Brüksel'e meydan okumak acı gerçeği gizliyor: Britanya'da İngiliz gücü zayıflıyor

İrlanda Denizi sınırı Kuzey İrlanda'yı kendi haline bırakıyor ve Britanya'nın dünyada zayıflayan statüsünün son işareti

Britanya Başbakanı Boris Johnson, Brüksel'deki son Brexit görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine "anlaşmasız çıkış yüksek olasılık" demişti (AFP)

Geçen yılın ilk yarısında Brexit'in olası etkileri hakkında yazmak için Birleşik Krallık'ı (BK) dolaşırken memnun ve umutsuz insanlarla tanıştım. Fakat röportaj yaptıklarım arasında açık ara en mutlu olanlar, Belfast'taki gedikli İrlandalı Cumhuriyetçilerdi. Çoğu hayatlarını Britanya hakimiyetine karşı çıkmaya adamış olan Sinn Fein'ın mevcut ya da geçmişteki üyeleriydi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Brexit'in İrlanda sınırı sorununu bölgeyi uluslararası bir sınır haline getirerek canlı bir siyasi meseleye dönüştürdüğünü kavramışlardı. Bu artık BK ile İrlanda Cumhuriyeti arasında yaklaşık 500 kilometre uzunluğundaki bir sınır çizgisi değil, BK ile AB arasındaki sınırdı.

İrlandalı milliyetçiler 1921'de gerçekleşmesinden bu yana İrlanda'nın bölünmesi konusuna dünyanın geri kalanının ilgisini çekmeye çalışıyorlardı ama feci bir şekilde başarısız olmuşlardı. Şimdi Britanya hükümeti, Kuzey İrlanda'nın BK'nin parçası olarak statüsünü kayda değer biçimde aşındırarak kendine zarar verecek şekilde onların görevini yapıyor.

Birlikçilerin ihanete uğrayacakları yönündeki endişeleri, bu hafta AB ile BK hükümeti arasında imzalanan İrlanda Denizi sınırı anlaşmasıyla doğrulandığı üzere fazlasıyla gerçekleşti. Anlaşma karmaşık ve kafa karıştırıcı (belki de kasten öyle) ama pratikte Kuzey İrlanda ve Britanya arasında ticaret kısıtlamaları olacağı lakin Kuzey İrlanda'yla İrlanda Cumhuriyeti arasında olmayacağı anlamına geliyor. Birlikçi gazeteler artık "İrlanda Denizi sınırı" mevzusundan bitmiş bir konu olarak bahsediyor. Aynı zamanda Boris Johnson İç Pazar Yasası'nda hükümetinin deniz sınırı konusunda sözünden dönmesine olanak verebilecek çok eleştirilen maddeleri çıkardı.

Brexitçilerin "kontrolü tekrar ele aldıklarını" iddia ederek iktidara gelen eski liderleri, yaptıkları konusunda çekingen davranıyorlar ama Britanya devleti BK'nin bir kısmı üzerindeki otoritesini büyük ölçüde bırakıyor. Kuzey İrlanda gelecekte AB gümrük düzenlemelerine ve “tek pazar” kurallarına uyacak, BK'nin geri kalanı uymayacak. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, son birkaç gündür Brüksel'e yüksek sesle meydan okuyan ve Johnson'a sağlam durmasını söyleyen Brexit yanlısı Britanya medyası, Britanya hükümetinin gerçek gücündeki bu düşüş konusunda büyük ölçüde sessiz kalıyor.

Kuzey İrlanda'daki birlikçiler ihanete uğradıkları yönündeki duygularını ifade etmekte o kadar utangaç değil. The Irish Times gazetesinin aktardığı birlik yanlısı News Letter'ın sert başyazısında "Başbakan her zaman kişisel olarak kendisi için, sonra partisi için, sonra da İngiltere için en doğru olanı yapacaktır" ifadeleri yer alıyor:

Theresa May'in sınırla ilgili duvarını kınamak için söz Kuzey İrlanda'ya geldiğinde bariz bir alaycılık sergiledi... Aylar içinde ömrü boyunca çok istediği başbakanlığa sahip oldu ve bu hedefe ulaştıktan yalnızca haftalar sonra bölgeyi kendi haline bıraktı.

Tabii ki Johnson gibi açıkça sahtekar birine güvenenler çok fazla sempatiyi hak etmiyor. Arlene Foster ve Demokratik Birlik Partisi (DUP), acımasızca pragmatik oldukları bilinse de, Muhafazakar Parti'nin kucaklamasının Avam Kamarası'ndaki çoğunluğu için DUP'a ihtiyaç duyduğu müddetten daha uzun sürebileceğini hayal ederek çocuksu bir saflık sergilediler.

Ne var ki "İrlanda Denizi sınırı"nın sancılı doğumu ve İç Pazar Yasası'ndaki tartışmalı maddelerin çıkarılması, Johnson'ın güvenilmezliğine daha fazla kanıt oluşturmaktan çok daha fazlasını yapıyor. Bu, bazı cephelerde güç dengesinde yaşanan değişikliklerin sonucu, hepsi de Britanya için olumsuz. İlki, Kuzey İrlanda'daki Protestanlar/birlikçiler ve Katolikler/milliyetçiler arasındadır. İlkinin egemenliği 1968'de Sorunlar (Kuzey İrlanda sorunu -çn.) döneminin başlangıcından beri düşüşteydi, bu gerileme 30 yıl sonra Hayırlı Cuma Anlaşması'yla tanınmış ve kurumsallaşmıştı.
 


Yakın zamanda yapılacak nüfus sayımında birlikçiler/Protestanlar demografik çoğunluklarını yitirdikçe, iki topluluk arasındaki denge daha da değişecek.

İrlanda sınırının yeri konusundaki mücadelenin sonucu sadece İrlanda meselesinden daha fazlasıdır; Brexit sonrası Britanya ile İrlanda Cumhuriyeti, AB'nin kendisi ve Joe Biden'ın başkanlık koltuğuna oturacağı ABD arasında çok önemli bir güç testidir. Testin sonucu, mevcut ticaret görüşmelerinin sonucundan bağımsız olarak, küresel Britanya'nın küçülmüş bir güç olduğunu gösterecek.

Bu, İrlanda'nın bir araya gelmesine ramak kaldığı anlamına gelmez. Birlikçiler de en az milliyetçiler kadar sert. Çoğu İrlanda Cumhuriyeti'nde daha iyi durumda olacaklarını düşünmüyor ama değişen şey, daha önce BK'de daha iyi durumda olduklarını düşünen milliyetçi topluluğun büyük bir kısmının artık böyle düşünmüyor olması. Geçen yıl bir yorumcu bana "Brexit sonrasında yeni bir sınır anketinde birleşmiş bir İrlanda lehine oy vermeyecek çok fazla milliyetçi bulamazsınız" demişti.

O zaman doğru olan şimdi daha da doğru. O sıralar Brexit liderlerinin İrlanda sınırı meselesi hakkındaki ukala bilgisizliği beni şaşkına çevirmişti. Teknik yollarla denetlendiğinden bahsetmişlerdi, büyük kısmının milliyetçi bölgelerden geçtiğini ve sınırı izleyen herhangi bir cihazın kurulumunun ardından dakikalar içinde parçalanacağını fark etmemişlerdi. Bir yıl sonra Johnson hükümeti koronavirüs salgınıyla boğuşurken aynı cehalet, yanlış kararlar ve yetersizlik karışımının iş başında olduğuna tanık oldum.

Beceriksizliği kanıtlanmış bir liderliğin altında, kasıtlı olarak müttefiklerinden yoksun halde dünyanın geri kalanını alt etmeyi planlayan Britanya'yla ilgili acı ama komik bir şeyler var. Sorun şu ki Muhafazakar Parti, sadece İngiliz milliyetçisi bir partiye dönüşürken, her yerde görülen milliyetçi hareketlerin erdemlerine ve kusurlarına sahip. Bunda özellikle Britanya'ya özgü bir durum yok: Dünyadaki çoğu insan, ulus devleti sadakatleri için en iyi araç olarak görüyor. Bu, AB'nin 27 üyesi de dahil olmak üzere her ulusun pandemiye verdiği yanıtta bütünüyle kendi çıkarlarını göz önünde bulundurmasıyla da örneklenen bir şey.

Milliyetçiler özellikle iki zayıflıktan mustarip: Ters giden her şeyin suçunu, Britanya örneğindeki Brüksel'de görüldüğü üzere, harici bir baskıcı güce yüklerler. İkincisi, başkalarının milliyetçiliğini görmezler; onun sahte olduğunu, ekonomik açgözlülük gibi temel nedenlerden ilham aldığını ve kendi saf vatanseverliklerinden tamamen farklı olduğunu düşünürler. Brexitçiler kendi İngiliz milliyetçiliklerinin İrlanda ve İskoçya'yı nasıl etkileyeceğini hiç düşünmedi. Oysa İskoçya'daki son 15 kamuoyu yoklaması, İskoçların çoğunun artık bağımsızlıktan yana olduğunu gösteriyor. Bu yakında gerçekleşmese bile, "İskoç sorunu" tıpkı vakti zamanında "İrlanda sorununda" olduğu gibi, önümüzdeki 10 yıllarda Britanya siyasetinin baskın konularından biri olacak.

Henüz BK'nın nihai parçalanışını görmüyoruz ama Britanya Adaları'nda İngiliz hakimiyetinin bir bütün olarak gerilemesi her zamankinden daha görünür hale geliyor. İrlanda BK nüfusunun 13'te birine sahip olsa da, en azından şu sıralar AB ve ABD tarafından desteklendiği için ciddiye alınması gereken siyasi bir rakip haline geldi. Belfast'taki Sinn Fein liderlerinin bu kadar mutlu görünmesine şaşırmamalı.



* Patrick Cockburn'ün makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Brüksel'e yönelik yüksek sesli meydan okuma acı gerçeği gizliyor: Britanya Adaları'nda İngiliz gücü zayıflıyor

independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU