Felsefe serüvenimiz ve çeviri

Doç. Dr. Umut Hacıfevzioğlu, Independent Türkçe için yazdı

Tarihte bilinen ilk felsefe okulu M.Ö 6. yüzyılda bugünkü Aydın’ın Didim ilçesinin yakınında yer alan Miletos’ta kurulmuştu.

Bu okulun temsilcileri olan Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes insanlık tarihinin bilinen ilk filozoflarıdır. Felsefenin doğum yeri her ne kadar Anadolu olsa da yaklaşık bin yıl hüküm süren Bizans ve ardından da altı yüz yıl hüküm süren Osmanlı döneminde bu topraklarda Platon, Aristoteles ya da İbn-i Sînâ çapında bir filozof maalesef yetişmemiştir.

Yine de tarihimizde felsefenin bağımsız bir disiplin olarak modernleşme sürecinin yaşandığı on dokuzuncu yüzyılda yeniden varlık göstermesinin sevindirici bir gelişme olduğunu söylemeliyim. Söz konusu yüzyıl, Osmanlı’da Batı’nın maddi ve manevi birikiminin kazanılmaya çalışıldığı bir dönemdi. Modernleşme sürecinin başında, bilindiği gibi, Batı’nın askeri ve teknik alanda ortaya koyduğu yenilikleri kazanmaya çalıştık.

Dolayısıyla başlangıçta pratik ihtiyaçlarımızı karşılamaya çabaladık; yalnız açılan bu kapıdan, maddi ürünlerin yanında, bu ürünlerin ardındaki bilgi ve düşünce birikimini de almaya başladık. Batı’nın önce askeri ve teknik ürünleriyle tanışan toplumumuzun, çok geçmeden edebi ürünleriyle de yüz yüze gelmesiyle modernleşme sürecinin boyutları genişlemiştir.

Böylece, çok daha kapsamlı bir değişimin söz konusu olduğu bir süreç başlamış, fakat bu süreçte disiplinler bağlamında en geç kalanlardan biri maalesef felsefe olmuştur; çünkü edebi alandaki değişiklikler önce eleştirel düşünceyi gerekli kılmış ve felsefeye duyulan ihtiyaç, eleştirel düşünceye duyulan ihtiyaç sonucunda ortaya çıkmıştır.

Diğer bir ifadeyle, edebiyatın yerini ve değerini bulması için eleştirel düşünceye ihtiyaç duyulmuş, eleştirel düşünce de –felsefe ile olan ilişkisi nedeniyle- felsefenin kazanılmasını gerektirmiştir. Tam da bu koşullarda, Tanzimat döneminde Fransız aydınlanmasının öncü düşünürlerinin yapıtlarından çeviriler yapmaya başladık.

Söz konusu çevirilerin kültürümüzde felsefeye yeniden yer açılması bağlamında son derece önemli bir misyonu yerine getirdiğini düşünüyorum. Yüksek bir uygarlık kurma sürecinde çevirinin önemli bir işlevi olduğu bilinmektedir. Bunun en bilinen örneklerinden biri 8-10. yüzyıllar arasında Abbasiler döneminde İslam dünyasında yaşanmıştı.

Söz konusu dönemde Eski Yunan felsefesinden pek çok metin Arapça’ya çevrilmişti. Felsefe ve astronomiye düşkün olduğu bilinen Abbasi Halifesi El-Mansûr, ileride altın çağını yaşayacak olan İslam Felsefesi’nin ortaya çıkmasını olanaklı kılacak "tercüme hareketi"ni başlatmıştı. El-Mansûr döneminde Yunan filozofların eserlerinin Arapça’ya çevrilmesiyle başlayan "tercüme hareketi", bir diğer Abbasi Halifesi olan El-Mehdi döneminde devam etmiş, bu dönemde Aristoteles’in "Topika" adlı kitabı ile bazı Yunanca yapıtlar Arapça’ya çevrilmişti.

Harun Reşit dönemine gelindiğinde ise, 786 yılında başlatılan tercüme faaliyetleri, Anadolu’dan derlenen Yunanca eserlerin Bağdat’a nakledilmesiyle hızlanmıştı. Bütün bu çabaların sonucunda felsefe İslam dünyasında en yüksek ürünlerini 8. – 13. yüzyıllar arasında vermiş; ve Abbasiler döneminde başlayan "tercüme hareketi" Kindî, Fârâbî, İbn-i Sînâ, Gazzâlî, İbn Rüşd gibi büyük İslam Filozoflarının yetişeceği entelektüel zemini hazırlamıştı.

Türkiye’ye dönecek olursak, Tanzimat döneminde Batı’nın kimi filozoflarının eserlerinin dilimize kazandırılmasıyla başlayan süreç Cumhuriyet döneminde hız kazanmıştır. Cumhuriyet döneminde felsefe artık kurumsallaşmaya başlamış, gerek Batı gerekse de İslam felsefesinin büyük filozoflarının başyapıtlarının pek çoğu dilimize kazandırılmıştır.

Yalnız söz konusu kazanımların yeterli olmadığını belirtmek isterim. Çeviri alanında hala yapmamız gereken çok iş var. Düşünce tarihinin temel eserleri arasında yer alıp da dilimize henüz kazandırmadığımız pek çok yapıt çevrilmeyi beklemekte. Kültür Bakanlığı,  üniversitelerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımızın işbirliğiyle yeni bir "çeviri hareketi" başlatabileceğimizi düşünüyorum. 

Rahmi Karakuş, Felsefe Serüvenimiz, Aktif  Düşünce Yayınları, Ankara.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU