Analiz: Irak halk hareketini nasıl bir gelecek bekliyor?

Iraklı gazeteci Haydar el-Bedri, Bağdat'taki oturma eyleminin sona ermesini, partizan grupların sızmasının bir sonucu olarak 'sivil bir protesto' olarak nitelendirdi

Fotoğraf: AP

Irak'ın başkenti Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda Ekim halk hareketinin oturma eylemlerinin başlamasından 1 yıl sonra aktivistlerin çoğu, çadırlarını meydandan kaldırmayı kabul etti. Gelişme, ayaklanmanın yıl dönümünde yaşanan son çatışmaların ve Şii milis gruplar tarafından baskının devam etmesi korkularının ardından yaşandı.

Görünüşe göre Bağdat, artık oturma eylemlerinin işe yaramayacağından emin. Öyle ki siyasi hedeflere ulaşmak için veya Iraklı siyasi güçlere büyük baskı yapan eylemlerinin taleplerini karmaşıklaştırmak için meydan, artık Şii milis gruplarla bağlantılı diğer unsurlar tarafından kullanılan bir platforma dönüştü.

Belki de söz konusu adım, aktivistlerin kendilerini ve hareketlerini bu gruplardan izole etme çabalarının bir parçası olabilir.

Deprem bitmiyor

Koronavirüs krizi ve petrol fiyatlarındaki düşüşün ardından genel olarak Iraklıların çektiği acılar artarken ve bu koşulların ülke ekonomisine yansımaları çoğalırken, çekilme kararına rağmen Irak sokakları, yeniden arenaya çıkmaya ve ayaklanmaya hazır. Aynı şekilde ülkenin kötüleşen finansal koşulları ve silahlı grupların devam eden etkisinin bir sonucu olarak başkentte hakim olan atmosfer, iktidar güçlere yönelik halkın hoşnutsuzluğunun boyutu hakkında net bir izlenim veriyor.

Bu bağlamda Independent Arabia muhabiri bir sonraki aşamaya ilişkin endişelerini ve korkularını dile getiren bazı aktivistlerle bir araya geldi.

"Çadırlar kaldırıldı. Ama bu, depremin bittiği anlamına gelmiyor". Önde gelen aktivistlerden Ala Settar, oturma eylemi çadırlarının kaldırılmasını bu ifadelerle yorumladı. Settar, söz konusu adımın amacının, ‘yoksul eylemciler arasında saklandıktan ve protesto faaliyetlerini barışçıl rotasından saptırdıktan sonra iktidar ve partilerinin casuslarını ortaya çıkarmak' olduğuna dikkati çekti.

"Ekim intifadası, nesiller boyu sürecek bir yol çizdi. Bu halkı yöneten mezhepçi partiler, milisler, aile çeteleri ve hırsızlar olmadan istediğimiz demokratik Irak şeklini resmetti" diyen Ala Settar, intifada deneyiminin, kendilerine tüm bunları başarma olasılığını gösterdiğine dikkati çekti.

Settar, eylemcilerin erken seçimler şeklinde yeni bir tura girdiğine değinirken, ‘adil bir seçim yasası ortaya koyma, iktidar ve milislerinin baskı ve diktatörlük uygulamaları ışığında siyasi bir alternatif bulma zorluğu' da dahil olmak üzere karşılaşacakları zorlukları açığa kavuşturdu.

Aktivist ayrıca, "İktidar ve partileri, seçim dönemine kadar yaklaşımlarını sürdürmeye çalışırsa gençlerin karşısında, siyasi sistemden tam bir kopuş ilan etmek ve iktidarın devrilmesini talep etmekten başka seçenek kalmayacak" dedi.

‘Ekim' ve ulusal halin tesisi

Aktivist Gays Muhammed, sivil akımların çadırlarının çoğunun kaldırıldığını söyledi. Muhammed, eylemcilerin bu seçimi yapmasının çeşitli nedenlerinin olduğuna işaret ederek, "Başta Tahrir Meydanı'na, sorunlar ve çatışmalara yol açan ve ayaklanmanın imajını bozmaktan bizi sorumlu tutmaya çalışan iktidar partilerinden sızan unsurlara tanık oldu. Ayrıca silah kaosu ortasında bu grupların, eylemcileri daha fazla hedef almasından korkuluyordu" dedi.

Çadırlardan birinin sahibi olan Gays Muhammed, "Ekim intifadası, bir mekana ya da oturma eylemine indirgenemeyen bir kimlik ve bir yöntem haline geldi" ifadelerini kullandı.

İntifadanın ikinci yolculuğu

Gözlemciler, oturma eylemi çadırlarının kaldırılmasını, erken seçimler için seferberlik yoluyla halk hareketinin ikinci aşamasının başlangıcı olmasının yanı sıra, ‘intifadanın yollarını ve taleplerini etkilemeyi amaçlayan silahlı taraflara bağlı grupların sızmasına karşı sivil güçlerin protestosu' olarak görüyor.

Bu çerçevede Iraklı gazeteci Haydar el-Bedri, Bağdat'taki oturma eyleminin sona ermesini, partizan grupların sızmasının bir sonucu olarak ‘sivil bir protesto' olarak nitelendirdi. Bedri, bu grupların ilerleyen dönemde aktivistleri daha geniş şekilde hedef alabileceği korkusunun da mevcut olduğuna dikkati çekti.

Haydar el-Bedri, "Devrim protesto eylemi ya da oturma eylemleriyle sınırlı değil. Bu kararın alınması, Tahrir Meydanı'ndaki sivil gençlerin oturma eylemi çadırlarına sızdığına olan inançtan kaynaklanıyor" dedi. Iraklı gazeteci ayrıca, söz konusu adımın, ‘halk üslerini, protesto şeklinden siyasi ve seçim eylemine taşımak üzere seferber etmeye başlayarak, Ekim intifadasının ikinci aşamasının başlangıcı' olduğuna dikkati çekti.

Irak halkının sahası

Ekim intifadası sırasında protestolara tanık olan Irak vilayetleri, ayaklanmanın ana rolünü oynayan şehirler olsa da Bağdat'ı ‘Irak halkının sahası' olarak görüyordu. Bununla birlikte Bağdat, hareketin başlangıç noktası ve hükümetin merkezi olmasının yanı sıra, geriye kalan vilayetlerin vizyon ve fikirlerinin oluştuğu bir örnekti ve bu, defalarca diğer vilayetlerden ona doğru bir yürüyüş fikrinin açığa çıkmasına neden oldu.

Zi Kar protestolarında aktivist Muhammed Abdulkerim eş-Şeyh, "El-Habbubi ve Tahrir meydanları arasındaki fark, eylemcilerin meydanları kontrol etmesi ve partizan tarafların içine girmesine izin vermemesi açısından büyük" diyerek, bu durumun Nasiriye'de oturma eylemlerinin devamlılığını ve Bağdat'ta sonlanmasını açıklayabileceğini kaydetti.

Abdulkerim eş-Şeyh, "İntifadanın yıldönümünde Nasiriye, barış ve disiplinin bir örneği oldu. Bu da Bağdat'taki çatışmaları kışkırtanın ‘Ekimciler' olmadığını gösteriyor. Aksine son dönemde partizan gruplar arenaya girdi" dedi.

Muhammed Abdulkerim eş-Şeyh'in ifadesine göre tüm vilayetlerdeki eylemciler, intifadanın öncüsü ve kültürün adresi olarak Bağdat'a bakıyor ve oturma eylemini, bu şekilde sonlandırmak, eylemcilerin kalplerinden narsist bir yara bıraktı. Bu çerçevede aktivist, "Oturma eyleminin etkin bir şekilde sona ermesinin, Ekim intifadası büyüklüğünde olacağını ve talepler karşılandıktan sonra halka kan enjekte edeceğini umuyoruz. Bu seçenek, gerekli bir hal aldı" ifadelerini kullandı.

"Eylemcilerin taleplerine siyasi bir yanıt gelmeden çadırlarda kalmak boş. İntifadanın aktivistleri önümüzdeki seçimlerde rekabet edecek bir siyasi akım yaratmaya başlamalı" diyen Abdulkerim eş-Şeyh, ‘siyasi haritanın bir dereceye kadar değiştirilmesine katkıda bulunabilecek ve taleplerin yerine getirilmesinin önünü açan siyasi eylemin başlatılması, bunun da ötesinde katillerin hesap verebilirliğinin sağlanması' gerektiğine dikkati çekti.

Göreceli sessizlik ve yeni güvenlik talimatları

Tahrir Meydanı, 25 Ocak'ta yeni gösteri turunun başlaması sonrasında bugün göreceli bir sakinliğe tanık oluyor. Bağdat Harekat Komutanlığı, 27 Ekim'de erken saatlerde Cumhuriyet Köprüsü'nden Tahrir Meydanı'na uzanan Rusafe bölgesinde temizlik kampanyalarının yürütüldüğünü açıkladı.

Kampanya, Irak'ın başkenti Bağdat'taki oturma eylemlerinin ardından bir yıldır kapalı olan köprünün açılması niyetini gösteren bilgilerle eş zamanlı olarak gerçekleştirildi.

Bu çerçevede komutanlık, yaptığı açıklamada, "Bağdat Harekat Komutanlığı, başkent güvenlik kadrolarıyla koordineli olarak talimat veriyor ve Cumhuriyet Köprüsü'ne ilişkin temizlik operasyonunu Rusafe tarafından denetliyor. Son gösteriler ışığında Sinek Köprüsü ve diğer kapalı yolların açılması için talimat verildi" dedi.

Köprülerin ve kapalı yolların açılması emriyle eş zamanlı olarak görgü tanıkları, Tahrir Meydanı'ndaki oturma eyleminin dağıldığını ve çadırların kaldırıldığını yalanladı.

Öte yandan Irak'taki İnsan Hakları Komisyonu, geçen pazartesi günü Bağdat ve diğer vilayetlerde 25 Ekim'de yapılan gösterilerde 32 eylemci ve 138 güvenlik unsurunun yaralandığını açıkladı.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independentarabia.com/node/163976

DAHA FAZLA HABER OKU