Kremlin tarafından zehirlendikten sonra Almanya'dan iyileşerek dönen Navalni, ocak ayının ortalarında tutuklanmıştı. Hatta karısını da tutukladılar.

Batılı hükümetlerin serbest bırakılması talepleri olmasına rağmen, kendi tabiri ile düzmece suçlamalarla uzun müddetli hapse mahkûm edilmesi muhtemel.

Navalni ekibi yolsuzluklara örnek olarak, Putin'in Krasnodar Kray'da Novorossisk ile Tuapse arasında, bir Karadeniz sahil kasabası olan Gelencik yakınında bir saray inşa ettirdiği haberini sızdırmıştı.

Kommersant gazetesinin haberine göre, salı günü yayına giren ve akşam saatlerinde 2 milyondan fazla izlenen videoda, 100 milyar ruble harcanarak Karadeniz kıyısındaki Gelencik'te 17 bin metrekarelik bir saray inşa edildiği iddia ediliyordu. 

Bunun üzerine yandaş basın bu haberi yalanlama kampanyası başlattı. Bu da tutmayınca Putin'in gençlik arkadaşı olduğu iddia edilen milyarder Arkadi Rotenberg, "Bu benim inşa ettirdiğim rezidans" diye beyanda bulundu. Acaba bu beyan ne kadar inandırıcı oldu?

Şüphesiz Putin bu kadar güçlü bir protesto beklememişti. Geçen hafta da bu hafta pazar günü de Rusya'nın birçok yerinde dondurucu soğuklara rağmen yüzbinler sokaklara çıktılar. Bir hayli yerde "Putin hırsız" sloganları attılar.

Rusya'nın doğu kıyısındaki Vladivostok kentinde de göstericiler -25 derecede buz üzerinde dans etti, kent merkezinde yürüdü. Burada en az 120 kişinin gözaltına alındığı belirtiliyor.

Rusya'nın en önemli şehirleri Moskova ve St. Petersburg'da pazar günü oldukça büyük katılımlı protestolar oldu.

Moskova'da 7 metro hattı kapatılarak göstericilerin fazlaca katılımını engelledi. 1,500 kişi Moskova'da, 1,100 kişi, St. Petersburg'da ve 80 kadar şehirde de toplam 5 binden fazla kişi tutuklandı.

Geçen pazar tutuklananların sayısı 4 bin idi. Bu kadar büyük tutuklamalar yıllardır gerçekleşmemişti. 

Bundan önce de Habarovsk'ta yerel yöneticinin tutuklaması ile başlayan protestolar üç aydan fazla sürmüştü.

Habarovsk, Sibirya'da Çin sınırından 30 kilometre uzaklıkta yarım milyon nüfuslu bir şehir. Bütün bunlar Rusya'da keyfî yönetimine karşı tepkilerin her geçen gün arttığını gösteriyor. 

Bu protestolar yalnız Rusların yoğun olduğu şehirlerde değil, gayrı Rus unsurların yoğun olduğu bölgelere de sıçramış bulunuyor.

Bu durum sırf Putin'in yolsuzluklarına karşı çıkmayı göstermiyor. Aynı zamanda Anayasa değişikliği ile milli cumhuriyetlere yapılan baskıya bir tepki olarak algılamak da mümkün.  

Mesela orta Volga (İdil) boyunda Türk kökenli Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'da her iki haftadır oldukça yüksek katılımlı protesto gösterileri ve güvenlik güçlerinin şiddetli müdahaleleri oldu. Gösterilerde ilginç olarak Tataristan bayrakları da görüldü. 

Tabii ki halkın, bilhassa gençlerin protesto etme nedenleri sırf Navalni'yi desteklemek olmasa gerek. Çünkü Kovid-19 pandemisinin ekonomik ve sosyal sıkıntıları da protestoların nedenleri arasında sayılabilir. 

Rusya'da Putin döneminde yolsuzluk olağanüstü artmış durumda. Yoksulluk ise ülke genelinde kendisini hissettiriyor.

Rusya Devlet İstatistik Servisi (Rosstat) verilerine göre, 2020 sonu itibarıyla ülkede 19 milyon 600 bin kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Yani 146,8 milyon nüfuslu ülkede, her yedi kişiden biri aylık 10 bin 451 rublelik "yoksulluk sınırı" maaşının altında gelir elde ediyor.  

Halkın yüzde 35'inin geliri, günde 7 Amerikan dolarından az. Bu arada ise Rusya Merkez Bankası altın ve döviz rezervlerinin 592,7 milyar dolara çıktığı kamuoyuna duyuruldu.

Bağımsız bir kamuoyu araştırması, Putin'e güvenin yüzde 65'ten yüzde 53'e indiğini ilan etti. Anlaşılan bu veriler Putin'i daha da sinirlendiriyor.

Muhalefetin en etkili lideri Navalni'yi uzun süreli hapse mahkûm etme hazırlığına girişmek, göstericilere çok şiddetli müdahale etmek ve tarihte olmadığı kadar, yüzlerce gazeteciyi ve beş binden fazla göstericiyi göz altına aldırmak halkı sindirmeyi ve korku salarak yönetmeyi tercih ettiğini gösteriyor.  

Uzun vadede bunlar ne sonuç verir? Bilmek zor, fakat mutlaka iyi sonuç vermeyecektir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.