"Tılsımlı" kitap, "para bereketlendiren" cüzdan, "yanmaz" kefen ve diğerleri… Toplumun bir bölümü bu tür ürünlerden neden medet umuyor?

Farklı eşyalar üzerinden "umut tacirliği" büyüyor. Bu tarz ürünlere rağbetin artmasının nedenlerini, farklı disiplinlerden isimlerle konuştuk

Bereketi artırdığı iddia edilen bir cüzdan 750 liraya satılıyor / Kolaj: Independent Türkçe 

Titan, Jetpa, Epitelyum, Coinspace, Çiftlik Bank ve diğerleri…

Saadet zinciri olarak adlandırılan bu tip oluşumlar, özellikle 90'lardan bu yana, düşük riskle kolay para kazanma hayali kurarken avucundakileri kaptıranların haberleriyle gündemde.

Mağdurların sayıları yüzbinleri bulsa da; "umut tacirleri", kendilerine inanacak yeni isimlere ulaşmakta zorluk çekmiyor.

Her yıl farklı dolandırıcılık oluşumlarıyla listeye yenileri ekleniyor.

İçinde bulunduğumuz milenyum çağında ise "umut tacirliğinin" farklı yöntemlerine şahit olunuyor.

"Kısmet açtığı", "sevenleri kavuşturduğu", "para kazandırdığı", "huzur verdiği", "kabir azabından koruduğu", "Sırat Köprüsü'nü geçirdiği" ya da "bereket verdiği" iddia edilen ürünler pazarlanıyor.

Bunlardan biri de "para bereketlendiren" cüzdan. 750 lira karşılığında "bereket kodlama" yapılmış olduğu iddia edilen cüzdan, adreslere gönderiliyor. Bu cüzdana konulan paranın bereketlendiği öne sürülüyor.

Son dönemin popüler "sahtekarlık" araçlarından bir diğeri de "mucizevi" kitaplar.

Alıcısıyla özel bir bağ kurduğu öne sürüleni de var, her soruna bir çözüm yolu vadedeni de. 

İşse iş, aşksa aşk, kariyerse kariyer, huzursa huzur! Ne ararsanız, çözümün kitabın yapraklarında gizli olduğu öne sürülüyor!

Ancak diğer taraftan bu bir arz-talep dengesi. Uzmanların "sahtekarlık" olarak adlandırdığı bu işlerin alıcısı, hiç de azımsanmayacak sayıda.

Özellikle son dönemde bu tarz ürünlere rağbetin artmasının nedenlerini, Sosyolog Doç. Dr. Barış Erdoğan, Psikolog Oya Kaptan, İlahiyat Profesörü Abdulaziz Bayındır ve Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin ile konuştuk.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

Erdoğan: Kriz dönemlerinde bazı bireyler, şarlatanların peşinden giderek çare bulmak istiyor

Bu tip ürün ya da kişilere inanmayı "Türkiye'de toplumsal bir gerçek" olarak niteleyen ve her zaman bir alıcısı olduğunu belirten Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Erdoğan, özellikle geleceğin belirsizleştiği, ekonomik gidişatın kötüleştiği, yardımlaşmanın azaldığı zamanlarda bu yöne rağbetin arttığını söyledi. 

"Bu tip ürünlerin rağbet görmesi toplumsal açıdan ekonomik krizlerin olduğu, belirsizliklerin ortaya çıktığı, sosyal destek ya da toplumsal dayanışma ağlarının zayıfladığı veya işlemediği dönemlerde artmaktadır" diyen Erdoğan, "Özellikle pandemi gibi gelecek kaygısının fazla olduğu, insanların ellerindekini kaybettiği ve ümitsizliğe düştüğü kriz dönemlerinde kendini çaresizlik içinde hisseden bazı bireyler, bu tür şarlatanların peşinde koşabilmektedir. Bu tip ürünlerin elbette ki her dönemde potansiyel bir alıcı kitlesi vardır. Ancak biraz önce saydığım varoluşsal krizler ve tehditler insanların bu ürünlere olan ilgisini ve talebini artırmaktadır" diye konuştu. 

"İnsanların çaresiz durumlarından faydalananlar illa ki olacaktır"

İnsanın doğası gereği "varlığını devam ettirmek" istediğini savunan Barış Erdoğan, bazı bireylerin bu tip şeylere inanmayı tercih ettiği yorumunu yaptı.

İnsanoğlunun her canlı türü gibi varlığını devam ettirmek isteyen bir canlı olduğunu ifade eden Doç. Dr. Erdoğan, "İnsan rasyonel yollarla ekonomik, sosyal ya da sağlık sorunlarına bir an önce çözüm bulamayacağını görünce, mucizevi şekilde çözüm vadeden akıl dışı yöntemlere yöneliyor. Bunların gerçekler karşısında albenisi daha fazla oluyor. Bu durum, insanlık tarihinde ne ilk ne de son. İnsanların bu zaafından, çaresiz durumlarından faydalananlar illa ki olacaktır" ifadelerini kullandı.

 

Üsküdar Üni Sosyolog Doç. Dr. Barış Erdoğan.jpg
Doç. Dr. Barış Erdoğan / Fotoğraf: Üsküdar Üniversitesi

 

Kaptan: Bir şeye inanma ve ait olma ihtiyacı da bu davranışı pekiştiriyor

Doç. Dr. Barış Erdoğan'la benzer görüşleri paylaşan Psikolog Oya Kaptan ise şunları söyledi:

İnsanlar -çok azı dışında- sorunlarını çözmek için yeterli donanıma sahip değiller. Sorunlarıyla baş edemeyen bu büyük çoğunluk maalesef bu 'tılsımlı' kitap, 'bereket veren cüzdan', 'yanmaz' kefen gibi şeylere bel bağlıyor. Modernliğin tadını almış ama birikim edinmek için emek harcamak gerektiğinin farkında olmayan, ezberci ama sorgulatmayan eğitime maruz kalmış kitleler yol yordam ararken, kulaktan kulağa bazı isimler fısıldanıyor, bazı metotlar uygulanıyor. Bu insanlar psikiyatrik, psikolojik desteğe ulaşma imkanlarından yoksunlar. Çevreleri, hayat görüşleri önlerini tıkıyor. Kişinin kendini çaresiz hissetmesi, ekonomik anlamda yetersiz kalması, gelecek konusundaki belirsizlikler ve en önemlisi bir şeye inanma, ait olma ihtiyacı da bu davranışı, inanışı pekiştiriyor.

Psikolog Oya Kaptan Independent Türkçe.jpg
Oya Kaptan / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Bayındır: İnsanları sömürmenin birinci derecedeki yolu din istismarıdır

İlahiyatçı Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır da "sentetik dine talep" yorumları da yapılan "tılsımlı" kitap, "para bereketlendiren" cüzdan, "yanmaz" kefen gibi ürünlerin pazarlanmasıyla dini değerlerin istismar edildiğini belirtti. 

"Bunların İslam ile uzaktan yakından bir alakası olamaz" diyen Prof. Bayındır, insanları sömürmenin birinci derecedeki yolunun din istismarı olduğunu, sonra ise sağlık ve eğitimin geldiğini ifade etti.

"Dini doğru anlatırsanız, kimsenin cebini boşaltmazsınız ama yanlış anlatıp milleti, şırayı içkiye çevirmek gibi sarhoş edebilirsiniz" yorumunu yapan Abdulaziz Bayındır, bu tip ürünleri pazarlamaya çalışan kişilerin dini, kendi menfaatlerine alet ettiğini belirterek, en büyük günahı işlediklerini savundu.

"Sahtekar ve umut taciri gibi sıfatlar, hafif kalır"

Bu tip ürünleri pazarlayan kişiler için "sahtekar" ve "umut taciri" gibi sıfatların dahî hafif kalacağı yorumunu yapan Bayındır, "Bu, Allah'a şirk koşmaktır, en büyük günahtır. Dini açıdan bu kişiler, bireyleri en kötü duruma sokan kimselerdir, Allah ile ilişkiyi keser ve insanı müşrik yapar. Oysa Fatiha Suresi'nde 'Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım isteriz' diyoruz" şeklinde konuştu.

"Allah insana boşuna mı akıl vermiş?"

Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır, bu tarz ürünlere inananlara ilişkin ise "Bu kişiler de aklını kullansın ve inanmasın. Allah insana boşuna mı akıl vermiş?" yorumunu yaptı.

 

Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır. Independent Türkçe. jpg
Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır / Fotoğraf:  Independent Türkçe

 

"Resmileşirse tüketicilerin şikayette bulunma hakkı doğabilir"

Konuyu görüştüğümüz isimlerden Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin de Doç. Dr. Barış Erdoğan gibi, "Bu tarz işlerin Türkiye'nin bir gerçeği olduğu" görüşünü savundu.

Şahin'e göre, bu tip ürünleri pazarlayanlardan hesap sorabilmenin yolu, söz konusu tüm işlemlerin resmileştirilmesinden geçiyor: 

Bu işler Türkiye'de var, göz ardı edemeyiz, o sebeple bu işlerin resmileşmesi gerek. Bazı kişilerin böyle gayrı resmi şekilde çalışması, ocaklara incir ağacı dikiyor. Bu işlerde çok ciddi bir para dönüyor. Kayıt altına alınsın, devlet vergisini alsın.  Türkiye'de her köşe başında cinci, falcı, hoca var ama dinde böyle bir şey yok!

Büyücüler, hocalar, cinciler ve diğer kişilerden oluşan tayfanın resmileşmesini talep ettim. Bu iş kayıt altına alınıp resmileşirse tüketicilerin şikayette bulunma hakkı olabilir.  'Paramı geri istiyorum, manevi tazminat istiyorum' deme hakkı doğabilir. Bir telefonu alıyoruz arızalı çıkıyor, hakem heyetine gidiyoruz ama bu ürünleri şikayet edecek bir merci yok.

Mahmut Şahin Tüketiciler Birliği Genel Başkanı.jpg
Mahmut Şahin / Fotoğraf: Tüketiciler Birliği

 

"İngiltere'de yasal şekilde çalışan 100 binin üzerinde büyücü var"

Birleşik Krallık örneğini veren Şahin, Türkiye'nin de benzer bir yol izlemesi gerektiğini savundu:

İngiltere'de büyücülük yasal bir iş, bu işin bir şikayet yeri var. İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) çıkmasına katkı sağlayan grupta büyücüler de var! AB'ye göre büyücülük suç ama İngiltere'de yasal şekilde çalışan 100 binin üzerinde büyücü var. Bu kişiler, lobi oluşturarak kamuoyunu yönlendirdiler. 

"İslam alemini pasifleştiren asıl sebep, mehdi beklentisi"

Şahin sözlerini, "Para kazanma noktasında beceri göremiyor, böyle kazanacağını düşünüyor. Başkasından aldığı ürünlerle, başkasının lafıyla cennete gidebileceğine inanıyor. Sadece Türkiye'yi değil İslam alemini pasifleştiren asıl sebep, mehdi beklentisidir. Bu beklenti, toplum içerisindeki tembel, beceriksiz, cesaretsiz insanların ütopyası haline gelmiştir" ifadeleriyle noktaladı.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU