze, Kasım Toktaş, Cam Tribe, Cameron Tribe, Serdar Türkyılmaz, Mustafa Uslu, Mevlüt Uzun, Kaan Yabas, İnanç Sabri Yüzseven, Jerrod Weston / Süre: 120 dakika
 

 

Can Ulkay'ın yönettiği, 2019 yapımı olan Türk İşi Dondurma adlı bu film; Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde, milli mücadeleye, hayatlarını sürdürdükleri Avustralya'da katkı vermeye çalışan iki arkadaşın hikayesini anlatıyor.

İngilizlerin Hindistan'ı işgali sırasında Hindistan'a yardım amaçlı gönderilen ancak bu sürede esir düşen ve esir durumundayken kaçıp Avustralya'da yaşamaya başlayan iki Osmanlı Türk genci, geçimlerini baba mesleği olan devecilik ve el arabası ile dondurma satarak sağlar.
 


1915 yılında memleketlerinde savaş çıktığını öğrenen ikili, Çanakkale'ye cepheye gitmeye karar verir, ancak, yetkililer onların adadan çıkmalarına izin vermez.

Bu sırada Avustralya'da Türkler aleyhine propaganda yapılmaya başlanır.
 


İngilizlerin Avustralya'da asker devşirmek için broşür dağıttığını öğrenen bu iki genç, ülkelerinde veremedikleri mücadeleyi Avustralya'da vermeye karar verir.

Bulundukları bölgede tren raylarını sökmek, cephane sevkiyatlarını engellemek gibi eylemleri ile dikkat çeken bu iki genç Avustralya tarafından 150-200 kadar oldukları iddia edilen bir askeri birliğin müdahalesi ile karşı karşıya kalır.
 


Osmanlı ve Cumhuriyet dönemiyle ilgili doğruluğu tartışılır anekdotlardan bir kahramanlık öyküsü çıkarmaya çalıştığı konusunda ciddi tartışmalara sebep olan bu filmin başrolünde yer alan Ali Atay filmde Dondurmacı Mehmet karakterini canlandırıyor.

 

Nuh Tepesi

Yönetmen: Cenk Ertürk / Oyuncular: Ali Atay, Haluk Bilginer, Arin Kuşaksızoğlu, Mehmet Özgür, Hande Doğandemir, Kerem Alp Kabul, İsmail Ay, Hüseyin Taş, Murat Deniz, Murat Dada, Hakan Öztaş, Cantürk Çolak, Oğuzhan Ayaz, Yiğit Bahar, Nisa Sofiya Aksongür, Sibel Oskay, Safir Oskay, Abdullah Eren, Kemal Çamlıca, Cansu Yılmaz, Ümran Bekez, Gamze Selvi, Kemal Aydemir, Mustafa Kamburoğlu, Mehmet Öztürk, Necati Kurnaz / Süre: 109 dakika
 

 

Cenk Ertürk'ün yazıp yönettiği Nuh Tepesi; babasının ölmeden önceki son dileği olan köydeki "Nuh Ağacı"nın altına gömülme isteğini yerine getirmeye çalışan Ömer'in, ağacın kadim zamanlardan kalma olduğuna inanan köylülerle olan hikâyesine odaklanıyor.

Eşi Elif'le zor günler yaşayan Ömer kendisini köşeye sıkışmış hissetmektedir.
 


Bu sırada yıllardır görmediği babası İbrahim bir gün Paris'ten geri döner; o da ölümcül bir hastalığın pençesindedir.
Türkiye'ye dönen İbrahim oğlundan kendisini köyüne götürmesini ister; orada, İbrahim'in çocukken diktiğini iddia ettiği ve ölünce altına gömülmek istediği bir ağaç vardır.
 


Ancak köydekiler bu ağacın Nuh Peygamber tarafından dikildiğine ve altında edilen duaların kabul olduğuna inanmaktalardır.

Böylesi bir durumla karşılaşan Ömer babasına mı yoksa köylülere mi inanacağını bilemeyince hakim olamadığı öfkesi her şeyi daha da zorlaştırır.
 


Bir gün Elif, Ömer'le son bir kez konuşmak için köye gelir ve Elif'in ziyareti, baba ve oğulun şiddet ve kan bulaşmış kavgasının seyrini değiştirir.

Acaba aşk öfkeyi yenebilecek midir?
 


Haluk Bilginer ve Ali Atay'ın canlandırdığı bir baba-oğul ilişkisinin arka planında ülkemizde yaşanan toplumsal değişim yansıtılırken, bir başka aile meselesi, genç erkeğin karısı ile sorunlu ilişkisi yan damar olarak ana hikâyeyi tamamlayan bu filmde Ömer karakterine hayat veren Ali Atay filmdeki performansıyla Tribeca Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü alarak ülkemizi uluslararası sahada başarılı bir şekilde temsil etmiş, yakın zamanda açıklanan 53. SİYAD Ödülleri ile kazandığı ödül ile de bu başarısını bir kez daha perçinlemiştir.

 

Dumlupınar: Vatan Sağolsun

Yönetmen: Can Ulkay / Oyuncular: Ali Atay, Uğur Güneş, İsmail Hacıoğlu, Murat Yıldırım, Taner Ölmez, Ahmet Rıfat Sungar, Farah Zeynep Abdullah, Mesut Bozbey / Süre: -
 

 

Konuşmayın, türkü söylemeyin ve sigara içmeyin…


Tarihinde çok fazla acı olay yaşayan ve vatan uğruna verdiği kayıplarla hüzünlü bir geçmişe sahip olan güzide ülkemizin tarihindeki en büyük acı olaylardan biri de 4 Nisan 1953'te, yani günümüzden 68 yıl önce Çanakkale Boğazı'nda yaşanan Dumlupınar denizaltı macerasıdır.

Yüreklerde derin bir yara bırakmış olan bu olayda; Çanakkale açıklarında, İsveç bandıralı bir şileple çarpışan denizaltımız batmış ve onlarca askerimiz bu elim kazada şehit olmuştu.
 


Kaza olduktan sonra denizaltındaki askerler yüzeye bir şamandıra göndererek yukarıdakiler ile temas kurmayı başardıklarında hattın su üstündeki ucundan kendilerine, oksijenlerini tüketmemeleri için konuşmamaları, türkü söylememeleri ve sigara içmemeleri salık veriliyor, yukarıdan gelecek yönergeleri beklemeleri söyleniyordu.

Tabii bu amansız bekleyişin gidişatı bir süre sonra netleşince yukarıdan gelen bu uyarıların da değişmesine sebep olmuştu.

Denizaltında mahsur kalanlara artık konuşabilecekleri, sigara içebilecekleri ve hatta türkü söyleyebilecekleri söylenildiğinde Türkiye'de de acı bir feryat kopmuştu.
 


İşte; bu acı olayı beyaz perdeye aktaran ve "Vatan sağ olsun!" diyerek denize kahramanlık mührü vuran askerlerimizin anısına ithaf edilen Dumlupınar: Vatan Sağolsun adlı bu film, bu kazanın şehitlerine, ailelerine ve tüm Türk milletine armağan edilen bir eser olarak Ali Atay'ın filmografisinde yer alıyor.

Değerli isimlerle birlikte bu filmin kadrosunda yer alan Ali Atay; denizin 87 metre derinliğinde yaşam mücadelesi veren o kahramanlardan birini canlandırıyor.

 

Diğer çalışmaları

  • İkinci Bahar (1999-2000, Televizyon dizisi)
  • 7 numara (2000, Televizyon dizisi)
  • Aşkım Aşkım (2001, Televizyon dizisi)
  • Adamlar (2002, Tiyatro oyunu)
  • Yine Ne Oldu (2002, Tiyatro oyunu)
  • Op'la Zo'nun Dramı (2003, Tiyatro oyunu)
  • Şansa Bak (2003, Televizyon dizisi)
  • Şapkadan Babam Çıktı (2003, Televizyon dizisi)
  • Çınaraltı (2004, Televizyon dizisi)
  • Kırlangıç (2004, Televizyon filmi)
  • Yangın Duası (2004, Tiyatro oyunu)
  • Çanta (2005, Kısa film)
  • Çeşm-i Bülbül (2005, Televizyon dizisi)
  • Cemile (2006, Televizyon dizisi)
  • Eşref Saati (2007-2008, Televizyon dizisi)
  • Hayat Kavgam (2007, Televizyon dizisi)
  • Bayrak (2009, Tiyatro oyunu)
  • Yapma Diyorum (2009, Televizyon dizisi)
  • Gönül Ferman Dinlemiyor (2010, Televizyon dizisi)
  • Kılıç Günü (2010, Televizyon dizisi)
  • Behzat Ç.: Bir Ankara Polisiyesi (2011, Televizyon dizisi)
  • Leyla ile Mecnun (2011-2014, Televizyon dizisi)
  • Ben de Özledim (2013-2014, Televizyon dizisi)
  • Mutlu Ol Yeter (2015, Televizyon dizisi)
  • Masum (2017, İnternet dizisi)
  • Son Yaz (2021, Televizyon dizisi)

Ödüller

  • 2008 13. Sadri Alışık Ödülleri: En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (İyi Seneler Londra)
  • 2011 Radikal: Yılın Erkek Oyuncusu (Leyla ile Mecnun)
  • 2012 Blue Jean: Yılın TV Yıldızı (Leyla ile Mecnun)
  • 2012 HaberTürk: Komedi Dizisi En İyi Erkek Oyuncu (Leyla ile Mecnun)
  • 2013 Blue Jean: Jeaner'ların Seçimi Yılın TV/Sinema Yıldızı
  • 2013 Radikal Okurları Seçimi: En İyi Erkek Oyuncu
  • 2014 19. Sadri Alışık Ödülleri: Ayhan Işık Özel Ödülü (Sen Aydınlatırsın Geceyi)
  • 2014 14. Bilkent Üniversitesi Ödülleri: En İyi Erkek Sinema Oyuncusu (Sen Aydınlatırsın Geceyi)
  • 2018 1. Uluslararası Artemis İzmir Film Festivali: En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Ayla)
  • 2019 Hacettepe Üniversitesi 2. Kristal Geyik Ödülleri: En İyi Erkek Sinema Oyuncusu (Türk İşi Dondurma)
  • 2019 Tribeca Film Festivali: En İyi Erkek Oyuncu (Nuh Tepesi)
  • 2019 7. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali: En İyi Erkek Oyuncu (Nuh Tepesi)
  • 2020 18. Yılın Yıldızları Ödülleri: En İyi Erkek Sinema Oyuncusu (Türk İşi Dondurma)
  • 2020 20. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali: En İyi Erkek Oyuncu (Nuh Tepesi)
  • 2020 Galatasaray Üniversitesi En Ödülleri: En İyi Yönetmen (Cinayet Süsü)
  • 2021 53. SİYAD Ödülleri: En İyi Erkek Oyuncu Performansı (Nuh Tepesi)

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU