TİP Genel Başkanı Baş: Türkiye, hukuk tarihinin en karanlık günlerinden geçiyor

Baş konuşmasında, "Yerel mahkemelerin AYM kararlarını tanımaması ve hukuk kurumlarının bir bütün olarak siyasi iktidarın enstrümanı haline gelmesi son derece tehlikeli bir hal almış durumda" ifadelerini kullandı

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

Somalı ve Ermenekli madencilerin tazminat mücadelesinin zaferle sonuçlandığını hatırlatan Baş, “Bağımsız Maden İş sendikasının da öncülüğünde verilen mücadele, sergilenen direniş nihayet bir sonuca varıyor” dedi.

Tarım işçilerinin sorunlarına değinen Erkan Baş, “Bugün en büyük mağduriyeti yaşayan bir diğer kesim tarım emekçileri, köylüler” dedi.

Baş, Pandemi sürecinin ardından gelen plansız ve desteksiz kapatmaların, tarım işçilerinin dertlerini büyüttüğünü söyleyerek şunları kaydetti:

Restoranların kapanmış olması gibi pek çok nedenden ötürü soğan, patates üreticilerinin ürünleri ellerinde çürüyor. Soğan üreticisinin elindeki ürünlerin yüzde 20’si çürümüş durumda… Ve yetmiyor, Ziraat Mühendisleri Odası’nın verilerine göre kimyasal gübre fiyatları da yüzde 80 oranında artmış. Uzatmayalım tarım emekçisinin, üretici köylünün durumu bu! Pandemi filan değil, işte bu düzen bizi yok ediyor, öldürüyor.

"İşte Selefi örgütlenmeler burada türüyor"

Salgın sürecindeki "uzaktan eğitim" uygulamasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Baş, “Tableti, bilgisayarı veya internet erişimi olmadığı için eğitim alamamaları onların suçu değil. Onların velilerinin suçu değil. Öğretmenlerinin suçu değil.  Bu iktidarın suçu” ifadelerini kullandı.

Baş şöyle devam etti:

Bakın DİSK’in rakamlarına göre bu ülkede 2 milyona yakın çocuk işçi var.  Eğitim-Sen’in rakamlarına göre, 11 milyon öğrenciden 4 milyona yakını uzaktan eğitime katılamıyor. Türkiye’nin bundan büyük sorunu yok! O eğitim alabilenlerin de nasıl bir müfredatla okudukları ayrı bir sorun. Onlar da bilimsel ve nitelikli bir eğitim alamasın diye, gelecekte haklarını savunacak bir yurttaş olmasınlar diye MEB elinden geleni yapıyor.

Türkiye Diyanet Vakfı'nın desteğiyle Suriye'nin Azez kentinde 105 çocuğun " hafızlık"eğitimi almasına ilişkin de açıklamalarda bulunan Baş şöyle devam etti:

Türkiye’deki eğitimin, Diyanet’le, çeşitli vakıf ve dernek görünümündeki tarikatlarla nasıl gerici bir hale getirildiğini biliyoruz. Ama bu bağnazlık, yobazlık kendi topraklarımızla da sınırlı değil. TRT Arapçanın paylaştığı bu görüntüler, Saray Rejiminin nasıl bir yobazlık ihraç ettiğini de gözler önüne seriyor. Diyanet Vakfı’nın sponsorluğunda Suriye’nin Azez kentinde yapılan hafızlık eğitimleri sonucunda çocuklara sertifikaları verilmiş. O çocuklar, kız erkek diye ayrılmış. Kız çocukların tamamının yüzleri dâhil her tarafı kapalı. İşte Selefi örgütlenmeler, işte IŞİD’ler, EL Kaideler buralardan türüyor. İşte Diyanet ve saray rejiminin misyonlarından biri de bu. Tüm din istismarcısı, yobaz vakıf ve dernekler derhal çocuklarımızdan elini çekmelidir.

"Türkiye, hukuk tarihinin en karanlık günlerinden geçiyor"

Baş, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının AK Parti hükümeti tarafından ‘bağlayıcı değildir’ denilerek uygulanmadığını söyledi.

Türkiye'nin hukuk tarihinde en karanlık günlerinden geçtiğini savunan Baş şöyle devam etti:

Açık, tartışmasız Anayasa hükmüne rağmen AHİM kararlarının uygulanmaması, en yetkili ağızlardan bağlayıcı olmadığı gibi saçma sapan iddiaların dile getirilmesi, yerel mahkemelerin AYM kararlarını tanımaması ve hukuk kurumlarının bir bütün olarak siyasi iktidarın enstüramanı haline gelmesi son derece tehlikeli bir hal almış durumda. Son olarak bir gün bile Yargıtay’da görev yapmamış bir kişinin Yargıtay üyesi olarak sözde seçimlere katılması ve ardından Yargıtay üyeleri arasından seçilen AYM üyesi olarak atanması başlı başına bir skandaldır! Hukuk düzenin tepesi böyle dizayn edilince de olmaz denilen her şey olabiliyor. Geçen hafta İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3'üncü Ceza Dairesi’nin açıklanan kararı, Gezi Parkı davasında yargılanan tüm arkadaşlarımız için daha önce verilmiş beraat kararının bozulduğunu öğrenmiş olduk. Şimdi yandaş medyada çıkan haberlerden anlıyoruz ki, istinafın beraati bozması yetmeyecek, davanın da genişlemesi yönünde çaba harcayacaklar.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU