Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifiyle potansiyel suçlu kategorisi oluşturulmamalıdır

Mustafa Yeneroğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pixabay

Meclis genel kurulunda bu hafta Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi görüşülmektedir.

Kamu kadrolarına girişte diğer genel şartlara ek olarak öngörülen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, kadroya atanmaya hak kazanan adaylar hakkında milli güvenlik yönünden sakıncalı olup olmadıklarına dair gerçekleştirilen soruşturma ve araştırmalardır.

Hakkında olumsuz rapor düzenlenen kişilerin kadroya atamaları gerçekleştirilmediği gibi bu rapor nedeniyle başka kamu kadrolarına atanmaları da mümkün olmamaktadır.

Bu sebeple milli güvenlik amacıyla oluşturulan bu mekanizmanın; evrensel hukuk ilkelerine uygun olarak takdir yetkisini minimize edecek, keyfiliği engelleyecek, kesin kurallara bağlayacak şekilde ve ilgili kişiler açısından koruma ve başvuru mekanizmalarına yer verilerek düzenlenmesi gerekir.

Meclis gündemindeki kanun teklifi ise birçok yönden öznel değerlendirmeye ve suiistimale açık olması nedeniyle uygulamada idareler tarafından potansiyel suçlu kategorisinin oluşturulmasına yol açacaktır.   


Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması OHAL döneminde tüm kadrolar için zorunlu tutulmuştur

Anayasa'nın 70. maddesine göre; bütün vatandaşlar kamu hizmetine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez.

Bu hüküm doğrultusunda da başta Devlet Memurları Kanunu olmak üzere birçok kanunda kamu görevine girişte aranan şartlar yapılacak mesleğin gerektirdiği niteliklerin asgari şartları olarak düzenlenmiştir. Böylece görevi ifa edebilecek vatandaşların kadro alımlarına rahatlıkla başvurabilmeleri sağlanmaktadır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kasten işlenen bir suçtan dolayı 1 yıldan fazla hapis cezası almak veya bu süreden daha az ceza alınmış olsa dahi çok ciddi bulunan bazı suç türlerinden mahkum olmamak memurluğa ve kamu görevine girişe genel bir engel olarak mevzuatımızda düzenlenmiştir.

Bu suçlardan mahkum olunup olunmadığı ise adli sicil kaydı ile tespit edilmekte ve kadro alımı yapan idare de adli sicil kaydı üzerinden şartın yerine gelip gelmediğini incelemektedir.

Buna karşılık milli güvenliği, istihbaratı ve adalet hizmetlerini ilgilendiren bazı stratejik kamu görevlerine girişte özel mevzuatları uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması öteden beri yapılmaktadır.


15 Temmuz Darbe Teşebbüsü'nden sonra 676 sayılı OHAL KHK'sı ile Devlet Memurları Kanunu'na eklenen bir hükümle memuriyete ve kamu görevine girişte istisnasız herkes için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması zorunlu tutulmuştur.

Bununla birlikte güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması daha önceden yalnızca belirli mesleklerle sınırlı olarak yapıldığı için bunların nasıl yapılacağı kanunla değil bir yönetmelikle düzenlenmişti.

Bu sebeple uygulamada, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması geniş kapsamlı olarak ve birçok durumda istihbari veriler de içerecek şekilde gerçekleştirilmiştir.

Birçok kişi terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı olduğundan bahisle sınavlarını geçerek atanmaya hak kazandığı kadroya atanmamıştır.

Bu raporlar ise ilgilisine bildirilmemiş, açılan davalarda dahi bu bilgiler mahkemeye gizli belge ibaresiyle gelerek yalnızca mahkemenin incelemesine sunulmuştur.

İlgili kişiler bu aşamada dahi neyle suçlandıklarını dahi tam olarak bilemeden hukuk mücadelesi vermeye çalışmışlar ancak mahkemelerin de alternatif bir araştırma yaptırarak raporlarda yazılanların doğruluğunu denetleme imkanı olmadığı için raporlarda aşırı açık bir hukuksuzluk yoksa mahkemeler rapor doğrultusunda karar vermişlerdir.


676 sayılı OHAL KHK'sı hükmü ile getirilen zorunlu güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması incelemesi 1 Şubat 2018 tarihinde Meclis'te kanunlaşmış ve böylece yargı denetimine tâbi olmuştur.

Bunun üzerine açılan davada Anayasa Mahkemesi ise kişisel verilerin bir temel hak olması nedeniyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının nasıl yapılacağına dair düzenlemenin yönetmelikle düzenlenemeyeceğini ve bu sebeple Meclis'in bu konuda esaslarını ve çerçevesini belirli olarak çizdiği kanuni bir düzenlemenin yapılması gerektiğinden bahisle söz konusu kanunu iptal etmiştir.


Yeni kanun teklifinde de belirsizlikler devam etmektedir 

Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda kanun koyucunun yapması gereken kimlere, nasıl güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılacağını belirlemek ve ilgili kişilere de açık bir şekilde itiraz ve başvuru yolları imkanı sağlamaktır. Fakat gündemdeki yasa teklifinde belirsizlikler mevcuttur ve bunlar suiistimale açıktır.

Teklifte, arşiv araştırması bütün memur ve kamu görevlileri için şart tutulmuştur. Teklifin 4. maddesinde arşiv araştırmasının nasıl yapılacağı düzenlenmiştir; 

"Arşiv araştırması; kişinin adli sicil kaydının, kişinin kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığının, kişi hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının, Kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171'inci maddesinin beşinci ve 231'inci maddesinin on üçüncü fıkraları kapsamında alınan kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların, hakkında kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığının mevcut kayıtlardan tespit edilmesi"dir.


Kişi hakkında herhangi bir tahdit bulunup bulunmadığı yani kaydın ne olduğu, konusu, kim tarafından tahdit konulacağı teklifte belirli değildir.

Ayrıca, kişi hakkındaki soruşturma ve kovuşturma dosyalarındaki olgular ve vakalar da arşiv araştırmasına konu olacaktır.

Türkiye'de milyonlarca insanın terör örgütü üyeliği, terör örgütü propagandası ve bunlarla bağlantılı suç tiplerinden soruşturma veya kovuşturma geçirmiş olduğu ve bunların bir kısmının da mahkum olduğu ayrıca terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı olmak isnadıyla hakkında cezai takibat olmasa dahi yüzbinlerce insan hakkında tahdit olduğu göz önüne alındığında bu düzenlemenin sakıncası anlaşılacaktır. 


Teklifin 5. maddesine göre; "Güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasındaki hususlara ilave olarak kişinin; Görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerinin,  Yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin, Terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının, 

mevcutkayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesidir. Güvenlik soruşturmasına görevin gerektirdiği niteliklere etkisi yönüyle kişinin eşi ile birinci derece kan ve sıhri hısımları da dâhil edilir."


Güvenlik soruşturması, gizlilik dereceli birimler ve milli güvenlik ile alakalı görevlere atanacaklara ve üst düzey kamu görevlilerine zorunlu tutulmuştur.

Gizlilik dereceli birimlerin ne olduğuna ise kanun teklifinin 12. maddesine göre Cumhurbaşkanı düzenleyeceği bir yönetmelikle karar verecektir.

Güvenlik soruşturmasında istihbari bilgi ve değerlendirmeler de rapora eklenmektedir. İstihbari bilgiler, istihbarat birimlerince istihbarat yöntemleriyle elde edilmektedir.

Bu sebeple, hakkında istihbari veri toplanan kişinin bunu fark etmesi ve bulguların ne olduğunu öğrenmesi mümkün değildir.


Masumiyet karinesine aykırı olarak potansiyel suçlu kategorisi oluşturulmasına yol açabilir

Masumiyet karinesi uyarınca suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz. Masumiyet karinesi bir kişinin yalnızca hapsedilip hapsedilmemesinden ibaret değildir.

Masumiyet karinesi aynı zamanda, istisnai hallerde tedbir olarak uygulanan sınırlamalar dışında ayrımcılığa uğramamayı, idari yaptırımlara tâbi tutulmamayı da kapsar.

Bu kapsamda bir hukuk devletinde vatandaşların hukuk güvenlikleri ve çeşitli konular hakkında hukuki öngörüye sahip olmaları gerekir.


Kanun teklifinde ise; bütün kamu kadroları için zorunlu tutulan arşiv araştırmalarında bakılacağı söylenen tahditlerin içeriği tamamen belirsizdir.

Devletin mevcut kayıtlarda hangi konularda ne tür tahditlerin yazılabileceği sınırlanmamış ve çerçevesi çizilmemiştir.

Kişi hakkındaki soruşturma ve kovuşturma dosyalarında yer alan bilgiler, isnatlar ve olayların arşiv araştırmasında yer alacak olması söz konusu soruşturma ve kovuşturmalarda neticede beraat kararı çıkmış olsa dahi ilgili idarenin bunun kamu görevine engel görmesi sonucunu doğurabilecektir.


Güvenlik soruşturmasına tâbi tutulacak gizlilik dereceli kamu kadrolarını belirleme yetkisi Cumhurbaşkanı'na verilmiştir.

Bu sebeple güvenlik soruşturmasının süreç içerisinde istisna olmaktan çıkarak kamu kadrolarının çoğuna uygulanan genel bir şart haline gelmesi ihtimali vardır.

Güvenlik soruşturmasında kişi hakkında istihbari veriler toplandığı ve bunlar gizli tutulduğu için bunların hukuki denetimini yapmak arşiv araştırmasına göre daha güçtür.


Teklifin 8. maddesinde, ilgili kişilerin, haklarında toplanmış istihbari nitelikte olmayan verilere erişebilmesi için tedbirlerin alınacağı ifade edilmektedir.

Fakat kanunda bu tedbirler düzenlenmemiş ve herhangi bir başvuru yolu öngörülmemiştir. Teklifte bu raporlara dair bilgi sahibi olabilmek, itiraz edebilmek veya yargı yollarını kullanabilmek için yol gösterici nitelikte hükümlere yer verilmemiştir. Böylece hak arama hürriyeti zorlaştırılmaktadır.


Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesine uygun olarak, ayrıntılı bir şekilde çerçevesi, kapsamı ve içeriği belirli bir düzenleme yapılması gerekirdi.

Oysa düzenleme; masumiyet karinesi, kamu hizmetine giriş, kişisel veri, hak arama hürriyeti gibi temel hak ve hürriyetlere kanuni bir düzenleme görünümü altında bilinçli bırakılan boşluklarla uygulamada ölçüsüz müdahale edilmesine imkan vermektedir.

Terör suçları ile terör örgütüyle irtibatlı ve iltisaklı olma kavramlarının ve isnatlarının ülkemizde ne kadar hoyratça kullanıldığı şüphesizdir.

Böyle bir ortamda raporlamayı yapan ve değerlendiren idarelerin sübjektif uygulamalarıyla suç olmayan birçok hususun suçmuşçasına değerlendirilmesi, perde arkasında potansiyel suçlu kategorisi oluşturulması ve adeta fişleme mekanizmasının kendiliğinden oluşması muhtemeldir.


Anayasa Mahkemesi'nin yerleşik içtihatlarına göre, yasama organı çerçevesi, içeriği belirsiz hükümlerle kanuni düzenleme yaparak boşlukların ilk elden doldurulmasını idareye bırakamaz.

Bu kanun teklifinin de güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına dair oluşturulan hukuki rejimin ilgili idarenin kendi uygulamasıyla şekil vermesine engel olacak şekilde esasını ve çerçevesini belirlemekten uzak olduğu açıktır.

Bu sebeplerle, kanun teklifi yasalaşsa dahi Anayasa'ya aykırı olacaktır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU