İmparatorluk projesi Yerebatan Sarnıcı deprem riski ile karşı karşıya

1500 yıllık tarihi Yerebatan Sarnıcı'nın gergi kirişlerinin olası bir depreme dayanıklılığı konusunda endişeler var

Yerebatan Sarnıcı

Ayasofya'nın yanı başında bir sarnıç. İstanbul'un en önemli su kaynağıydı bir zamanlar. Bir imparatorluk projesi; Bazilika Sarnıcı bir diğer adıyla Yerebatan Sarnıcı… 1500 yıllık yapı, Bizans'ın en büyük kapalı rezervuarıydı. İstanbul'un görkemli tarihsel yapılarından biri olan sarnıcı taşıyan 336 sütunun hepsi başka eski yapılardan aktarılmıştır. Medusa'nın ters bakışları altında zamanlara meydan okuyan yapı yalnızca kendi tarihini değil, başta sütunlar olmak üzere devşirme malzemeyle kendinden önceki mimari dönemin tarihine de atıf yapıyor. Bugün bir kez daha gündeme gelen Yerebatan Sarnıcı'nın olası bir deprem riskinde oluşabilecek büyük küçük hasarların meydana gelmemesi için güçlendirilmesi gerekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, hazırladığı güçlendirme projesini geçen aylarda Kültür Bakanlığı Koruma Bölge Kurulu'na gönderdi. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, kurulun gönderdikleri projeye 52 gün sonra ret yanıtı verdiğini duyurdu. İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel de, Polat'ın açıklamasının ardından sarnıcın bekleyemez halde olduğunu söyledi.

Art arda çıkan haberlerin ardından Kültür Bakanlığı Koruma Kurulu yazılı bir açıklama yaptı ve "haberlerin asılsız" olduğunu ifade etti. Açıklamada, Yerebatan Sarnıcı'nın birinci grup korunması gereken taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olduğu ve Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer aldığı hatırlatıldı.

Kurulun 9 Aralık 2020 tarihinde yerinde yaptığı inceleme sonrasında olumsuz bir karar oluşturulmadığına dikkat çekilen açıklamada, İBB tarafından sunulan statik raporda değerlendirmelerin yapı mühendisliği açısından yapıldığı, herhangi bir uygulamaya geçmeden önce planlanan uygulamanın restorasyon, mimarlık, malzeme bilimi ve koruma konusunda uzman kişiler tarafından onaylanması gerektiği ve yine uzman kişilerce hazırlanan güçlendirme projelerinin iletilmesinin istendiği belirtildi.

06-TEYw.jpg

Yerebatan Sarnıcı

 

"Bizansın en büyük rezervuarı"

20 yıldır Bizans mimarisi üzerine çalışan Arkeoloji ve Mimarlık Tarihçisi Dr. Kerim Altuğ yapının tarihsel sürecini anlatarak, Yerebatan Sarnıcı'nın İstanbul'daki en önemli anıtsal bölgesinde yer aldığını söyledi. 6. yüzyılda Doğu Roma İmparatoru Justinianus tarafından yaptırıldığını anlatan Altuğ, yapının bir imparatorluk projesi olduğunu söyledi. Altuğ, "İstanbul'un su ihtiyacına yönelik yapılan sarnıç, 336 sütun üzerine tonozlu örtü sistemine sahip büyük bir rezervuar" dedi.

Altuğ, çok önemli bir anıt eserinin olmasının yanı sıra kapalı sarnıçlar arasında Yerebatan'ın ayrı bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Altuğ, yapının Unesco Dünya Mirası listesinde yer aldığını da hatırlattı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bugünlerde yeniden gündeme gelen sarnıcın mevcut sıkıntısının gergi kirişlerinin olası bir depreme dayanıklılığı konusunda endişeler var. Dr. Kerim Altuğ, tarihi sarnıçta dönemin yapı ustalarının kullandıkları gergi sistemini anlattı:

"Sütun başlıklarının üzerinde bir gergi kirişi olması gerekir. Geniş bir alanı içeren yapı olduğu için bu sütunların her birinin üzerinde ahşap kirişler vardır. Özgün hallerinde bunlar mevcuttu. Dönemin yapı ustaları, İstanbul bir deprem bölgesi olduğu için bunun bilincinde olarak riske karşı gergi kirişi uygulamasını yapmış. Nitekim bunlar ağaç olduğu için zamanla yok olmuşlar. Günümüze kadar dayanamamış ancak 1980'li yıllarda yapılan restorasyonlarda metal gergi kirişlerinin kullanıldığı görülüyor."

Bu gergi kirişlerinin sütun başlıklarının üzerinde yer alan kemer kesitlerinde devamlılığının olmadığına dikkat çeken Altuğ, görüntüde var olan sistemine çalışmadığını dile getirdi. Altuğ, "Herhangi bir deprem meydana geldiği zaman gergi kirişleri olmazsa, salınım her bölgede farklı şekilde meydana gelir. Bölgesel yıkılmalar meydana gelebilir" dedi.

Yapının gelecek nesillere aktarılmasında gergi kirişinin büyük önem taşıdığını ifade eden Altuğ, insanlık tarihi açısından çok önemli bir mimari eserin söz konusu olduğunu ve bu sistemin yeniden çalışır hale gelmesi gerektiğini söyledi.

MADUSA HEYKEL FOTO.jpg
Medusa Heykeli

 

"Gergi kirişlerinin devamlılığı yok, deformasyon var"

Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, göreve başladıklarında yapılan çalışmalarda mevcut gergilerin sürekliliğinin olmadığını fark ettiklerini dile getirdi. Özel, "Sütun başındaki gergi boşluklarında gergilerin devam etmediğini ve var olan gergilerde de yoğun bir hasar, deformasyonlar fark ettik. Bu kapsamda araştırmalarımızı genişlettik. Yapı modellendi ve olası İstanbul depremi baz alındı. Yapıda yoğun deformasyon ihtimali ortaya çıktı. Bu kapsamda güçlendirme projesi hazırladık ve Koruma Kurulu'na ilettik" dedi.

Projeyi 53 gün önce Koruma Kurulu'na ilettiklerini söyleyen Özel, "Durumun aciliyetini ve deprem davranışının zayıf olduğu, tehlike içerdiği notuyla iletildi" dedi. Özel, Koruma Kurulu'nun projeyi teslimden 47 gün sonra konuyu ele aldıklarını ifade etti:

"47'inci yerinde inceleme kararı aldılar. Koruma Kurulu üyelerini Yerebatan Sarnıcı'nda ağırladık. Detaylı şekilde anlatımlarımızı yaptık. Hatta iskeleye çıktılar. Gergilerinin devamlılığının olmadığını ve deformasyonları yerinde görme şansı buldular fakat o gün karar çıkmadı. Pazartesi günü yeniden toplandı Bölge Koruma Kurulu ve konuyu tekrar mütalaa ettiler."

İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı'ndan temsilcilerin toplantıda bilimsel danışma heyeti tarafından hazırlanan görüş raporunu da bir kez daha üyelere ilettiğini belirten Özel, kurulun raporu dikkate almadığını ve yeni bir kararla projeyi reddettiğini söyledi.

Karara itiraz ettiklerini söyleyen Özel, Koruma Kurulu'ndan bir geri dönüş beklediklerini dile getirdi.

"1500 yıllık yapının hasar almasına göz yumma şansımız var mı?"

Özel, tarihi yapıların çoğunun taş, tuğla ya da mermer gibi malzemelerden yapıldığını hatırlatarak, yapısal anlamda zayıf olan bu elemanları güçlendiren gergi çubukları olduğunu belirtti. Tarih boyunca eserlerin bu teknikte yapıldığını ifade eden Özel, "Bizanslı yapı ustaları Yerebatan Sarnıcı'nı yaparken yapının depreme davranışını güçlendirmek için gergi çubuklarını koymuşlar" diye konuştu. Gergi çubuklarının önemine değinen Özel, gergilerin olmaması ya da çalışmaması durumunda büyük hasarlar alabileceğini vurguladı. Özel, Yerebatan Sarnıcı'nda şu an bu gergi çubuklarının işlevini yerine getiremediğini anlattı:

"Şu an sarnıcın gergi elemanları yok. Böyle değerlendirmek gerekiyor. Gözümüzle bir gergi elemanı görüyoruz ancak işlevini yerine getiremez halde. Dolayısıyla şu anlama geliyor: Yerebatan Sarnıcı olası İstanbul depreminde hasar alacak. Bu hasarın seviyesi tartışılır. Çatlak oluşabilir, mermer sütunlar çökebilir ya da Yerebatan Sarnıcı yerle bir olur. Bilemiyorum. Hasarın seviyesini öngörmek şu an çok zor. Yaptığımız ön çalışmalar 10-12 sütunun ciddi hasar alabileceğini düşünüyoruz. Ancak diyelim ki çok küçük bir hasar alsın; 1500 yıllık bir yapının hasar almasına göz yumma şansımız var mı?" 

 

Özel, beklenen bir İstanbul depremi gerçeği karşısında 1500 yıllık tarihi yapı için önlem alınması gerektiğini söyledi. Özel, ayrıca tarihi yapının ziyarete açık bir müze olduğunu hatırlatarak "yapısal zafiyeti göz ardı etmek mümkün değil, hızla müdahale edilmeli" dedi.

2863 sayılı Koruma Kanunu tarihi alanlarda, yapılarda Koruma Kurulu'nun onayı olmadan müdahale yapılamayacağını gösteriyor. Ancak Özel, kurula sundukları projenin bilimsel ilkelere uygun olduğu için, onaylanmama ihtimalini düşünmediklerini söylüyor. Aksi yönde bir kararın sarnıç için felaket olacağını dile getiren Özel, "Koruma Kurulu reddetmez bu projeyi sadece biz süreç olarak zaman kaybı yaşarız. Bu zaman kaybını yaşamaya gerçekten gerek yok. İstanbul bir deprem şehri. İstanbul'un tarihi sayfalarında kötü deprem tecrübeleri var. Bu gerçeği göz ardı etmeden güçlendirme projesini yapmak gerekiyor. Proje onaylanmazsa bu güçlendirmeyi gerçekleştiremeyiz. O zaman hepimiz insanlığa karşı sorumlu oluruz. Bu tarz önemli bir yapının hasar almasına kimse göz yummaz. Kültür Bakanlığı Koruma Bölge Kurulları tüm Türkiye'deki tarihi yapıların en önemli koruyucu unsurudur. Onların duyarsız kalacağınız düşünmüyoruz" dedi.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU