Sürüden ayrılanı kurt kapar mı acaba?

Doç. Dr. Umut Hacıfevzioğlu, Independent Türkçe için yazdı

Kültürümüzde yerleşik olan kimi atasözlerini sorgulamamız gerektiğini söyleyebilirim. Bunlardan biri “sürüden ayrılanı kurt kapar” atasözüdür. Bu atasözü bize şöyle bir mesaj vermektedir: “Kendi başına iş yaparsan zarar görürsün.” Öyle görünüyor ki söz konusu atasözü yaşamımızda sürü değerlerini kılavuz almamız gerektiğini bize öğütlüyor.

Peki, bir an durup kendimize şu soruyu soralım: “eğer tarih boyunca yalnızca sürü değerleri egemen olsaydı, insanlık bilimde, sanatta ve felsefede bugünkü uygarlık seviyesine ulaşabilir miydi?” Açıkçası bunun pek de olanaklı olmadığını düşünüyorum. Uygarlık tarihine dönüp bir baktığımızda gerek bilime gerek sanata gerekse de felsefeye dair tüm başarıların sürüden ayrılan insanlar tarafından ortaya konduğu aşikârdır. Yeni fikirler, kuramlar, eserler, keşifler, icatlar ortaya koyan filozoflar, sanatçılar ve bilim insanları sürü değerlerine rağmen başarılarını ortaya koydular.

Felsefede Sokrates, Platon, Aristoteles, Kindi, Farabi, İbn-i Sînâ, İbn Rüşd, René Descartes, Thomas Hobbes, John Locke, Hume, Kant, Hegel, Nietzsche gibi pek çok filozofu; bilimde El Cezeri, El Biruni, Galileo Galilei, Kepler, Kopernik, Newton, Louis Pasteur, Thomas Edison, Marie Curie, Alan Turing, Niels Bohr, Nikola Tesla, Albert Einstein gibi pek çok bilim insanını; ve sanatta, Leonardo Da Vinci, Michelangelo, Botticelli, Donatello, Raffaello, Rubens, Rodin, Vincent Van Gogh, Salvator Dali gibi pek çok sanatçıyı sürü insanı olarak tanımlayamayız. Burada andığımız isimlerin ortaya koyduğu başarılar sürü değerlerini yansıtmamaktadır. Düşünce tarihinde sürü değerlerine en sert eleştiriyi getiren filozoflardan biri Nietzsche’dir.

“Sürü” yü, aralarında belli bir değerler dizgesi ile bağlı insan toplulukları olarak tanımlayan Nietzsche’nin gözünde belirli bir sürüden olan insan, sürünün değerler dizgesine uygun olarak yaşamını sürer. Böylesi bir yaşam süren sürü insanının her türlü yaratıcılıktan yoksun olmasına şaşmamak gerekir. İçinde yaşadığı toplumun değer yargılarını sorgulamadan yaşamını sürdüren bir insan nasıl yaratıcı olabilir ki? Oysaki özellikle günümüzde sürü insanının ortaya koyduğu değerler dizgesiyle gidilebilecek bir yer yoktur. Dünyamızın nüfusu hızla artarken insanlığın sorunları da çığ gibi büyümektedir. Gelecek nesillerin ekolojik, ekonomik, siyasal ve toplumsal büyük sorunlarla başa çıkmak zorunda kalacağını görmek için kahin olmamıza gerek yok. Sürü insanı formunda kalan gençlerimizin bu sorunlarla başa çıkabilmeleri olanaklı görünmüyor. Ayrıca, ortada bir sürü varsa çoban da var demektir ki gençlerimizin çobana değil, sorgulayıcı bakış açısını kendilerine kazandıracak yol göstericilere ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. İşte o yol göstericilerin kılavuzluğunda eleştirel ve sorgulayıcı bakış açısını kazanan gençlerimiz sürüden ayrılmalı; bilimde, sanatta ve felsefede yeni başarılara imza atmalı, daha yaşanabilir, insanın insanca yaşayabileceği bir dünya inşa etmelidirler.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU