Metin Lokumcu davası "kamu güvenliği" bahanesiyle Hopa'dan alınmak isteniyor

2011 yılında HES projelerine karşı protestoda polis müdahalesi sonucu hayatını kaybeden Metin Lokumcu'nun ölümüne ilişkin dava başka bir yere nakledilmek isteniyor

Metin Lokumcu, 2011'de Hopa'daki protestolar sırasında polis müdahalesi sonucu yaşamını yitirmişti / Fotoğraf: Twitter

Metin Lokumcu davası "kamu güvenliği" bahanesiyle Hopa’dan alınmak isteniyor

2011 yılında Hopa’da dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingi sırasında, çay politikalarına ve HES projelerine karşı gerçekleşen protestolara polis müdahalesi esnasında emekli öğretmen Metin Lokumcu hayatını kaybetmişti.

9 yıl sonra kamu görevlileri hakkında görülecek olan ilk duruşma 24 Aralık Hopa Adliyesi’nde görülecekti. Ancak Hopa 2. Asliye Ceza Mahkemesi davanın başka bir yere naklini istedi.

Provokatif kalabalık gruplar

Hopa 2. Asliye Ceza Mahkemesi "basın yayın organları aracılığıyla gündemde tutulması ayrıca özellikle davanın görüldüğü, Artvin ili Hopa ilçesi ve bölge genelinde toplumca takip edilen dosya olması nedeniyle duruşma günlerinde provakatif kalabalık grupları oluşturulmak suretiyle propagandasının yapılması, toplumsal olaylar oluşturulması, güvenlik güçleri ile bu kişilerin karşı karşıya gelmesi olasılıkları dikkate alındığında davaya Artvin ili Hopa ilçesinde devam edilmesi halinde kamu güvenliğini ihlal edecek müessif olayların meydana gelmesinin ihtimal dahilinde olduğu" sebebiyle davanın naklini talep etti.

"Provokasyonu babamı öldürenler yaptı"

Dava naklinin adalet arayışlarını sonlandıramayacağını söyleyen Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu: "9 Yıl aradan sonra gerçek suçluların çok azı yargı önüne çıkacak. Buna rağmen hala davayı başka yerlere taşıyarak adalet arayışımızı engellemek istiyorlar. Duruşma salonu önünde olacaklar; onların provakatif diye adlandırdıkları babamın dostlarıdır, yol arkadaşlarıdır. Asıl provakasyonu yapanlar barışçıl bir basın açıklamasına biber gazlarıyla saldıranlardır. Babamın ölümüne sebep olanlardır" dedi.

hasfd.JPG
Nakil talebi / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen talepte şu ifadelere yer verildi:

"Yukarıda esas numarası yazılı mahkememiz dava dosyasında sanıklar, müteveffa Metin LOKUMCU'ya yönelik gerçekleştirdikleri iddia olunan eylemleri nedeniyle taksirle adam öldürme suçundan yargılanmaktadırlar. Davanın basın yayın organları aracılığıyla gündemde tutulması ayrıca özellikle davanın görüldüğü, Artvin ili Hopa ilçesi ve bölge genelinde toplumca takip edilen dosya olması nedeniyle duruşma günlerinde provakatif kalabalık grupları oluşturulmak suretiyle propagandasının yapılması, toplumsal olaylar oluşturulması, güvenlik güçleri ile bu kişilerin karşı karşıya gelmesi olasılıkları dikkate alındığında davaya Artvin ili Hopa ilçesinde devam edilmesi halinde kamu güvenliğini ihlal edecek müessif olayların meydana gelmesinin ihtimal dahilinde olduğu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 19/2 fıkrasında " Kovuşturmanın görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde yapılması kamu güvenliği için tehlikeli olursa, davanın naklini Adalet Bakanı Yargıtaydan ister." şeklinde bağlamında kamu güvenliği için tehlikeli olabileceği düşünülmekle, buna bağlı olarak yargılamanın düzenli yapılamayacağı, kamu güvenliği yönünden açık ve yakın tehlikenin söz konusu olabileceği kanaati ile davanın nakli hususunda 5271 sayılı CMK'nın 19/2 madde ve fıkrası ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün kamu Güvenliği Sebebiyle Davanin Naklinin Istenmesi Durumunda Yapılacak İşlemler Hakkındaki Genelgesi uyarınca gerekli yazışmaların yapılması ve duruşmanın bırakıldığı 24/12/2020 tarihinden önce bilgi verilmesi rica olunur."

"Nakil değil dava kaçırma"

Ali İsmail’in davası Eskişehir’den Kayseri’ye, Abdullah Cömertinki Hatay’dan Balıkesir’e nakil edildiğini belirten dava avukatlarından Meriç Eyüboğlu: "Dava kaçırmak bu siyasi iktidara özgü değil, bir tür devlet geleneği. Metin Göktepe, Gazi davası ve niceleri...Nakil gerekçesi olarak hep karşımıza çıkarılan ‘kamu güvenliğinin tehlikeye düşeceği’ hususunda ne mahkeme, ne savcılık ne de bakanlık  hiçbir veriye sahip değiller, bu varsayımı haklı kılacak hiçbir delil yok. Üstelik yargılanacak polislerin büyük bölümü devlet memuru olduğu için, hali hazırda görev yaptıkları şehirlerde ifade verecek. Yani Hopa'ya gelmeyecek. Dava dosyası içinde diğer şehirlerle, yazışmalar yapılıp tamamlandı zaten. Daha önce insanlardan kaçırılan dava örneklerinden biliyoruz ki, Metin hocanın davası Hopa’dan çok uzağa, tercihen gelip geçerken otobüsü taslayacak güruhların bolca bulunduğu küçük bir şehre gidecek. Fizan da olsa gideriz elbette ama bu "nakil" aynı zamanda davayı Hopa'nın da, tüm toplumun da gözünün önünden kaçırarak unutturma çabası. Benzeri tüm davalarda olduğu gibi hiç ceza verilmemesi veya sembolik cezalar verilmesi de meselenin bir diğer yönü" şeklinde konuştu.

"Dava Hopa halkının davasıdır, Hopa'da görülmelidir"

Nakil isteminin hukukla bağdaşmadığını vurgulayan Lokumcu ailesi avukatı Eray Güven: "Metin’imizin can güvenliğini sağlayamayan, dosyayı 9 yıl sürüncemede bırakanların ‘kamu güvenliği’ nedeni ile davanın naklini talep etmesi hukukla bağdaşmamaktadır. Bu dava sadece ailesinin değil tüm Hopa halkının davasıdır. Hopa halkının davası Hopa’da görülmelidir. Metin Lokumcu ailesi avukatı olarak bizler nerede olursa olsun bu davanın takipçisi olacağız, bu cinayetin üstünün örtülmesine izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU