Spartacus isyanının sosyolojik boyutları (3)

Umut Ataseven Independent Türkçe için yazdı

Spartacus isyanı (temsili)  / Resim: La morte di Spartaco, di Hermann Vogel - Wikipedia

Köle olarak anılan gurubun kendi topraklarından uzak ve mevcut kimliklerini kaybetmeleri onları birer Romalı değil, Roma düşmanı haline getirmiştir.

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi bu kölelerden bazıları zamanla Romalı kimliklerini kabul etmişlerse de kabul etmeyenlerin sayısı azımsanmayacak kadar da çoktur.

Bunlardan bir tanesi ise tarihe Spartacus adıyla geçen isyandır. Trakyalı kökenli olduğu söylense de teyide muhtaç bir bilgi olmakla birlikte adının bir unvan temsiliyeti olduğunu söylesek yanlış olmaz.

Cumhuriyet döneminin oldukça önemli bir isyanıdır. M.Ö 73-71 tarihleri arasında gerçekleşen bu isyanın aslında Roma toplum yapısının bozulmasın bir tezahürü olarak karşımıza çıktığını söylemekte yarar vardır.

Dönemin sosyal, iktisadi, hukuk ve diğer yönlerinin ele alınmasıyla isyanın nedenleri, gelişimi ve sonucu üzerine değerlendirme yapma ihtiyacı hissettiğimizden bu çalışmayı yapmış olduk.

Böylelikle havada kalan ve altı doldurulamayan olayları aktarmaya çalışacağız. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Spartacus, adını köle olarak satıldığı Batiatus hanesinde almıştır. Spartacus'un nereli olduğu da tartışmaya açık bir konudur.

Bazı kaynaklara göre Trakyalı olduğu belirtilmiş ise de bazı kaynaklara göre de Gallia'dan Roma'ya getirilmiştir.

Roma, Yunan ve Mithridates saldırılarına karşı koymak için Cotta öncülüğünde bir birlik toplamış, nitekim bazı kaynaklarda Spartacus'un da bu Roma Ordusu'nun öncü birliğinde yer aldığı geçmektedir.

General Gaius Claudius Glaber'in (praetor) emri altında bulunan bu öncü birliğin görevi kuzeye baskı yapan barbar topluluklarını durdurmaktı.

Yapılan mücadeleler sonucu Glaber öncülüğündeki ordunun bu barbarları durdurup doğuya doğru ilerlediği görülmektedir.

Spartacus ve yanındakilerin Geatelar'ın köylerine baskın yapma riskine karşı Roma ordusundan kaçıp köylerine döndükleri belirtilmektedir.

Bu durum üzerine Glaber bu kaçakları yakalamak için bu köylere baskın yapıp, Spartacus ve onunla beraber savaştan kaçanları yakalayarak Roma'ya götürülmüştür.

Spartacus iri yapılı, kuvvetli, dinamik ve bunun yanı sıra zekâsıyla ön plana çıktığı için Capua* da Gladyatör okulu bulunan Gaius Cornelius Lentulus Batiatus'a köle olarak satılmış ve gladyatör olarak eğitimine başlamıştır.


Gladyatör Latince bir kelime olup kılıç anlamına gelen gladius kelimesinden türemiş ve köken olarak Etrüskler'e kadar uzanır. Etrüsklerden kalan bazı eserler üzerinde gladyatörlerin kılıçla dövüştükleri görülmektedir.

Bu dövüşler genellikle savaşlarda esir alınan düşmanları birbirleriyle karşılaştırarak kendi ölülerinin kanına karşılık düşman kanı akıtma geleneğine dayanır.

Roma'daki ilk gladyatör gösterisi İ.Ö. 264 yılında Brutus Pera adında birinin ölen iki oğlu Marcus ve Decimus'un cenaze töreni sırasında üç çift gladyatörü dövüştürmesi ile başlamıştır.

İlk başlarda cenaze törenlerinde uygulanan ancak daha sonra halkın yoğun isteği üzerine geleneksel bir dövüş sanatı formuna dönüşmüştür.

Siyasete girmeyi amaçlayan Patriciler ise bu dövüşleri birer politik unsur olarak görmüş ve yeri geldiğinde bu unsuru kullanmaktan çekinmemişlerdir.

Bu dövüşler genellikle bir gün sürüp, İmparator Titus devrinde (M.Ö 79-81) bu günlerin sayısının artığı görülmektedir.

Augustus döneminde de gladyatör dövüşleri yapılarak binlerce kişi arenada dövüştürülmüştür.

Bu dönemde yapılan dövüşlere getirilen binlerce köle ve vahşi hayvanlar dikkate alınırsa yapılan harcamaların asıl sebebinin politik olduğu anlaşılmaktadır.

Augustus'un, sayısız gladyatör gösterileri düzenletmiş olmasına rağmen, bunların sayılarının sınırlandırılmasına ve iktidar kontrolünde gerçekleştirilmesine özen gösterdiği bilinmektedir.

Augustus'un halefi Tiberius (M.S. 14-34) döneminde, gladyatör oyunlarının politik önemi bilinmesine rağmen, bu işler için yapılan harcamalara ve kullanılacak dövüşçülerin sayılarına önemli sınırlamalar getirildiği anlaşılmaktadır.

Bu bağlamda düşünüldüğünde gladyatör dövüşlerinin siyasi bir argüman olarak kullanmanın önüne geçilmeye çalışılsa da başarı elde edildiğini söylemek pek mümkün değildir. 

Kölelerden ziyade soylu kişilerin yanında kadın gladyatörleri görmekte çoğu zaman mümkün olmuş ancak belli bir dönem sonra kadınların gladyatör olarak eğitim alıp dövüşmeleri yasaklanmıştır.

Kölelerin dışında bazı özgür Romalı vatandaşların da geçimlerini sağlamak adına gladyatör oldukları bilinmekte ancak köle statüsünde sayılmamış özgür bireylerdir.

Özgür bir Romalının gladyatör okuluna alınması için lanista ile bir sözleşme yapması ve bu sözleşmenin "Plep" meclisinde onaylanması gerekiyordu.
 

Gladyatör dövüşleri.jpg
Gladyatör dövüşleri; "Pollice verso" Jean-Léon Jerome, 1872 - Phoenix Sanat Müzesi / Resim: Wikipedia​​​​​​

 

A. Cumhuriyet dönemi köle ayaklanmaları 

Roma'nın kuruluşu ile birlikte birtakım isyan hareketleri meydana gelmiş, henüz kurumsallaşmayan askeri sınıfın isyanları bastırma noktasında kimi zaman başarısız olduğunu söylemek mümkündür.

Roma Lejyonları daha çok sınır uçlarının güvenliği noktasında görev almış, dâhili olaylarda yetersiz kalmışlardır.

Roma'nın denizaşırı seferleriyle genişleyen topraklarını idare etme noktasında, Cumhuriyet dönemine gelinceye kadar sıkıntılar yaşadığını yapılan çalışmalardan görmek mümkündür.

Cumhuriyet Dönemi'nde ilk köle ayaklanmaları M.Ö 2'nci yüzyılın ikinci yarısında olduğu bilinmektedir. M.Ö 135-132 yılları arasında Sicilya'daki Henna bölgesinde başlayan köle ayaklanmasının başında Eunous vardı.

Başka kölelerind e desteklediği ayaklanmada köleler Tauromenion, Katana ve Messina'yı ele geçirmişlerdir ancak güçlükle de olsa ayaklanma Roma kuvvetlerince bastırılmıştır.

M.Ö 103'te Campania'da bir başka köle ayaklanmasına rastlıyoruz, bu köle ayaklanması da M.Ö 101'de bastırılmıştır.


B. Gladyatörlerin dövüş yaptığı fiziki mekânlar ve gelirleri 

Gladyatör dövüşlerinin yapıldığı mekânlarda altyapı bakımında sıkıntılar görmekteyiz. İlk oyunların yapıldığı mekânların aslında dövüşler için oluşturulmadığı fakat kullanıldığını belirtmekte fayda vardır.

Yapılan dövüşler sonucu izleyicilerin sayısının çoğalması yani halkın oyunlara rağbet etmesi yeni mekânların yapılmasına ihtiyaç oluşturmuştur.

Çoğu büyük kentte var olan amfi tiyatroların, yeniden düzenlenerek multi-fonksiyonel amaçlar doğrultusunda kullanıldığı bilinmektedir.

Bu tür yapılara verilecek en büyük örnek, Roma kentinde inşa edilmiş collesiumdur. Bu oyun merkezinin en önemli özelliği çok amaçlı kullanılıyor olmasıydı.

Çok amaçlı bir gösteri merkezi olarak tasarlanan collesiumda gladyatör oyunlarının yanında, her türden vahşi hayvanın silahsız suçlulara veya gladyatörlere karşı dövüştürüldüğü ve binlerce insanın rol aldığı temsili deniz savaşlarının yapıldığı anlaşılmaktadır.

Bunun gibi arenalarda İmparator veya yöneticiler için hazırlanmış protokol tribünü de hazırlanmış, bunun yanı sıra halkında oturabileceği yerler de mevcuttur.

Bu dövüşleri genellikle ekonomik durumu iyi olan soylular ve yönetici sınıfları düzenlemişlerdir.

Yüksek maliyeti olan bu dövüşler önceleri izleyicilere para karşılığı sunulurken belli bir dönem sonra durumu iyi olmayan halkın da izlemesini sağlanmak amacıyla halk tribünleri de kurulmuştur.

Bunun bir başka sebebi ise, yöneticilerin halka bu dövüşleri ücretsiz sunarak halkın sevgi ve saygısını kazanmak istemeleridir.

Yapılan dövüşler neticesinde dövüşen ve galip gelen gladyatörlerde mali açıdan gelir kazanmışlardır. Genellikle altın para kazanan gladyatörler, bu gelirleriyle kendi özel ihtiyaçlarını da karşılayabilmişlerdir.

Savaşlardaki başarılarının bir neticesi olarak özgürlüğünü kazanabilen gladyatörler dışında, galip gelerek para biriktirip kendi özgürlüklerini de satın alabilmişlerdir.


Bu isyan hareketi ilk olarak Capua'da Batiatus Hanesinde bulunan Spartacus ve onunla birlikte tahmini olarak 70 gladyatörün kalkışmasıyla başlamıştır.

Spartacus ve beraberindeki gladyatörler kendi bağımlı oldukları Batiatus hanesine saldırarak burada sahipleri Batiatus başta olmak üzere birçok Roma vatandaşını katletmiş ve kaçmışlardır.

Bu kaçaklar önceleri Capua'da ekonomik durumu iyi olan bazı malikânelere saldırarak oraları ele geçirmiş ve oralarda saklanmışlardır.

Bunun yanı sıra bölgede bulunan küçük Roma birliklerine baskınlar yaparak onları mağlup etmiş ve bu birliklerin silah ve ganimetlerini ele geçirerek kendi aralarında pay etmişlerdir.

Bu açıdan bakılacak olursa Spartacus aynı zamanda adaletli bir lider olduğunu görmek mümkündür.

Spartacus isyanının şehirde yaşatmış olduğu hararet ile birlikte yavaş yavaş diğer hane kölelerin de bu isyancılara katılmaya başladığını görmekteyiz.

Sayıları çoğalan ve şehirde yakalanma riskleri artan Spartacus ve yandaşları Vezüv'e geçerek saklanmaya başlamışlardır.

Bu arada bazı özgür Roma vatandaşlarının da Spartacus ve yandaşlarına destek verdikleri bilinmekte; hatta mücadelelerine dahi katıldıklarını belirtmekte fayda vardır.

Bu olaylar yaşanırken Roma senatosu da bu isyan hareketini bastırmak için consul üyeliğine de yükselmiş olan General Gaius Claudius Glaber'i görevlendirmiştir.

Glaber'in Capua'ya gelmesiyle birlikte bir taraftan Spartacus isyanını bastırmaya çalışırken bir taraftan da gladyatör dövüşleri düzenleyerek halkı oyalamış, panik havasını engellemeye çalışmıştır.

Roma birlikleri her yerde Spartacus ve yandaşlarını ararken Spartacus zekâsını kullanmış, gladyatör dövüşlerinin yapıldığı arenaya saldırarak arenayı yıkmıştır.

Bu durum ise şehirde ve cumhuriyette büyük panik havası oluşturmuştur.
 

Crixus.jpg
Crixus / Fotoğraf: Wikipedia


Spartacus'un bu başarılarında yanında bulunan üç kelt gladyatör Crixus, Gannicus ve Oenomaos'u da unutmamak gerekir.

Kaçakların bu başarılarından dolayı Genarel Glaber ve birlikleri Vezüv Dağı eteklerine gelerek Spartacus ve yandaşlarını köşeye sıkıştırmış ve bir savaşa zorlamıştı.

Sayı bakımından Glaber'in birliklerinin üstünlüğü olsa da (yaklaşık olarak 3.000 kişi) Spartacus, Crixus ve Gannicus önderliğindeki isyancılar yapılan savaş sonucu galip gelerek, Praetor Glaber'i de öldürmüşlerdir.

Bu galibiyetten sonra da isyan hareketi büyük ölçüde yayılmış, köleler sahiplerini öldürerek isyana katılmaya başlamışlardır.

Bunun üzerine düzenli bir ordu kurmayı planlayan Spartacus, madenlere saldırarak orada çalışan köleleri de kendi safına geçirmek istemiştir.

İsyana katılmak isteyen Romalı kaçak askerleri ise kabul etmemiştir. Roma ise isyancıların bu başarıları üzerine yeni birlikler göndermiştir.

Roma'nın gönderdiği bu birliklerde isyancılar karşısında dayanamamış, mağlup olmuşlardır.


Yine Romalılar için aynı ölçüde korkunç bir olgu da, M.Ö 70'lerde Spartacus komutasında bir araya gelen eski gladyatörler ve kaçaklardan oluşan derme çatma bir gücün, bazı kötü eğitimli Lejyonlardan daha üstün olduğunun ortaya çıkmasıydı.

Sayıları hızlıca artan köleler ise Vezüv eteklerinde çadırlarda yaşamaktaydı fakat kış mevsiminin gelmesi orada barınak imkânlarını zorluyordu.

Kış mevsiminin getirmiş olduğu şartlar neticesinde Spartacus ve komutasında bulunan kaçkınlar Sinuessa En Valle şehrine saldırarak bu şehri ele geçirmiş ve buraya yerleşmişlerdir.
 

Spartacus.jpg
Spartacus / Görsel: Britannica


Bu şehrin surlarla çevrili olması ve deniz kenarında bulunması şehrin jeopolitik konumunun önemini gösteriyordu.

Roma'nın ünlü komutanlarında Pompeius'un İspanya'da bulunmasından dolayı ve Cumhuriyetin yaşamış olduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle senato üyeleri isyanı bastırmak için Marcus Licinius Crassus'dan yardım istemişlerdir.

Crassus'dan yardım istemelerinin en büyük sebeplerinden biri Roma topraklarının en zengin adamlarından biri olmasıdır.

Kendi bütçesiyle bir ordu kurup komutanlığını yapacak olan Crassus bu isyanı bastırmaya da muvaffak olmuştur.

İsyanının gelişim sürecine geri dönecek olursak; Crixus ile fikir ayrılığına düşen Spartacus, yollarını ayırma kararı almışlardır.

Bunun sebebi ise Spartacus'un Sicilya'ya geçerek yanındakilerle birlikte herkesin kendi ülkesine dönmesini istemesiydi.

Crixus ise Roma da kalarak Cumhuriyete karşı savaşıp bütün köleleri azat etmek ve mevcut düzeni değiştirmek istemiştir.

Spartacus M.Ö. 72 yılının sonunda Kuzey İtalya (Gallia Cisalpina ya da Gallia citerior) yönünde ilerlemeye başlar ve üzerine gönderilen ve bu sefer lejyonlardan oluşan iki Roma ordusunu daha yener.

Kuzey İtalya'da, Po Ovası'nın güney kenarındaki Mutina'ya (bugünkü Modena) kadar ilerleyen Spartacus burada üzerine gönderilen aşağı yukarı 10 bin kişilik bir Roma ordusunu daha imha derecesinde etkisiz hale getirir (Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu).

 

Devam edecek...

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU