Ahmet Türk sessizliğini bozdu: Türkiye gerçekten akıllı olsaydı, Kürtlerin hak ve hukukunu esas alsaydı bugün Ortadoğu’da en güçlü devlet olurdu

Independent Türkçe'den Gülbahar Altaş'a röportaj veren Ahmet Türk, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu

Ahmet Türk / Fotoğraf: Independent Türkçe - Gülbahar Altaş

Ahmet Türk sessizliğini bozdu: Türkiye gerçekten akıllı olsaydı, Kürtlerin hak ve hukukunu esas alsaydı bugün Ortadoğu'da en güçlü devlet olurdu

Kürt siyasetinin önemli isimlerinden 79 yaşındaki Ahmet Türk, milletvekili ağabeyi Abdurrahim Türk'ün öldürülmesi ile siyaset yolculuğuna başladı.

1973 yılında Demokrat Parti'den (DP) 15. dönem milletvekili seçilen Türk, bir süre sonra CHP'ye katıldı.

12 Eylül 1980 askeri darbesiyle tutuklanarak, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi'nde ağır işkencelerden geçti. 

1987 yılında Sosyal Demokrat Halkçı Parti'ne (SHP) katılan Türk, 1989 yılında Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen Halepçe Katliamını konu alan "Kürt Ulusal Kimliği ve İnsan Hakları" konferansına katıldığı gerekçesiyle partisinden ihraç edildi.

1990'da Kürt siyasi hareketinin ilk yasal temsilcisi kabul edilen HEP'in (Halkın Emek Partisi) kurucuları arasında yer aldı. 2009 yılında kapatılan DTP'nin kurucularından olan Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ile birlikte ilk kez eş başkanlık sistemini uyguladı.

2007 Genel Seçimlerinde Bağımsız Mardin Milletvekili olarak meclise girdi, kurucusu olduğu DTP, 2009 yılında kapatılınca milletvekilliği düştü.

2014 yılında Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten 2 yıl sonra, Ocak 2016 tarihinde hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olmak", "silahlı terör örgütü propagandası yapmak" ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasına "muhalefet" gerekçesiyle 7 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

17 Kasım 2016'da İçişleri Bakanlığı'nca görevden alınarak, yerine kayyım atanan Ahmet Türk, 21 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alınarak, yerine yine kayyım atandı. 24 Kasım 2016 tarihinde savcılık sorgusu ardından Sulh Ceza Hakimliği'ne çıkarılmasının akabinde, tutuklanarak İstanbul Silivri Cezaevi'ne gönderildi.

15 Ocak 2017'de Elazığ T Tipi Cezaevi'ne nakledildi. Sağlık sorunları sebebiyle, 3 Şubat 2017'de adli kontrol şartıyla tahliye edilirken, 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde yüzde 56,24 oyla tekrar HDP Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı seçildi ancak 19 Ağustos 2019'da görevden yine alınarak, yerine kayyım atandı.

Son olarak Ahmet Türk, geçen yıl Kobani, eylemleri soruşturması kapsamında gözaltına alınmış, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

"5 dönem Mardin milletvekilliği yaptı, 2 kez dokunulmazlığı kaldırıldı, 5 yıl siyasetten men edildi"

Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Ahmet Türk, gerek 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a gerekse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a "Kürt sorununun" çözümü konusunda Abdullah Öcalan ile görüşmede aracılık etmekle birlikte, Kürt sorunu ve Türkiye'de demokratikleşmede uluslararası düzeyde muhatap alınan bir Kürt siyasetçi olarak kabul görüyor.

Siyaset yaşamı boyunca farklı partilerden 5 dönem Mardin milletvekilliği yapan Türk, bu süreçte 2 kez dokunulmazlığı kaldırıldı, 5 yıl siyasetten men edildi, saldırı ve işkencelere maruz kaldı.

Ahmet Türk, son yıllarda ise zamanını daha çok Mardin merkezdeki evinde ve Derik ilçesinde doğduğu ve kaleyi anımsatan dedesi tarafından inşa edilen "Kasrı Kanco" adı verilen evinde zamanını geçiriyor.

ahmet türk 3.jpeg
Ahmet Türk / Fotoğraf: Independent Türkçe - Gülbahar Altaş

 

Uzun zamandır basına konuşmayan ve sessizliğini koruyan 79 yaşındaki Ahmet Türk, Mardin'deki evinde Independent Türkçe'ye Türkiye'de erken seçim söylemleri, Türkiye'nin AB'ye üyeliği, Kürtler arasında yaşanan uyuşmazlıkları, ismini zikretmediği ancak "örgüt" olarak tanımladığı PKK ve ABD'nin yeni göreve başlayan Başkanı Joe Biden ve Kürtler hakkında konuştu.

"Cumhurbaşkanı ve partisi Türkiye'de kendi başına iktidar olabilme şansını hemen hemen kaybediyor"

Türkiye'de bir süredir konuşulan olası erken seçime dair Ahmet Türk, "Evet, bu konuda farklı görüşler var. 2021 yılı için erken seçimin olabileceği söyleniyor. Şahsi görüşüm, bir erken seçimin olabilmesi için her kesin kendi hesabını doğru yaptıktan sonra karar vermesi gerekiyor. Bugün cumhurbaşkanı ve partisi Türkiye'de kendi başına iktidar olabilme şansını hemen hemen kaybediyor. Cumhurbaşkanlığı da bir tehlikede. Gördüğüm kadarıyla bu ittifaklar üzerinde uğraşarak, çalışarak bunu sağlamaya çalışıyor. Bizde, kimlerle ittifak yapabilir böyle bir ittifak gerçekleşebilir mi, gerçekleşemez mi? Diye gözlemliyoruz. Mesela; Saadet ve Gelecek Partisi gibi partilerle bir ittifak gerçekleştirirse erken seçime gidebilir. Ama bunu sağlayamadığı zaman, bana göre erken seçim çok zor gibi görünüyor" dedi.

AK Parti'nin, Gelecek Partisi ya da DEVA ile ittifak yapma ihtimali var mı?

Erken seçim olması halinde AK Parti'nin, Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki Gelecek Partisi ya da Ali Babacan başkanlığındaki DEVA Partisi ile ittifak yapma ihtimali var mı? sorusuna Türk, "Siyasette her şey mümkün. Uzun bir dönem birlikte çalıştılar. Parti içlerinde anlaşamayarak, ayrılıp yeni partiler kursalar da bu seçimde, ittifak yapmayacakları anlamı çıkmaz" yanıtını verdi.

"Kürtler artık bir bilince ulaşmış durumda, erken seçim Kürtlerin lehine"

"Tabii, Kürtlerin sonuçta bir siyasi partisi var ve her gün de Milliyetçi Hareket Partisi tarafından kapatmayla ilgili tehdit ediliyor" diyen Ahmet Türk, Olabilecek erken seçimde Kürtlerin izlemesi gereken yola ilişkin, şu görüşlerini dile getirdi:

"Ancak Kürtler artık bir bilince ulaşmış durumda. Nasıl hareket edeceğini ne yapacağını hesaplayan bilen bir noktadadır. Erken seçimin de Kürtlerin aleyhinde olmayacağını düşünüyorum. Hatta bazı taşların sökülmesi veya değişmesi sonucunda farklı bir süreçte başlayabilir. Çünkü demokrasinin olmadığı yerde değişim ve dönüşümün kolay olmayacağını hepimiz biliyoruz. Ama demokratik bir Türkiye en azından demokrasi prensiplerini, bir yerden muhafaza eden bir Türkiye'de farklı bazı şeyler gelişebilir. Şunu da görmeye başladık, demokrasi olmadan hiçbir şey çözülmüyor, sorunlar çözülemez de... Bugün Türkiye'nin demokratikleşmesi, demokratik bir Türkiye ve bütün halkların ortak demokratik değerlerde buluşması sonucunda, ancak değişim ve dönüşüm gerçekleştirebilir. Bu nedenle de ortak demokratik mücadelenin yapılmasını önemsiyoruz. Bu konuda da Kürtler en demokratik şekilde rolünü ortaya koyacaktır. Ortaya koymasını da bekliyoruz."

"AB'yi ve demokrasiyi içselleştirmeden, 'Avrupa Birliği'ne gireceğiz, Avrupa'nın bir parçası olacağız' bunlar hep lafta kalır"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 12 Ocak'ta, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Ankara büyükelçileriyle Çankaya Köşkü'nde bir araya gelmesi sırasında yaptığı konuşmasında, "Nihai hedefimiz olan tam üyelikten hiçbir zaman vazgeçmedik. Reformlar konusunda yapılan çalışmaları yakında kamuoyuna açıklayacağız" diyerek, Türkiye'nin, Avrupa ailesindeki yerini alması gerektiğini söyledi.

ahmet-türk-2.jpg
Ahmet Türk / Fotoğraf: Independent Türkçe - Gülbahar Altaş

 

Ahmet Türk, Erdoğan'ın söz konusu açıklamalarına ilişkin ise, "Avrupa Birliğini ve demokrasi kriterlerini içselleştirdiğinizde, değişim ve dönüşüm yapabilirsiniz. Bunların içselleştirmeden, 'Avrupa Birliği'ne gireceğiz, Avrupa'nın bir parçası olacağız' bunlar hep lafta kalır. Yani içinde bir değişim dönüşüm yapılmalıdır. Açıkçası Kürtler bugün bir halktır. Bir halkın kimliğini, kültürünü kabullenmediği zaman, bir halk olduğunu kabullenmediği zaman, böyle sıradan söylemlerin hiçbir anlamı yok."

"Geçmişte bir barış süreci başlatıldı. O zaman da ifade ettik"

Çözüm sürecine de değinen Türk, "Geçmişte bir barış süreci başlatıldı. O zaman da şunu ifade ettik. Eğer devlet Kürtlerin bir kimliğinin olduğunu, bir kültürünün olduğunu, bir hakkının olduğunu içselleştirmese bunu çözmek kolay değil! Sonuç budur… Yani bir değişim bir dönüşüm yapmak isterseniz, Avrupa Birliği'ne mesaj vermek istiyorsanız, kendi içinizde bir değişim yapmanız lazım. İnsan hakları ve başkalarının hukukunun olduğunu kabullenmeniz lazım. Siz bunları kabul etmedikten sonra, Avrupa Birliği'ne mesaj göndermek, Amerika'ya yeniden mesaj göndermek, Türkiye'de çok fazla değişim ve dönüşümü sağlayamaz" dedi.

"Kürtleri potansiyel bir tehlike olarak görmekten bir türlü kendilerini kurtaramadılar"

İktidarın görüşmelerde Kürtlere dair meselelerde HDP'yi "muhatap" almamasına dair Türk;

"Bu sadece Kürtler için değil, Kürtler için de tehlikeli bir politikadır. Bugün toplumu kutuplaştırmaya götüren, politikaların, Türkiye'ye menfaati yoktur. Türkiye'nin kendi içinde sıkıntılı bir süreci yaşamaktan başka bir işe yaramıyor. Oysaki biliyoruz ki Türkiye'de Kürtler'in, Türkiye'den ayrılma gibi bir plan ve programı yok. Türkiye'de ortak demokratik değerler üzerinde buluşma talebi var. Bu nedenle Türkiye gerçekten akıllı olsaydı, Kürtlerin hak ve hukukunu esas alsaydı bugün Ortadoğu'da en güçlü devlet olurdu. Ama maalesef Kürtleri, potansiyel bir tehlike olarak görmekten bir türlü kendilerini kurtaramadılar. Oysaki Kürtler, Türk halkı için, potansiyel tehlike değildir. Bin yıllık bir dostluğu var. Bugün ki siyaset maalesef, kutuplaşmanın, büyümesine ötekileştiren politikalarının bütün topluma yansımasına neden olmaktadır."

"Kürtler kendi içlerinde sürdürülebilir bir siyaset yürütmüyor"

Özellikle son dönemde Irak Kürdistan Bölgesi'nde (IKB) PKK ile Peşmerge Güçleri arasında aralıklarla çatışmanın yanı sıra Kürt taraflar arasında yaşanan uyuşmazlıklara da değinen Ahmet Türk, Kürtlerin kendi içlerinde sürdürülebilir bir siyaset yürütmediğine dikkat çekerek, "Kürtlerin birliği diyoruz. Ancak Kürtlerin birliği tek bir düşünce ve fikir üzerine kurulmuyor. Her kim taraf ve şahıs olursa kendi fikirleriyle Kürtlerin birliğini oluşturacağım diyorsa da bu da doğru değil. Kürtler içinde demokratik bir temelin oluşturulması gerekiyor. Taraflar kendi düşüncelerini karşılıklı bir şekilde baskın kurarak söz konusu birliği oluşturamaz. Bu hiçbir zaman hayata geçirilemez. Şu bir gerçek ki halkımızın istediği demokrasidir. Demokratik bölge kurulmazsa hiçbir sorun çözülemez" dedi.

"Kürtler, kendi içinde birliği olmadığı için uluslararası arenadan da Kürtlere yönelik doğru ve gerçekçi bir yardım da ortaya çıkmıyor"

"Örgütler, temel ilke olarak demokrasi üzerinde oluşturmalı ve uluslararası bir siyaset yürüterek halkının haklarını savunmalıdır. Tüm örgüt ve oluşumlar bu şekilde halkının haklarını koruması gerekiyor" diyen Kürt siyasetçi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yıllardır çatışma ve savaşlar yaşanıyor ve şimdiye kadar yaşananlar Kürt halkının, istek ve taleplerini belli bir aşamaya, neticeye ulaştırmıyor. Bunları görmemiz gerekiyor ve geçen süreç içerisinde de tecrübe ettik! Kürtlerin şimdiye kadar yürüttükleri siyaseti gözden geçirmesi gerekiyor. Hakikat şu ki; şunu da göz önüne almamız gerekiyor, Kürtler, kendi içinde birliği olmadığı için uluslararası arenada da Kürtlere yönelik doğru ve gerçekçi bir yardım ortaya çıkmıyor."

"Umarım günümüzde ABD, Avrupa ve diğer ülkeler Kürt halkına, daha çok dürüstçe yakınlaşır"

ABD'de Joe Biden'in seçilerek bir değişime gittiğini belirterek, "Ancak şunu da biliyoruz, kendi çıkarları üzerinde kurulmuş ve çalışıyorlar. Umarım günümüzde ABD, Avrupa ve diğer ülkeler Kürt halkına, daha çok dürüstçe yakınlaşır. Elbette şüphelerimiz var, nitekim tarihte de yaşadığımız gibi birçok kez Kürtlere ellerin uzatsalar da neticede Kürtleri yalnız da bırakmışlardır" sözlerini kullandı.

Biden'in seçilmesiyle, Türkiye'nin ve ABD'nin Kürt siyasetinde değişme olup olmayacağına dair ise, Ahmet Türk, "Elbette Türkiye, ABD'nin istediği gibi bir siyaset yürütmüyor, ancak Türkiye-ABD ilişkileri de hiçbir zaman tam anlamıyla ayrıldığını/ayrılacağını söyleyemeyiz. Sonuç olarak uzlaşacak konularda gündeme geleceklerdir. Hali hazırda iki taraf arasında ilişkilerin hangi konular ve nasıl değişeceğini bilemiyoruz. Türkiye AB'yi ne kadar yakın olacak belli değil. Ancak bugün için Kürtler açısında çok şey değişeceğini ya da ABD'nin her halükâr Kürtlere yardım edeceği konusunda fikir yürütmemiz halinde kendimizi kandırmış olacağız. Biz Kürtler açısında da bir eksiklik olur" ifadelerini kullandı.  

"Kürtler yürütülen diplomasi ve siyaseti iyi okumalıdır"

Kürtlerin'de yürüttükleri diplomasi ve siyaseti iyi yapması ve okuması gerektiğini vurgulayan Türk, "Kaç milyon mazlum insan haklarını, kimliğini ve dilini kabul ettirmek istiyor. Bu doğrultuda 'demokrasi istiyoruz' veya 'demokratız' diyen devletler mazlum bir halkın taleplerini görmesi, göz önüne alması gerekiyor" dedi. 

"Kürtler arasında birliği istemeyenler bir ders çıkaracaktır"

Kürtler arasında birlik oluşturmanın önemli olduğunu kaydeden Ahmet Türk, Kürtlere şu mesajı verdi:

"Öncelikle Kürtler arasında gerçek anlamda bir birliğin sağlanması demek, Kürtlere yapılacak saldırıların azalması anlamına geliyor. Yani 'birlik' halka bir güç verecektir. Kürtler arasında birliği istemeyenler de bu durumdan bir ders çıkaracaktır. Bu nedenle de belirttiğim gibi, tüm Kürt siyasi tarafları kendilerini ve yaptıklarını sorgulaması gerekiyor. Demokrasi ruhunun oluşturulması gerekiyor. Demokrasinin güvencesi üzerinden amaçları doğrultusunda hizmet ederek, Kürtlerin birliğini oluşturmaları gerekiyor.

Hepimiz biliyoruz ki Kürtler, farklı fikir ve düşünce ayrılıklarına sahip, ancak diyoruz ki bu farklılıklar ulusal çıkarların arkasında kalmalıdır. Eğer, bu farklılıklarını tüm ulusal çıkarların önüne koyarlarsa, Kürtler mahvolur. Dünyadaki Marksistler de günümüzde ulusal ve siyasi meseleleri ayrı okunması gerektiğine dikkat çekiyorlar. Kürt halkının sorunu ulusal bir sorundur. Bunu da demokratik, ılımlı ve diyalog temelinde bir siyaset yürütmesidir. Umut ediyorum ki, tüm Kürt siyasetçiler, kendileriyle yüzleşip, Kürtler arasında çatışma ve kaos ortamı yaratmaz."

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU