Huawei krizinde merak edilen her şey: Kullanıcılara ne olacak, casusluk gerçekten mümkün mü, Türkiye ile devam eden projeler hangileri?

Google'ın Huawei ile işbirliğini bitirmesinin Huawei kullanıcılarını nasıl etkileyeceği merak konusu. Diğer yandan ABD'nin Çin ordusu ile bağı nedeniyle 'ulusal tehdit' olarak algıladığı Huawei, Türkiye'nin önemli teknoloji ortağı

Fotoğraf: Reuters

ABD Başkanı Donald Trump’ın daha göreve gelmeden 2016 başkanlık seçim kampanyası sürecinde başlattığı Çin karşıtı tutum, geçen üç yılda ticaret ve teknoloji üzerinden büyüyen bir soğuk savaşa dönüştü. 

Çin’deki ucuz imalatın ticaret hacmi dengesizliğine yol açtığını ve ABD istihdamına zarar verdiğini yıllardır dile getiren, bu ülkeyi “fikri mülkiyet haklarında hırsızlıkla” suçlayan Trump bugüne kadar değeri 35 milyar doları bulan ithal ürünlere yüzde 25 ek vergi getirmekten, ABD’li şirketlerin genel merkezlerinin ABD’ye taşınması teşvikine kadar bir dizi önlem aldı. ABD yönetiminin son bir yıldır hedefindeki kurum ise Apple’ın en büyük rakibi Huawei.

ABD Ticaret Bakanlığı’nın 16 Mayıs’ta Çinli teknoloji devi Huawei ve bağlı ortaklıklarını ABD'nin ulusal güvenliğine aykırı faaliyetlerde bulunan şirketler listesine almasının ardından ilk hamle Google’dan geldi. 

Dünyanın en büyük şirketlerinden Google, Huawei ile donanım, yazılım ve teknik hizmetler alanında işbirliği yapmayı askıya alacağını duyurdu. Google sözcüsünün Reuters’e yaptığı açıklamaya göre Huawei’nin bundan sonra çıkaracağı yeni telefon modellerinde kullanıcıların, Google ve dolayısıyla Android uygulamalarına erişimi olamayacak.

Kullanıcılar nasıl etkilenecek? 

Google’ın çatı şirketi Alphabet’in aldığı karar gereği bundan sonraki Huawei telefonlarında Google’ın geliştirdiği Android yazılımı güncellenemeyecek, bu telefonların, uygulama yüklenmesini sağlayan Google Play, e-mail hizmeti Gmail ya da video uygulaması YouTube’a da erişimi olmayacak.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Şimdiki Huawei telefonlarında ise bu hizmetler olduğu gibi kullanılmaya devam edecek.

Huawei Ürün Başkan Yardımcısı Bruce Lee, mart ayında yaptığı açıklamada Çinli teknoloji devinin kendi işletim sistemi üzerinde çalıştığını doğrulamıştı. 

Sistemin olası bir ambargoya karşı geliştirildiğini söyleyen Lee, ellerindekinin yalnızca bir “B planı” olduğunu vurgulamıştı. 

Yasakların OPPO, Xiaomi, ZTE ve diğer Çinli markalara yayılma ihtimali de mevcut. 

Türkiye-Huawei ilişkileri 

2017’de Türkiye’de yüzde 3,2 pazar payına sahip Huawei, bu oranı yalnızca bir yılda yüzde 21,3’e yükseltti. Şirketin 2020 için hedefi ise yüzde 35’lik pazar payı. 

Türkiye’deki ilk ofisini 2002 yılında Ankara’da açan Çinli şirket,  İstanbul’daki ofisini 2007’de, AR-GE merkezini ise 2009 yılında kurdu. 

120 milyon dolardan fazla yatırım yapılarak kurulan merkez, Huawei’in Çin’in dışındaki en büyük Ar-Ge merkezlerinin arasında ikinci sırada yer alıyor. Şirketin Ümraniye’deki ofisinin araştırma ve geliştirme bölümünde 500 Türk mühendis çalışıyor.

ABD'nin 'ulusal güvenlik tehdidi' dediği Huawei, Türkiye için bir teknoloji ortağı.

Beşinci jenerasyon internet ağının yani 5G (5th Generation) teknolojisinin ticari uygulamasına 2020’de başlayacak Çin’in teknoloji devi Huawei ile 24 Temmuz 2018’de 5G Vadisi Açık Test Sahası’nda test şebeke altyapıları kurulmasına yönelik mutabakat zaptı imzalanmıştı. 

Türkiye’nin ilk 5G sinyalleri, kasım ayında, Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü, Bilkent ve ODTÜ yerleşkeleri ile BTK Merkez Binası arasındaki alanı kapsayan bölgede kurulan test sahası ile verildi. 

Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, şubat ayında Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda Huawei’in Turkcell için güvenilir bir iş ortağı olduğunu vurgulayarak Huawei ile ilgili gündeme gelen güvenlik zafiyeti iddialarını şöyle yanıtladı: 

“Ne zaman ki 'beklenmedik' bir şirket rekabette öne geçerse hemen önü kesilmeye çalışılıyor. Kimse bizden kanıtlanmamış iddialara göre hareket etmemizi beklememeli. Turkcell uzun zamandır iş ortaklığı yaptığı Huawei ile çalışmaya devam edecektir.

Son dönemde birçok Batılı şirketin kişisel verileri güvence altına alma konusundaki başarısızlıklarına şahit olduk. Bu konularla alakalı da çok sayıda dava ve soruşturma devam ediyor. Bu nedenle potansiyel risklerin farkındayız."

Huawei, dünyada telekomünikasyon sektörünü çok daha üst düzeye taşıyacak 5G teknolojisinde küresel yarışın en ön sırasında yer alıyor. 

Google nasıl etkilenecek? 

International Data Corporation’ın verilerine göre dünyada akıllı telefon satışlarının yüzde 30'u Çin'den geliyor. Hatta öyle ki ocak ayında Çin’in büyüme hızının düşmesiyle ABD’li teknoloji devi Apple, 20 yıl sonra ilk kez gelir tahminlerini düşürdü. 

2019’un ilk çeyrek verilerine bakıldığında ise Samsung’un pazar payı yüzde 23,1, Huawei’inki yüzde 19 ve Apple’ın yüzde 11,7. 

IDC’nin verilerine göre 2018 yılında dünya genelinde toplam 1,4 milyar adet telefon satıldı. Bunların 292 milyonu Samsung, 209 milyonu Apple, 206 milyonu ise Huawei markalı cihazlar oluşturdu.

Habertürk teknoloji yazarı Necdet Çalışkan, bugünkü yazısında dünya genelinde en büyük 10 akıllı telefon üreticisinden yedisinin Çinli olduğuna ve hepsinin bir Google yazılımı olan Android kullandığına vurgu yaparak, “yasağın” Xiaomi, Vivo ve Oppo gibi Çinli üreticilere yayılmasıyla Google’ın Apple karşısında kan kaybedebileceğini söyledi. Zira, Huawei, Xiaomi, Vivo ve Oppo’nun 2019 ilk çeyreğinde sattığı cihazların toplam Android pazarındaki payı yüzde 47’yi aşıyor. 

 

 

Bloomberg International’dan Tim Culpan’a göre ise Çin hükümeti, yerel alternatiflerin kullanımını artırmak adına kesenin ağzını açmaktan çekinmeyecektir. 

Çin’de geliştirilecek operatörler, yeni çip tasarımları ve teknoloji standartları için harcamalar iki katına çıkarılabilir. 

Satışlarını 10 yılda dokuza katladı 

Çin'in Silikon Vadisi olarak bilinen Şenzen kentinde 1987’de 21 bin yuan sermaye ile eski bir subay olan Ren Zhengfei tarafından kurulan Huawei, bu yılın ilk çeyreğinde 59,1 milyon adet akıllı telefon satarak ABD'li teknoloji devi Apple'a 17 milyondan fazla fark attı. 

2008'de 12 milyar dolar olan Huawei'nin satışları, geçen yıl 2017'ye göre yüzde 20 artarak 107 milyar dolara yükseldi. Yıllık gelirinin 100 milyar doların üzerine çıkması Huawei'yi, ABD'li teknoloji şirketleri Google ve Microsoft ile aynı lige taşıdı. 2018'de şirketin karı da bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak 8 milyar dolara ulaştı.

Son dönemde akıllı telefon almak isteyen müşterilerin, yüksek kaliteli ve optik kaydırma özelliğiyle Huawei Mate 20 Pro'ya büyük ilgi göstermesi, Çinli şirketin bu yılın ilk çeyreğinde küresel akıllı telefon pazar payında rekor kırmasını sağladı.

Merkezi Çin'de bulunan akıllı telefon üreticilerinden Xiaomi, ilk çeyrekte 27,8 milyon akıllı telefon satarak yüzde 8'lik pazar payını korurken, Oppo ise 26,5 milyon satışla payı payını yüzde 7'den yüzde 8'e çıkardı. 

Ekonomik sebepler dışındaki endişelerin kaynağı ne? 

Huawei’in “dünya devleri” ligine girmesi ticari rekabeti kızıştırsa da ABD tarafında işin bir de “güvenlik endişesi” boyutu var. Üstelik bu endişe, Trump yönetiminden önce de mevcuttu. 

ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi, 2012 yılında hazırladığı raporda, telekom şirketleri Huawei ve ZTE'nin ABD'de faaliyet göstermesine izin verilmesi halinde haberleşmeyi izleyebileceklerini ve hatta elektrik şebekesi gibi ABD'deki altyapı tesislerine yönelik siber saldırılar düzenleyebileceklerini öne sürmüştü. 

Huawei CEO’su Ren Zhengfei, 2013’te Yeni Zelandalı gazetecilere verdiği röportajda “Dünyanın en büyük telekomünikasyon ağı tedarikçisinin siber tehdit endişesi yaratamayacağını ve internet güvenliğinde endişe duyulmaması gerektiğini” söylemiş ve “ABD’deki operatörlere artık telekomünikasyon donanımı satmıyoruz... Eğer ABD buna rağmen güvenlik sorunu yaşadığını söylerse, bu aldıkları kararın bulgulara dayanmadığını gösterir” ifadelerini kullanmıştı. 

Ren’in verdiği “boru hattı” benzetmesi de dikkat çekmişti:  Yaptığımız iş tıpkı boru hattı kurmaya benziyor. Borular veri ve bilgi trafiğini taşıyor. Eğer borudan geçen su kirlenirse, suçlanması gerekenin boru olmadığını düşünüyorum.

CIA, FBI ve NSA dahil ABD’nin altı istihbarat kurumunun başkanları Şubat 2018’de Amerikan Kongresi’nde yaptıkları konuşmada Huawei ve ZTE ürünlerinin kullanılmaması gerektiği konusunda uyarıda bulunmuştu. 


FBI Direktörü Chris Wray, konuşmasında “Telekomünikasyon ağımızda güçlü bir pozisyon sağlamak için bizim değerlerimizi paylaşmayan yabancı hükümetlere ait kurum ve kuruluşların sebep olacağı risklerden endişeliyiz” ifadesini kullanarak bu şirketlerin ABD’ye ait bilgileri çalabileceğini ya da kötü amaçlar için değiştirebileceğini vurgulamıştı. 

Huawei’den yapılan açıklamada ise 170 ülkede hükümetler ve müşteriler tarafından güven tesis edildiği ve hiçbir şekilde siber güvenlik riski taşımadıkları ifade edilmişti. 

Huawei CEO'su Çin ordusunun eski askeri

Söz konusu güvenlik endişesini tetikleyen iki unsur var: Huawei’in Çin ordusu ile olan bağlantıları iddiası ve geleceğin teknolojisi 5G’yi kurmanın “bilgi toplamaya” da yol açabileceği. 

“Ordu bağlantısı” ile ilgili şüpheler, Huawei CEO’su Ren Zhengfei’in askeri geçmişi ile başlıyor. 

1944'de Çin’in kırsal bir bölgesinde dünyaya gelen Ren, 1970’lerin ikinci yarısında Çin ordusunun Mühendislik Kolları'na mühendis olarak atandı ve yardımcı alay komutanlığına eşdeğer olan yardımcı direktörlüğe kadar yükseldi. 

1982'de 12’nci Komünist Parti Ulusal Kongresi'ne davet edilen Ren, 1983'te Çin hükümeti tüm Mühendislik Kolordusunu feshettikten sonra emekliye ayrıldı. 1987’de de Huawei’yi kurdu. 

Ren Zhengfei, her seferinde Huawei'nin özel bir şirket olduğunu ve Çin devleti ile tek ilişkisinin vergi ödemek olduğunu savunsa da Çin Komünist Partisi’nin 2017’de kabul ettiği Ulusal İstihbarat Yasası kapsamında hem şirketler hem de vatandaşlar, yasalar uyarınca ulusal istihbarat çalışmalarını desteklemek, yardımcı olmak ve işbirliği yapmakla yükümlü. 

Batılı ülkelerin 5G teknolojisi endişesi de tam olarak bu noktada başlıyor. Çünkü 5G, eşyaların internet üzerinden birbirine bağlanmasında iskelet görevi görürken, otonom araçlar, akıllı ulaşım, tarım ve şehirler kurulmasına da temel oluşturuyor. 5G ile katlanacak veri iletim hızıyla birlikte sanal gerçeklik, arttırılmış gerçeklik uygulamaları için gerekli işlemci kapasitesi de artacak. 

Teknoloji şirketlerinin bu boyutta bir altyapıyı bir ülkeye kurması, “Bilginin kontrolünü ele geçirebilirler mi?” sorunu akıllara getiriyor. 

ABD silahlı kuvvetleri için araştırma ve geliştirme projelerini yürüten RAND Corporation’ın Uluslararası Savunma Araştırmaları Analisti Timothy Heath, 2018’de Tech.Co’ya verdiği röportajda Huawei gibi yüksek teknoloji şirketlerinin Çin devletinin potansiyel düşmanlarını kontrol etmek ve izlemek için sistemler geliştirdiğini söylemişti. 

Oxford Üniversitesi’nde de dersler veren, Çin uzmanı bağımsız ekonomist George Magnus ise Çin’deki özel şirketlerin Batı’dakinden farklı olduğuna vurgu yaparak şu ifadeleri kullanmıştı: 

“Kural olarak devletten bağımsızlıkları daha az. Çünkü Çin’de her şey devlete bağlı. Çin’in iş dünyasının liderleri ekmeklerine nerede yağ sürüldüğünü biliyor. Komünist Parti ile iyi geçinmek menfaatlerine.” 

Öte yandan Huawei, 2019’un ikinci yarısında ilk 5G destekli akıllı telefonunu piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Bu kapsamda Huawei Mate 30 serisi, şirketin 5G desteği sunan ilk amiral gemisi modelleri olabilir.

Ne olmuştu? 

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ağustos 2018’de imzaladığı Güvenlik Yetkilendirme Yasası kapsamında devlet kurumlarının ve bu kurumlarda çalışanların Huawei ve ZTE markaları kullanması yasaklandı. 

ABD hükümeti eylülde 200 milyar dolar tutarındaki Çin menşeli ithal mallarına daha ek gümrük zorunluluğu getirdi.

16 Ekim’de Londra’da düzenlenen lansmanla tanıtılan Huawei Mate 20 serisinin ABD’deki satışına yasak geldi. ABD merkezli elektronik eşya zinciri Best Buy da Huawei ile yaptığı anlaşmayı feshetti.

ABD’nin Huawei yasağının dünyaya yayılması gerektiği çağrısını yapmasının ardından Yeni Zelanda, Huawei’den 5G teknolojili ekipman almayacağını açıkladı. ABD ve Yeni Zelanda ile birlikte geçmişi İkinci Dünya Savaşı'na kadar uzanan “Beş Göz İttifakı”nın diğer üyeleri Avustralya, Kanada ve İngiltere de Huawei’ye yasak getirdi. 

Almanya, İtalya ve Japonya gibi ülkeler askeri alanlarda Huawei’yi kullandığından yasağa karşı çıkan ülkelerin başında geliyorlar. 

Meng Wanzhou
HUawei CFO'su Meng Wanzhou


Huawei-Batı arasındaki ipleri en fazla geren olay ise Ren Zhengfei’nin veliahdı olarak gösterilen kızı ve şirketin CFO’su Meng Wanzhou’nun ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını delmek suçlamasıyla 1 Aralık’ta Kanada’nın Vancouver kentinde tutuklanması oldu. 

Vancouver'da ev hapsinde tutulan Meng, ABD Adalet Bakanlığı’nca yolsuzluk, adaletin tecelli bulmasına engel olma ve teknoloji hırsızlığı gibi 23 farklı suçtan yargılanıyor. 

Kanada hükümetinin mart ayında verdiği onayla ABD’ye iade sürecin başlatılan Meng’in avukatları “ABD'nin suçlamalarının siyasi mahiyet” içerdiğini açıklamıştı. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU