Latin Amerika Ermeni diasporası ve Karabağ çatışması

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Görsel: AGBU

Azerbaycan ile Ermenistan arasında işgal altındaki Karabağ bölgesinde yaşanan çatışmalar, Moskova'da alınan 'ateş-kes' mutabakatına rağmen çatışmalar devam ediyor.

Son saldırıları ile Ermenistan ordusu cephede kendisini tahkim ederken, Ermeni diasporası da uluslararası platformlarda Türkiye ve Azerbaycan'a karşı baskı uygulamaya çalışıyor.

Ağırlıklı olarak Ermenilerin yaşadığı Latin Amerika'daki diaspora aktivizmi, Azerbaycan ve Türkiye'nin diplomatik temsilciliklerinde her yıl nisan ayında yapılan sözde soykırım anma törenleri, 27 Eylül'den sonra Karabağ protesto gösterilerine bıraktı.

Ermeni diasporası/diplomatları, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da (İran, Suriye, Lübnan, Filistin ve Mısır), Güney Asya (Hindistan) ve Latin Amerika'da (Arjantin ve Uruguay) stratejik ortaklar ve diaspora temsilcileri bu perspektifin tanınmasını sağlamaya çalıştılar. 

Şu anki Ermenistan Cumhuriyeti ve Dağlık Karabağ topraklarında yaklaşık 3 milyon kişinin yaşadığı, 10 milyon kişinin ise tüm dünyaya yayılmış olduğu tahmin edilmektedir.

19'ncu yüzyılın başlarında farklı nesiller Latin Amerika'ya göç etti; ancak büyük çoğunluğu Birinci Dünya Savaşı ve sonraki yıllarda geldi.

Latin Amerika'da, esas olarak Atlantik kıyısının güneyine, yani, Arjantin, Brezilya ve Uruguay'a yerleştiler. Şimdiye kadarki en büyük topluluk, çoğunlukla Buenos Aires ve Córdoba'da ikamet eden Arjantin Ermenileridir. 

Ermeni nüfusunun beşte dördünün yurt dışında yaşadığı tahmin edilmekte. Arjantin, Latin Amerika'daki en büyük Ermeni topluluğuna ev sahipliği yapmakta ve 150 bin kadarı Buenos Aires, Córdoba ve Rosario'da (Santa Fe) dağılmıştır.

Ermenistan ile Güney Amerika ülkesi arasındaki bu ilişkide dönüm noktası 1965'te gerçekleşti. Uruguay, sözde 'Ermeni soykırımı'nı tam olarak tanıyan dünyadaki ilk ülke oldu.

Ermenistan ve Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ bölgesindeki gerginlikler, daha da tırmanmaya başladı. Bununla karşı karşıya kalan Latin Amerika'daki hükümetler, iki eski Sovyet Cumhuriyeti arasındaki bu çatışmaya barışçıl çözüm yolu temelinde açıklamalar yaptı.

Arjantin Dışişleri Bakanlığı 27 Eylül'de çıkan çatışmalardan duyduğu endişeyi dile getirdi. Bu nedenle Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki düşmanlıkların sona ermesi ve "çatışmanın uluslararası hukuk çerçevesinde barışçı bir şekilde çözülmesi" için müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısında bulundu.

Meksika Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, "Dağlık Karabağ'da güç kullanıldığına dair haberlerden duyulan derin endişeyi" dile getirdi.

Bu nedenle hem Ermenistan hem de Azerbaycan'dan "azami ihtiyatla hareket etmelerini, askeri nitelikteki operasyonları askıya almalarını ve diyalog sürecini bir an önce yeniden başlatmalarını" istedi.

Brezilya Dışişleri Bakanlığı, "Dağlık Karabağ'da son zamanlarda yaşanan çatışmaların neden olduğu can kaybından dolayı üzüntü duyarak düşmanlıkların sona ermesi çağrısında'' bulundu.

Ekvador Dışişleri Bakanlığı da uluslararası toplumu Dağlık Karabağ bölgesinde istikrarı baltalamaya çalışabilecek her türlü mesajı şiddetlendirmekten kaçınmaya çağırdı.

Latin Amerikalı ilk Papa olan; Papa Francis, Ermenistan ile Azerbaycan arasında yürürlüğe giren ateşkesi memnuniyetle karşıladı.

Papa, "Ateşkes çok kırılgan görünse de, sürdürülmesini teşvik ediyor ve can kaybına, acı çekmeye ve evlerin ve ibadethanelerin yıkılmasına sempati duyduğumu ifade ediyorum" dedi. Bölgede acı çeken siviller için dua etti.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri ve Şili eski Cumhurbaşkanı Michelle Bachellet, Dağlık Karabağ çatışma bölgesindeki temas hattı boyunca sivillerin çektiği acılardan duyduğu endişeyi dile getirdi ve acil ateşkes çağrısında bulundu. 

Latin Amerika Ermeniler, Arjantin, Uruguay ve Brezilya'da, ilk mültecilerin soyundan gelenlerin torunların torunlarıdır; çoğu sanat, politika ve iş dünyasında önemli pozisyonlara geldiler.

Ermeni diasporası da neredeyse bir asırdır dilini, kültürünü ve kimliğini korumuştur.

Yukarıda açıklamaları okuduğunuz ülkeler, Ermenistan'ın öneminden daha çok kendi ülkesindeki Ermeni toplumunun/diasparonın etkisinden kaynaklanmaktadır.

Zira diaspora, atalarının göç etmesinin nedeni olarak sözde soykırımı görüyor; iddiasını uluslararası toplumda 'soykırım' olarak tanıması için bugüne kadar da ciddi bir motivasyonla sürdürüyor.

Nitekim Almanya, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Latin Amerika'nın birçok ülkesi dahil yaklaşık 30 ülke sözde Ermeni soykırımını tanıdı.


Latin Amerikalı savaşçılar Ermenistan'a destek veriyor

27 Eylül'de Dağlık Karabağ'da silahlı çatışmaların başlamasıyla Ermenistan ve Azerbaycan gerçek bir savaşa daha yakın bir duruma geldi.

Ermeni diasporasının önde gelen üyeleri Azerbaycan saldırılarını kınarken, Erivan'ın merkezinde büyük ekranlar cepheden kahramanca sahneler gösterdi.  

Dışişleri Bakanlığı tarafından işletilen Ermenistan'ın resmi Twitter hesabından bir tweet atıldı. Savaşta Ortodoks Hıristiyanları harekete geçirmek  için elinde bir saldırı tüfeği ve bir haç tutan bir Ortodoks rahibin resmi, "İnanç ve Güç!" yazısıyla motivasyon/taraftar toplamaya çalıştı.  

Radio France International (RFI), cumartesi günü bildirdiğine göre Lübnan, Suriye ve Latin Amerika'dan savaşçılar işgal altındaki Dağlık Karabağ bölgesinde devam eden çatışmada Ermenistan adına Azerbaycan'a karşı savaşmak için gönüllü oldular.

RFI, bazıları daha önce hiç silah taşımayan 30 civarında gönüllü savaşçının saldırılara katılmadan önce "e0kspres eğitim" aldığını belirtti.

Bunun dışında açık kaynaklardan da, Ermenistan'ın PKK ve sözde Ermeni Kurtuluş Gizli Ordusu (ASALA) dahil olmak üzere çeşitli terörist grupları Dağlık Karabağ bölgesine getirdiğini ve onlara silah sağladığını söyledi.

Bunun dışında Rusya Ermenileri Birliği'nin savaşa katılmak isteyen 20 bin gönüllüden oluşan bir liste hazırladığı 'iddia edildi.'

Ermeni parlamento başkanı Ararat Mirzoyan, internet sitesinde yaptığı açıklamada Avrupa, Arap ve Latin Amerika ülkelerindeki muhataplarını Dağlık Karabağ'daki durumla bağlantılı olarak derhal harekete geçmeye çağırıyor.


Uruguay, Ermeni diasporasının Erivan'ı

Uruguay, neredeyse diasporanın başkenti durumundadır. Uruguay'da yaklaşık 20 bin Ermeni diaspora üyesinin yaşadığı tahmin edilmektedir.  

Uruguay, sözde Ermeni Soykırımı'nı tanıyan ilk ülke olduğu gibi sözde soykırımın ilk uluslararası tanınma sürecini başlatmıştır.

Başkent Montevideo'da bir sözde Ermeni Soykırımı müzesi ve anıtı olduğu gibi her yıl 24 Nisan'da Temsilciler Meclisi'nde anma etkinlikleri yapılmaktadır.

Diaspora'nın gücü Arjantin'den geldiği gibi Arjantin'deki Ermeni işadamları ve STK'lar sayesinde de Uruguay'da daha fazla etkindir.

Uruguay'ın başkentinde, Güney Amerika Ermeni Milli Komitesi, Ermeni Devrimci Federasyonu, Uruguay Ermeni Milli Komitesi ve Uruguay-Ermenistan parlamento grubu tarafından ciddi bir lobi faaliyeti düzenlenmektedir.

Elbette Ermeni işadamları da bu derneklerin içerisinde oldukça faaldir.

Hatta Eylül 2011'de Uruguay Dışişleri Bakanı Luis Almagro'nun eşi benzeri görülmemiş bir açıklamada bulunarak hükümetinin Dağlık Karabağ'ın statüsüne ilişkin resmi bir açıklama yapma sürecini başlattığını söyledi.

Yani Karabağ'ı resmen tanımak arzusundaydı. Oysa Karabağ'ı Ermenistan bugün bile resmen tanımamaktadır.

Uruguay Parlamentosu Başkanı Jorge Orrico'nun Artsakh'a (Ermenilerin sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'ne verdiği isim) gittiğini ve Cumhurbaşkanı Bako Sahakyan ve diğer yetkililerle görüşmüştü

2020 Uruguay yönetimi sağ-cumhuriyetçi kökenli ve evanjeliklerin desteğini aldığı için Ermenistan-Azerbaycan gerilimine uzak duruyor.

Çünkü Ermeni diasporası Latin Amerika ve Uruguay'da daha çok sol parti ve kolektiflerin içinden yer aldığından ideolojik bir cephenin diğer tarafını oluşturuyor. Dolayısıyla Uruguay'ın agresif Ermenistan siyaseti ve lobiciliği etki göstermemektedir.


Latin Amerika'da Brezilya'dan Arjantin'e Ermenilerin varlığı: Diaspora'nın agresifliği Latin Amerika Ermenilerinde yok

Brezilya'da Ermenilerin sayısı 80 bine kadar ulaşıyor. Çoğunlukla, Ermenistan'ın adının verildiği bir metro istasyonunun çevresinde Sao Paulo'da bulunuyorlar.

Uruguay'da, yaklaşık 15 bin ila 20 bin kişiyle daha küçük bir topluluk olmasına rağmen, Uruguay gibi küçük ülke de; en büyük göçmen gruplarından birini oluşturuyorlar.

Şili'de, yaklaşık 3 bin üyesiyle çok daha küçük olmasına rağmen, aynı zamanda oldukça aktif bir topluluğa sahipler. Kolombiya'da, ülkenin batısında Quindío'da Armenia adında bir şehirleri bile var.

Bununla birlikte, Latin Amerika Ermenileri diaspora ve politikacıların aksine Türkiye karşıtlığında agresif değiller. Neredeyse sözde Ermeni soykırımı iddiaları olmasa; kendi geçmişleriyle ilgili aidiyetlerini unutarak asimile olacak düzeydeler.

Bu bağlamda soykırım iddiaları ve diaspora ciddi bir motivasyon ve hafıza oluşturuyor.

Arjantin'deki Ermeni diasporası sadece Latin Amerika'daki en büyüğü değil, aynı zamanda çok iyi organize edilmiş, gelenekleri, dilleri ve kültürlerini korumaya çalışan çok sayıda kuruma sahipler.

Başkent Buenos Aires'de 3 gazete, 5 kilise ve 7 okul ve Córdoba şehrinde bir tane daha okulları var. Ayrıca Arjantin'deki Ermeni cemaatinin geleneklerini ve uyumunu teşvik etmek için etkili birde toplum merkezine sahipler.

Arjantin başkentinin Palermo semtindeki Armenia Caddesi'nde, bu topluluğun kurumlarının büyük bir kısmı bulunmaktadır. Katedral, Ermeni Merkezi, Eğitim Enstitüsü ve tiyatro vardır.  

Merkez, aynı zamanda Buenos Aires vilayetinin San Justo kasabasında bulunan Ermeni Mezarlığı'nı da yönetmektedir. Bu bağlamda Ermeni cemaatinin ciddi bir saygınlığı vardır.

Kilise, bu topluluğun toplanma merkezdir. Bugün Arjantin'de Ermeni Hristiyanlığının farklı dalları vardır, Arjantin Cumhuriyeti ve Şili için Ermeni Apostolik Kilisesi Başpiskoposluğu en önemlisidir.

Ermeni başpiskopos Kissag Mouradián, Papa Francis'in yakın ahbabıdır. Nitekim Papa Francis'de 'arkadaşlığın hakkını vererek', 2015 yılında, sözde soykırımın yüzüncü yılında Vatikan'da resmen, 20'nci yüzyılın ilk soykırımını ilan eden ilk yüksek papaz olmuştu.

Latin Amerika'daki Ermeni varlığının nispeten genç bir tarihi var. 19'ncu. ve 20'nci yüzyılın başlarında Osmanlı İmpratorluğu'ndan Brezilya, Uruguay ve Arjantin'e göç edildi. 

Güney Amerika'daki Ermenilerin büyük bir kısmı, bugün Türkiye'nin güneydoğu kıyısındaki Kilikya bölgesinden gelenlerin torunlarıdır ve tipik olarak ayakkabı ticareti ve imalatı ile uğraşmaktadır.

1920'de göçün zirvesinden bu yana Latin Amerika'ya çok az Ermeni akını oldu ve 1950'ye kadar ulaştı.

Sonuç olarak, oradaki mevcut Ermeniler, ilk dilleri olarak İspanyolca veya Portekizce konuşurlar. Yine de kiliseler ve okullar, kulüpler ve gazeteler veya radyolar gibi olağan diaspora unsurlarıyla kültürlerini korudular.

Aslında Uruguay, 1915'ten elli yıl sonra, 1965'te Ermeni Soykırımını tanıyan bir kararı kabul eden ilk ülke olmasıyla Ermeni dünyasında ünlüdür.  

Ermeniler, São Paulo'daki milyonlarca insana "Armênia" metro istasyonunu hatırlattığı için Brezilya'da önemli bir topluluktur. Brezilya'da ülkede iş ve siyaset alanlarında iyi temsil ediliyorlar, diğer alanlarda da Ermeni varlığı var.

Örneğin Brezilya-Ermeni toplumunda 2013'te ulusal satranç şampiyonasını kazanan Krikor Sevag Mıkhitarian öne çıkan bir isimdir. 

Yine de Arjantin, Latin Amerika'daki en büyük sayıda Ermeni'nin anavatanı olmuştur. Buenos Aires'in eski ülkenin adını taşıyan bir meydanı ve sokağı, ayrıca toplulukta bulunan çok sayıda kilise, okul ve restoran vardır. 

Latin Amerika'da Ermeni toplumunu işaret eden, "Ermenistan" olarak adlandırılan çok sayıda şehir ve kasabada 'Armenia' ismi bulunur.

Özellikle Ermenistan, Kolombiya, El Salvador, Guatemala, Honduras ve Ekvador'daki Ermeni toplumu benzer göç/men dayanışma ve uygulamalarını sahiptir.

Meksika'da da küçük ama önemli bir potansiyele sahip bir Ermeni varlığı vardır. Meksika'daki Ermenilerin önemli bir temsilcisi, İstanbul Üniversitesi'nden mezun ilk kadınlardan biri olan Marie Pishmish, Meksika'da astronominin kurulmasında ve gelişmesinde merkezi bir figür olmuştur.


Diaspora, Latin Amerika sağ ve evanjelik hükümetlere etki edemedi ve yeni cephe açamadı

Latin Amerika'da Sağ-Cumhuriyetçiler ve Evanjelik toplum, Ermenilere mesafelidir. Özellikle 2015-2016 yıllarından itibaren Latin Amerika'nın 10'dan fazla ülkesinde iktidar veya iktidar ortağı olan Evanjelik koalisyonlar; daha çok İsrail ve ABD yörüngesinde dış politika yürütmüşlerdir.

Neredeyse Latin Amerika ülkeleri İsrail menfaatlerini göz ardı etmeden politika icra edememiş veya karşısında olmamıştır.

Bu bağlamda Hazar Denizi'nden ve Azerbaycan'dan çıkan doğalgaz ve petrolün uluslararası piyasalara taşınması İsrail-ABD şirketlerinin büyük bir rolü var.

Dolayısıyla Ermenistan ile Azerbaycan çatışmasında İsrail, Azerilerin yanında yer almış ABD ise uzaktan izleyerek aslında ikircikli bir politika izlemektedir.

Nitekim Latin Amerika ülkelerinden Brezilya, Şili, Meksika, Uruguay, Peru, Paraguay, Kolombiya, Ekvador ve Orta Amerika ülkelerin evanjelik tabanlı hükümetleri, önceki Sol hükümetlerin aksine İsrail ve ABD karşıtı bir siyaset izlememişlerdir.

Ermeni diasporasının Karabağ çatışmasında etkili olamaması uluslararası konjonktürden ve Azerbaycan'da faaliyet gösteren Yahudi işadamlarına uluslararası medya ve hükümetlerin karşısında yer almamasından kaynaklanmaktadır.

Son tahlilde Ermeni diasporası Latin Amerika'da Türkiye ve Azerbaycan karşıtı yeni bir cephe açmaya çalıştı. Ancak ideolojik ve dinsel nedenlerden ötürü başarılı olamadı. En azından karşılık bulamadı.

Ancak bu diasporanın etkisini değersizleştirmez. Bugün Latin Amerika'da sağ-milliyetçi evanjelik hükümetler, siyasi ve ticari nedenlerden ötürü İsrail ve ABD'li şirketlerin Azerbaycan'daki menfaatlerine zarar gelmesin diye uluslararası bir basınç oluşturmadılar.

Ancak Sağcı-Evanjelik hükümetler koronavirüsten dolayı oluşan iç siyaset dengelerinden ötürü kendi ülkelerinde iktidarlarını sürdürebilmeleri de zor gözüküyor.

Dolayısıyla belki bugün değil ama yakın gelecekte Ermeni diasporası ideolojik ve dinsel cepheleşmeden ötürü Latin Amerika hükümetlerinde ve dış politikalarında etkinliğini artırması yüksek ihtimal olarak gözüküyor.

Son kerte de Türkiye ve Azerbaycan'ın Latin Amerika politikalarında bir revizyona gitmesi ve yüksek ölçekle bir siyaset ve geniş tabanlı bir ilişki tarzına ihtiyaç duyulduğu da aşikardır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU