Termal konforsuz hasta eden binalar (3)

Prof. Dr. Mustafa Öztürk Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Elisa Gehin/Saint Gobain

2017 yılı verilerine göre Türkiye'de bina sayısı, 11 milyon 491 bin 320'dır. Bu binaların yüzde sekseni, yalıtımsız durumdadır. 

Başımızı sokacağımız yalıtımsız (termal konforsuz) evler, kışın üşütür ve yazın terletir. 

Homojen sıcaklığın sağlanamadığı yalıtımsız binalarda yazın soğutma, kışın ısıtma için aşırı enerji tüketilir; böylece hem bütçemize hem de gezegenimize zarar verilir. 

Bir binanın yazın güney yöndeki daireleri terletiyor ve kışın kuzey yöndeki daireler üşütüyor.

Soğuk gelmez, ısı gider.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İnsanı, ömrünün yüzde 80'nini geçirdiği termal konforsuz evler, işyerleri ve okullar hasta ediyor. 

Hasta binalar hem insanı hem de kendini hasta eder.  

İç ortamda oturan bir kişinin başı ve ayak bilekleri arasında 2 dereceden fazla sıcaklık farkı olmamalı.

Bu fark, yüksek olursa konfor şartları olumsuz etkilenir. 

Ayak ile baş arasında 2 derecelik hava sıcaklığı farkının yüzde 5'lik memnuniyetsizliğe sebep olduğu tespit edilmiştir.

Yalıtımsız binalarda başınızı dış duvara yakın koyarak yatmayınız/uyumayınız. Uyursanız hasta olabilirsiniz.  

Tekniğine uygun yalıtımlı bir binadaki konutlarda ve ofislerde kışın ısıtma ve yazın soğutma esnasında dış duvar iç yüzeyi ile iç mekan ortası arasında sıcaklık farkı 1 dereceden fazla olmaz.

Yalıtımlı binaların iç ortam havasında sıcaklık dağılımı homojen olur. 

Küresel ısınmadan dolayı sıcak hava dalgaları daha sık ve şiddetli olacaktır.
 

1.jpg
Şekil 1. AB Ülkelerinde kavurucu sıcak hava dalgaları 

 

Aşırı sıcaklıklar ölümcül olabilir. 

Konutlarda ve ofislerde sıcak hava dalgaları izlenmeli. Yalıtımsız binalarda sürekli değişen sıcak hava dalgaları insanları hasta eder. 

Bina yalıtılmadan önce ve yalıtım yapıldıktan sonra soğuk kış aylarında ve kavurucu yaz aylarında dış duvarın iç yüzeyinde ve iç mekanda sıcaklık değişimi ölçülmeli.  

Termal konforsuzluk, aşırı soğuğa veya aşırı sıcağa, yani iç mekanda bir süre için 18 derecenin altındaki veya 24 derecenin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalındığı zaman insanlar/çalışanlar ya hasta olur veya erken ölürler.

Konforsuz evlerde ve işyerlerinde sıcak hava (yüksek sıcaklık) veya soğuk hava (düşük sıcaklık), hastalıkları ve ölüm oranları artırır.

Konforsuz evler ve işyerleri ya hasta eder veya erken öldürür.

İç mekanda;

  • Yaklaşık 16 derece sıcaklıkta solunum stresi, 
  • Sıcaklık 12 derecenin altına düştüğünde kardiyovasküler stres,

başlar.

Konforsuz hava hızları pencere ve kapıların yeterince sızdırmaz olmamasının yanı sıra iç yüzey ile ortam sıcaklığı arasındaki farkın 2 dereden büyük olmasından kaynaklanır.

Konforlu bir iç mekanda duvar veya pencere iç yüzey sıcaklığı, ortam sıcaklığı arasındaki fark 2 dereceden fazla olmaz.

Aradaki sıcaklık farkı 2 dereceyi aşması halinde konforsuzluk (sağlıksızlık) iç mekan oluşur.

Isınmada ve soğutmada kullanılan enerjinin israf edildiği ve paranın savrulduğu yalıtımsız ve konforsuz binalar, insanları;

  • Kışın üşütür.
  • Yazın kavurur.
     
2.jpg
Şekil 2. Üşüten ve terleten iç mekanlar

 

Isıtmada kullanılan, 1 derecelik sıcaklık artışı;

  • Yüzde 6 ekstra enerji israfı,
  • Aynı oranda sera gazı karbon dioksit (CO2) salımı,

anlamına gelmektedir.

Duvar iç yüzey sıcaklığının düşük olması, ısının iç ortamdan soğuk yüzeylere doğru hareket etmesi, istenmeyen hava akımları (gizli cereyan) oluşturur.

Sıcak rahatsızlık ortamları, soğuk rahatsızlık ortamlarına göre hem insan performansı hem de motivasyonu için çok daha zararlı olabilir.


Ev ve işyeri iç mekanlarında sıcaklık;

  • 13 derece ve altında olduğunda kan basıncı ve kardiyovasküler hastalık riski artabilir.
  • 14-15 derece solunum yolu hastalıklarına karşı direnci azalabilir.
  • 18 derece gece yatak odası için sağlıklı.
  • 19-21 derece oturma odası sıcaklığı için uygun.
  • 24-27 derece sıcaklık, çok yüksektir, bebekler/küçük çocuklar için risklidir. 

İç mekanda sıcaklık düştükçe, hipotermi (vücudun çekirdek sıcaklığındaki düşüş) bir olasılık haline gelir.

Zamanının büyük çoğunu soğuk evlerde geçiren;

  • Yaşlılar,
  • Bebekler,
  • Hastalar, 

daha fazla fizyolojik stres yaşarlar.


Soğuk iç ortam havası yaşlılarda;

  • Refleks vazokonstriksiyona ve kan basıncının yükselmesine neden olabilir.
  • Kalp atış hızını artırabilir.

Kış aylarında doğal gaz ve elektrik kesilerek kışın evlerde ve işyerlerinde özellikle;

  • 65 yaş ve üzeri yaşlardaki kişiler,
  • 5 yaş ve altı yaşlarda olan çocuklar,

üşütülmemeli. Soğuktan en fazla negatif etkilenen bu yaş gruplarıdır.


Sıcak hava dalgaları döneminde çeşitli rahatsızlık meydana gelmektedir. Bu sürenin neredeyse yarısında şiddetli ısı stresi koşullarının meydana geldiği tespit edilmiştir.

Ek olarak, şehirlerde yaşayanlarda sıcak hava dalgası döneminde yaklaşık yüzde 13 oranında tıbbi acil durum koşulları oluşmuştur.

Öğrenme etkisi sıcaklıktan büyük ölçüde etkilenir. Sık sık değişen sıcaklık veya termal konforsuzluktan kaynaklanan rahatsızlık öğrenme hızını yavaşlatır.

Performans verilerini revize etmek için doğru öğrenme efektini seçmek önemlidir. 

İç mekanlarda sıcaklık kontrolü, konforu, konsantrasyon seviyelerini optimize etmeye ve hastalığı azaltmaya yardımcı olabilir.

Bina tasarımı ile iyi bir iç mekan iklimi elde etmenin yolları geliştirilmeli.

Verimli mantolama binalarda konfor ve refah gereksinimlerini sağlarken binaların enerji talebini azaltmaya çalışmak her zamankinden daha önemlidir.

Termal konforda iyileşme, insanları daha fazla motive eder ve daha yüksek motivasyon performansını artırır. 

Sağlık ve mutluluk, binanın termal konforuna güçlü bir şekilde bağlıdır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU