Yeni araştırma: Güneş Sistemi'nde cüce gezegen büyüklüğünde gizemli bir göktaşı dolaşıyor

Bu tuhaf meteorun nereden geldiği, astronomi dünyasının yolunu aydınlatacak

İncelenen bir meteor, Asteroit Kuşağı’ndaki en büyük gökcismi olan cüce gezegen Ceres’le hemen hemen aynı boyutta devasa bir asteroitten kopmuş olabilir (Pixabay)

Güneş Sistemi'nin bir yerlerinde Dünya'ya büyük bir kaya savurmuş devasa bir asteroit dolaşıyor.

Bu gizemli asteroitle ilgili kanıt, 2008'de Sudan semalarında patlayan ve elmas içeren bir meteordan elde edildi.

NASA gezegene yönelen 9 ton ağırlığında ve 4 metre boyundaki göktaşını çarpışmadan önce saptamış ve bu sayede araştırmacılar zengin içerik taşıyan kalıntıları toplamak için Sudan çölünde bulunmayı başarmıştı. Şimdiyse bu meteoritlerden biri üzerinde yapılan yeni bir araştırma, meteorun Asteroit Kuşağı'ndaki en büyük gökcismi olan cüce gezegen Ceres'le aşağı yukarı aynı boyutta devasa bir asteroitten kopmuş olabileceğini gösteriyor.

Almahata Sitta (AhS) ismiyle bilinen bu meteoritler, Dünya üzerindeki tüm meteoritlerin yüzde 4,6'sı gibi, karbonlu kondrit ismi verilen bir materyalden oluşuyor.Ve organik bileşiklerin yanı sıra su ve çeşitli mineraller içeriyor.

Araştırmacıların açıklamasına göre, bu göktaşlarının mineral bileşimi, o meteoru doğuran "ebeveyn asteroitle" ilgili ipuçları veriyor.

ABD'nin Colorado eyaletindeki Southwest Araştırma Enstitüsü'nden (SwRI) gezegen bilimci ve yeni araştırmanın yazarlarından Vicky Hamilton şunları söyledi:

Bu meteoritlerden bazılarında, çok düşük sıcaklıklarda ve basınçlarda meydana gelen su maruziyetinin kanıtlarını gösteren mineraller hakim. Diğer meteoritlerin bileşimiyse su yokluğunda ısındıklarına işaret ediyor.

Araştırma ekibi 50 miligramlık minik bir AhS örneğini mikroskop altında inceledi ve kendine özgü mineral bileşimini ortaya çıkardı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Buna göre meteorit, “orta seviyedeki” (sıradan bir asteroitte bulunandan daha yüksek ancak bir gezegenin içinden daha düşük) sıcaklık ve basınçta oluşmuş bileşenlerin sıradışı toplamını barındırıyor. Bunlar arasında amfibol ismi verilen ve oluşumu için suya uzun süre maruz kalması gereken mineral grubu da yer alıyor.

Amfiboller Dünya üzerinde son derece yaygın ancak meteoritlerde yalnızca 1969'da Meksika'nın Chihuahua eyaletine düşen ve şimdiye kadar keşfedilen en büyük karbonlu kondrit olan Allende isimlisinde eser miktarda rastlanmıştı.

AhS'nin yüksek amfibol içeriği ise kopmuş olduğu ebeveyn asteroidin daha önce Dünya'ya hiç meteorit bırakmadığını gösterdi.

Makaleye göre, Japonya'nın Hayabusa2 ve NASA'nın OSIRIS-REx uzay sondalarının sırasıyla Ryugu ve Bennu asteroitlerinden getirdiği numuneler de muhtemelen meteoritlerde nadiren bulunmuş daha fazla göktaşı mineralini ortaya çıkaracak.

Hamilton, belki de yalnızca karbonlu kondritlerin bazı türlerinin atmosfere daldığında sağ çıkmayı başaramadığını ve bunun bilim insanlarının uzayda daha yaygın olabilecek kondrit çeşitlerini bulmasını engelleyebileceğini ifade etti.

Yerbilimci şunu ekledi:

Güney Sistemi'nde bizim meteorit koleksiyonumuzda temsil edilenden daha fazla karbonlu kondrit malzeme bulunduğunu düşünüyoruz.

Araştırma makalesi 21 Aralık'ta hakemli bilim dergisi Nature Astronomy'de yayımlandı.

 

Live Science

Independent Türkçe için çeviren: Umut Can Yıldız

DAHA FAZLA HABER OKU