Davutoğlu: Türkiye'nin bir bütün olarak demokratikleşmesini sağlayacağız

“Doğu ve Güneydoğu ile Türkiye'nin her yerinde ötekileştirmeye ve dışlamaya karşı kapsayıcılığı, kardeşliği ve eşit vatandaşlığı savunacağız”

Fotoğraf: AA

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, çeşitli gezi ve ziyaretlerde bulunmak üzere Bitlis'e geldi.

Eşi Sare Davutoğlu ile Tatvan ilçesindeki bir otelde kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya gelen Davutoğlu, halktan kopuk hiçbir siyasi hareketin başarılı olamayacağını söyledi. 

Halkla ve sivil toplum kuruluşlarıyla Türkiye'nin her köşesinde buluşamayan siyasi irade ve hareketlerin halktan koptuğunu ifade eden Davutoğlu, bu nedenle partiyi kurduktan sonra Türkiye sathında süratle örgütlenme çalışmalarına başladıklarını aktardı.

Türkiye'nin her yerinde bu çalışmalar yaklaşık 44-45 ilde kongreleri tamamlayıp büyük kongreye hazırlandıklarını belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:

1 Kasım'da büyük kongremizi yaptık. 1 Kasım'dan bu yana üç hafta geçti. Gerek dünya gerek Türkiye'de çok önemli gelişmeler yaşandı. Şunu bir kez daha ifade ediyorum. Türkiye'nin bir bütün olarak demokratikleşmesini sağlayacağız. Bu demokratikleşme paketi içinde yeni bir siyasal sistem, yeni bir anayasal düzen ve bütünüyle insan haklarına dayalı yeni bir adalet anlayışını egemen kılacağız. Doğu ve Güneydoğu ile Türkiye'nin her yerinde ötekileştirmeye ve dışlamaya karşı kapsayıcılığı, kardeşliği ve eşit vatandaşlığı savunacağız.

Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hatırlatması yapan Davutoğlu, "Ben esastan tutuklu yargılanmaya karşıyım. Tutuklu yargılanma, bir insan hak ve özgürlük ihlalidir. Yargılarsınız, hüküm verirsiniz, suçluysa tutuklarsanız. Uzun süreli yargılanmalar, hem adalete güveni sarstı hem de adaleti şaibeli bir duruma düşürdü" diye konuştu.

“Reform süreci gerçek değil”

Davutoğlu konuşmasında ayrıca şunları kaydetti:

İnfaz yasasıyla ve müzakerelerle dışarı çıkan ve bu sebeple geçmişte mahkemede, Sayın cumhurbaşkanına hakaret ederek ifade vermiş organize suçlardan suçlanan birisi, ana muhalefet partisi liderine ağır tehditler ve hakaretler de bulundu bu nasıl bir reform? Bu nasıl bir yeni dönem? Öbür tarafta aynı günlerde Diyarbakır’da yeniden tutuklamalar ve Nevruz gösterilerinde Diyarbakır’da hayatını kaybeden bir gençle ilgili mahkemede alınan kararla ilgili, kamu vicdanının zedelenmesi, yaralanması. Daha bir hafta geçmeden yaşanan bu olaylar, reform süreci diye zikredilen sürecin gerçek bir süreç olmadığını ortaya koyuyor.

“Neredeyse savaş ilan ediyorduk”

Türkiye’deki ilk otoriterleşme eğilimi 2016’da bir Başbakana ve hükümetine karşı parti içinde yapılan bir darbe ile demokratikleşme sekteye uğradı. Şimdi o kabineden dört arkadaşımıza görev verildi ve bir baktık Sayın Cumhurbaşkanı reformdan bahsetmeye başladı. Unuttuğu demokrasiden bahsetmeye başladı. Unuttuğu Avrupa Birliği'nden bahsetmeye başladı, 'Yeni bir reform süreci başlatıyoruz' dedi. Dün Sayın cumhurbaşkanının bir ifadesi oldu, 'İstikametimiz Avrupa birliği, yöneticimiz Avrupa birliği, geleceğimiz Avrupa, biz Avrupa’nın parçasıyız.' Daha 2 sene önce Avrupa’ya dönük olarak neredeyse savaş ilanına benzer şekilde gerilim yaşayan ve bütün Avrupa’yı karşısına alıp konuşan Cumhurbaşkanı, Avrupa birliğine yöneldi. Her şeyden önce inandırıcılık ve güven şarttır. Ülkeyi yönetenlerin her sabah kalktıklarında bir önceki gün söylediklerini tekzip eden şeyler söylediği zaman, bu ülkede güven kalmaz.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU