Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği: 24 saat üzerinden vardiya yazıldığı oluyor, bizler insan değil miyiz?

TYBHD Yönetim Kurulu Üyesi Semine Aydoğan, yetişmiş personel eksikliği, uzun çalışma saatleri, düşük maaş, Kovid-19'un meslek hastalığı sayılmaması, beslenme ve kreş yetersizliği gibi sorunlarla boğuştuklarını ifade etti

Salgınla mücadelede en ön safta yer alan yoğun bakım hemşireleri, verdikleri emeğin karşılığının lafla ya da alkışla geçiştirilmeyerek, maddi ve manevi açıdan daha insanî koşulların sağlanmasını talep ediyor / Fotoğraf: Independent Türkçe

Yeni tip koronavirüs salgınında Türkiye'de 16 bine yakın kişi yaşamını yitirirken, bu kişilerin 250'den fazlasını sağlık çalışanları oluşturuyor.

Ülkedeki hastanelerde yoğun bakım doluluk oranları yüzde 71'i geçerken, bu durum yoğun bakımların dolu olduğu anlamına geliyor.

Hastaların yoğun bakıma ulaşabilme süreleri de giderek uzuyor.

Salgınla mücadelede en ağır yükü sırtlayan meslek gruplarının başında ise yoğun bakım hemşireleri geliyor.

2018 verilerine göre Türkiye'de 15 bin civarında yoğun bakım hemşiresi bulunurken, bu sayının 30 bine yaklaştığı tahmin ediliyor.

Ancak Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği'ne (TYBHD) göre bu sayının 50 bine ulaşması gerekiyor.

Yoğun bakım ünitelerinin mevcut durumunu ve yoğun bakım hemşirelerin taleplerini, TYBHD Yönetim Kurulu Üyesi Semine Aydoğan'la konuştuk.

En büyük sıkıntılarının başında yoğun bakımda tecrübeli, yetişmiş hemşire sayısının yetersizliğinin geldiğini belirten Aydoğan, bu durumun kendilerine "aşırı iş yükü" olarak döndüğünü söyledi.

Eksikliğin karşılanması için yoğun bakım deneyimi olup, normal servise geçen hemşirelerden destek alındığını belirten Semine Aydoğan, bu durumun, bir yandan hasta bakıp diğer yandan yanlarındaki hemşirelere rehberlik etmek durumunda kalmalarına neden olduğunu anlattı.

"24 saat üzerinden vardiya yazıldığı oluyor, bizler insan değil miyiz?"

Çalışma süresinin çok uzadığını belirten Aydoğan, "Günde 12 saat çalışıyoruz ve neredeyse hiç oturmuyoruz. Dün çalışırken yaklaşık 16 bin adım atmışım. Çok kısa süre dinlenebiliyoruz" dedi.

"Daha da trajik olanı, 24 saat üzerinden vardiya yazıldığı oluyor" diyen Aydoğan, "Bu işi yapan kişi insan değil mi? Bizler insan değil miyiz? Çalışan güvenliği ile ilgili sıkıntı var, diğer taraftan hastalar için de güvenlik sıkıntısı doğuyor çünkü o kadar uzun süre konsantre şekilde bir hastaya bakabilmek çok zor. Yoğun bakım hemşiresi o yorgunlukla, görmesi gereken bir şeyi göremeyebilir. Diğer devlet memurları için çalışma saatleri 10.00-16.00 olurken, biz günde 12 saat çalışıyoruz. Fazla çalıştığımız saatler, mesai sayılsın" şeklinde konuştu. 

"Bir yoğun bakım hemşiresi 4-5 hastaya bakıyor"

Hasta sayısının yükselmesi nedeniyle bir yoğun bakım hemşiresinin 4-5 hastaya bakar hale geldiğini belirten Aydoğan, yoğun bakım denildiğinde akla sadece yatak sayısının gelmesine de tepkili.

"Boş yataklar hasta bakmıyor"

Yatak sayısı artırılsa bile o hastalara bakacak yoğun bakım hemşiresi sayısının yeterli olmadığını belirten Semine Aydoğan, "Boş yataklar hasta bakmıyor, o kişilere yine profesyonel hemşireler bakacak" yorumunu yaptı.

"Yatak sayısı artırılsa da yeterli sayıda yoğun bakım hemşiresi yok"

Aydoğan'a göre, Sağlık Bakanlığı'nın yoğun bakım hemşiresi alımı yapılacağını açıklaması da yeterli değil.

"70 bin alım olacakmış ama bu kişiler ne zaman çalışacak da yoğun bakım deneyimi kazanacak?" diye soran Aydoğan, şunları ifade etti:

Bir yoğun bakım hemşiresi 5 yılda yetişiyor. Hızlandırılmış hali 2 yıldır ama şu anda salgın nedeniyle 1 yıla indirilmiş durumda. Şimdi ise hemşireler bir ayda yoğun bakımlara verilir oldu, bu da bakım kalitesini çok etkiliyor. Yoğun bakım hemşiresi, hastanın solunum sayısını izleyecek, frekansına, şekline bakacak. Hasta makineyle rahat uyumuyor gibi pek çok bildirimi yapacak birisi gerekiyor. Yeni gelecek isimlerden faydalanmamız çok zor oluyor. Sonuçta bir yoğun bakım hastasının adapte olması da çok zor. Süreç de belirsiz ve bazen çok kötüye gidebiliyor. Yoğun bakım hemşiresinin karakter olarak da buna uygun olması lazım. Süreci çok iyi yönetmek gerekiyor.

 

Yoğun bakım hemşiresi Semine Aydoğan.png
Semine Aydoğan, çok zor şartlarda çalıştıklarını 24 saat üzerinden vardiya yazıldığını söyledi / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Bakacak kimse olmadığından çocuklarının üstüne kapıyı kilitleyip işe gidenler var"

Salgından önce de trafik kazaları, kafa travmaları, Kırım Kongo kanamalı ateşi gibi pek çok vakada özveriyle hasta bakıp çalıştıklarını belirten Aydoğan, koronavirüs nedeniyle açık kreş bulamama sorununa da dikkati çekti:

Kreşler kapandı, çocuklarımızı bırakacak yer bulamıyoruz. Riskli insan grubundayız diye eve kimse gelmek istemiyor, bakıcı bulamıyoruz. Bu süreçte kreşlerin kapanmış olması, çalışanlar için çok zor oldu. Mecbur durumda kalanların, 24 saat vardiyalı çalışanların olduğu yerlerde kreş yapılmalı. İzin yok, sokağa çıkma yasağı var, yakınlarımız yaşlı, aile büyükleri de risk altında. Bakacak kimse olmadığından çocuklarının üstüne kapıyı kilitleyip işe gidenler var.

 

"Bilim Kurulu'nda yoğun bakım hemşirelerinin de bulunması gerekiyordu"

Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Semine Aydoğan, Bilim Kurulu'nda yoğun bakım hemşiresi bulunmamasına da tepki gösterdi:

Bilim Kurulu'nda yer almak istedik. Bu işin bakım ayağını biz yürütüyorsak ve hemşireliğin de bir bilim olduğunu düşünürsek, bu kurulda yoğun bakım hemşirelerinin de bulunması gerekiyordu. Kurula 4. raporumuzu da yazıp gönderdik. Bu kurulda olmamak eksiklik.

 

"Sağlık çalışanlarının hakkı zaten yıllardır ödenmiyordu"

Yoğun bakım hemşirelerinin bir diğer sorunlarının ise "haklarını alamamak" olduğunu ifade eden Semine Aydoğan, "‘Sağlık çalışanlarının hakkı ödenemez' diyorlar. Zaten yıllardır ödenmiyordu. Şimdi herkes bu işin ne kadar büyük özveriyle yapıldığını gördüğü halde, bu durumun bu kadar görünür olduğu halde, neden hâlâ hakkımız verilmiyor?" diye sordu.

"‘Çalıştılar ama paralarını aldılar' diyor halk, gerçeği bilmiyor"

Ek ödeme yapıldığına ilişkin açıklamaları da sorduğumuz Aydoğan, taleplerinin geçici ödeme değil maaş iyileştirmesi olduğunu, zaten ek ödemeyi bile alamayanların bulunduğunu anlattı:

Biz ek ödemeleri istemediğimizi zaten söyledik. Ek ödemeyle haklarımızın geçiştirilmesini değil, maaşlarımızın iyileştirilmesini talep ettik. Maaşlarımız 3 kalemde veriliyor: Devletin sabit maaşı, sabit ek ödeme ve performans. Böyle değil, tek kalemde maaş yatırılsın talebinde bulunduk. Sağlık Bakanlığı, ikinci kez ek ödeme vereceğini söyledi. İşin ilginç yanı, bunu bakanlığa bağlı hastanelere verdi! Üniversite hastanelerine verilmedi mesela. ‘Çalıştılar ama paralarını aldılar' diyor toplum. Halk gerçeği bilmiyor. Bir de üniversite hastanelerinin YÖK'e bağlandığı söylendi. Ek ödemeye gelince YÖK'e, hasta bakmaya gelince Sağlık Bakanlığı'na bağlıyız! Herkes hakkını alsın. Vicdan, faydalı olma isteği, sabır, özveri…  Bunlar olmadan parayla da yapılacak iş değil yoğun bakım hemşireliği. Evet alkışlandık, onore olduk ama hiç kimse sadece alkışla çalışmıyor! Bizlerin de geçindirmek zorunda olduğu aileleri var.

yoğun bakım hastane koronavirüs Kovid-19 zatürre AA.jpg
 Türkiye'de Kovid-19 salgınında iyileşenlerin toplam sayısı 450 bine, ağır hasta sayısı ise 6 bine yaklaştı / Fotoğraf: AA

 

"Bakan Koca'nın açıklamasına içerledik, insan onuruna yakışır bir maaş almak istiyoruz"

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın bazı açıklamalarının da kendilerini kırdığını belirten Aydoğan, şöyle konuştu:

Bakan Koca'nın 'Tavandan ödeme yaptık' açıklamasına içerledik. Zaten performans ve ek ödemeler bizim emeklilikte alacağımız parayı etkilemiyor.  İnsan onuruna yakışır bir maaş almak istiyoruz. Yaptığımız iş bu kadar görülürken, kimi zaman insanın kendi yakınlarına, ailesine bile yapamadığını bizler özveriyle yaparken neden hakkımız verilmiyor?

 

"Kovid-19'un meslek hastalığı sayılması için daha neyi bekliyorlar?"

Uzun saatler boyu mesai yapan, nöbet tutan yoğun bakım hemşireleri düzenli uyku uyuyamadıkları gibi, çoğu zaman yeterli ve dengeli de beslenemiyor. Kimi zaman küçücük bir sandviçle tüm günü geçirmeleri bekleniyor.

Bu konuya ilişkin Aydoğan, "Bu süreçte beslenme de çok önemli. Saatlerce çalışıyorsunuz ama değil dinlenmek, insan gibi yemek yemek bile mümkün olmuyor. Aslında çalışma saatlerini düzenleyebilir, kaliteli yemek üretebilir, uygun bir ödeme yapabilirler. Bizlerin ve arkamızda bıraktığımız kişilerin güvenliğini sağlamak gibi motivasyon artırıcı yöntemler mümkün. Kovid-19'un meslek hastalığı sayılması için daha neyi bekliyorlar?" yorumunu yaptı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU