TÜSİAD YİK Başkanı: Demokrasinin en temel özelliklerinden birisi iktidarın seçimle el değiştirebilmesidir

Tuncay Özilhan, 2007’den bu yana 14 kez sandık kurulduğunu hatırlattı ve 31 Mart için “Bu sınavda kimin ne not aldığını ileride tarih yazacak” dedi

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı İstanbul Sabancı Center’da gerçekleşti. 

Toplantı açılışında konuşan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, sözlerine “Yıllardır tüm enerjimizi yiyip yutan seçim maratonlarından yorgun düştük. Oysa ki enerjimizi önümüzdeki 3 ayı değil, üç yılı hatta 30 yılı konuşmaya, derinde yatan sorunları çözmeye ayırmalıyız” diyerek başladı ve devam etti:

“Sonuçlanması hiç alışık olmadığımız kadar uzun süren 31 Mart seçimleri her şeyden önce ülkemiz için önemli bir demokrasi sınavı oldu. İktidar, muhalefet, Yüksek Seçim Kurulu olmak üzere devlet kurumları, bu seçimlerde büyük bir sınavla karşı karşıya kaldı. Bu sınavda kimin ne not aldığını ileride tarih yazacak.  İyi işleyen bir demokrasinin en temel özelliklerinden birisi iktidarın seçimle el değiştirebilmesidir.”

“Seçime itiraz gerekçeleri kafalarda soru işaretleri bıraktı”

Seçim sonuçlarına itirazın siyasi partilerin doğal hakkı olduğuna vurgu yapan Tuncay Özilhan, “Ancak, seçmen iradesine saygı duyulmasını da isteriz. Seçimlere yapılan itirazların niteliği, seçim kanunlarının düzgün uygulanması konusunda herkesin kafasında soru işaretleri yaratmıştır. Seçim kanununda ve uygulamadaki aksaklıkların seçimler sonrasında değil öncesinde giderilmesi, idarenin sorumluluğundadır” dedi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"12 yılda 15 seçimi neden yaptık?"

2007’den bu yana toplam 14 kez sandık kurulduğunu, İstanbul seçimleriyle bu sayının 15’e çıkacağını hatırlatan Özilhan, “Peki bu kadar seçimi biz niye yaptık?” dedi ve ekledi: 

“Yeni bir toplumsal uzlaşma sağlamak için, değişen toplumsal yapıya uygun yeni bir sistem kurmak için, güçler ayrılığının mükemmel işlediği, yürütmenin rahat çalıştığı, parlamenter denetimin etkin olduğu, hukuk devleti kurallarının sorgusuz sualsiz işlediği, ifade ve medya özgürlüklerinin güvence altına alındığı, yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından kimsenin en ufak bir kuşkusunun bile olmadığı, her vatandaşın kendisini eşit ve muteber vatandaş olarak gördüğü, kurumsal yapıların güçlü, düzenleyici kurumların bağımsızlığının garanti altına alındığı bir sistem kurmak için. Bu sistemi kurabildik mi? Bugün geldiğimiz noktaya bakarsak, henüz evet diyemiyoruz.”

“Rezervler eriyor, Türk vatandaşı Türk Lirası’ndan kaçıyor”

2023 hedeflerinden çok uzaklaşıldığına vurgu yapan Özilhan, “Türkiye 2002-2007 dönemindeki parlak günlerine bir türlü geri dönemiyor” dedi. 

“Türkiye ekonomisinin gücü sayesinde 10 yıldır tolere edilebilmiş olan zafiyet, artık işçisinden işverenine, çiftçisinden esnafına tüm kesimleri zorluyor” diyen Özilhan, Türkiye’nin küresel rekabette kan kaybettiğini ifade etti: 

“İç ve dış borç göstergeleri kötüleşiyor; bütçe dengeleri bozuluyor; ihracat artışı duraklıyor; işsiz sayısı artıyor; sanayi üretimi durağanlaşıyor; dolar cinsinden kişi başı GSYH rakamları geriliyor; rezervler eriyor; enflasyon yükseliyor; halkın alım gücü düşüyor; faiz oranları artıyor; Türk vatandaşı Türk lirasından kaçıyor ve Türkiye küresel rekabette kan kaybediyor. 

Küresel Rekabet Endeksi’ne göre 140 ülke arasında makroekonomik ortam açısından 116’ncı sıradayız. Enflasyonda 121’nci, işgücü piyasası verimliliğinde 111’nci sıradayız. Yargının bağımsızlığında 111, kamu düzenlemelerine karşı yargıda hak aramada 109, basın özgürlüğünde 129’ncu sıradayız.”

“Demokrasiler, otoriter rejimler karşısında avantaj sahibidir”

19’ncu yüzyıl Fransız düşünürü Alexis de Tocqueville’den alıntı yapan tecrübeli iş adamı şunları söyledi: 

“Demokrasiler ilk bakışta güçsüz görünebilir. Yüzeysel bakınca karmaşa olarak görülebilecek olan şey aslında daha derindeki gücün anlaşılmasını zorlaştırabilir. Demokrasiler, otoriter rejimler karşısında avantaj sahibidir. Toplumsal değişimin yakıcı olduğu, mevcut iktidarların ve liderlerin çetrefilli sorunlarla baş etmekte zorlandığı zamanlarda, toplumun önünü açan çözümleri ancak demokrasiler üretir.”

“Demokrasi oraya ya da buraya özgü olmaz”

“Üç temel alanda, yani ekonomide, iç siyasi yapıda ve dış politikada sıkışmış durumdayız. Üstelik birindeki sıkışıklık diğerini çözmeyi zorlaştırıyor” diyen Tuncay Özilhan, hukukun üstünlüğü ve demokrasi olmadan hiçbir şeyin olmayacağını söyledi ve “Demokrasinin ilkeleri evrenseldir. Oraya ya da buraya özgü olmaz. Ya bu ilkelere uyulur ve demokratik bir rejim olunur; ya da uyulmaz ve başka bir şey olunur” değerlendirmesini yaptı. 

Türkiye ittifakı vurgusu 

Sorunların çözümüne toplumdaki kamplaşmanın çözülmesinden başlanması gerektiğine vurgu yapan Özilhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye İttifakı” tabirini toplumsal uzlaşı açısından önemli bulduklarını söyledi. 

“Ekonomideki sıkıntıları aşmak için önce yönetim sistemimizdeki sıkıntıları aşmamız gerekir” diyen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı, “Aksi halde, ekonomide atılacak adımlar pansuman niteliğinde kalır; yarayı tedavi etmez” değerlendirmesinde bulundu. 


Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU