Su aygırı dışkıları azalınca Afrika göllerindeki yaşam döngüsü tehlikeye girdi

Su aygırlarının dışkıları suya oksijen sağlayarak yüzlerce balık ve diğer canlı türünün yaşamını sürdürmesine yardımcı oluyor. Aşırı avlanmayla su aygırı nüfusunun azalması göllerdeki yaşamı olumsuz etkiliyor

Dişleri için kaçak avlanan su aygırlarının yüzde 95’i bazı ülkelerde yok oldu / Fotoğraf: The Independent

Su aygırı nüfusunun azalması nedeniyle ürettikleri dışkının miktarında görülen düşüş Doğu Afrika’daki nehir ve büyük göllerde yaşayan canlı türlerini ve dolaylı olarak insanları tehdit ediyor.

Su aygırları Afrika savanlarında geceleri otluyor ve güneşin sıcağından kaçınmak için günlerini nehirlerde tembellik ederek ve dışkılayarak geçiriyor.

Belçika merkezli Antwerp Üniversitesi'nin Mara Nehri boyunca yaptığı araştırmaya göre, suya oksijen sağlayan bu durum nehrin döküldüğü Victoria Gölü’nde yaşayan yüzlerce balık ve canlı türünün yaşamını sürdürmesine yardımcı oluyor.  

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Afrika Yaban Hayatı Vakfı’na göre, dişleri için kaçak avlanmaları ve doğal yaşam alanlarının kaybolması gibi nedenlerle su aygırlarının yüzde 95’i bazı ülkelerde yok oldu.

Araştırmacılar, Doğu Afrika’nın büyük göllerini besleyen nehir kollarında yaşayan su aygırlarının neredeyse yok olduğunu ve bunun zincirleme sonuçlara yol açabileceğini belirtti.

Science Advances adlı bilimsel yayında yer alan çalışmanın baş yazarı biyolog Dr. Jonas Schoelynck araştırmaya ilişkin şunları söyledi:

“Çoğu otçul hayvanın dışkılarındaki besleyici öğeler büyük ölçüde tekrardan hayvanların otladığı bozkırlara geri dönüyor ve orada bitkiler tarafından tekrar emiliyor. Ancak su aygırlarında durum böyle değil. Onlar karadan nehir ve göllere besin taşıyan pompa görevi görüyor.”

Su aygırları günde yaklaşık 40 kg. ot tüketiyor ve bu otlar silisyum yönünden zengin olduğundan hayvanların güçlü olmasını sağlayarak böceklerden veya daha küçük otçul hayvanlardan korunmalarına yardımcı oluyor.

Silisyum, besin zincirinin temelini oluşturan böcekler ve küçük balıklar için beslenme kaynağı olan mikroskobik su yosunları diyatomeler gibi pek çok su canlısı için vazgeçilmez bir kimyasal. Diyatomeler ayrıca nehirleri yaşanabilir kılmak için oksijen pompalamalarıyla biliniyor.

Nehirlerde silisyum seviyesi düştüğünde diyatome sayıları azalıyor ve bu da zararlı haşerelerin çoğalmasına neden olup bölgeyi çevresel açıdan yok edebiliyor. 
 

hippo.jpg
Fotoğraf: The Independent


Silisyumun topraktan nehirlere girdiği düşünülüyor ancak araştırmacılar Tanzanya’daki Mara Nehri’nden Victoria Gölü’ne taşınan silisyumun yüzde 76'sının su aygırlarının dışkılarıyla taşındığını keşfetti.

Alman Araştırma Merkezi’nden Dr. Patrick Frings, “Araştırma sonuçlarımız tamamen yeni” diyerek daha önce kimsenin otçul hayvanların böylesine önemli rolü olabileceğini düşünmediğini söyledi. Frings sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu süreç tüm kara ve su ekosistemi için çok önemli. Ancak geçmişte tamamen göz ardı edildi.”

Afrika’daki su aygırı popülasyonu, kaçak avcıların askeri sınıf silah ve taktiklere başvurduğu 1996-2004 yıllarında yüzde 20 oranında azaldı.

Önümüzdeki 50-60 yılda bu hayvan popülasyonunun 3’te bir oranında daha azalması bekleniyor. Bu durum Victoria Gölü’nün zengin besin kaynaklarını ve balıklarını yok edebilir. Dr. Schoelynck, balıkçılığın Victoria Gölü halkı için önemli bir besin kaynağı olduğuna dikkat çekiyor.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independent.co.uk/environment

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Kırkpınar

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU