Birleşik Krallık'ın Ortadoğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı Cleverly: Husilerle doğrudan iletişim kurarak onları şiddeti reddetmeye çağırdık

İran'ın önünde bir ‘şansı’ olduğunu ifade eden Bakan Cleverly, İran’da bir İngiliz vatandaşının tutuklanmasını ise ‘keyfi’ olarak niteledi

İngiltere'nin Ortadoğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı James Cleverly (Şarku’l Avsat)

Birleşik Krallık'ın Ortadoğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı James Cleverly, ülkesinin Husilerle doğrudan temas halinde olduğunu ve onları siyasi sürece katılmaya, şiddeti ve çatışmayı reddetmeye çağırdığını açıkladı.

İngiliz Bakan, Şarku’l Avsat’a video konferans aracılığıyla verdiği röportajda, Husilerin temsilcileriyle görüşmelerde bulunduğunu ve görüşmelerinde siyasi çözüme katılım, şiddetin reddedilmesi, 5 yıldır Hudeyde'nin kuzeyindeki Ras İsa Limanı'nda demirli halde duran Safer petrol tankeri ve Yemen'de tutuklu bulunan bir İngiliz vatandaşının serbest bırakılması gibi ana başlıkları ele aldığını söyledi. Bakan Cleverly ayrıca ülkesinin Suudi Arabistan ve Aden Havalimanı'nı hedef alan saldırılar sonrasında Husilerin saldırgan eylemlerine şiddetle karşı çıktığını da sözlerine ekledi.

İran’ın nükleer anlaşmanın şartlarına uyması koşuluyla uluslararası toplumla ilişkilerini yeniden kurması için bir ‘şansı’ olduğunu düşünen İngiliz Bakan, ayrıca Tahran'ın İran asıllı İngiliz vatandaşının tutuklanmasını ‘keyfi ve yasadışı’ olarak niteledi.

Brexit sonrası Birleşik Krallık ile Körfez ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin geleceğine dair değerlendirmesinde ise Bakan Cleverly, Körfez ülkelerinin ekonomilerini çeşitlendirmeyi amaçlayan reformlara özel sektör ve kamu sektörü tarafından geniş bir ilgi olduğunu söyledi. Suudi Arabistan'ın G20 dönem başkanlığı sırasında temiz ve sürdürülebilir enerjilere yönelik kararlı tutumuna ise övgüde bulundu.

Cleverly, Birleşik Krallık'ın bu yıl G7 dönem başkanlığının, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrası yeniden inşa çabalarına odaklanacağını kaydetti.

İşte Şarku’l Avsat’ın Birleşik Krallık'ın Ortadoğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı James Cleverly ile yaptığı röportajın önemli noktaları:

-Husilerin, terör örgütleri listesine eklenmesi ve daha sonra çıkarılması

Yeni ABD yönetiminin, insani nedenlerden ötürü Husileri yabancı terör örgütleri listesinden çıkarmasından duydukları memnuniyetin yanı sıra grubun eylemlerine güçlü bir şekilde karşı çıktıklarını dile getiren İngiliz bakan, “Önceki ABD yönetiminin, Husileri terör örgütü olarak ilan etmesinden endişe duymuştuk. Bunun insani yardımların Yemen'e ulaşmasını zorlaştıracağından çok endişeliydik. Endişelerimizi hem Trump hem de Biden yönetimleriyle paylaştık. ABD’nin önceki yönetimiyle olduğu gibi yeni yönetimiyle de ilişkilerimiz çok iyi. İnsani nedenlerden ötürü Husilerin ABD’nin yabancı terör örgütleri listesinden çıkarılmasından mutlu oldum. Ama Aden Havaalanı’nı ve Suudi Arabistan'ı hedef alan saldırılarına tanık olduğumuz Husilerin düşmanca davranışlarına halen şiddetle karşı çıkıyoruz” ifadelerini kullandı.

Birleşik Krallık, geçtiğimiz çarşamba günü Fransa ve Almanya ile yaptığı ortak açıklamada, Abha Uluslararası Havalimanı'nı hedef alan saldırıyı şiddetle kınamıştı. Bu tür saldırıların uluslararası hukukun ihlali olarak nitelendirildiği açıklamada,  Suudi Arabistan topraklarının güvenliği ve bütünlüğüne olan bağlılık bir kez daha teyit edildi.

Husilere şiddetten uzaklaşmaları gerektiği yönünde net bir mesaj verdiklerini söyleyen Bakan Cleverly, “(Husilerin) siyasi sürece dahil olmaları gerekiyor. Sürdürülebilir bir barış çözümü bulmak için (Birlemiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi) Martin Griffiths ve BM ile birlikte çalışmalılar.  Çatışma ve şiddetten uzaklaşmaları gerekiyor. (Yemen’deki) çatışma uzun yıllar sürdü. Hepimiz Yemen'deki insanların çektikleri acılara şahit olduk, oluyoruz. Kimsenin çatışmanın daha da tırmandığını görmek istediğini sanmıyorum.  Dolayısıyla siyasi bir çözüm aramalıyız” ifadelerini kullandı.

Husi saldırılarının geri teptiğini belirten Bakan Cleverly, uluslararası toplumun gerçekleştirdikleri saldırıların ardından Husileri kınadığının altını çizdi.

-Doğrudan iletişim

Birleşik Krallık'ın Yemen'de siyasi bir çözüme ulaşılmasına yönelik çabalarıyla ilgili olarak ise Cleverly, “Suudi Arabistan, Yemen hükümeti ve Husiler dahil olmak üzere Yemen ile ilgilenen tüm taraflarla doğrudan iletişim halindeyiz. Doğru yolun, müzakere edilmiş bir siyasi çözüm olduğu konusunda her zaman net bir tutum sergiledik. Ülkedeki çatışmanın askeri bir çözümü yok. Çözüm ancak müzakere yoluyla olabilir. Husileri hedefli müzakerelere katılmaya zorluyoruz” şeklinde konuştu.

Husilerin temsilcileriyle doğrudan görüşmelerde bulunduğunu açıklayan İngiliz Bakan, bu görüşmelerde şiddetten vazgeçmenin, siyasi barış sürecine girmenin, safer petrol tankerine güvenli bir şekilde erişimin sağlanmasının ve Yemen'de tutuklu bulunan İngiliz vatandaşının serbest bırakılmasının öneminin vurgulandığını kaydetti. Husiler ile doğrudan görüşmelerin gizliden değil, açıktan yapıldığını ifade eden Cleverly, “Onlarla açık ve dürüst bir şekilde görüşüyoruz. Birleşik Krallık'ın onlardan siyasi sürece girmelerini ve şiddetten vazgeçmelerini beklediğini açıkça belirttik. Çünkü uzun yıllardır devam eden bu çatışmaların askeri bir çözümü yok” değerlendirmesinde bulundu.

-“Tahran’ın önünde bir şans var”

İngiliz Bakan, İran ile dünya güçleri arasında yapılan nükleer anlaşma ile ilgili bir soruya, “Birleşik Krallık, Başkan Biden'ın Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP/nükleer anlaşma) güncellenmiş bir versiyonunu yürürlüğe koyma arzusunu ve girişimlerini memnuniyetle karşılar” yanıtını verdi. Ülkesinin İran’ın uranyum zenginleştirmeye yönelik taahhütlerini kendi rızasıyla yeniden yerine getirmeye başlamasına dair ‘net ve kararlı’ bir tutum içerisinde olduğunu vurgulayan Bakan Cleverly, “Tahran’a İran’ın uluslararası arenaya dönmesini istediğimizi açıkça ifade ettik. Tahran’ın önünde şimdi farklı ve daha iyi bir yol seçmek ve bizim gibi Avrupa ülkelerinin yanı sıra ABD ile ilişkilerini yeniden kurmak için gerçek bir fırsat duruyor. Ancak İran, bu olumlu fırsatı yakalayabilmek için anlaşmadaki taahhütlerini yeniden yerine getirmesi gerektiğini gerçekten anlamalı” dedi.

Bakan Clevery bu açıklamaları yaparken Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), Tahran'daki bir nükleer araştırma reaktöründe kullanmak üzere uranyum madeni üretmeye başladığını duyurdu. Bu da İran’ın nükleer anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerinin yeni bir ihlalidir.

-Keyfi tutuklama

İran'da tutuklu bulunan İran asıllı İngiliz vatandaşı Nazenin Zaghari-Ratcliffe’nin ailesi, 5 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra bir süre Tahran'daki Evin Hapishanesi’nde kalan ve daha sonra ev hapsine alınan Zaghari-Ratcliffe’nin tutukluluk süresinin 7 Mart’ta sona ermesini bekliyor. Ancak, İranlı yetkililerin daha önce yaptıkları açıklamalarda, ‘rejimi devirmeye çalışmakla’ suçlanan İran asıllı İngiliz vatandaşı aleyhinde yeni suçlamalarda bulunabileceklerini ve tutukluluk süresinin uzayabileceğini ima etmeleri, Zaghari-Ratcliffe’nin tutukluluğunun belirtilen tarihte sona ermeyeceğine dair endişelere neden oldu.

İngiliz Bakan Cleverly konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

“Nazenin Zaghari-Ratcliffe ve diğer İran asıllı İngiliz vatandaşlarının tutuklanması tamamen keyfi bir uygulamadır. Tutuklanmaları için herhangi bir gerekçe olmadığı konusunda hemfikir olmadığımızı İran'a açıkça ifade ettik. Bu, keyfi bir tutuklamadır. İran şimdi hepsini serbest bırakmalıdır. (Tutuklanmalarıyla ilgili) meşru bir açıklama yok. İran'ın doğru şeyi yapması gerektiğini anladığını ve İngiliz vatandaşlarını serbest bırakacağını umuyorum.”

Ülkesinin bu konuda durmaksızın çalıştığını vurgulayan Bakan Cleverly, bu konuda Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı ile düzenli olarak görüştüğünü belirterek, “İranlı meslektaşlarımızla her görüşmemizde bu konuyu gündeme getiriyoruz. Bu tutuklamaların, hukuka aykırı ve keyfi olduğunu anlamaları gerekiyor” diye konuştu.

-Körfez ülkeleri ile ortaklar

Birleşik Krallık, özellikle Brexit (Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği’nden çıkışı) sonrası Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleriyle ekonomik, ticari ve yatırım ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyor. İngiliz Bakan, ülkesi ve KİK ülkeleri arasındaki ticaret hacmini artırmanın yollarından biri olan ticaret ve yatırım ilişkilerinin ortak bir şekilde gözden geçirilmeye başlandığını açıkladı. Bakan Clevery, “Körfez ülkeleriyle her zaman çok iyi ilişkilerimiz oldu. Son KİK Zirvesi’nde yapılan açıklamalardan ve KİK üyelerinin yaptıkları yakın çalışmalardan çok memnunuz” ifadelerini kullandı. Clevery, ülkesinin hâlihazırda güçlü olan ticaret ilişkilerini daha da güçlendirmeye ve bu ortaklığı, geleneksel ekonomik işbirliği alanlarının yanı sıra Körfez'deki eğitim ve sağlık hizmetleri, yeşil enerji ve geleneksel ekonomik iş birliği alanlarını da kapsayacak şekilde genişletmeye istekli olduğunu da sözlerine ekledi.

Körfez ülkeleriyle uzun yıllardır sahip oldukları güçlü ilişkilerin kendilerine iyi hizmet ettiğini söyleyen İngiliz Bakan, ancak şimdi Birleşik Krallık AB’den ayrıldığı için daha güçlü ve sürdürülebilir ilişkiler kurmayı, hem Birleşik Krallık hem de Körfez ülkelerine daha uzun yıllar hizmet edecek iş fırsatları aramayı sabırsızlıkla beklediklerini ifade etti.

-Suudi Arabistan ve sürdürülebilir enerji

Suudi Arabistan'ın geçtiğimiz aylarda başlattığı mega projelere İngiliz özel sektörünün gösterdiği ilgiyle ilgili bir soruyu ise Bakan Cleverly şöyle yanıtladı:

“Özel sektör şirketleri Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleriyle ilişkilerine büyük bir istekle yaklaşıyor ve öncülük ediyor. Bu devam edecek. Bu da memnun edecek bir yaklaşımdır. Ancak aynı zamanda, hükümet düzeyinde, gelecekte daha yakından ortak çalışmaların yapılmasını teşvik etmek istiyoruz. Körfez'de, ekonomiyi çeşitlendirmeyi amaçlayan reformların yanı sıra hidrokarbon, petrol ve gazdan yeşil enerjiye kademeli olarak geçiş çerçevesinde bazı heyecan verici projeler var.”

Riyad’ın sürdürülebilir enerjilere olan bağlılığını akıllıca olduğunu söyleyerek bundan duyduğu memnuniyeti de dile getiren Bakan Cleverly, “Suudi Arabistan’ın G20 dönem başkanlığını yeşil enerji üretimine olan bağlılığıyla taçlandırılan kapanış açıklamasını görünce çok mutlu olduk. Körfez ülkelerini çok olumlu bir geleceğin beklediğini düşünüyorum. Birleşik Krallık - ve şirketleri - bu geleceğin bir parçası olmaya, ekonomimizdeki ve Körfez ülkelerinin ekonomilerindeki kalkınma ve devrime katkıda bulunmaya son derece istekli” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan, G20 dönem başkanlığı süresince daha temiz ve daha uzun süreli sürdürülebilir enerji sistemleri oluşturmak için emisyonların kontrol edilmesini amaçlayan düşük karbonlu bir döngüsel ekonomi yaklaşımı benimsedi.

-Birleşik Krallık'ın Kovid-19 aşısıyla ilgili yaklaşımı

Birleşik Krallık ve Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerin önemine dikkati çeken Cleverly, Körfez ülkelerinin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ilk haftalarında, İngiliz vatandaşlarının ülkelerine geri dönüşlerinde yardımcı olma ve sağlıklarını korumak için gerekli malzemeleri sağlama konusunda Birleşik Krallık'la iyi birer müttefik ve dost ülke olarak sürdürdükleri çalışmaları dile getirdi. Cleverly, bunun için aralarındaki güçlü ilişkiye minnettar olduklarını vurguladı.

İngiliz Bakan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Birleşik Krallık bugün, aşılama alanında başarılı olduktan sonra, aşı teknolojimizi ve genom araştırmalarımızla elde ettiğimiz bilimsel sonuçları dünya ile paylaşmaya kararlıdır. Gelişmekte olan ülkelere aşı satın almak için 8,8 milyar dolar toplanan Küresel Aşı Zirvesi'nin başarısından büyük gurur duyuyoruz. Aşıların dünyanın her yerine ulaşmasını sağlamak için Körfez'deki dostlarımız ve müttefiklerimizle yakından çalışmaya devam edeceğiz. Böylece normal hayata dönebilir ve ekonomilerimizi canlandırabiliriz.”

Birleşik Krallık'ın herkesin güvenliği sağlanana kadar kimsenin güvende olmadığına inandığını söyleyen Bakan Cleverly, “Kovid-19 karşı mücadelemiz küresel bir savaştır” dedi.

-G7 dönem başkanlığı

Ülkesinin bu yıl üstleneceği G7 dönem başkanlığının pandemi sonrası toparlanma ve ‘yeniden inşa’  konularına odaklanacağını açıklayan İngiliz Bakan, “Kovid-19 salgını, tüm dünyayı kendisine uyum sağlamaya ve değiştirmeye zorladı. Birleşik Krallık, tüm ülkeler arasında bir istisna değil, ancak pandemi sonrası daha iyi bir inşa sürecine girmeye kararlıyız. Bunu yapmak için, pandemi sonrası dönemi düşünürken, salgını ve etkilerini de ele almalıyız” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Cleverly konuyla ilgili şunları söyledi:

“Bu nedenle G7 dönem başkanlığımızı küresel ekonomilerin iyileşmesine yardımcı olmaya ve pandemi sırasında ihtiyaç duyduğumuz kamu hizmetlerini güçlendirmeye adamaya karar verdik.  Uzun vadeli hedefimiz ise gezegeni kurtarmakla ilgili. Bu da Birleşik Krallık'ın Kasım ayında Glasgow'da düzenleyeceği COP26 zirvesini daha da önemli yapıyor. Birleşik Krallık, evlerde bir enerji üretimi kaynağı olarak kömür kullanımından uzaklaşmış olmaktan gurur duyuyor. Ayrıca 2020 yılında yenilenebilir enerji üretiminde en yüksek yüzdeye ulaştık. Geleneksel olarak petrol ve gaz üreten ülkeler olan Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere uluslararası ortaklarımızla yaptığımız görüşmeler, uluslararası toplumda daha yeşil bir dünya ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçme konusunda bir istek olduğunu gösterdi.”

-Londra'nın yumuşak gücü

Pandeminin Birleşik Krallık ekonomisi üzerinde etkisi büyüktü. Bu durum, dış yardımlara ayrılan payı gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 0,7'sinden yüzde 0,5'ine düşürmesine neden oldu.

Kovid-19 salgının ekonomik etkilerinin kendilerini insani yardımlara ayrılan bütçede geçici bir azaltma yapmak gibi bir takım zor kararlar almaya ittiğini ifade eden Cleverly, ancak hem Başbakan’ın hem de Hazine Bakanı’nın bunun geçici bir değişiklik olduğunu açıkça belirttiklerini hatırlatarak, “Ekonomik koşullar izin verir vermez, (GSYİH'nın) yüzde 0,7 oranındaki taahhüdümüze geri dönmeyi düşüneceğiz” şeklinde konuştu.

Ülkesinin diğer yumuşak güç mekanizmalarını ve diplomatik çabalarını kullanma konusundaki kararlılığına değinen Bakan Celeverly, “Böylece Birleşik Krallık'ın tüm dünyadaki nüfuzu, sadece sterlinle değil, aynı zamanda yaptığımız siyasi ve diplomatik çabalarla da ölçülebilecek. Örneğin, Küresel Aşı Zirvesi'ni düzenlerken buna başvurduk. Bu, tüm dünya için olduğu gibi Birleşik Krallık için de zor bir yıldı. Ancak, dünyada iyilik için bir güç ve gerçek bir küresel aktör olarak konumumuzu korumaya kararlıyız. Toplanan yardım parasını olabildiğince etkin bir şekilde harcamak için dostlarımız ve ortaklarımızla çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU