SP Kadın Kolları Başkanı Asiltürk: Biz 8 Mart’ı insan onurunu yerle bir eden bu sisteme bir başkaldırının tarihi olarak görüyoruz

“Kadına karşı şiddetin önlenmesi için, Saadet Partisi olarak, üstümüze ne düşüyorsa, yapmaya hazırız"

Saadet Partisi Kadın Kolları Başkanı Ebru Asiltürk, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü gündemiyle parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Çalışma hayatında kadına yönelik ayrımcılıktan kadına yönelik şiddete kadar atılacak her adımın arkasında Saadet Partisi’nin yer alacağını ifade eden Asiltürk, “Çalışan kadının şartlarını, eşitlik ilkesinden ziyade, adalet ilkesi ile düzenlemek devletin vazifesidir” dedi.

“Peygamber Efendimiz’in cennetini, ayaklarının altına serdiği kadınlar olarak, bu anlamlı ve özel günde öncelikle, bu günün, bizim için ne mana ifade ettiğini sizlere açıklamak isterim” diyen SP Kadın Kolları Başkanı Asiltürk, 8 Mart’tan ne anladıklarını şu şekilde sıraladı:

“Biz 8 Mart tarihini; 1857 yılında,120 kadın işçinin ölümüne sebep olan elim hadise ile sembolleşen, mana olarak;  insan onurunu yerle bir eden bu sisteme, bir başkaldırının tarihi olarak görüyoruz”

Aradan geçen 164 yılın sonunda, bugün de içinde bulunduğumuz mevcut düzenin insanı ezmeye, sömürmeye ve tüm insanlığı adeta köleleştirmeye devam ettiğini belirten Asiltürk, şöyle konuştu:

“8 mart; kadının hak mücadelesidir, emek mücadelesidir, adalet mücadelesidir.

8 mart; “fabrikada tütün saran” kadınların günüdür.

8 mart, en ağır işçi olarak tarımda çalışan, ancak, hiç bir özlük hakkı olmayan kadınların günüdür.

8 mart; tekstil fabrikalarında emeği sömürülen kadınların günüdür.

8 mart, şiddet gören kadınların günüdür.

 8 mart; bir güvercin ürkekliği ile evladının askerden eve dönmesini bekleyen annelerin günüdür.

8 Mart; Ülkesi için, vatanı için en değerli varlığını feda eden şehit annelerinin günüdür”

“Kadın intihar ve cinayetleri, şiddet ve istismar vakaları, bu memleketin en derin yaralarıdır”

“Yüreğimin yangını ile konuşuyorum” diyen Ebru Asiltürk, “Çünkü dün Samsun’da 5 yaşındaki çocuğunun önünde öldüresiye dövülen ve Ankara’da 4 çocuğunun önünde bıçaklanarak öldürülen kadınlara yönelik yapılan canilik hepimizin vicdanını bir kere daha parçalamıştır. Vefat eden kardeşlerimize Allah’tan rahmet yakınlarına sabırlar diliyorum” dedi.

Kadın intihar ve cinayetlerinin, şiddet ve istismar vakalarının bu memleketin en derin yaraları olduğunu ifade eden Asiltürk, “Emine Bulut, Ceren Özdemir, Şule Çet, Aleyna Çakır… Burada isimlerini sayamadığım ve kadın cinayetlerinde kaybettiğimiz tüm kadınlarımızın aziz hatırlarını saygıyla anıyorum” dedi.

Sadece 2020 yılında 300 kadının katledildiğini ve 171 kadının ölümünün ise  kayıtlara şüpheli olarak geçtiğini anımsatan Ebru Asiltürk, “Kadın cinayetleri bugün ülkemizin kanayan yarasıdır. Sayılara sıkıştırılan değil, tek bir kadının, bir insanın uğradığı zulmün karşısında ayağa kalkmak, öncelikle inancımızın gereğidir. Kadınların “biricik hayatı” hiç kimsenin tekelinde değildir ve fiili duruma ceza, en üst seviyeden verilmelidir” diye konuştu.

“Üzerimize düşeni yapmaya hazırız”

“Kadına karşı şiddetin önlenmesi için, Saadet Partisi olarak, üstümüze ne düşüyorsa, yapmaya hazırız. Bu sorunu, bütüncül yaklaşımlarla ele alıp, kökten ortadan kaldırmak,  en büyük arzumuzdur” diyen Asiltürk, kadına şiddet konusunda bütün siyasi partilerin bir araya gelerek ortaklaşa yapılacak çalışmalarla toplumsal mutabakata varılarak topyekun bir mücadelenin  ortaya konulması gerektiğini söyledi.

Asiltürk, “Çünkü, kadına yönelik şiddet ile mücadele, “insanlık vazifemizdir” dedi.

“Şiddet öğrenilen patolojik bir sorundur”

Kadına uygulanan şiddetin sadece fiziki şiddet ile de sınırlandırılmayacağını, bunu yanı sıra psikolojik şiddet ve ekonomik şiddetin de kadınların mağdur olduğu konular arasında olduğunu belirten Asiltürk, devletin uygulanan şiddetin önüne geçmek için çeşitli projelerle tedbir almaya çalıştığını ancak istatistiklerin alınan tedbirlere, çıkarılan yasalara, uluslararası sözleşmelere ve kadının bilinçlendirilmesine rağmen şiddetin her geçen gün artış gösterdiğini söyledi.

“Ülkemizde, eğitim seviyesinin yükselmesine rağmen, kadına uygulanan şiddetin oransal büyümesi de, bizi kaygılandırmaktadır” diyen Asiltürk sözlerini şöyle sürdürdü:

“Aslında dünyada ve Türkiye’de, kadına şiddet başta olmak üzere, “şiddet” artmaktadır. Evde, okulda, hastanede, sokakta her yerde, kadına erkeğe, yaşlıya, çocuğa, hayvana, çevreye yönelik şiddet haberleri maalesef her gün önümüze gelmektedir. Şiddet öğrenilen, süreklilik durumunda içselleştirilen, alışkanlık haline gelebilen patolojik bir sorundur. Bu gerçekten yola çıkarak “öğrenme sürecinde” etkili olan; aile, okul, medya, devlet bu sorumlulukla ve birlikte hareket ettiğinde “şiddet” toplumsal sorun olmaktan çıkacaktır”

“Çalışan kadının şartlarını, eşitlik ilkesinden ziyade, adalet ilkesi ile düzenlemek devletin vazifesidir”

Bugün geçim sıkıntısının kadınların bir başka büyük problemi olduğunu ve çalışmak zorunda olan kadınların çalışma hayatında bir çok  problemlerle karşılaştıklarını belirten Ebru Asiltürk, “Evine  gelir getirebilmek ve geçinmek  için ağır şartlarda, uygun olmayan zaman ve zeminde, sosyal güvenceden mahrum statüde ve  ucuz işgücü olarak çalışmak durumunda kalmaktadır. Çıkarılan yasalar ve iyileştirmeler olsa da, bu yasaların uygulanmasındaki keyfilik ve denetimsizlik özellikle özel sektör başta olmak üzere büyük bir mağduriyet oluşturmaktadır. Bugün en acil olarak çözülmesi gereken problemlerin başında, üzerinde durduğumuz bu mesele gelmektedir” dedi.

kadinlar.jpg
Saadet Partisi Kadın Kolları Başkanı Ebru Asiltürk, parti egnel merkezinde basın toplantısı düzenledi / Fotoğraf: Saadet Partisi 

 

Ayrıca kadının çalışma hayatı ile ailesi arasına sıkışıp kaldığını ve bu yüzden  mutsuzlaştığını savunan Asiltürk, “Çalışma şartlarının ağırlığı ve çalışma süresinin uzunluğu neticesinde, ailesine ve sosyal yaşantısına zaman ayıramamaktadır. Bu yüzden, çalışan kadının şartlarını, eşitlik ilkesinden ziyade, adalet ilkesi ile düzenlemek devletin vazifesidir. Kadının, gerek çalışma hayatına, gerek sosyal hayata katılımını sağlarken, sorumlu oldukları çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinin, devlet tarafından karşılanmak üzere düzenlenmesini, özellikle düşük ücretle çalışan kadınların çocuklarının bakımının, devlet tarafından “sosyal devlet” anlayışıyla karşılanmasını atılacak çok önemli bir adım olarak görüyoruz” dedi.

“Üretimin karşılığı sadece para ile ölçülmemelidir”

Çalışmayan kadınların emeğinin değersizleştiren bir anlayışın egemen hale geldiğini savunan Asiltürk, “Bugün, insanı merkeze almayan bir yaklaşımın tezahürü olarak ortaya çıkan “Çalışıp para kazanıyorsa değerlidir” yargısı,  hayatını ailesi ve çocuklarına adayan, bunu tercih eden “ev hanımı”nı, değersizleştirmektedir. Halbuki kadın, yaradılışı gereği annelik vasfı ile toplumu oluşturan en önemli unsurdur. Bu nedenle, kıymetli ve önemli sorumlulukları vardır. İlk mürebbiyedir. Yapıcı, onarıcı, toparlayıcı ve koruyucu özellikleri ile ailenin bel kemiğidir. Geleceği şekillendiren ve evde ağır işçi olarak çalışan kadınların; ev hanımlarının, “özlük haklarının verilmesi” için yapılacak düzenlemeler, bir lütuf değil, en doğal hakkın teslimidir” dedi.

Görünmez kahramanlar: Tarım işçisi kadınlar

Kırsal kesim kadınlarının, ev ekonomisine, tarımsal üretime ve ülke kalkınmasına katkısı görünmez kılınarak, sadece çocuk doğuran ve ev işlerini yapan kişi olarak değerlendirilmesinin kabul edilemez olduğu belirten Asiltürk, tarım işçisi kadınlara sosyal güvence başta olmak üzere, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma haklarının teslim edilmesinin onları “görünür yapmanın ve hak ettikleri değeri vermenin” gereği olduğunu söyledi.

Eğitim ve sağlık hakkının herkesin en temel insan hakkı olduğunu ve bu konularda kamu kaynak ve hizmetlerine ulaşımın ülkenin her yerinde ve kesiminde eşit olması gerektiğini vurgulayan Asiltürk, “Özellikle sosyo-ekonomik şartlar öne çıkarılarak kız çocuklarının önündeki eğitim engelinin devlet eliyle güvence altına alınmasını, devletin geleceğe yaptığı en büyük yatırım olarak görüyoruz” dedi.

“Kadınların katılımına yönelik “nicel” değerlendirmeler kolaycılık”

İş hayatı, siyaset ve yönetimde, kadınların etkin olmasının önemli ve çok değerli olduğunu, kadınların toplumsal hayatına katılımı yönünde yapılan iyileştirmelerin sevindirici olmakla beraber, önemli olanın bunların Türkiye’nin her yerinde uygulanabilir olması olduğunu vurgulayan SP Kadın Kolları Başkanı Asiltürk, şöyle konuştu:

“Kadının bilgi, beceri ve donanım sahibi olabilmesinin ve bunu kullanabilmesinin önündeki her türlü engel kaldırılmalıdır. Kadının eğitimini, sağlığını, sosyalleşmesini, üretime katılmasını sağlamak ve bunların önündeki engelleri kaldırmak hem bireye hem de topluma yapılan en büyük yatırımdır. Her alanda olduğu gibi “ehliyet ve liyakat”ın, temel ölçü olarak alınması ülkenin geleceği için büyük önem taşımaktadır. Bu yüzden kadınların katılımına yönelik “nicel” değerlendirmeleri “kolaycılık” olarak buluyor,  “nitelikli” olmanın önünde duran her türlü ayrımcılık ve cam tavan uygulamalarını ise “acizlik” olarak değerlendiriyoruz”

Asiltürk konuşmasını, “Biliyoruz ki, kadınlarımızın cesareti, dirayeti ve fedakârlığı ile ülkemizin aşamayacağı engel yoktur. Ve yine biliyoruz ki, kadınların olmadığı hayat, siyaset, ekonomi, sivil toplum eksik kalacaktır” diyerek noktaladı.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU