Yargıda çifte standart eleştirisi: 25 yıl hapis cezası alan cinsel istismar sanığı neden tutuklanmıyor?

Mersin'de cinsel taciz davasında yargılanan imama 25 yıl hapis cezası verildi. Sanığın tutuksuz yargılanması ve karar gereğince hala tutuklanmaması ise "Yargıda çifte standart var" tartışmasını yeniden alevlendirdi

E.S.’nin avukatları, bir üst mahkeme olan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvuruda bulunacaklar / Fotoğraf: AA

Adana'nın Pozantı ilçesinde 12 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla Mersin'in Tarsus ilçesinde yargılanan sanık M.D, 25 yıl hapse mahkum edildi.

Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına, tutuksuz yargılanan sanık M.D. gelmezken, mağdur ile ailesi ve taraf avukatları katıldı.

Ailenin ve taraf avukatlarının dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Heyet, sanığı "nitelikli cinsel istismar" suçundan 25 yıl hapis cezasına çarptırıp, mevcut durumunun devamına karar verdi.

Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, duruşma sonrası yaptığı açıklamada, mahkemenin verdiği 25 yıllık hapis cezasını olumlu karşıladıklarını ancak tutuklama kararının çıkmamasının vicdanları yaraladığını belirterek, bir üst mahkemeye itirazda bulunacaklarını söyledi.

Duruşmayı CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile çok sayıda avukat da takip etti.

Mahkeme çıkışında açıklama yapan Başarır, 25 yıl ceza verilmesini memnunlukla karşıladıklarını belirterek, “Fakat şahsın tutuksuz yargılanması tüm toplumun vicdanını sızlatıyor. Umarım şahıs en kısa zaman içerisinde tutuklanır” dedi.

Başarır, normal şartlarda 25 yıl ceza alan birinin tutuklanması gerektiğini söyleyerek, “Mahkeme itiraz hakkı verdiği için şahsın tutuklanması yönünde bir karar vermedi. Bu ender görülen bir karar, umarım itirazlar yerini bulur ve şahıs tutuklanır” dedi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kazan: 25 yıl hapis cezası verilen bir cezada hükmün uygulanmamasını şimdiye kadar görmedim

Konuyla ilgili Independent Türkçe’ye konuşan avukat Turgut Kazan, suçlama ve delillerin 25 yıl hapis cezası gerektirecek boyuttaysa tutuksuz yargılamanın düşünülemeyeceğini belirtti. Kazan konuyla ilgili şunları söyledi:

“Siz tweet atıp, yorum yaptığı için insanları tutuklarken, 12 yaşındaki bir çocuğa karşı böyle bir suçta nasıl tutuklama yapmazsınız? Uygulamada bir ölçü olmalı. Tweet atanları tutuklarken bunu serbest tutmak asla kabul edilemez; hele hele 25 yıl hapis cezası verilen bir davada Yargıtay incelemesi beklenirken... Bu suçluya 'kaç git' demek olur. O da kaçıp gider. 12 yaşındaki bir çocuğa cinsel tacizden hüküm giyen bir kişiye 25 yıl hapis verdikten sonra hükmün uygulanmamasının örneğini ben şimdiye kadar hiç görmedim.”

Yazıcıoğlu: Bir akademisyen olarak Türk adaleti bende de kuşku doğuruyor

Ceza hukukçusu avukat Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu da mahkemenin verdiği 25 yıl hapis cezasına karşın imam M.D.’nin hala tutuklanmamasını "İstinaf ve temyiz, yargılama yapan mahkemenin hata yapabilme ihtimaline karşın vardır" sözleriyle başladığı değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Bu tüm dünyada böyle ama Türkiye’de kararlar belirli bir parti, özellikle iktidar partisi sempatizanları lehine uygulanırken, sempatizan olmayanlara karşı yargının eli çok sert olmakta. Dolayısıyla bizde Türk adaletine olan güvende müthiş bir kayıp olduğu için ne yapılsa güvenilemiyor. Ve toplumda da kadına ve çocuğa istismar yüksek olduğu için hem toplumsal adalet ve vicdan duygusu hem de adalete karşı kuşku nedeniyle yanlış yapıldığını düşünüyoruz.”   

Bir hukukçu olarak çıkan kararlardan kendisinin de kuşku duyduğunu belirten Yazıcıoğlu, “Paralel yargının olduğu devlet tarafından kabul edilirse, adaletin ne kadar sağlıklı olduğunu söyleyebilirsiniz? Bir hukukçu akademisyen olarak bende de Türk adaleti kuşku doğuruyor. Ama maçın hakemine güven duymak zorundasınız” dedi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Toraman: Eğer şüphe varsa mahkeme böyle bir karar vermiş olabilir 

Independet Türkçe’nin konuyla ilgili konuştuğu hukukçulardan avukat Cüneyt Toraman da, Türkiye'de bu tür kararlarda bir standart olmadığını belirtti. Toraman, “Cinsel taciz ile ilgili durumu biraz farklı değerlendirmek lazım. Bu ağır bir suç. Eğer kesin bir kanaat oluşsaydı mutlaka tutuklanırdı. Belki böyle bir şüphe vardır.  Bu konuda mahkemenin tam olarak ikna olmadığını düşünüyorum. Peki o zaman niye karar verdin? Bu bir paradoks. Ama yerel mahkemelerde bu çok yaygın. Bizdeki yargılamaların neredeyse yüzde ellisinden fazlasında kesin delil olmamasına rağmen tutuklu yargılanıp Yargıtay onayına gidiliyor. Muhtemelen yerel mahkeme bu kararla, topu Yargıtay’a ya da istinaf mahkemesine atıyor” dedi. 

Toraman, ağır suç işleyenlerin kaçmasının da kuvvetle muhtemel olduğunu belirterek, “Kuvvetli şüphe varsa mutlaka tutuklanması gerekir” dedi.  

Toraman sanık imam M.D. ile ilgili alınan kararda ise kimliğinden yani imam olmasından kaynaklı bir durum olduğunu düşünmediğini belirtti. 

Bundan sonra süreç nasıl işleyecek?

Bundan sonraki süreçte, itiraz olması durumunda tutuklama kararı çıkabilir. Ama mevcut süreçte önce istinaf incelemesi yapılması bekleniyor. Buradan çıkacak karara göre istinaf mahkemesi de onarsa temyiz yolu açılabilir. Bir başka olasılık ise yine istinaf mahkemesinin bozma kararı vererek, cezayı veren mahkemeye dosyayı iade etmesi. İstinaf mahkemesinin dosyayı bozup yargılamayı kendisi yapıp kararı da yine kendisinin vermesi de mümkün. Bu karara karşı da temyiz yolu açık oluyor.

16 yaşındaki çocuk, 12 yaşındayken imam M.D.’nin cinsel tacizine uğradığını iddia ediyor

İddianameye göre olay, halen lise eğitimi gören E.S.’nin lisedeki rehberlik öğretmenine konuyu anlatmasıyla ortaya çıktı. Öğretmen M.A., uyku problemi yaşayan, halüsinasyonlar gören, öfke kontrolü problemi yaşayan E.S.’ye geçmişte yaşadığı bir olay olup olmadığını sordu. E.S., öğretmenine 12 yaşında, 6. sınıf öğrencisiyken yaşadığı olayı anlattı.

Mağdur E.S., yaz tatilinde bir camiye Kur’an kursuna gittiğini, cami temizliği yaparken imam tarafından torba getirmesi için yönlendirildiği karanlık depoda cinsel istismara uğradığını söyledi. E.S. sanık imamın olaydan sonra yanına gelip, şikayetçi olmaması için tehdit ettiğini, korktuğu için uzun süre olayı çevresine anlatamadığını savundu.

Odanın kullanılmayan kapısı açılıp ışıklandırılmış

Okul yönetimi çocuğun anlatımını tutanağa bağlayarak savcılığa suç duyurusunda bulundu. Tutuklanan sanık hakkında “çocuğa cinsel istismar” suçlamasıyla 24 yıla kadar ağır hapis istemiyle dava açıldı.

Mersin Adli Tıp Kurumu mağdurun muayenesinde, cinsel saldırıya uğradığını tespit etti. 

Sanık tahliye edilince intihar girişiminde bulundu

Sanık, depo tabir edilen yerin müezzin odası olduğunu, bu odada Kur’anı Kerim ve diğer kitapları sakladığını belirterek iftiraya uğradığını iddia etti. E.S. ise “Düşmanım olmayan birine neden iftira atayım. Sanık zaten benim ablamın ve ağabeyimin ismini koyan kişi, yani ailemize o kadar yakındır, ben böyle bir insana neden iftira atayım” dedi, şikayetçi oldu.

Mahkeme yaklaşık 8 aylık tutukluluğun ardından, iki celse önce, sanığı adli kontrol şartıyla tahliye etti. Tahliye kararını duyunca sinir krizi geçiren E.S. aynı gün intihar girişiminde bulundu ve kaldırıldığı hastanede tedavi altına alındı.

Şu anda 16 yaşında olan E.S.'ye destek için dün Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya kadın örgütleri ve birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi katılım gösterdi.

Adliye çevresinde toplanan çok sayıda kadın da olayı protesto etti.

 

 


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU