İsrail'in aşı apartheid'ı

Kovid varyantları, İsrail'in Filistinlilerin sağlığından "sorumlu olmadığı" yalanını dikkate almayacak

İsrail, nüfusunu en hızlı aşlayan ülkeler arasında ancak işgal altındaki Filistin topraklarında milyonlarca kişi hâlâ aşı olmayı bekliyor (Reuters)

Günümüzün utanç verici sorusu "Aşı oldunuz mu". Buna verilen yüz kızartıcı yanıt ise "Evet". Bu soruyu soranlar, Filistinli komşular ve arkadaşları, tanıdıklar ve röportaj yapılanlar, Batı Şeria'da (Doğu Kudüs hariç) ve Gazze Şeridi’nde yaşayanlar. Beni utandırmak niyetinde değiller, kesinlikle beni utandırmak istemiyorlar. İnsani ve dostane bir ilgi gösteriyorlar. Cevabı duyduklarında genellikle "Harika" diye cevap veriyorlar. Bizim için utanç verici olan aslında biz İsrail vatandaşlarının aşılanıp onların aşılanmaması.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Vatandaşları ve ülkede yaşayanları aşılamada dünya çapında saygın bir şekilde ilk sıradayken, İsrail kendi yönetimi altında yaşadıkları halde yaklaşık 4,5 milyon Filistinliyi aşıladığı nüfusa dahil etmiyor. Hükümet onların sağlığından sorumlu olmadığını iddia etmeye devam ediyor. Ve işte bir hatırlatma: Bu 4,5 milyon insanın her biri İsrail tarafından kontrol edilen Filistin nüfus kütüğüne kayıtlı.

Kontrolle kastedilen nedir? İsrail kendi kütüğünde kim olduğunu belirliyor. Belirli bir Filistinli bebeğin doğum belgesini onaylamadıysa, bu bebek kayıt altına alınmıyor. Filistin İçişleri Bakanlığı'nın Gazze, El Halil veya Barta'a’dan 16 yaşındaki bir kızın kimlik kartı alması için bilgilerini kaydetmesi yeterli olmuyor. İsrail kabul etmek zorunda. Sivil Yönetim’le hareket eden İsrail İçişleri Bakanlığı yetkilileri, kimlik kartının ayrıntılarını onaylamalı. Aksi takdirde kimlik "sahte" sayılıyor.

Lütfen bana dünyada "var olup olmadığını" belirlediği insanların sağlığından "sorumlu olmayan" başka bir ülke gösterin.

Bu, İsrail'in Filistin için karar verdiği diğer meselelere bir ek. Bu meseleler tükettikleri su miktarı, serbest dolaşım haklarının sınırları, ekonomik gelişimlerinin kapsamı, gitmelerine izin verilen Filistin üniversiteleri ve kendi topraklarında ekim yapacakları alanlar.

"Aşılarımıza uygun olmayan" Filistinlilere yönelik İsrail hakimiyeti listesi burada ayrıntılı olarak sunulabilecek olandan çok daha uzun. Yine de beklendiği gibi, aşı apartheid’ı İsrail'de sessizce kabul ediliyor. Ahlaki düşünceler bizde işe yaramaz.

İsrail üniversitelerinde herhangi bir felsefe öğretim görevlisinin, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun bu ülkede Akdeniz’le Ürdün Nehri arasında ikamet eden herkese ayrım olmadan aşı yapılmasını sağlamasını talep ettiği bir çağrısına rastladınız mı? İsrail'de bir hahamın, ruhani yetkileri adına hükümete başarılı bir aşının hiçbir insanı dışlamaması gerektiğini söylediğini duydunuz mu? Bunlar retorik sorular. İnsan hakları gruplarının desteği sayesinde yapılan haksızlıkta bir çatlak var, o da "İsrail'de çalışan Filistinlileri aşılayacağız" açıklaması.
 


Yasal hususlar ancak bize hizmet ettiği sürece ve bizim Cenevre Konvansiyonumuza göre yorumlandığı sürece bizde geçerlidir. Yani İsrail işgalci bir güç değildir ve Cenevre Konvansiyonu’na bağlı olarak işgalci bir gücün yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda değildir.

Uluslararası kuruluşlar bunun aksine karar vermiş olsa bile. İstediğimiz zaman, Oslo Anlaşmalarının yasal olarak uygulanabilir olduğuna karar verebiliyoruz: Örneğin Filistin Yönetimi'nin bölge sakinlerinin sağlığından sorumlu olduğunu belirten madde.

İstediğimiz zaman da Oslo Anlaşmalarının yalnızca 5 yıl geçerli olması gerektiği gerçeğini ve tarafların kalıcı aşamayı etkileyebilecek şekilde sahadaki gerçekleri ortaya koymasını yasaklayan maddeyi öne süreriz.

İsrail'deki ortalama bir Yahudi'nin ilgilenmesi gereken şey, Filistinli işçilerin aşılanması gerektiğinin geç anlaşılmasının da gösterdiği üzere sağlık alanındaki faydacılıktır. Yoksullukla mücadele alanında uluslararası bir hareket olan ONE, geçen hafta zengin uluslar fazladan yaklaşık bir milyar doz biriktirirken yoksul ülkelerin aşı satın alamadığını belirterek aşıların dünya çapında eşitsiz dağılımını ele aldı.

ONE yaptığı açıklamada, "Her yeni enfeksiyon mutasyon için bir fırsattır" diye hatırlattı:

Halihazırda Güney Afrika ve Birleşik Krallık varyantları gibi 4.000'den fazla Kovid-19 varyantı var ve bazı varyantların bulaşıcılığı diğerlerinden daha fazla. Her yeni tür mevcut aşıların, teşhislerin ve tedavilerin artık işe yaramadığı bir süreç oluşturarak daha yüksek bir hastalık riski oluşturuyor. Zengin ulusların liderleri aşı stoklayarak kendi vatandaşları veya dünyanın geri kalanı için iyilik yapmıyor.

Bu durum Meksika ve Fas'a karşı ABD ve Fransa için doğruysa, İsrail ve Filistinliler için kesinlikle doğru.

Sadece İsrail'de veya yerleşimlerde çalışan Filistinliler İsrail toplumuyla temas kurmuyor. Batı Şeria’daki İsrail alışveriş merkezlerine gelen Filistinliler ve C bölgesi'ndeki bakkallar, araba tamirhaneleri ve falafel stantları gibi Filistin işyerlerine giden yerleşimciler de var. Her gece Filistinlilerin evlerine giren, onları tutuklayan, döven ve hapse atan, yüzlerine yaklaşarak bağıran askerler var. İşkence ettikleri insanlarla aynı kötü havayı soluduktan sonra mahalle parkında çocuklarıyla vakit geçirmek için eve dönen Şin Bet güvenlik görevlileri var. Kudüs'teki Filistinlilerin Batı Şeria'da akrabaları ve arkadaşları, iş ortakları ve görüştükleri işletmeler var. Filistinli ve İsrailli tüccarlar buluşuyor. Filistinli İsrail vatandaşları Batı Şeria'da kardeşleriyle görüşmeyi bırakmıyor.

İki nüfus arasında hava geçirmez bir duvar yok ve olamaz.

Yani kurnaz mutasyonlar Filistinlilerin sağlığından "sorumlu olmama" şeklindeki İsrail yalanını dikkate almıyor.



* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

haaretz.com/opinion

Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Delal Tüy

DAHA FAZLA HABER OKU