İsrail, ABD'deki geçiş döneminden yararlanmaya çalışıyor

Bugün Batı Şeria'daki Siyonist yerleşimcilerin sayısının yaklaşık yarım milyon olduğu ve bu yerleşimcilerin bilinen 140 ve rastgele kurulmuş 70 yerleşim biriminde yaşadığı biliniyor

Batı Şeria'da yerleşimcilerle Filistinlileri ayıran Apartheid Caddesi olarak bilinen bir İsrail kontrol noktası (AFP)

İsrail hükümetinin dün (pazar) işgal altındaki Kudüs'ün güneydoğusunda 1257 konut inşa etmek için bir ihale ilanı yayınladı. İşgal altındaki Filistin topraklarındaki İsrail Yerleşim Konseyi’nin bildirdiğine göre, İsrail Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da yaklaşık 200.000 yeni yerleşimciye izin verecek projelerini onaylatmak için Washington’daki iki yönetim arasındaki boşluktan yararlanmayı planlıyor.

Konsey Başkanı David Hayani, hükümeti bu planı ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya yaklaşan İsrail ziyareti sırasında sunmaya çağırıyor, böylece yeni ABD yönetimi bir "oldu bitti"ye getirilmek isteniyor. Yerleşimciler, hedeflerine ulaşmak için "İsrail Ülkesi Lobisi" verdikleri biri İsrail’de diğeri Amerika Birleşik Devletleri'nde çalışan iki baskı grubu kurdu. Kampanya, eski bakan ve iktidardaki Likud partisinin yardımcısı Haim Katz ve aşırılık yanlısı "Sağ Blok" eski bakanı Betzalel Smotrich tarafından yürütülüyor. 

Söz konusu lobi, ABD seçimlerinin arifesinde büyük bir toplantı yaptı ve bir yerleşim birimine tur düzenledi. Tura İsrail'de Cumhuriyetçi Parti Genel Başkanı Avukat Mark Tseel ve İsrail Parlamentosu Knesset Başkanı, Netanyahu'ya en yakın siyasetçi olduğu bilinen Yariv Levin katıldı. Onlar mevcut durumla istenen durumu birleştirmek için yerleşim yerlerine yasal bir çözüm getirmenin yanı sıra şu anda düzensiz yerleşim yerlerine elektrik, su, yol, posta ve anaokulları gibi temel hizmetlerin sağlanmasının önündeki engellerin kaldırılması için çalışmaya karar verdi.

Hayani planın iki şeyi hedeflediğini söylüyor. Birincisi Barak Obama döneminin tersine dönmesine tanık olan Trump döneminin görev süresini kullanmak, ikincisi yeni Başkan Joe Biden’in nabzını tutarak İsrail’e vereceği desteğin kapsamını öğrenmek. Onun iddiasına göre "Barış Şimdi Hareketi"nin bu hafta yayınladığı raporun aksine dört yıllık Trump yönetiminde Obama döneminde inşa edilenden daha az yerleşim birimi yapıldı. Hayani bunu "İsrail hükümetinin dostane Trump yönetimine karşı gelmedeki isteksizliği ve Obama döneminde daha cüretkar olmasına "bağlıyor.

Bugün Batı Şeria'daki Siyonist yerleşimcilerin sayısının yaklaşık yarım milyon olduğu ve bu yerleşimcilerin bilinen 140 ve rastgele kurulmuş 70 yerleşim biriminde yaşadığı biliniyor. Hayani’ye göre, Binyamin Netanyahu hükümeti Trump yönetiminin ona verdiği fırsattan yararlansaydı, bu yerleşim birimleri önemli ölçüde artacaktı. Hayani, kaybedilen yerleşim fırsatlarının yerleşim yerlerinin yüzde 25'ine eşit olduğunu, yani 200.000 ek yerleşimciye imkan sağlanabileceğini " tahmin ediyor. Netanyahu hükümetinin 2009 yılından bu yana her yıl 80 konut inşa ederken önceki hükümetlerde 1.000'e ulaştığını söylüyor. Belediye başkanı Benny Kashriel, şehrin "evlerini kendilerine yakın kurmak isteyen çok sayıda genç aileyi kaybettiğinden" şikayet ettiğini de dile getiriyor.

Yerleşimciler büyük yerleşim projelerine "konu Trump, Biden veya başka bir Amerikan başkanıyla ilgili değil, sadece bizimle ilgili" ilkesinden hareket ederek başlıyorlar. Onlar, Netanyahu'yu şiddetle eleştiriyor ve onu başarısızlıkla suçluyor. Hayani, "Başbakanlıkta, yeni yönetimin pozisyonlarını dikkate alıyor ve onu önceden kızdırmamaya çalışıyorlar ve başkanın görev süresi boyunca "ne koparırsam kardır" diyecek biri olarak da görünmüyorlar" dedi.  Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşan geçiş dönemi boyunca, yerleşim yerleri ve buralardaki yeni yerleşim meselesinin, Başkan seçilen Joe Biden ve İsrail ilişkilerinin merkezinde yer alacağı ortaya çıktı. Obama yönetiminin 2016'da Trump'ın Beyaz Saray'a girmeden önceki son haftalarını, Obama'nın başkan yardımcısı Biden'in yerleşimlerin meşruiyetine karşı 2334 sayılı Güvenlik Konseyi Kararı'nı zorlamakta çok aktif olduğunu çok iyi hatırlıyoruz.

Obama'nın ulusal güvenlik danışmanı olan Biden ve şu anda dışişleri bakanı adayı Susan Rice, Birleşmiş Milletler'deki Senegalli ve Yeni Zelanda temsilcilerini iki çözüm önerisine katılmaya ikna ettiler ve Ukrayna'ya kendi lehine oy vermesi için baskı yaptılar. Güvenlik Konseyi, o sırada İsrail'e tokat olarak görülen bir hareketle, "4 Haziran 1967'de Kudüs dahil ateşkes hattında herhangi bir sınır değişikliğini tanımamaya" karar verdi. Bu karar, konseyin on beş üyesinin 14'ü tarafından desteklendi. ABD oylamada çekimser kaldı ve ayrıca veto hakkını kullanmadı. Bu tarihin önemli bir kilometre taşı olarak görülür. Sadece Biden’e karşı değil, aynı zamanda BM’nin 2334 sayılı kararına muhalefet edip yerleşimcileri destekleyen Kamala Harris’e de karşıydı. Harris, Senato’da bu karara karşı çıkan kampanyanın da başını çekenlerden biriydi. O bu kararı adaletsiz bulduğunu söylemişti.

Knesset'teki İsrail Ülkesi Lobisi, " Biden, Beyaz Saray’a girmeden önce çözülmesi gereken meseleler var. Bunların en önemlisi meşru olarak görülmeyen ve bu nedenle hizmet alamayan yerleşim birimlerinin sorunlarının çözülmesi ve buralara bütçe ayrılması. Bu hizmetler arasında su, elektrik, kreş, toplu taşıma ve spor sahalarının inşası da var. Yine Atarot mahallesi (Kudüs ile Ramallah arasında) gibi yeni yerleşim yerleri kurma ve Batı Şeria'yı ikiye bölen ve tek coğrafi uzantı ile Filistin devletinin kurulmasını engellemeyi hedefleyen E-1 bölgesinde stratejik inşaat planını uygulama planları da var.

Bu lobi, "Trump'ın Beyaz Saray'da iki buçuk ayı olduğuna ve Netanyahu'nun, anlaşmalar konusunda daha fazlasını elde etmek için kısa süreden faydalanması gerektiğine" inanıyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU