Kılıçdaroğlu: Erdoğan'ın avukatlarının ayağına küllük getiren yargıçlar var

CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Bütün yargıçların hukuka ve vicdana göre görev yapmalarını isterim. Hepsi böyle değil maalesef" dedi

Fotoğraf: AA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV'de katıldığı programda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Türkiye'deki yargı sistemine değinen CHP lideri, "Bütün yargıçların hukuka ve vicdana göre görev yapmalarını isterim. Hepsi böyle değil maalesef. Saray'dan, hatta Erdoğan'ın avukatlarından talimat alan savcı ve hakimler de var. Erdoğan'ın avukatları sigara küllüğü istediğinde, ayağa kalkıp getiren yargıçlar var" ifadelerini kullandı.

Gündeme dair açıklamalarda bulunan CHP lideri, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın düğününün ardından Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etmesine değindi.

Kılıçdaroğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı;

"Bütün yargıçların hukuka ve vicdana göre görev yapmalarını isterim. Hepsi böyle değil maalesef.

Saray’dan, hatta Erdoğan’ın avukatlarından talimat alan savcı ve hakimler de var. Erdoğan’ın avukatları sigara küllüğü istediğinde, ayağa kalkıp getiren yargıçlar var. Bir savcı evlenebilir, evliliği kutlanabilir. Ama bir savcı evlenip soluğu Saray’da alamaz. Cumhuriyet yalnızca savcıların unvanında kullanılır.

Eğer Saray’ın savcısıysanız Cumhuriyet Savcısı ünvanını kullanmayacaksınız. Erdoğan’ın avukatlarının önünde hazır olda bekleyen savcılar olduğunu da biliyoruz."

Soylu'nun AYM açıklaması

AYM'nin ‘Şehirler arası yollarda gösteri ve yürüyüş yapılamaz' hükmünü iptal etmesinin ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptığı açıklamada, “Ana caddelerde, sokaklarda özgürce yürüyüş hakkının ortadan kaldırılmasını onayladınız. Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Anayasa Mahkemesi Başkanı'na söylüyorum kendi arabamla tek başına gitmeye ben varım sen var mısın?” ifadelerini kullanmıştı.

Kılıçdaroğlu’na İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun AYM Başkanı Zühtü Arslan’a yönelik kullandığı bu ifadeler de soruldu.

Demokrasiye vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturup Türkiye’nin güvensiz olduğunu itiraf etmek enteresan bir şey. Tam tersine Türkiye’nin terörden temizlenmesi gerektiğini ifade edebilirdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı bir karar üzerinden hedef alıyorsa zaten demokrasiyi içselleştirmediğini gösterir bu” dedi.

"Mustafa Kemal" tartışması

CHP içerisinde başlayan Atatürk tartışmasına da değinen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"İster Gazi Mustafa Kemal deyin, ister Atatürk. Bunlar aynı şey zaten. Bu tartışmalar yapay tartışmalar. Bunlar belli çevreler tarafından CHP’nin içini karıştırmak için körükleniyor.

Karışmaz. CHP’nin ilkeleri, programı var. Ülkenin sorunlarını çözmek için bir kabiliyeti var. Bizim sorunumuz, doğruya doğru kitlelere kendimizi anlatmak. Kendini iktidara eklemlemiş medya bize yer vermez.

Toplum bölündü, bu da iktidarın işine geliyor. Ekonomik sorunlar çok ciddi. Halk da bunu görüyor. Ayasofya dediler, ne oldu? Canan Hanım bizim il başkanımız elbette yanındayım.

Canan Hanım’ın, Atatürk’ü sevmemesi mümkün mü? Bu tartışmalar Türkiye’nin, İstanbul’un gündeminde değil. Türkiye’de işsizlik, yoksulluk, uyuşturucu sorunu var"

"Atatürkçüleri ve Kemalistleri kovdunuz mu? Sağcı bir parti mi oldunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Sağ ve sol kavramları hangi yüzyıla ait ve biz hangi yüzyıldayız? 18'inci yüzyıla ait kavramlar, 18'inci yüzyıla ait kavramlarla 21'inci yüzyılın sorunlarını çözebilir misiniz?" ifadesini kullandı.

"AK Parti'deki yüzde 30'un Erdoğan hayranlığının formülü nedir?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Yüzde 30'luk bir kitlenin koşulsuz Erdoğan'ı desteklediği kanısında değilim. Ekonomide yaşanan kırılmalar buradan kopmaları doğal olarak büyütecektir. Geliri düşmeyen bir kişinin siyasal iktidarın değişmesini istemez, hatta geliri belli bir zaman dilimi içinde yükseliyorsa istemez ama şimdi geniş kitlelerin gelirleri düşmeye başladı ve geniş kitleler siyaseti sorgulamaya başladılar." cevabını verdi.

İnsanların oy verdiği partiyi bir olay olduğunda hemen değiştirmeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Belli bir zaman dilimi içinde sorgularlar. Kararsızların bu zaman dilimi içerisinde siyaseti sorguladıklarını, elbette bizi de sorgulayacaklar, AK Parti'yi de sorgulayacaklar, İYİ Partiyi, MHP'yi, Gelecek Partisini, DEVA Partisi'ni, Saadet Partisini de sorgulayacaklardır. Karamsar değilim, önümüzdeki süreç bizim açımızdan iyi bir süreç olacak." değerlendirmesini yaptı.

"Yapay tartışmalar özellikle körükleniyor"

"Canan Kaftancıoğlu'na neden sistematik olarak partinizin içinde saldırılıyor ve sürekli bir Atatürk tartışması var?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bu tartışmalar tamamen yapay. İster 'Gazi' deyin, ister 'Gazi Mustafa Kemal' deyin, ister 'Gazi Mustafa Kemal Atatürk' deyin, ister 'Atatürk' deyin aynı kişiyi anlatıyorsunuz aslında. Yapay tartışmalardan kaçınmak lazım. Bu yapay tartışmalar belli çevreler tarafından özellikle körükleniyor, 'Acaba buradan bir şey çıkarabilir miyiz? CHP'nin içini karıştırabilir miyiz?' diye. Yok, karışmaz. CHP'nin ilkesi var, hedefi var. Bu kadar sorun yaşayan bir ülkede sorunları çözme kapasitesi var, sorunları çözme yetkisi halktan alınmadığı için şu anda yok ama sorunları dillendirme, sorunları nasıl çözeceğini de anlatma gücü var. Hangi sorun? Bana kim olursa olsun, nereden gelirse gelsin, bana 'Şu sorun nasıl çözülecek?' dendiğinde ben rahatlıkla oturup onun yanıtını verebiliyorum. Sorunumuz ne? Sorunumuz bunu geniş kitlelere anlatmakta, burada sorunumuz var. Biz geniş kitlelerin sorun olarak gördüğü alanı nasıl çözeceğimizi yeteri kadar anlatamıyoruz. Burada sorunumuz var."

Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu'nun arkasında olduklarını, desteklediklerini belirterek sistematik olarak tartışma konusu yapılmasını doğru bulmadığını ifade etti.

"CHP'nin üye sayısı artıyor"

"CHP üye kaybediyor mu?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, CHP'nin üye sayısının hiç azalmadığını, hep artığını belirtti.

"AK Parti üye kaybediyor mu?" sorusuna ise Kılıçdaroğlu, "AK Parti'nin üye sayısında ciddi bir düşüş oldu, bu medyaya yansıdı. Şimdi onu telafi etmek istiyorlar, değişik yollara başvuruyorlar, hatta bazılarının haberi olmadan partiye üye kaydediyorlar." yanıtını verdi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmesinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, Davutoğlu'nu yeni genel merkez binalarının hayırlı olmasını dilemek için ziyaret ettiğini, iç ve dış politikayı konuştuklarını söyledi.

"Yeri, zamanı gelince Millet İttifakı liderleri bir araya gelir"

Davutoğlu'nun Gelecek Partisinin cumhurbaşkanı adayı olacağı açıklaması hatırlatılarak, "Millet ittifakı çatırdıyor mu?" sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Bu tartışmalar gereksiz tartışmalar. Daha önümüzde bir süre var, '2023' diyor Sayın Bahçeli, 'o tarihte olacak' diyor. Erdoğan da cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri seçimleri 'o tarihte olacak' diyor. Türkiye'nin bu kadar sorunu varken bunları tümüyle göz ardı edip bir 'cumhurbaşkanı kim olacak?' tartışmasını yapmak doğru değil. Türkiye'nin temel sorunlarına odaklanmamız lazım. Yeri, zamanı gelince elbette ki Millet İttifakı'nı oluşturan liderler bir araya gelirler, oturup bu konuyu konuşurlar. Elbette her partinin cumhurbaşkanı adayı gösterme hakkı vardır, gerekirse ortak aday gösterilir. Bunlar o zaman gelince tartışılır."

Türkiye'nin ekonomisinde gelinen noktanın kriz olmaktan çıktığını "buhran" olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "2018'de 13 madde halinde bu ekonomik krizden nasıl çıkarız, çıkıp anlattım ama dikkate almadılar. Önlem alınmadığı için kriz neye dönüştü? Buhrana dönüştü." dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın "Bu daha iyi günlerimiz daha korkuncu geliyor." sözü anımsatılarak "Katılıyor musunuz?" diye sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, Babacan'ın sözüne katıldığını belirtti.

"Temel kuralımız vatanın bütünlüğü ve bayrağımız"

Millet İttifakı'nda yer alan liderlerin neden halkın önünde toplu fotoğraf vermediği şeklindeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Elbette fotoğraf verilebilir, önemli olan fotoğrafın dışında söylemlerdir. Biz ortak olarak şu cümleyi kullanabiliyorsak, 'Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız' diyebiliyorsak bence bu bir ortak söylemdir. Evet, bunu yapmak zorunda mıyız? Evet, yapmak zorundayız." değerlendirmesinde bulundu.

HDP'nin liderler turu düzenleyeceği hatırlatılarak bu kapsamda "HDP ile görüşecek misiniz?" sorusu yöneltilen Kılıçdaroğlu, "Görüşmek isterlerse elbette tabii. Niye görüşmeyelim? Bakın Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı'nda bütün siyasi partiler görüşürler. Bütün partililerle görüşen biziz. Çünkü biz herkesin düşüncesine saygı gösteririz. Temel bir kuralımız vardır; vatanın bütünlüğü ve bayrağımız. Bu kurala kim uyuyorsa, bütün partilerle beraber oluruz, bir araya geliriz." dedi.

"Abdullah Gül siyaset dünyamızın önemli aktörlerinden birisidir"

Bir röportajında "Abdullah Gül'den bu AK Parti'liler çok korkuyorlar" demeci verdiği hatırlatılan Kılıçdaroğlu, "CHP'nin adayı Abdullah Gül mü olacak? Gül ile görüşme yapıyor musunuz?" sorusu üzerine şunları kaydetti:

"Sayın Gül en son kız kardeşimin vefatı dolayısıyla aradı, başsağlığı diledi. Ondan önce de ben bir konu dolayısıyla telefonla görüştüm. Ondan önce de yüz yüze de görüştük. Yani Sayın Abdullah Gül bizim siyaset dünyamızın önemli aktörlerinden birisidir, kabul etmek gerekir. Demokrasiye bağlılığını değişik ortamlarda vurgulamıştır. Bunu da saygıyla karşılarım ama cumhurbaşkanlığı adaylığı için bana böyle bir soru sorulduğu için, ya niye bu soru soruluyor yani. Özellikle AK Parti kanadı Abdullah Gül ismini bir türlü içine sindiremiyorlar ve sindiremeyebilirler yani. Niye korkuyorlar diye bu soruyu da sordum. Bu hemen 'efendim, siz koşulsuz işte bilmem ne falan filan işte, CHP'nin adayı vesaire falan filan' bir kısır bir gereksiz bir lüzumsuz tartışma başladı. Ortada bir aday yok, bir adaylık yok, bir talep yok, bir şey yok. Yani biz bir Millet İttifakı'yız. Millet İttifakı'nın aktörleri ile yani liderleri ile oturup konuşmadan benim tek başıma oturup karar almam o zaman kurduğumuz ittifaka ihanet olur. Yani biz böyle bir söylem üzerinden bütün ittifakı darmadağın edip, efendim onları tamamen dışlayıp, ben bildiğimi okurum derseniz, bu demokrasi kültürüne de zarar verir."

"Şu aşamada bir cumhurbaşkanlığı tartışması doğru değil"

Bu süreçte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın isimlerinin geçtiğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Belediye başkanlarımız, belediye başkanlıklarını yapacaklar, güven tazeleyecekler, başarılı olacaklar, sıcak siyasetin olabildiğince dışında kalacaklar ama bütün çabalarını, bütün emeklerini yönettikleri kente verecekler. Bunu istiyorum ben. Ekrem Bey de başarılı olacak Mansur Bey de başarılı olacak. Onların başarı çıtasını izliyoruz, diğer büyükşehir belediye başkanlarımızın da başarı çıtasını yakından izliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Şu aşamada bir cumhurbaşkanlığı tartışması yapmanın doğru olmadığını, tamamen dikkatleri başka alanlara yönlendirmek için bu tartışmaların yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, şu anda toplumun gündeminin ekonomi olduğunu söyledi.

Kimi kamuoyu araştırmalarında İmamoğlu ve Yavaş'ın popülaritesinin Kılıçdaroğlu'nun isminden yüksek çıktığının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "O arkadaşların belirlenmesinde, aday olmasında benim emeğim vardır ve dolayısıyla partilerimizin emeği vardır. Onlar ne kadar başarılı olursa ben o kadar gurur duyarım." dedi.

"Yürütme organı yasama organını kontrol altına almış durumda"

CHP ve ittifak yaptığı partilerin "Başkanlık Sistemi" yerine "Geliştirilmiş Parlamenter Sistemi" savunduğunun hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, söz konusu sitemin TBMM'ye hakkının teslim edilmesi olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

"Orası demokrasinin kalbi mi, evet. Demokrasinin kabesi mi, evet. TBMM, Türkiye'nin yönetimindeki yasaları çıkaran organ mı, evet. Bu organı bir kişinin iki dudağına teslim edebilir misiniz, edemezsiniz. Peki bu organı yani TBMM'yi bir kişinin iki dudağına teslim eden yasal düzenleme ne zaman çıktı? Darbe döneminde çıktı. Biz ne dedik, darbe hukukundan arınması lazım dedik. Biz ne dedik, milletvekillerini millet seçmeli, siyasi partilerin liderleri seçmemeli. Biz ne dedik aynı zamanda yasama organı yürütme organını denetleyebilmeli. Şu anda yasama organı yürütme organını denetleyemiyor, tam tersine yürütme organı yasama organını kontrol altına almış durumda. İstediğini yaptırıyor yasama organına."

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı adayının kazanması durumunda, sistem değişikliğinin nasıl olacağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, seçim zamanında ittifakı oluşturan liderlerin bir araya gelip bir protokol imzalaması ve neler düşündüklerini imza altına alması gerektiğini belirtti.

Bu süreçte cumhurbaşkanı olarak seçilen kişinin bir süre sonra sembolik olacağını, güçlü olan yürütme organında başbakanın görev yapacağını anlatan Kılıçdaroğlu, bunun hangi zaman dilimi içinde yapılacağının, Anayasa değişiklikleri dahil olmak üzere güçlü parlamenter sistemi oluştururken neleri yapacaklarının bu protokolde yer alması gerektiğini ifade etti.

Seçim sisteminin değiştirilmesi ve ittifakları engellemeye yönelik bir düzenleme yapılması durumunda stratejilerinin ne olacağı sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, yerel yönetim seçimlerinde ittifakı öngören bir düzenleme olmamasına rağmen güçlü bir ittifak oluşturulduğunu hatırlattı.

"Erken seçim olup olmayacağına saray karar verecek"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, erken seçim beklentileri üzerine, "Erken seçim olur mu olmaz mı? Saray karar verecek ona ya da Bahçeli diyecek ki 'artık seni desteklemiyorum' ama Bahçeli de açıklama yaptı, '2023'te olacak' dedi. 2023'te seçim olursa seçime gideriz." ifadelerini kullandı.

CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke'nin iktidarın tüm kamu ihalelerini 5 şirkete verdiği ve iktidara geldiklerinde söz konusu şirketlerin kamulaştıracağı yönünde bir açıklaması olduğunun hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, yapılan bazı yollar, havaalanları ve şehir hastanelerine ilişkin dolar üzerinden garanti verildiğini savunarak "Biz kamu-özel iş birliğiyle yapılan ve tam bir soyguna dönüşen bu kurumları, bu hastaneleri, bu yolları kamulaştıracağız." dedi.

"Ben bir milyonu aşkın kahvecinin sözcüsü olurum"

Kahvehanecilerin pandemi sürecinde yaşadığı sorunlara dikkati çekerken yaptığı önerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Bir milyonun üzerinde kahvehane var. Acaba biliyorlar mı kahvecilerin yaşadığı sıkıntıyı. Dükkanlarını kapattılar, acaba nasıl geçirdiklerini? Biliyorlar mı acaba orada çalışan insanların kahve kapandığı süre içerisinde evlerine ekmek götürüp götürmediklerini." diye konuştu.

Bütün garibanların sözcüsü olduğunu, kahvehanelerin açıldığını ancak kağıt oynanmayacağının belirtildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bana geldi dediler ki 'Ya biz de kağıt da oynansın. En azından biz yeni deste kağıt açarız.' Ben bunu dillendirdim. Vay efendim sen bunu nasıl dillendirirsin, nasıl bunu söylersin, sen kağıt oynamasını da bilmiyorsun, sen şunu da bilmiyorsun. Biraz da dalga geçmeye çalıştılar. Yine söylüyorum, ben bir milyonu aşkın kahvecinin sözcüsü olurum. Bundan da gurur duyarım ama onlar bunu bilmezler. O kahvecinin nasıl yaşadığını bilmezler." dedi.

"Enis Berberoğlu konusunda gereğini yapmak zorunda"

Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesinin Enis Berberoğlu kararına ilişkin de henüz gerekçeli kararın çıkmadığını ancak Grup Başkanvekili Engin Altay başkanlığında bir grup milletvekilinin gereğinin yapılması için Meclis Başkanı Mustafa Şentop ile görüştüklerini hatırlatarak "Gereğini yapmak zorunda Sayın Şentop." dedi.

"Yalan makinesine bağlanmaya hazırım, kendileri de hazırsa"

Türk Tabipleri Birliğini (TTB) ziyaretine ilişkin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin eleştirileri ve "yalan makinesine bağlanmalı" açıklamaları üzerine Kılıçdaroğlu, "Beni, Erdoğan'ı ve Sayın Bahçeli'yi yalan makinesine bağlasınlar, kim yalan söylüyor, kim doğru söylüyor vatandaş da seyretsin. Ben buna hazırım, kendileri de hazırsa." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Bahçeli'nin "TTB ile Kılıçdaroğlu aynı kaynaktan besleniyor." ifadeleri üzerinde her doktorun Hipokrat yemini ettiğini ve kendilerinin de aynı yeminindeki ilkeleri benimsediğini anlatarak ahlaki olarak aynı kökenden geldiklerini belirtti.

"Devlet yalan söylemez, bilgiyi gizleyebilirsiniz ama açıklama yapmazsınız"

Sağlık Bakanlığının açıkladığı Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu'ndaki rakamlara inanmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Devlet yalan söylemez, bilgiyi gizleyebilirsiniz ama açıklama yapmazsınız. Onun bir ahlakı vardır, bir kuralı vardır. Hasta sayısını az göstermek için oturur çaba harcarsanız ve ölüm sayısı az oldu diye bundan bir başarı hikayesi çıkartırsanız bu da yanlıştır. Her ölen bizim insanımızdır, her insanın sağlığa kavuşmasını isteriz. Yoğun bakımda yer bulmak için eğer ülkede milletvekilleri efendim hastanede çalışan hekimler eğer torpil arayışına girmişlerse bu ülkede sorun var demektir." görüşünü paylaştı.

Olası bir kabinede revizyonunda Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın değişip değişmeyeceğine ilişkin iddialara dair Kılıçdaroğlu, "Berat Bey kalır efendim. Çünkü kayınpeder, damat zaten beraber yönetiyorlar. Berat Bey'in pozisyonu ne biliyor musunuz, üst bakan, diğerleri alt bakan. Berat Bey'in pozisyonu böyle. Yani diğer bakanlarla eşit pozisyonda değil Berat Bey'in durumu." diye konuştu.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU