"Gözaltı uygulamaları Türkiye'ye ait tipik bir hastalıktır" diyen İHD Başkanı Türkdoğan: Ülkede eline kelepçe takılmayan kimse kalmadı

2013'te silahların susması için çalışan Akil İnsanlar Heyeti'nde yer aldı. 8 yıl sonra "yasa dışı silahlı örgüt üyeliğiyle" suçlandı. Gözaltına alınıp adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Türkdoğan, başına gelenleri anlattı

Öztürk Türkdoğan / Fotoğraf: Twitter

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan dün "yasa dışı silahlı örgüt üyeliği" iddiasıyla gözaltına alındı.

İnsan hakları aktivisti olarak bilinen ve AK Parti hükümeti tarafından yürütülen çözüm sürecinde Akil İnsanlar Heyeti'nde yer görev alan Türkdoğan, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 

Türkdoğan gözaltına alınma ve karşılaştığı uygulama hakkında Independent Türkçe'ye açıklamalarda bulundu.

"Basına verdiğim demeçler suç sayılmış" 

"Yasa dışı silahlı terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla gözaltına alındığını, emniyette "soruşturma gizli" denilerek kendisine hiçbir bilgi verilmediğini söyledi. 

Savcılıkta emniyetin fezlekesini inceleme fırsatı bulduğunu anlatan Türkdoğan, "O fezlekede soruşturmanın Ekim 2019'da başladığını, telefonları dinleyerek orada konuştuklarımı koymuşlar. O konuşmaların çoğu basına verdiğim demeç ve beyanlar, ayrıca basında çıkan konuşmalarımın çıktılarını almışlar. Ve onları alt alta dizip işte sen 'yasa dışı KCK örgütüne destek oluyorsun' diye bir suçlama getirmişler. Hepsi tamamen afaki şeyler" dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


"Gözaltına alınma Türkiye'ye özgü tipik bir hastalıktır" 

Bir kurum başkanı olarak yaptığı tüm açıklamaların sanki yasa dışı örgütü adına yapıyormuşum gibi gösterilmeye çalışıldığını belirten Öztürk Türkdoğan, "Bu Türkiye'nin tipik bir hastalığıdır. Bu durum kesinlikle hastalık derecesine ulaşmıştır. Venedik Komisyonu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu konuda Türkiye'yi çok sert eleştiriyor. En son Demirtaş kararı bunlardan biridir. Buna rağmen aynı hastalık devam ediyor. Türkiye'deki adli kolluk bu konuda hiçbir özen göstermiyor" ifadelerini kullandı. 

Türkdoğan, gözaltına alınmasını İçişleri Bakanlığı Süleyman Soylu'nun kendisini hedef göstermesinin etkili olduğunu düşünüyor. 

"Bir ülkenin İçişleri Bakanı, İnsan Hakları Derneği'ni hedef gösteriyor ve sürekli hem dernek hem de benim aleyhimde konuşuyor" diyen Türkdoğan, kolluk güçlerinin bundan etkilendiğini belirtti. 

"Adli kolluk gücü Adalet Bakanlığı'na bağlanmalı" 

Türkdoğan yıllardır avukatlık yapan biri. Hem ilgilendiği konu bakımında hem de insanların karşılaştıkları durumlara fazlasıyla tanıklık ettiği için adli kolluk gücünün Adalet Bakanlığı'na bağlanması gerektiğini savundu. 

Türkdoğan, "Türkiye'deki bu adli kolluk meselesinin tamamen artık Adalet Bakanlığı'na bağlanması gerekir. Yani emniyetin etkisi en aza indirilmeli. Emniyetin bu soruşturma konularında etkisinin azaltılıp Adalet Bakanlığı'nın yetkisinin artırılması gerekiyor. Yaşadığım olay bunu bir kez daha ortaya çıkardı. Aslında bizim yıllardır söylediğimiz, bağımsız, tarafsız adli kolluk kurulmalı söylemimizin ne kadar haklı olduğu bir kez daha ortaya çıktı" diye konuştu. 

"İnsan Hakları Eylem Planı'na ket vurmak isteniyor"

Gözaltı olaylarıyla insanların korkutulmak istendiğini, hükümetin, İnsan Hakları Eylem Planı'nın hayata geçirilmesine ket vurmanın amaçlandığına dile getiren Türkdoğan, şunları kaydetti:

"Eğer, eylem planı gerçekten hayata geçirilecekse devletin bu güvenlikçi ekibinin yetkilerinin azaltması ve özellikle İçişleri Bakanlığı'nda revizyona gitmesi gerekiyor. Bunu devlet içindeki güçlerin çatışması olarak görüyorum. Bu çatışmada bizi kriminalize ederek güya güç gösterisinde bulunmak istiyorlar. Halbuki bu çok yanlıştır. Türkiye kutuplaşmıştır. Ellerim kelepçeli fotoğraflarımı basına servis ederek toplumda beni itibarsızlaştırmayı amaçladılar. Bu güvenlikçi kafa hala şunu zannediyor, biz birini alıp eline kelepçe takıp medyada gösterirsek onun itibarsızlaştırırız anlayışına sahip. Bu kafanın değişmesi lazım. Çünkü Türkiye halkı meseleye böyle bakmıyor artık. Niye? Çünkü Türkiye'de eline kelepçe takılmayan kimse kalmadı." 

"Haklarımızı arayarak hukuksuz uygulamalara engel olabiliriz" 

Gözaltı olaylarından sonra hem yurtiçinde hem de yurtdışında hükümete yönelik eleştirilerin artığını aktaran Öztürk Türkdoğan, "Hükümet de bu tepkilere uygun olarak eylem planını hayata geçirecekse artık bu tarz uygulamaları kesinlikle sona erdirmeli ve siyasi adımlar atmalıdır. Adli kontrol şartıyla serbest bırakıldım. Yurtdışına çıkış yasağı konuldu ve ayda iki defa imza vereceğim. Tüm bu soruşturma sürecinde ne kadar hukuka aykırılık varsa hepsine hem ülke içinde hem de yurt dışındaki bütün mekanizmalara şikayetimizi yapacağız. Bu tarz hukuksuz uygulamaları ancak haklarımızı sonuna kadar arayarak engel olabiliriz" değerlendirmesinde bulundu.  

Öztürk Türkdoğan kimdir? 

1970'te Kars'ın Selim ilçesi Laloğlu köyünde doğdu.

Ailesi aslen Tunceli, Pülümür-Tercan arasındaki bölgede 20. yüzyılın başında göç ederek Kars'ın Selim ilçesi Laloğlu köyüne yerleşti. 

1988'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne başladı ve 1994'te buradan mezun oldu. 

Ankara Barosu'na kayıtlı bir avukat olarak çalıştı.1998'de beridir Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'na hukuk danışmanlığı yapıyor. 

2002'de İnsan Hakları Derneği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi oldu. 2008'den beri İHD Genel Başkanlığı'nı yürütüyor. 

13 Mart 2013'te, PKK'nın elinde rehin tuttuğu 8 kamu görevlisini teslim alan heyette görev aldı.

AK Parti hükümeti tarafından açıklanan ve "Çözüm sürecinde" 63 kişilik Akil İnsanlar Heyeti listesinde yer aldı ve Akdeniz Bölgesi'ndeki çalışmalara katıldı.


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU