ABD'nin yeni bir Suriye politikasına ihtiyacı var

Yeni yönetim, diplomasiye öncelik vererek ABD'nin Suriye politikasını yeniden değerlendirme fırsatına sahip

ABD, son dönemde Suriye'nin kuzeydoğusundaki asker sayısını artırdı (Reuters)

Seçilmiş Başkan Joe Biden, şiddetli stratejik ve insani riskler oluşturmaya devam eden Suriye'deki 10 yıllık bir krizi miras alacak. Yeni yönetim, çıkarlarımızı geliştirmek için diplomasiye öncelik vererek ABD'nin Suriye politikasını yeniden değerlendirme fırsatına sahip.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Birimiz yıllardır Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın ve Suriye'nin iç ve dış politikalarının sert bir eleştirmeni olarak tanınıyor. Diğerimiz de, tek başına baskının sorunlu davranış olarak gördüğümüz şeyi değiştireceği fikrinin güçlü bir eleştirmeni. Özellikle Devlet Başkanı Esad’la ilgili politika farklılıklarımız gücünü koruyor ve bu nedenle ortak tavsiyemiz çok daha önemli hale geliyor. Aslında, Suriye'nin kuzeydoğusundaki IŞİD tehdidiyle mücadele haricinde, 2011'den bu yana ABD politikasının olumlu sonuçlar vermekte başarısız olduğu ve bir eksenin gerekli olduğu konusunda hemfikiriz.

ABD'nin Suriye'deki çıkarları terör örgütlerinin oluşturduğu tehdidin ortadan kaldırılmasını, kimyasal silahların kullanımının ve yayılmasının önlenmesini ve savaş, baskı, yolsuzluk ve yaptırımların bir araya gelmesiyle hayatları paramparça olan milyonlarca sivilin acısını hafifletmeyi kapsıyor.

Ayrıca Suriye; ABD ve Rusya, İsrail ve İran, Rusya ve Türkiye, Türkiye ve ABD destekli Kürtler dahil dış güçler arasındaki çatışmalar için bir düğüm noktası. Bir diğer önemli mesele de, kitlesel göçün popülist tepkiyi körüklemeye devam ettiği komşu ülkeler ve Avrupa üzerindeki mülteci yükü.

Suriye'ye izolasyon ve yaptırımlar üzerine kurulu mevcut ABD politikası ülkenin halihazırda savaşla harap olmuş ekonomisini felce uğratmayı başardı, ancak davranışta değişiklik yaratamadı. Esad'a yönünü değiştirmesi veya iktidarı terk etmesi için baskı yapmak üzere muhalif grupları eğitmeye, donatmaya ve silahlandırmaya yönelik önceki çabalar da aynı şekilde başarısız oldu. Bu politikalar daha çok Suriye'nin Rusya ve İran'a daha fazla bel bağlamasına katkıda bulundu.
 


ABD ve AB yaptırımları ciddi eksikliklere yol açtı ve Suriye para biriminin çökmesine katkıda bulundu, ancak bunlar ne Esad'ın içerideki çekirdek seçmenleri arasında ona olan temel desteği zayıflattı ne de yönetici elitin konumunu değiştirdi. Yaptırım politikası ABD'yi kenarda bıraktı ve Suriye'nin geleceğinde ana söz sahipleri Rusya, Türkiye ve İran oldu. Bu arada, Cenevre'de anayasal reformlara odaklanan BM öncülüğündeki diplomatik çabalar durdu.

Daha da kötüsü, Suriye'ye yönelik cezai yaptırımlar sıradan Suriyelilerin sefaletini derinleştirip uzatarak savaş vurguncularına olanak sağlıyor, istikrar ve uzun vadeli reformun potansiyel itici gücü olan Suriyeli orta sınıfı yok ederek istenmeyen kötü insani sonuçlar üretiyor. Yaptırımlar nedeniyle ülke yönetiminin zarar görmediğini varsaymak yerindedir.

ABD şimdi, yalnızca yarası kapanmayan bir devlet başarısızlığına katkıda bulunan mevcut yaklaşım ve eğer uygulanırsa ABD ve AB'nin hedeflenen yardım ve yaptırım düzenlemeleriyle uyumlu bir dizi somut ve doğrulanabilir adım üzerinden Suriye hükümetiyle iletişim kurma yönünde yeniden tasarlanmış bir diplomatik süreç arasında seçim yapmakla karşı karşıya.

Bu çerçevenin amacı, Suriye'deki yokuş aşağı gidişatı durdurmak ve münferit konularda ilerleme sağlayan aşamalı bir yaklaşım sunup Suriye hükümetine ve destekçilerine mevcut ekonomik ve insani krizden net bir çıkış yolu sağlayarak diplomasiyi yeniden canlandırmak olacaktır. Bu, Suriye'nin İran ve Rusya’yla ittifakının yol açtığı stratejik sorunu ele almıyor, ABD açısından uygunsuz ve Suriye'deki korkunç ölümlerle yıkımdan kimseyi sorumlu tutmuyor. Ancak mevcut yaklaşımın da böyle bir etkisi yok.

Böyle bir çerçevenin yapı taşları ocak başında Carter Merkezi’nin yayımladığı raporda detaylı olarak ele alınıyor ve Merkez'in ülkenin farklı siyasi kesimlerinden Suriyelilerle ve uluslararası toplumla yaptığı kapsamlı istişarelere dayanıyor.

Öncelikle ABD, Suriye'de Kovid-19’la mücadele amaçlı tüm insani çabaları yaptırımlardan muaf tutmayı düşünmelidir. Hastaneler, okullar ve sulama tesisleri gibi temel sivil altyapının yeniden inşasını kolaylaştırmak da aynı derecede acildir. Daha sonra, ABD ve Avrupa yaptırımlarının aşamalı ve geri döndürülebilir şekilde gevşetilmesi geliyor.

Bu adımlar ancak ABD ve Avrupalı müttefikleri Suriye hükümetiyle müzakere edilen somut adımların uygulanacağı doğruladığında atılabilir. İzleme mekanizmaları ilerlemeyi belirleyecektir. Adımlar arasında siyasi tutukluların serbest bırakılması, geri dönen mültecilerin değer verilerek karşılanması, sivillerin korunması ve ülke çapında engelsiz insani erişim, geride kalan kimyasal silahların ortadan kaldırılması ve BM'nin Cenevre sürecine iyi niyetli katılım ve daha fazla ademi merkezileşme dahil siyasi ve güvenlik sektörü reformları yer alacaktır.

Yine de hayallere yer olmamalı, başarının önünde büyük engeller var. Suriye yönetimi uzlaşma yönünde pek istekli görünmedi. Bu adım adım ilerleyen yaklaşımdaki ivme, Suriye'nin doğrulanabilir eylemini gerektiriyor ve reforma yalnızca sözde bağlı kalmak, ABD ve Avrupa teşviklerinin askıya alınmasıyla sonuçlanarak yaptırımların geri dönüşünü tetikleyecektir.

Esad'ın gidişini savunan çoğu ülke, bu aşırılıktan yana talebi yıllar önce terk etti. Ancak, bu etkileşime dayalı ve aşamalı öneriyle öngörülen reformlardan hiçbirini üretemeyen baskı ve tecrit politikalarını sürdürdüler. Bu, son 10 yıldaki ölümlerin ve yıkımların çoğundan sorumlu olan Suriye hükümetine bir hediye değil. Daha ziyade, statükonun sürdürülmesinin aniden 2011'den bu yana tanık olduklarımızdan farklı sonuçlar üretmeyeceğinin bir göstergesi. ABD ve Avrupa, karşılıklı adımlardan oluşan müzakere edilmiş bir menüyü kamuoyuna açıklayarak, esasen şimdiye kadar reddedilen reformları gerçekleştirmesi için Suriye'ye farklı türde bir baskı uygulayabilir.

ABD başkanlığındaki değişiklik, bu yeni yaklaşımı eksene yerleştirmek ve test etmek için bir fırsat sunuyor.



* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

responsiblestatecraft.org/2021

Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Sait Akçay

DAHA FAZLA HABER OKU