Cezadan kurtulmak için akıl hastası rolü yaparak suç işleyen çok: Hangi psikolojik sorun, suça neden oluyor, belirtileri ne?

Geçen hafta akli dengesi yerinde olmadığı öne sürülen bir kişi, üç Rus turisti bıçaklarken, bir diğeri anne ve ağabeyini öldürdü. Akli dengesi yerinde olmamak suç işleme özgürlüğü mü sağlıyor?

Saldırgan şizofreniden müzdarip insanlar cinayet gibi kimi suçları işleyebiliyor

İstanbul'da geçen hafta Beşiktaş'ta dolaşan üç Rus turist, kağıt toplayıcılığı yapan 40 yaşlarındaki Hasan Hüseyin Y. tarafından bilinmeyen bir nedenle bıçaklandı.

Turistlerin üzerinden hiçbir şey almayan ve direk saldıran Hasan Hüseyin Y., 24 saat sonra Cihangir'de bir caminin avlusunda yakalandı.

Evsiz olduğu belirlenen ve akli dengesinin yerinde olmadığı iddia edilen saldırgan ifadesinde hiç kimseden para talep etmediğini, sadece turistleri o an şeytan olarak gördüğü için bıçakladığını öne sürdü.

Ayrıca saldırganın ilk suçunun olmadığı, daha önceden "Türk bayrağına zarar verme" , "kasten yaralama", "mala zarar verme", "ruhsatsız silah bulundurma",  "bisiklet ve motor hırsızlığı", "güveni kötüye kullanma", "uyuşturucu kullanmak", "intihara teşebbüs", "hakaret" ve "tehdit" suçlarından 26 ayrı suç kaydının bulunduğu tespit edildi.

beşiktaşrus.jpg
Üç Rus turisti bıçaklayan kişi onları şeytan gibi gördüğünü iddia etti / Fotoğraf: İHA

 

Gerçekten akli dengesi yerinde olmayıp suç işleyenler de var

Suç işleyen insanların zaman zaman "cezai ehliyeti yoktur" raporu alma umuduyla akli dengesinin yerinde olmadığı intibası vermeye çalıştığı bilinen bir gerçek.

Ancak bunun yanında gerçekten de akli dengesi yerinde olmayan insanlardan kaynaklanan olaylar da mevcut ve bunlar azımsanacak düzeyde değil.

aklidengesiz.jpg
İzmit'te yaşanan bıçaklama anının görüntüsü / Fotoğraf: İHA

 

Çay içen adamı durduk yere bıçakladı

Ölüm, yaralanma veya kundaklama gibi olayların bir kısmı kimi zaman akli dengesi yerinde olmayan insanlarca gerçekleştirilebiliyor.

Örneğin 23 Eylül 2020 tarihinde İzmit'te yaşanan bir olayda daha önce annesini bıçaklayan ve akli dengesinin yerinde olmadığı belirtilen bir şahıs girdiği bir lokalde bir anda arkadaşıyla masada oturup çay içen 42 yaşındaki Volkan M.'yi sırtından ve karın boşluğundan defalarca bıçakladı.

Ağır yaralanan Volkan M., olay yerine çağrılan ambulansla Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı.

ormanıyaktı.jpg
Orman yakan kişinin akli dengesinin yerinde olmadığı iddia edildi / Fotoğraf: İHA

 

Ormanı yaktı

Yine 30 Eylül 2020 Çarşamba günü Denizli'nin Pamukkale ilçesinde akli yerinde olmayan ve raporu bulunan Çetin S.'nin çıkardığı orman yangını 1 hektarlık alan harap olduktan sonra söndürülebildi.

Anne ve ağabeyini boğup, bıçakladı

26 Ocak 2020 Pazar günü İstanbul Eyüpsultan'da oturan ve madde bağımlısı olduğu ve akli dengesinin yerinde olmadığı öne sürülen U.B. adlı şahıs, aynı evde oturduğu anne ve ağabeyini ellerine bağlayıp, başlarını bezle sardıktan sonra boğarak, bıçaklayarak öldürdü. Zanlı, daha sonra polisi arayarak teslim oldu.

Zanlının emniyet çıkışında gazetecilerin "Anneni ve abini neden öldürdün?" sorusuna verdiği "Akla mantığa uymayan şeyler yaşadım. Annemin klozetinin içerisinde yarı kullanılmış uyuşturucu maddeleri gördüm" diyerek cevap vermesi dikkat çekti.

Arşivlerde benzer vakalar çok

Bunlar yakın zamanda yaşanan ve zanlıların akli dengesinin yerinde olmadığının iddia edildiği haberlere sadece birkaç örnek.

Geçmişe yönelik arama yapıldığında benzer şekilde akli dengesi yerinde olmayanlarca işlenen çok sayıda cinayet, yaralama, yangın görülebilir.

Hatta bu yangınların bir kısmında bizzat evlerini yaktıkları veya saldırılarında ailelerini hedef aldıkları da oldu.

Can'ın anlattığı Mecidiyeköy'de sokakta insanlara durduk yere saldıran kişi ve yaşanan olay 

 

Sokaktan gelen geçene tekme tokat dalan hastanın mağduru oldu

Bu tür kişiler zaman zaman çevrelerinde hiç tanımadıkları insanlara da saldırabiliyor.

Bunlardan birinin mağduru da Bülent Can adlı kişi oldu.

Yaşadığı olayı Independent Türkçe'ye anlatan Can, Mecidiyeköy'de yolda yürürken hiç tanımadığı bir kişinin durduk yere tekmeli tokatlı saldırısına uğradığını belirterek, sonrasını şöyle anlattı:

Yürüyordum. O da karşıdan geliyordu. Hiçbir şey söylemeden bir yumruk atınca boş, bulunduğumdan ve böyle bir şey beklemediğimden yere düştüm. Sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Peşinden koşmaya çalıştığımda oradaki bir esnaf, saldırganın normal biri olmadığını söyledi. Aynı kişinin psikolojik sorunlar yaşadığını, zaman zaman hastanede kalmasına rağmen semte döndükten sonra belli dönemlerde insanlara bu tür fiziki saldırılar düzenlediğini söyledi. Hatta bu saldırılardan biri bir keresinde bir dükkanın güvenlik kamerasına takıldı. Saldırıya uğrayan bir kişi yumruklarıyla karşılık verdi. Yani her an ya birine ya da kendine zarar verecek bir olaya neden olabilir.

mustafabayram.jpg
Emekli polis Mustafa Bayram / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Emekli polis Bayram: Seri katiller şizofren

Uzun yıllar boyunca İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'nde görev yapan Mustafa Bayram, akli dengesi yerinde olmayan insanlarca gerçekleştirilen birçok suç olayına da tanık olduğunu söyledi.

Bayram, akli dengesi yerinde olmayan insanlar arasında saldırgan özellikler gösterenlerin de bulunduğunu kaydederek, seri katillerin aslında şizofren kişilikler olduğunu öne sürdü ve şu iddiada bulundu:

ABD’de de seri katillerin daha fazla olmasının nedeni bunların çoğunun bağımsız yaşaması ve kendi evlerinin bulunması. Cinayetleri de genelde kendilerine ait evlerde, mekanlarda işlerler. Bizde ise ailelerin kalabalık olması, pek çok kişinin ailesiyle yaşaması bu tür insanlar üzerinde bir çeşit kontrol sağlıyor, çok ileri gitmelerini engelliyor.

Saldırgan özellikler içeren psikolojik sorunlardan muzdarip olanların tedaviyi bırakmaları halinde tehlikeli olabildiğini belirten Bayram, tanık olduğu olayları şöyle anlattı:

hanibal.jpg
Anthony Hopkins, Hannibal filminde bir seri katili canlandırıyordu

 

"Hastane bir iğne yapıp gönderdi, annesini bıçakladı"

Annesi gelip, oğlum beni öldürecek, rahatsız demişti.  Biz de kaymakamlığa dilekçe vermesini, polis marifetiyle hastaneye kaldırılmasını söyledik. Ancak hastane bunu yatılı müşahede altında tutmak yerine bir iğne vurarak gönderiyor. Bir ay sonra o bırakılan kişiyi annesini babasını bıçaklamış halde elinde bıçakla evde beklerken almaya gittik. Maalesef bu tür saldırganlık içeren psikolojik sorunlardan muzdarip olanlar üzerinde sıkı bir denetimimiz yok.

"İşledikleri suçu inkar etmezler, iyilik yaptıklarını söylerler"

Akli dengesi bozuk olan insanların suçlarını inkar etmediklerini kaydeden Bayram, şöyle konuştu:

Çok gördüm böyle olayları. Annesini midesini yaran bir çocuğa neden böyle bir şey yaptın diye sorduğumuzda 'Annemin içinde sıkıntısı vardı onu kurtardım' cevabını aldık. Bunlar suçunu inkar etmezler. Haklı olduklarını karşılarındakine yardım etmek için o suçu işlediklerini söylerler. 

"Saatli bomba gibiler"

Bayram, saldırgan özellik gösteren psikolojik sorunlara sahip kişilerin saatli bomba gibi olduğunu, ne zaman patlayacaklarının bilinmeyeceğini öne sürerek, “Birinci derecede öldürdükleri aileleri olur genelde. Adam yatarken hayal görüyor. 'Anneme bir şey musallat oldu onu kurtarmak istedim' diye cinayet işleyen gördüm” dedi.

ayhan akcan.jpg
Psikiyatr Dr. Ayhan Akcan / Fotoğraf: Umut Vakfı

 

"Sahipsiz akıl hastaları"

Bayram, olayın polisiye yönünü anlatırken işin psikolojik yönünü de Psikiyatr Doktor Ayhan Akcan'a sorduk.

Hangi tür psikolojik rahatsızlıklardan muzdarip olanlar suça ve saldırganlığa daha yakın olabiliyor?

Psikiyatr Ayhan Akcan, bu tür kişilerle ilgili sözlerine şöyle başladı:

Sahipsiz akıl hastası denir. Ailede bıkmıştır ya da aile cahildir sahip çıkamaz. Düzenli İlaç kullanmazlar. Hasta olduklarını asla kabullenmezler. Zamanlarının çoğunu veya tamamını sokakta geçirirler. Çoğunluğu kronik şizofrendirler. Gerçeği değerlendirme yetenekleri ileri derecede bozuktur.

"Pozitif belirtileri olanlar en riskli, ses duyduklarını iddia ederler"

Akıl hastalığının pozitif ve negatif olmak üzere iki belirti grupları olduğunu kaydeden Akcan, sözlerine şöyle devam etti:

Pozitif belirtileri olanlar rahatsızlığın arttığı süreçlerde bir şeyler gördüklerini veya duyduklarını iddia ederler. Kimi zaman kendilerine bir sesin emirle öldürmesi yönünde talimat verdiğini iddia ederler ya da kendisini öldürmeye çalıştığınızı paranoya yapabilirler. Saldırgan olabilirler. Çevrelerine veya kendilerine zarar verebilirler. Negatif belirtili olanlar ise uyumsuzluk, bir şey becerememe hissizlik duygusuzluk enerji yokluğu gibi kendisiyle ilgili duygular içerisindedir. Başkalarına zarar vermezler.

"Toplumun yüzde 1'i şizofren. Şizofrenlerin dörtte biri saldırgan olabilir"

Şizofrenlerin toplum içindeki oranının yüzde 1 olduğunu, bu hastaların dörtte birinin ise saldırganlık içeren pozitif belirtileri olduğunu kaydeden Akcan, "Demek oluyor ki 16 milyonluk İstanbul’da ortalama 160 bin şizofren vardır. Bunlar içerisindeki 40 bin kişi kontrol altında tutulmaz, tedavileri sürdürülmez ise saldırgan özellikler gösterebilecek rahatsızlıktan muzdaripler" dedi.

eviniyaktı.jpg
Akcan, bu tür kişilerin kimi zaman kendi evlerini dahi yaktıklarını öne sürdü / Fotoğraf: İHA

 

"Cinayetlerin yüzde 4 ile 5'ini şizofrenler işlerler"

İşlenen cinayetlerin yüzde 4 ile 5'lik bölümünün saldırgan özellikler gösteren şizofren hastalarınca gerçekleştirildiğini öne süren Akcan, şöyle devam etti:

Fark etmezsen tedavi etmezsen cinayet gibi çok ciddi suçlar işleyebilirler. Sizin onu öldüreceğinizi sanır, o nedenle o sizi öldürür. Yangın çıkarma da sıktır. Aralarında kendi evini yakan çoktur. Aralarında intihar oranları da yüksektir. Genelde sahipsizdirler. Bu nedenle yangın veya soğukta kalıp zatürre vb. gibi nedenlerle ölenler çoktur.

Bu iki belirtiye dikkat

Bu tür rahatsızlıkları olanların belirtilerinin belli dönemlerde özellikle bahar aylarında arttığını söyleyen Akcan, yakınları bundan dolayı muzdarip olanlara şu iki uyarıda bulundu:

Uyku düzeni bozulduğunda ve kendi kendine konuşmayı arttırdığında bilin ki rahatsızlık aktif döneme girdi. Mutlaka tedavi altına alınması lazım o süreçte.

annebabasınıöldürdü.jpg
Eyüp'te annesini ve ağabeyini öldüren kişinin uyuşturucu bağımlısı ve akli dengesinin yerinde olmadığı öne sürüldü / Fotoğraf: İHA

 

Uyuşturucu da akıl hastalığını tetikliyor

Akcan, ayrıca uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının şizofreni rahatsızlığını tetiklediğini ve bu kişilerin suça yönelmesini kolaylaştırdığını söyledi.

Akıl hastası olan kişilerin çoğu zaman hasta olduğunu da düşünmediğinden verilen ilaçlara karşı direndiğini de öne süren Akcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

O nedenle anne babaları ilaçları yemeklerine ve sularına katarak vermeye çalışır. Bu nedenle anne babasını kendisini zehirlemeye çalıştığı paranoyası öldürenler olur.

Akcan, Toplum Ruh Sağlığı merkezlerini işaret etti

Peki bu tür rahatsızlıktan muzdarip insanların çevremizde olması halinde ne yapmalıyız?

Akcan, AB fonlarıyla Türkiye’nin farklı yerlerinde kurulan Toplum Ruh Sağlık Merkezleri’ne bildirilmesi halinde bu tür kişilerin tedavi edilmesi ve tedavi sürecinin kontrol altında tutulması konusunda destek olduklarını kaydetti.

sibeldolgun.jpg
Avukat Sibel Dolgun / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Akıl hastaları suç işleyince cezadan muaf olur mu?

Peki iddia edildiği gibi akli dengesi yerinde olmadığı belgelenen insanlar cezadan muaf tutuluyor mu?

Cezai ehliyet ne demek? Avukat Sibel Dolgun bu soruyu cevapladı: 

Ceza ehliyeti; bir kimsenin belirli bir tarihte ve yerde işlediği bir suça ilişkin kusur yeteneğine sahip olmasını ifade eder.
Cezai ehliyeti, kusur yeteneği göre belirlenir. Bir kimsede cezai ehliyetinin tam olması için isnat yeteneğinin iki unsurunun bir arada bulunması gerekir: bunlar irade ve algılama yetenekleridir. Suç teşkil eden bir fiil işleyen kişinin 'algılama' ve 'irade' yeteneklerinden birinin bulunmaması veya bu yeteneklerde azalma olması halinde, bu kişinin cezai ehliyetinin tam olmadığı kabul edilebilmektedir.
Suç işlediği esnada akıl hastası olan failin işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış veya tümüyle ortadan kalkmış olduğu hallerde, fail işlediği suç nedeniyle cezalandırılamaz.

Cezai ehliyeti olmadığı nasıl tespit edilir?

Dolgun'un bu soruya dair cevabı da şu şekilde oldu:

Yargısal uygulamada akıl hastalığı veya zayıflığının ceza ehliyetine etkisi mahkemeler tarafından şu şekilde tespit edilmektedir:

Tam teşekküllü ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden alınan heyet raporu ceza ehliyetinin tespitinde bilimsel ölçüt olarak kabul edilmektedir.
Adli Tıp Kurumu İhtisas Daireleri de cezai ehliyet konusunda rapor verme yetkisine sahiptir.
Ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden alınan heyet raporu ile adli tıp ihtisas dairesinin heyet raporu arasında çelişki ortaya çıkması halinde, çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Kanununun 15/f. maddesi uyarınca Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınmaktadır.

"Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri uygulanır"

Peki mahkeme suç işleyen ama akıl hastası olduğu netleşen kişilere hangi müeyyideleri uygular?

Dolgun, bu soruyu da şöyle cevapladı:

Mahkeme, akıl hastalığı veya zayıflığının etkisi altında suç işleyen kişi hakkında, hapis cezası yerine akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verebilir. Hükümlü hakkında hükmedilen hapis cezasının, hükümlünün akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine aykırı davranması halinde cezaevinde infaz edilmesine de karar verilebilir.

Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar.

Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahkeme veya hakim kararıyla serbest bırakılabilir.

Sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbi kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise, bunun süre ve aralıkları belirtilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU