Tunus’ta gündeme gelen eski dosyalarda Nahda yöneticileri terörle ilişkilendirildi

Abdusselam Nahda Hareketi’nin Bin Ali ile mücadele için silah ürettiğini vurguladı

Nahda Hareketi Başkanı Raşid el-Gannuşi. (Reuters)

Tunus’ta Nahda Hareketi Gençlik Kolu liderlerinden olan, Bab es-Sevika eyleminin tasarlayıcısı Kerim Abdusselam’ın tanıklığı, partinin mevcut yöneticilerinin 1991 yılındaki şiddet eylemlerine karıştığını gün yüzüne çıkardı. Söz konusu olaylar, dönemin iktidar partisi Demokratik Anayasal Birlik’in parti binasındaki iki güvenlik görevlisinin çıkarılan yangında yanmasıyla ve Nahda mensubu üç gencin idam edilmesiyle sonuçlanmıştı.

Abdusselam, eylemin Nahda Hareketi yöneticileri tarafından tasarlandığını ve harekete mensup gençler tarafından da uygulandığını söyledi. Söz konusu sıcak dosyaya dönülmemesinin ve o dönem idam edilenlerin kalıntılarının aranmamasını Nahda Hareketi’nden bazı yöneticilerin olaylara karışmasıyla gerekçelendiren Abdusselam, bu bağlamda Nahda’nın önde gelen yöneticilerinden Ali el-Arid’in İçişleri Bakanı olduğunda dönemin sırlarını neden ortaya çıkarmadığı sorusunu yöneltti. Nureddin el-Buheyri’nin Adalet Bakanı olduğunda bu dosyayı gündeme getirmediğini ve aynı durumun dönemin İnsan Hakları Bakanı Samir Dilou ve Sağlık Bakanı Abdullatif el-Mekki gibi hassas bakanlıkları üstlenen isimler için de geçerli olduğunu belirtti.

Abdusselam, Bin Ali rejimi ile açıktan mücadele eden Nahda Hareketi’nin mevcut yöneticilerini söz konusu terör eylemini planlamakla ve tasarlamakla suçladı. “Bab es-Sevika eylemi tasarlanmıştı ve Hareketin çoğu yöneticileri detaylarından haberdardı” diyen Abdusselam, hareketin önde gelen yöneticisi Abdulhamid el-Cellasi’nin şu an Nahda’nın yönetici kadroları arasında bulunan El Habib el-Levz, Abdulkerim el-Haruni ve Lajmi Lourimi ile birlikte o dönem Bin Ali rejimiyle mücadele çerçevesinde ‘olağanüstü bir plan’ hazırladıklarını kaydetti. Abdusselam, söz konusu planın, feshedilen Demokratik Anayasal Birlik Partisi’nin binalarını hedef almak ve eğitim kurumlarını yakmak amacıyla silah toplamak ve gruplar hazırlamak olduğunu söyledi.

Bu tarihi tanıklığı Shems FM isimli radyo kanalında katıldığı programda anlatan Abdusselam, Nahda Hareketi Başkanı Raşid el-Gannuşi’nin o dönem parti destekçilerini seferber eden bir kampanya yürüttüğünü ve hareketin 1990’ların başında Bin Ali ile açıktan mücadeleye hazırlık olarak yerel aracılar üzerinden silah ürettiğini belirtti. Gannuşi’ye parti destekçilerinden bir veya iki nesle soykırım uygulama sorumluluğunu itiraf etme ve özür dileme çağrısında bulundu.

Gannuşi, Abdusselam’ın suçlamalarına verdiği yanıtta, Bin Ali rejiminin ‘terör örgütü’ diye nitelediği Bab es-Sevika eylemine dair Abdusselam’ın yaptığı tanıklığın ülkenin en büyük partisi kabul edilen siyasi hareketi (Nahda’yı) terörle ilişkilendirerek bir güvenlik davası ve meselesine dönüştürme yönündeki sefil ve çaresiz bir çabadan ibaret olduğunu söyledi.

Nahda Hareketi içerisindeki gizli servisin varlığını koruduğunu ve “parti, dağıldığını ilan etmedikçe de koruyacağını” kaydeden Abdusselam, Nahda içerisindeki iki yapının halen korunduğunu belirterek bunlardan ilkinin partinin normal idari yapısı, ikincisinin de doğrudan doğruya Gannuşi’ye bağlı bir bilgi departmanı ve bir askeri servisi içeren paralel yapı olduğunu dile getirdi.

Hatırlanacağı üzere, sol partilerden oluşan bir grup parti daha önce çeşitli sebeplerle  Nahda Hareketi’ne paralel bir güvenlik servisi yönetmek, 2011 sonrası siyasi suikastlardan sorumlu olmak ve İçişleri Bakanlığı’nda bir karanlık oda bulundurmak gibi suçlamalar yöneltmişti. Söz konusu partiler “Nahda’nın henüz şiddete karşı durarak sivil bir partiye dönüşmediğini” vurgulamıştı.

Feshedilen Demokratik Anayasal Birlik Partisi’nde içerdeki organizasyonlardan sorumlu isim olan Muhammed bin Saad, Nahda Partisi’nde yönetici pozisyonlarında bulunan Demokratik Anayasal Birlik Partisi üyelerinin ‘ajanlar’ olduğunu söyledi.

Tunus’tun orta doğu kesiminde yer alan El Kaletu’l Kubra kentinde Bilim ve Miras Vakfı’nın düzenlediği konferansa katılan Saad, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Parti başvuruları arasında Demokratik Anayasal Birlik Partisi’nin yeni katılımcıları olarak kabul edilmek için İslami Eğilim Hareket’inden (şu anki ismiyle Nahda Hareketi) ayrıldıklarını teyit eden kişilerin başvurularını bizzat gördüm. Bu plan, destekçilerine ve İslami Eğilim Hareketi üyelerine Birlik Partisi’ne katılma çağrısına yanıt olarak geldi.”

Saad’ın belirttiğin göre, Demokratik Anayasal Birlik Partisi yöneticileri söz konusu başvuru sahiplerinin İslami Hareket’le olan bağlarını bilmelerine rağmen iki nedenden ötürü katılımlarını kabul ettii. Bunlardan ilki rejimi hedef alan planlarla ilgili sakladıklarını ortaya çıkarmak için kendilerine ayak uydurmak, ikincisi de geçmişi bir kenara bırakarak onlara parti içinde çalışma fırsatı vermekti. Saad konuya ilişkin “Fakat 2011 sonrası bu kişiler Birlik Partisi’nden ayrıldı ve asıl yerlerine döndüler” dedi.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU