Suriye'nin dezenformasyon savaşı dünyayı nasıl şekillendirdi?

Esad'ın kimyasal silah saldırılarıyla ocakta ABD Kongresi'ne saldıran yığınlar arasında bir bağlantıyı izlemek mümkün

İdlib'de Suriye hükümeti karşıtı protestocular, Esad'a karşı halk ayaklanmasının başlamasının 10. yılını kutluyor (AP)

10 yıl önce sıradan Suriyeliler sokaklara döküldü. Beşar Esad ve babası Hafız'ın onlarca yıldır süren acımasız diktatörlüğünü barışçıl ve onurlu bir şekilde protesto ettiler.

Akıl almaz bir bedel ödediler. Son 10 yılda ülkeleri yerle bir edildi. Baş tacı ettikleri cemaatleri savaşla yok edildi. Olağanüstü yüksek sayıda yakınlarını kaybettiler. Aralarında binlerce çocuğun da olduğu belki de 594 bin kadar kişi öldürüldü. 21 milyonluk ülkenin tam olarak yarısı yerinden edildi, şu anda 6 milyonu mülteci olarak yurtdışında yaşıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Fakat dünya da Suriye'deki çatışmanın bu şekilde gelişmesine izin vermenin bedelini ödedi. Çatışmayı körükleyen yalan makinesi ve Esad'a, onun yabancı hamilerine ve onların Batılı destekçilerine verilen açık çek dünyayı yeniden şekillendirdi. Aslında insan, Esad'ın 2013'te Şam'ın Doğu Guta’daki banliyösünü vuran kimyasal silah saldırısıyla 6 Ocak'ta Amerika Birleşik Devletleri Kongre Binası'na saldıran Amerikan faşistlerinden oluşan yığınlar arasında bağlantı kurabilir.

Suriyeliler, Esad'a karşı ayaklanmaları başlatan kıymetli demokratik değişim arzularını beslemeye ve hatırlamaya devam ediyor. Geçen hafta güneydeki Dera şehrinde yüzlerce protestocu hükümet karşıtı barışçıl protestolar düzenlemek için rejimin muhtemel şiddetine göğüs gerdi, hatta devrimlerinin sembolü olan Baas yanlısı Suriye bağımsızlık bayrağını salladı. "Aşağılanmaktansa ölürüz" diye slogan attılar. Esad'ı kastederek "Ruhuna lanet olsun Ebu Hafız!" diye bağırdılar.

2011'de Dera şehrinde bir grup çocuk, Mısır ve Tunus'taki Arap Baharı ayaklanmalarından esinlenen hükümet karşıtı duvar yazıları yazdıkları için kaçırılıp işkence görmüştü. Çocukların tırnakları sökülmüş ve bir noktada ebeveynlerine onları unutup başka çocuk yapmayı düşünmeleri tavsiye edilmişti.

Fakat şiddet dolu davranışları Dera'da, sonra tüm ülkeye yayılacak sokak protestolarını başlatmıştı. Göstericiler hayatın her kesiminden Suriyelilerdi, orta sınıfı ve yoksulu, eğitimlisi ve işçi sınıfı, Sünnisi, Hristiyanı ve hatta Esad'ın azınlıktaki Alevi topluluğunun üyeleri barışçıl bir biçimde değişim çağrısında bulundu.

Rejimin tepkisi amansız bir gaddarlık oldu. Protestocuların üstüne çevrilen makineli tüfek ateşinin vahşetine denk tek şey muhalif düşüncelere sahip olduğundan şüphelenilen herkesi hedef alan tutuklamaların şiddetiydi. Tutuklular işkence odalarında tutuldu. Feci biçimde yaralanmış bedenlerinin sonunda uluslararası insan hakları gözlemcilerinin eline ulaşan fotoğrafları bu yüzyılın insanlığa karşı işlenen en korkunç suçlarını belgeliyor.

Fakat Tunus, Mısır ve Bahreyn'de Batı yanlısı hükümetlere karşı yapılan devrimlerin aksine Suriye'deki ayaklanma dünyada çok az ilgi uyandırdı. Hatta Ortadoğu'nun sözümona "direnişinin" destekçileri, yani Amerikan militarizmine ve İsrail'in Filistin topraklarını işgaline karşı çıkanlar onu küçümsedi. Esad rejiminin hevesli destekçileri olup muhalefetin doğası ve Esad'ın güvenlik güçlerinin eylemleri hakkında yalanlar söylediler. Onların gerçekliği yeniden şekillendirme yönündeki bu çabalarına Levant'a silah götürmek ve stratejik konumlarını desteklemek için bir kanal olarak Esad rejimine ihtiyaç duyan İran ve Hizbullah da katıldı.

Muhalefet savaşçıları sonunda silaha sarıldı. Onlara bir kısmı Esad tarafından hapishanelerden salınmış cihatçılar da katıldı. Suriye'de doğru ve yanlışa dair üretilen kafa karışıklığı Esad'ın dokunulmazlık hissini artırdı. Şiddeti artırdı. Ağır silahlar ve helikopterlerden atılan varil bombalarıyla hastaneleri, okulları ve ikamet edilen apartmanları hedef aldı. Bilindiği gibi 2013 Ağustos'unda, kendi halkına karşı kimyasal silahlar kullanarak Başkan Barack Obama'nın belirlediği kırmızı çizgiyi geçti ve yakın tarihin en iyi belgelenmiş savaş suçlarından birini işledi.

Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık harekete geçmeye hazırdı fakat nihayetinde geri adım attı. Esad rejiminin en güçlü hamisi olan Rusya, Şam'a bir koridor açmayı başardı. Suriye çatışmasının doğası ve kökenleri hakkında iki yıldır yanlış bilgilere boğulan dünya buna razı olmaya fazlasıyla istekliydi.

Bunun sonuçları olacaktı, sadece Suriyeliler için de değil. Fırsatı gören Ruslar daha çok bastırdı. Etkili propaganda rejim ve müttefiklerinin savaş kurallarını görmezden gelmesine bilfiil izin verdi ve Rus MiG'leriyle İranlı milislerin en sonunda Suriye ayaklanmasını bastırmasını sağladı. Fakat Suriye savaşı ve beraberinde yürütülen dezenformasyon kampanyası yalnızca yaklaşan hakikat sonrası çağının şiddetlenişinin habercisiydi.

Doğu Guta'da bin 729 kişinin ölümüne neden olan kimyasal silah saldırısından bir yıl sonra, 2014'te Kremlin, Ukrayna'yı başarıyla istila etmek ve etkisiz hale getirmek, nihayetinde de ülkenin bir kısmını ilhak etmek için aynı saldırgan şiddet ve sosyal medya dezenformasyonu bileşimini kullandı.

Oyun kitabı bir kez daha kullanıldı. Rusya'nın alevlendirdiği yapay aşırı sağ dezenformasyonu ve Kremlin'den esinlenen naif, sol "şüpheciliğin" aynı karışımı 2015'te Britanya'yı kıl payı farkla Brexit için oy vermeye yönlendiren güçleri besledi.

O zamana dek Rusya'nın ve rejimin hava saldırıları ve ölüm mangalarından kaçan milyonlarca Suriyeli yurtdışına gitmeye çalışıyordu. Ama o zaman bile, Kremlin ve internetin bazı aşırı sağ ve aşırı sol köşeleri tarafından saldırganca yayılan ve bir toplu katliamcının neredeyse soykırıma varan korkunç saldırısından kaçan sarsılmış mültecileri Avrupa'nın üzerine çöken vampirler olarak tasvir eden dizi dizi yalan ve bağnazlıkla bir kenara atıldılar. Rusya tarafından yayılan ve müttefikleri tarafından tekrar edilen göçmen ve Müslüman karşıtı yalanlar dünya genelinde aşırı sağ hareketleri körükledi.

Suriye savaşının domino etkisi bununla sınırlı kalmayacaktı. Rusya destekli sağ-kanat dezenformasyonu ve solun görünüşte huzursuz şüpheciliğinden oluşan aynı toksik karışım, kilit öneme sahip Amerikan eyaletlerinde yeterli sayıda seçmeni evlerinde kalmaya veya Yeşil Parti adayı Jill Stein'a oy vermeye teşvik ederek Donald Trump'ın 2016 seçimlerini kazanmasını sağladı.

Ruslar ve gizli müttefikleri asla durmuyor. ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü, Rusya'nın 2020 seçimlerine de müdahale etmeye çalıştığı değerlendirmesinde bulundu.

Aslında dezenformasyon yayıcıların izini sürerseniz, Esad rejiminin hiçbir zaman kimyasal kullanmadığı yönündeki yalan iddiada bulunan seslerin Hillary Clinton'ın e-postalarını takıntı haline getiren ve Hunter Biden'ın bilgisayarını dilinden düşürmeyen seslerle aynı olduğunu görürsünüz.

Joe Biden 2020 seçimlerini kazandığında Rusya ve batıdaki gönüllü enayileri tarafından şekillendirilen hakikat sonrası cehennemi artık kontrol edilemeyecek duruma gelmişti. Kandırılmış asiler Biden'ın dünyadaki en şeffaf seçimlerden birinde hile yaptığına ve Trump'ın kan emen pedofili bir hizbe karşı verilen destansı savaşın kahramanı olduğuna inanıyordu.

Biden'ın seçimde hile yaptığı yalanının veya dünyanın küresel bir pedofili çetesi tarafından yönetildiğini iddia eden çılgın komplo teorisi QAnon'un, Esad'ın yaptığı toplu katliamın yanına kâr kalmasını veya Trump'ın seçimleri kıl payı kazanmasını sağlayan Rus destekli dezenformasyon kampanyalarının doğrudan ürünleri olduğunu gösteren henüz hiçbir kanıt yok.

Fakat 6 Ocak'ta Kongre Binası'na saldıran aşırı sağ manyakların, kökeni Suriye savaşına dayanan aynı dezenformasyon kazanlarında oluşturulduğuna şüphe yok.



https://www.independent.co.uk/independentpremium/voices

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU