KADEM'den İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi hakkında açıklama

“Geldiğimiz noktada zemininden koparılmış ve toplumsal bir gerilim öznesi haline dönüştürülmüş durumda. Verilen fesih kararını da bu gerilimin bir neticesi olarak okuyoruz”

KADEM yönetimi geçtiğimiz yıl yaptıkları açıklamada İstanbul Sözleşmesi'nin devamından yana olduklarını duyurmuştu / Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bakraktar’ın başkan yardımcılığını yaptığı Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi hakkında bir açıklama yaptı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

KADEM’in sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi kadına şiddetle mücadele için önemli bir girişimdi. Geldiğimiz noktada zemininden koparılmış ve toplumsal bir gerilim öznesi haline dönüştürülmüş durumda. Verilen fesih kararını da bu gerilimin bir neticesi olarak okuyoruz” ifadelerine yer verildi.

Açıklama şu şekilde devam ediyor:

“Kadın ve Demokrasi Derneği olarak bu konudaki tercihimiz, Avrupa Konseyi’ne söz konusu tartışmaları bertaraf edecek bir yorum beyanı verilmesi yönündeydi. Nitekim şimdiye kadar hükümetin kadın hakları konusunda tüm ön açıcı ve destek politikalarıyla önemli kazanımlara imza atıldı. KADEM olarak, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da "Varoluşta Eşitlik Sorumlulukta Adalet" sloganıyla genel kadın hakları mücadelesinde kazanımlarımızın ısrarlı takipçisi olacağız. Şiddetle mücadele noktasında 6284 sayılı kanunun daha da güçlendirilmesi ve uygulamalardaki sorunların giderilmesi için tüm gücümüzle çalışacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz”

Sözleşmeye destek açıklaması yapmışlardı

KADEM, geçtiğimiz yıl ağustos ayında İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması yönünde yapılan çağrılar üzerine bir açıklama yapmış ve sözleşmenin devam etmesini desteklediklerini açıklamıştı.

KADEM Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu ve Başkan Yardımcısı Sümeyye ErdoğanBayraktar’ın da katıldığı basın açıklamasında, "İstanbul Sözleşmesi ve kadın cinayetlerinin artması arasında doğrusal hiçbir bağlantı yok iken, kadın cinayetlerini önlemek üzere getirilmiş bir düzenlemenin günah keçisi ilan edilmesini anlamak pek mümkün gözükmemektedir. Cinayetler gerçekten arttıysa burada bakılması gereken pek çok değişkenli sosyolojik ve psikolojik toplumsal süreçlerdir. Burada Sözleşmenin bu kadar hedefe konması asıl sebeplerin görmezden gelinmesi anlamına da geliyor" denilerek 16 madde ile neden sözleşmenin yanında yer aldıkları ifade edilmişti.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU