Belarusya halkı demokrasi istiyor

Prof. Dr. Nadir Devlet Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Sergei Karpukhin/AFP

Belarusya eski bir Sovyet Cumhuriyeti. 1922'de kurulmuş. 27 Temmuz 1990'da SSCB'nin dağılma sürecinde egemenliğini ilan ediyor.

10 milyon kadar nüfusu var. Halkının yüzde 80'i Belarus olmasına rağmen, halkın yüzde70'i Rusça konuşuyor. Bu yüzden de iki resmi dili bulunuyor.

Ülkenin bir ilginç tarafı daha var: 1994 yılından itibaren Aleksandr Lukaşenko Devlet Başkanı görevini üslenmiş. Batı'daki basın "Avrupa'daki son diktatör" diye yazdı.

İşte burada seçim sonrası protestolar dünya kamuoyunun dikkatini çekti.

9 Ağustos'ta sonuçlanan Başkanlık seçimi sonucunda resmi verilere göre Lukaşenko oyların yüzde 80'ini alarak, 5 yıl için ve altıncı defa başkan seçildi.

Muhalefetin adayı Svetlana Tsihanovskaya ilk turda yüzde 60 oy aldığını ilan etti. Lukaşenko'ya iktidarı devretmesi için görüşme teklifinde bulundu. Bu maksatla "Koordinasyon Şurası" da kurulmuştu. 

Muhalefet ve Batı, seçim sonuçlarının manipüle edildiğinde hemfikirdiler. Seçim sonuçlarının ilan edildiği ikinci gün 100 bin kişi sokaklara dökülerek resmî sonuçları protesto etti.

Resmi rakamlara göre, yedi bin kişi tutuklandı. 

Eski Sovyet cumhuriyetlerinde seçimlere hile karıştırıldığı veya sonuçların manipüle edilmesi olağandır. Orta Asya cumhuriyetlerinde ve Azerbaycan'da her zaman iktidardaki liderler seçimi kazanır.

Hatta bazılarında yüzde 90-95 oy çoğunluğu ile zaferlerini ilan ederler. Anlaşılan demokratik seçimler, bu gibi ülkelerde farsa dönüşmüş bulunuyor. 

Belarusya'daki seçimlere ilginç olarak kadınlar sahip çıktı. Çünkü erkekler rejim tarafından engellendi. Tsihanovskaya, blogu aracılığı ile hükumeti tenkit ettiği için tutuklanarak Başkanlık yarışından menedilen kocası Sergey'in yerine bu makama talip olmuştu.

Başkanlık yarışının kampanya şefi Maria Kolesnikova'nın eski banker olan kocası Viktor da hapse atılarak adaylığını koyamamıştı.

Diğer bir kampanya ileri geleni, üçüncü kadın Veronika Tsepkalo'nun eski diplomat kocası Valeri de engellenenler arasında oldu.

Devlet başkanlığı seçiminde hile yapıldığı iddiasıyla Belarusya'da muhalefetin otuz yedi gün önce başlattığı gösteriler devam ediyor. 

Seçimi kazandığını ilan eden Svetlana Tsihanovskaya ölüm tehdidi ile karşılaşınca komşu Litvanya'ya kaçtı. Burada yetkililere ve gazetecilere bilgi aktarıyor.

Gözaltında bulunan Belarusyalı muhalif siyasetçi Maria Kolesnikova'nın kafasına çuval geçirilerek kaçırıldığı, ölümle tehdit edilip ülke dışına çıkmaya zorlandığını açıkladı. Kolesnikova açıklamayı avukatı aracılığıyla yaptı.

Avukatı, Belarusya polisi ve KGB'si (Devlet Güvenlik Komitesi) de dahil olmak üzere, olayla ilgili yetkililer hakkında soruşturma başlatılmasını istediklerini belirtti.

Kolesnikova'nın "darbe girişimi" suçlamasıyla gözaltına tutulduğu bildirildi. 

Muhalefeti bertaraf etmenin en kolay yolu şahısları tutuklamak, sonra onlara "darbeye karışmak" gibi suçlar yüklemek veya zehirlemektir. 

Putin'in gözü uzun zamandan beri Belarusya'da idi. Burayı da Kırım gibi Rusya'ya katmak istemektedir. Hatta Lukaşenko protestolarla başa çıkamazsa asker yollamayı bile planlanıyordu gibi haberler dolaştı.

Şimdi artık muhalefetin en etkili liderleri bertaraf edildiğine göre, Moskova o ülkeyi kendine katma planını daha fazla geliştirmeye başlamıştır.

14 ila 25 Eylül'de Belarus ve Rusya Federasyonu silahlı kuvvetlerinin ortak "Slav kardeşliği" tatbikatı yapılıyor.

Resmî açıklamaya göre, 13 Eylül Pazar günü Lukaşenko ile Putin'in buluşmasından bir gün önce, ülke genelinde 28 yerleşim biriminde protesto gösterileri düzenlendi.

Reuters ve AFP haber ajansları başkent Minsk'te en az 100 bin kişinin toplandığını duyurdu.

14 Eylül'de Soçi'de iki devlet bakanı buluştular. Putin, Belarusya'nın çok yakın dost ülke olduğunu, ekonomi, nükleer santral ve askeri alanda iş birliği yaptıklarını belirtti. Hatta şu anda bir ortak askeri tatbikatın devam ettiğini hatırlattı.

Korona salgını ile mücadele maksadıyla Belarusya'ya aşı vereceklerini söyledi. Ayrıca sorunu "Diyalogla çözün" diyerek Lukaşenko'ya protestoları durdurmak için asker yollamayacağını işaret etti.

Lukaşenko ise basında aleyhine komplo yapıldığını, her hafta sonunda protestolar yapıldığını söyleyerek "Ama her şeyin bir kırmızı çizgisi var" dedi.

Putin'e de "Çeçenistan'da siz bu çizgiye gelmiştiniz" dedi ve Rusya'nın yardımları için teşekkür etti. Ekrana yansıyan görüntüden çok huzursuz olduğu anlaşılıyordu.

4 saat süren ikili görüşmeden sonra Rusya'nın Belarusya'ya 1,5 milyar kredi verdiği açıklandı. Lukaşenko da "ağabeye" daha yakın olmak gerektiğini anladığını teyit etti.

Putin kendisine sığınan Lukaşenko'dan hiç şüphesiz faydalanacak, zamanı gelince Belarusya'yı Rusya'ya entegre edecek.

Daha önce Kremlin etki alanından kopan Ukrayna'da iç savaş çıkmasına ve Kırım dışında ülkenin doğusunun de facto kopmasına vesile olmuştu.

Gürcistan'dan iki özerk cumhuriyeti koparmıştı. Şimdi ise Güney Osetya'ya sınırlar kaldırıldı. Rusya, Moldova'dan kopan Transnistria'yı da desteklemektedir.  

Ekonomileri hayli zayıf Orta Asya Cumhuriyetlerini de tekrar kendinden bağımlı hale getirdi.

Putin'in daha fazla bölgeleri hakimiyeti altına alma planlarını aksatan ise tek Kovid-19 pandemisi oldu. Bir iki yıla bu salgın da ortadan kalkarsa Putin her şeyin planlandığı gibi olacağını ümit ediyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU