Çin, Asya’nın musluğunu kapatacak mı?

Çin su alanındaki hegemonyasını komşularına karşı kullanmakta asla tereddüt etmedi. Yarlung Zangbo Nehri üzerinde kurmayı planladığı yeni mega barajıyla bu yaklaşımı bir sonraki aşamaya taşıyor

Brahmaputra Nehri, Asya'nın en büyük su kaynaklarından biri (Reuters)

Asya ekonomileri Kovid-19 resesyonundan kurtulduktan sonra bile, Çin’in ulusal sınırları aşan nehirlere çılgınca barajlar ve su depoları inşa etme stratejisi bu ülkeleri uzun vadeli bir ekonomik refah önündeki daha kalıcı bir engelle karşı karşıya getirecek: Su kıtlığı. Çin'in kısa süre önce açıkladığı, daha çok Brahmaputra olarak bilinen Yarlung Zangbo Nehri’nde bir mega baraj inşa etme planı, şimdiye kadarki en büyük tehdit olabilir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Çin, su zengini Tibet Platosu ve Sincan gibi etnik azınlık bölgelerinin ilhakı sayesinde Asya'nın su haritasında hakim konumda. Çin'in Güney Çin Denizi ve küçük Bhutan'ı bile hedef aldığı Himalayalar'daki bölgesel büyümesine, ulus sınırlarını aşan nehir havzalarında su kaynaklarına el konması gibi daha gizli çabalar da eşlik ediyor. Bu Tayland, Laos, Kamboçya, Nepal, Kazakistan ve Kuzey Kore gibi arkadaş canlısı ve uysal komşuları bile dışarıda bırakmayan bir strateji. Doğrusu Çin, su hegemonyasını 18 komşusuna karşı kullanmakta tereddüt etmiyor.

Sonuçları ciddi oldu. Örneğin Çin’in güneydoğu Asya’daki ana su yolu olan Mekong Nehri üzerindeki 11 mega barajı, nehrin aşağı tarafında tekrarlayan kuraklıklara yol açtı ve Mekong Havzası’nı güvenlik ve çevre açısından sorunlu bir bölgeye dönüştürdü. Bu arada, Çin büyük oranda kurak Orta Asya’da, ilhak ettiği Sincan'dan doğan İli ve İrtiş Nehirlerinin sularının yönünü değiştirdi. Suyun İli'den başka yere yönlendirilmesi, Kazakistan'daki Balkaş Gölü’nün, 40 yıldan kısa bir sürede tamamen kuruyan Aral Gölü’ne dönüşmesi riskine yol açıyor.

Çin’in, Hindistan’la yoğun şekilde askerileştirilmiş tartışmalı sınırı yakınındaki Brahmaputra’ya baraj kurma planı sürpriz olamasa gerek. Avustralya'da yayımlanan bir makaleye işaret eden Çin’deki komünist gazete Huanqiu Shibao, yakın zamanda Hindistan hükümetini Çin'in sınırı ötesindeki sular üzerinde sahip olduğu kontrolü nasıl "silaha dönüştürebileceğini" ve Hindistan ekonomisini "boğabileceğini" değerlendirmeye çağırdı. Çin, Brahmaputra mega projesiyle bir yanıt vermiş oldu.

Çin’in ocakta başlayacak bir sonraki 5 yıllık planına entegre edilecek 60 gigavatlık projenin, ülkenin Yangtze Nehri üzerindeki dünyanın en büyüğü olan Üç Boğaz Barajı'nı gölgede bırakacağı ve neredeyse üç kat daha fazla elektrik üreteceği bildirildi. Çin bunu, nehirde Hindistan sınırından hemen önce 2800 metrelik aşağı yönlü akışın gücünü kullanarak başaracak.

Çin’de devlete bağlı Power Construction şirketinin başkanı Yan Ziyong’un ülkesi için "tarihi bir fırsat" olarak adlandırdığı şey, Hindistan için yıkıcı olacak. Brahmaputra Hindistan'a geçmeden hemen önce Himalayalar'ın etrafında keskin bir şekilde kıvrılıyor ve Amerika'nın Büyük Kanyon’un iki katı derinliğinde dünyanın en uzun ve en dik kanyonunu oluşturuyor. İşte bu nokta, Asya’nın en büyük kullanılmamış su kaynaklarına sahip.

Deneyimler, önerilen mega projenin bu kaynakları ve Çin'in aşağıdaki komşularını tehdit ettiğini gösteriyor. Çin’in geçmişteki nehir faaliyetleri, Hindistan’ın Arunaçal ve Himaçal eyaletlerinde ani selleri tetiklemişti. Daha yakın zamanda bu faaliyetler, Hindistan'a girişinde bir zamanlar temiz olan Siang'daki (Brahmaputra'nın ana arteri) suyu kirli ve gri hale getirdi.

Küçük veya orta büyüklükteki yaklaşık bir düzine Çin barajı, Brahmaputra’nın üst kesimlerinde zaten faaliyette. Ancak Brahmaputra Kanyonu, bölgesindeki mega proje ülkenin sınır ötesi su akışını çok daha etkili bir şekilde yönetmesini sağlayacak. Bu tür bir manipülasyon, Tayvan’ın neredeyse üç katı büyüklüğündeki Hindistan’ın Arunaçal eyaleti üzerinde Çin’in iddiasını güçlendirebilir. Çin ve Hindistan'ın, Çin'in bölgesel saldırılarıyla başlayan gergin ve aylardır süren bir askeri çıkmaza saplandığı göz önüne alındığında, bu riskler son derece büyük.

Yine de Çin’in Brahmaputra barajı projesinden en çok zarar görecek ülke Hindistan değil, Çin’in yoğun nüfuslu dostu Bangladeş'tir. Brahmaputra, bu ülke için tek büyük tatlı su kaynağı. Ülkenin su kaynağı üzerinde artan baskı, büyük olasılıkla zaten yasadışı milyonlarca Bangladeşliye ev sahipliği yapan Hindistan'a mülteci göçünü tetikleyecektir.
 


Brahmaputra mega projesi, dünyanın en fazla biyolojik çeşitliliğe sahip bölgelerinden biri olan ve doğaya derin bir saygı kültürüne sahip Tibet'e de darbe anlamına geliyor. Gerçekten de kanyon bölgesi Tibetliler için kutsal topraklar. Buradaki büyük dağlar, kayalıklar ve mağaralar koruyucu tanrıçaları Dorje Pagmo'nun bedenini,  Brahmaputra da onun omurgasını temsil ediyor.

Bunların hiçbiri Çin'i caydırmıyorsa, kendi halkına ve beklentilerine verdiği zarar caydırmalı. Çin’in iç nehirlerdeki aşırı baraj inşası ekosisteme ağır bir zarar verdi, nehirlerin dağılmasına ve alüvyon yayarak tarım alanlarını doğal yollarla yeniden verimli hale getirmeye yardımcı olan yıllık sel döngüsünün bozulmasına yol açtı. Ağustosta rekor düzeydeki sel felaketinin Üç Boğaz Barajı’nı tehlikeye sokmasının ardından yaklaşık 400 milyon Çinli risk altına girdi. Brahmaputra mega barajı çökerse (sismik olarak aktif bir alanda inşa edileceği düşünüldüğünde hiç de mantıksız değil), aşağı havzada bulunan milyonlarca kişi ölebilir

Büyük Himalaya Havzası binlerce buzula ev sahipliği yapıyor ve küresel nüfusun neredeyse yarısının can damarı olan Asya'nın en büyük nehir sistemlerinin kaynağı. Çin’in çevresel olarak felaketle sonuçlanan faaliyetlerinin süreci hızlandırması bir yana, buzul aşınmasının devam etmesine izin verilirse Çin’in kendisi de bundan kurtulamayacaktır.

Çin, kendi iyiliği ve bütün Asya'nın iyiliği için, ekolojik olarak kırılgan bölgeleri korumaya yönelik tedbirler ve serbest akan nehirlerde (iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmede kritik bir rol oynuyorlar) baraj inşa etmeme anlaşması da dahil olmak üzere, sınır ötesi nehir suları konusunda kurumsallaşmış  işbirliğini kabul etmelidir. Bu durum Çin'in baraj çılgınlığını dizginlemesini, projeleri konusunda şeffaf olmasını, çok taraflı anlaşmazlık çözüm mekanizmalarını kabul etmesini ve komşularla su paylaşımı anlaşmaları müzakere etmesini gerektiriyor.

Ne yazık ki bunun olacağına inanmak için çok az neden var. Aksine Çin Komünist Partisi iktidarda kaldığı sürece ülke büyük olasılıkla kimsenin kazanamayacağı gizli su savaşlarına devam edecek.

* Brahma Chellaney, Yeni Delhi’deki Politika Araştırma Merkezi’de stratejik araştırmalar profesörüdür.



* İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

project-syndicate.org/commentary

Independent Türkçe için Çeviren: Ahmet Delal Tüy

DAHA FAZLA HABER OKU