Hayvancılıkta zehirli ot tehlikesi: "Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” demekle olmuyor

Şanlıurfa’da bir gün içinde 150 koyun yedikleri zehirli ottan öldü. Doğada bulunan zehirli otlar nedeniyle her yıl çok sayıda hayvan ölüyor. Peki hayvanları hangi otlar zehirliyor?

Hayvanların otlatıldığı meralarda kimi zaman bulunan zehirli otlar dikkat edilmesi ciddi zararlara yol açabiliyor / Fotoğraf: AA

Şanlıurfa'da geçen hafta sonu Haliliye ilçesine bağlı Dağeteği köyünde meralık alanda otlatılan koyunlar, fenalaşarak yere yığıldı. 

Çobanın ihbarı üzerine bölgeye gelen Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ekipleri hayvanların zehirlendiğini tespit etti. Koyunların bölgede “Zilasur” olarak bilinen zehirli ottan yedikleri iddia edildi.

Hayvanların çırpınarak can çekiştikleri anlar cep telefonu ile görüntülendi.

150 koyun ölürken, bir kısmı da veteriner müdahalesiyle güçlükle kurtarıldı.

Yaşanan olay bir istisna değil. Zaman zaman ülkenin farklı yerlerinde benzer olaylar meydana geliyor..

İki yıl önce Denizli’de kanyaş otu zehirlenmesi sonucu 15 koyun, 2017'de Bursa'da sekiz koyun öldü. Tabii bunlar sadece basına yansıyanlar.

Bu nedenle hayvancılık yaparken doğadaki zehirli otları da tanımak gerekiyor. Aksi takdirde ciddi maddi zararlara uğramak mümkün.

gültekinyıldız.jpg
Veteriner Hekim Prof.Dr.Gültekin Yıldız, hayvanları zehirleyen otları anlattı / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

“Yeni gübrelenmiş meralarda hayvanlar otlatılmamalı”

Şanlıurfa’daki olayın ardından görüşünü aldığımız Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Başkanı Prof.Dr. Gültekin Yıldız, sözlerine “Koyunlar çayır ve meralarda bazı bitkilerdeki organik zehirler tarafından tehdit altındadır. Otları tanımak gerekir” diye başladıktan sonra önce meralara dikkat çekti:

Merada koyunların beslenmesi hem ucuz, hem de sağlık açısından yararlıdır. Ancak koyunların otlayacağı meralarda öncelikle hijyenik koşullarının yerinde olması gerekir. Yeni gübrelenmiş çayır ve meralarda parazit larva ve yumurtaları bulabileceğinden bu gibi yerlerde koyunlar hastalık etkenlerini alabilirler. Böyle meralarda hayvanlar otlatılmamalıdır

urfa.jpg
Şanlıurfa'da zehirlenen hayvanların bir kısmı veteriner müdahelesi ile kurtarıldı / Fotoğraf: İHA

 

“Aşırı otlatma ve kurak süreçler zehirli bitkileri çoğaltır”

Çayır ve meralarda bulunan zehirli yem bitkilerinin hayvanlarda ölüm dışında kanlı işeme, yavruatma, doğan yavrularda patolojik defektler, fotodinamik ve östrojenik etkiler meydana getirebileceğini söyleyen Yıldız, sözlerine şöyle devam etti:

Çayır ve meralar normal koşullarda iyi kaliteli yem bitkileri kapsarsa hayvanlar zehirli bitkileri yemezler. Çünkü bu gibi zehirli bitkiler lezzetli olmadıklarından normal olarak tüketilmezler. Yalnız aşırı bir şekilde otlatılan meralarda iyi yem bitkilerinin azalması, yabancı otlar ve zehirli bitkilerin çoğalmasına neden olabilir. Sonuçta ortamda yabancı ve zehirli otlar çoğalarak gelişirler. Çok kurak geçen yıllarda bu gibi meraları otlayan aç hayvanlarda zehirlenmeler olabilir.

hezeran.jpg
Hezeran otu, özellikle sığırlar için tehlikeli / Fotoğraf: Wikipedia

 

Hezeran sığırlar, Yalancıgeven, koyun ve atlar için riskli

Bazı bitkilerin çiçeklenme döneminden önce daha tehlikeli olduğunu, çiçek açtıktan sonra kuruduklarından tehlikeli olmadıklarını belirten Yıldız, her zehirli otun her hayvanda etki göstermeyebileceğini kaydederek şöyle devam etti:

Örneğin sığırlar için çoktoksik olan hezeran otu türleri, özellikle bitki genç iken oldukça zehirlidir. Aynı şekilde Yalancıgeven, hem koyun ve hem de atlar için daha zehirlidir. Zehirli bitkilerin hangi mevsimlerde tehlikeli oldukları bilinmelidir. Hayvanlar bu mevsimlerde otlak alanlarından uzak tutularak zehirlenmeleri önlenebilir. Zehirli bitkilerin çoğalmalarını önlemek için iyi bir mera menajmanı uygulanmalıdır. Zehirli bitkilerin olduğu meralara hayvanlar sokulmamalı, çobanlara zehirli bitkileri tanıtılmalı ve bu bitkilerin köklenmeleri istenmelidir.

Yıldız, hayvanlarının sağlığını olumsuz etkileyen diğer zehirli bitkileri ve bunların etkilerini şöyle sıraladı:

acıbakla.jpg
Acı Bakla, koyunlarda etkisini gösteren bir zehirlenmeye neden olabilir / Fotoğraf: Wikipedia

 

Acı Bakla (Lüpen) Zehirlenmesi:

Koyunlarda en fazla zehir etkisi gösteren Lupinus angustifolius olup, aç hayvanlarda toksikasyona neden olabilir. Zehirlenme sonunda; sinirlilik, depresyon, solunumda güçlük, iskelette defektler, hareket etmede zorluk, konvulsiyonlar, koma ve ölüm şekillenebilir. Sığırlarda gebeliğin ilk dönemlerinde (40-70. günler) lüpenli meralarda otlatılırsa doğan buzağılarda “Bilek Bukağılık Dana Sendromu“oluşabilir. Danalarda konjenital iskelet malformasyonları (özellikle ayak bileklerinde) oluşur. Bu dönemlerde gebe inekler böyle meralarda otlatılmamalıdır.

geven.jpg
Geven bitkisi / Fotoğraf: Wikipedia

 

Geven (Astragalus) Zehirlenmesi:

Sonbaharda meraların otlatma kapasiteleri düşer. Otlar sararıp kuruduğu için kurak mevsimlerde yeşil kalan Astragalus bitkiler, koyun ve keçiler tarafından tüketilir. İşte bu dönemde hayvanlarda selenyum zehirlenmeleri görülebilir. Bu nedenle bu tip meralarda hayvanlar otlatılmaz. Aksi halde gebe hayvanların yavrularında konjenital bozukluklar ve abort oluşabilir. Akut zehirlenmelerde, ölüm aniden şekillenebilirken, kronik olaylarda kıllarda dökülmeler, eklemlerde şişme ve tırnaklarda deformasyolar görülür.

zehirlibaldıran.jpg
Zehirli Baldıran, sulak yerlerde görülüyor / Fotoğraf: Wikipedia

 

Zehirli Baldıran:

Ülkemizde, çayır ve mera alanlarının sulak yerlerinde mevcuttur. Maydanozgiller familyasına ait olup, baldıran bitkisinde bulunan Coniine alkaloidi sinir sistemini etkiler. Hayvanda brakardi, taşikardi ve sonuçta felç meydana gelir. Baldıran otunu tüketen gebe ineklerden doğan buzağılarda konjenital defektler meydana gelebilir. Koyun ve keçiler baldıran zehirlenmesine karşı daha dirençli olabilirler. Ölüm etkisi gösteren günlük baldıran otu miktarı koyunlar için bir kilogramdır.

Siyanik Asit Oluşturan Bitkiler:

Siyanogenetik glikozitler, bazı bitkilerde belli koşullar altındaenzimle veya seyreltik asitler ile hidrolize olarak zehirli olabilen Siyanikasit (HCN) oluşur. Bitkilerde bazı glikozitlerin yapısında siyanür (CN) kökü olabilir. Böyle bir glikozidi içeren bitkinin hayvan yemi olarak kullanılması tehlikeli olabilir. Çünkü bitkideki enzimle glikozitten hidroliz sonucu rumende siyanik asit açığa çıkabilir ve zehirlenme meydana gelir. Buna örnek olarak Aküçgülde bulunan lotaustralin glikozidi verilebilir. Glikozit miktarı bitkinin gelişme dönemine göre de değişebilir.

Yem kanyaşı:

Yem kanyası bitkisi çiçeklenmeden önce zehirli olabilir. Siyanogenetik glikozit kapsayan yem bitkilerinin en önemlileri, Sorghum spp., Sorghum sudanense, Trifolium repens, Vicia angustifolia,Linum usitatissimum, Lotus corniculatus, Equisetum arvense ve Phalaristürleri şeklinde sıralanabilir.

Sindirim sisteminden emilen siyanür, kana geçer ve solunum enzimleri olan sitokrom oksidazı inhibe eder. Sonuçta asfeksi meydana gelir. Zehirlenmelerden birinci derecede ruminantlar (geviş getiren hayvanlar) etkilenir. Siyanik asit (HCN), çok güçlü bir zehirdir.

kanyaşotu.jpg
Kanyaş Otu zehirlenmesi yüzünden iki yıl önce Denizli'de onlarca koyun öldü / Fotoğraf: Wikipedia

 

Kanyaş Otu Zehirlenmesi:

Yem kanyaşı normalde toksik bir yemo lmayıp, yazın kurak mevsimlerde dere kenarlarında yetişen bu bitkiçi çeklenmeden önce zehirli olabilir. Hayvanlar bu yeşil yemi fazla yediği zaman timpani ve HCN zehirlenmesi meydana gelebilir. Kanyaş türlerinde Tryptamine alkaloitleri mevcut olup, bu alkaloit hayvanlarda akut vekronik zehirlenmelere yol açabilir. Akut durumda kalpte bozukluk ve ölüm şekillenebilir. Kronik şeklinde ise sinirsel semptomlar, diyare görülebilir ve yem tüketimi azalır. Sığırlar koyunlara göre daha dayanıklıdır.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU