Ev sinemasından vizyona bu hafta: Skandal bir dava; Subay ve Casus

Tartışmalı kariyeri boyunca pek çok sanatsal başarıya imza atan Roman Polanski'nin yönetmen koltuğuna oturduğu, J'accuse adlı film; Emile Zola'nın ünlü "Suçluyorum" adlı mektubunu kaleme almasına da neden olan tarihi Dreyfus Davası'nı odağına alıyor

Bu hafta, Subay ve Casus adıyla vizyona giren bu filmi seyrederken ve hatta bu filmle ilgili kaleme aldığım bu yazıyı okurken Roman Polanski'nin kim olduğunu unutmanızı tavsiye ediyorum.

Yaptığı itiraflar ve hedefinde olduğu suçlamaları, bir kaçak olarak yaşam sürdüğünü ve onunla ilgili diğer tüm spekülasyonları bir kenara bırakarak dikkatinizi, aynı adlı bir romanın uyarlaması olan bu filme verirseniz, filmin içine çok daha rahat gireceğinizi düşünüyorum.

İşte o zaman, bağımsız ve objektif bir gözle filmi seyrettiğinizde bir grubun düşüncesinin, tepeden inmiş bir adaletin ve onun yanılsamalarından ziyade adaletin kendisine değer veren birilerinin hikayesi içinde dolaşmaktan kendinizi alıkoyamayacağınıza inanıyorum.

Evet bu film adaletle ilgili; ama aynı zamanda kusurlu bir sisteme meydan okuma azmiyle inançları uğruna mücadele etme cesaretini gösterebilen ve er ya da geç sonunda gerçeğin galip geleceğine inancı da olan bir hikâye.


Skandal bir dava; Subay ve Casus

Yönetmen: Roman Polanski / Oyuncular: Jean Dujardin, Louis Garrel, Emmanuelle Seigner, Grégory Gadebois, Hervé Pierre, Wladimir Yordanoff, Didier Sandre, Melvil Poupaud, Éric Ruf, Mathieu Amalric, Laurent Stocker, Vincent Perez, Michel Vuillermoz, Vincent Grass, Laurent Natrella, Bruno Raffaelli, Pierre Poirot, Stéfan Godin, Luca Barbareschi, Mohammed Lakhdar-Hamina  Luce Mouchel, Fabien Tucci, Franck Mercadal, Philippe Magnan, Pierre Forest, Jeanne Rosa, Benoît Allemane, Ludovic Paris, Gérard Chaillou, Nicolas Bridet, André Marcon, Jean-Marie Frin, Swan Starosta, Thierry Gimenez / Süre: 132 dakika
 


Tartışmalı kariyeri boyunca pek çok sanatsal başarıya imza atan Roman Polanski'nin yönetmen koltuğuna oturduğu, Jean Dujardin ve Louis Garrel'in başrollerini paylaştığı, Robert Harris'in romanına dayanan J'accuse (An Officer and a Spy) adlı film; Emile Zola'nın ünlü "Suçluyorum" adlı mektubunu kaleme almasına da neden olan tarihi Dreyfus Davası'nı odağına alıyor.

Ama işin aslı filmin ana karakteri Dreyfus değil. Dreyfus olayında adını temize çıkarmaya çalışan kilit isimlerden Fransız subayı Georges Picquart'tır.
 


Onun, Dreyfus olayının arkasındaki tüm gizli, sahte ve şüpheli belgelerle dolu Kafkaesk dünyasında, kilitli zarflar, klasörler, tamamlanmamış ve yeniden birleştirilmiş el yazmaları üzerinden çözümlemeler yaparak orduya ihanet ettiği ileri sürülüp mahkûm edilen Yahudi asıllı Fransız subayı Alfred Dreyfus'u müebbetten kurtarma çabası filmde oldukça çarpıcı bir şekilde aktarılıyor.


Günah keçisi

Ocak 1895'te, Fransız halkı ve Paris Askeri Mahkemesi Alfred Dreyfus'u vatana ihanetten suçlu bulmuş; Albay Sandherr, ordu personelleri arasında Almanlar için casusluk yapan biri olduğu iddiasıyla onun tutuklanmasına karar vermiştir.
 


Genç subay, Almanya'ya bilgi sızdırmakla suçlanmasından sonra onun en ağır şekilde cezalandırılmasını hainlere karşı bir emsal olacağını düşünen mahkemenin kararıyla da Şeytan Adası'nda ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır.

Ama işin gerçeği, olay yerinde toplanan memurlardan duyduğumuz nefret sözlerine de bakılırsa, Yahudi olmaktan mahkûm edilmiş olma ihtimali daha yüksektir.

Ve hatta tabiri caizse, kendisi dönemin günah keçilerinden biridir.
 


Çünkü Dreyfus aslında, demiryoluna bağlanmış ya da meydandaki bir ağaca linç edilmek üzere asılmış masum bir adamdır.

Ancak Fransız ordusunun içindeki birtakım güçler ona karşı bir komplo kurmuş ve komplonun tasarımı gereği, Dreyfus'un suçlu bulunduğu dönemde yükselen ve yeni yüzyıla doğru yayılmaya başlayan yeni antisemitizm dalgası için onu sembolik bir figür haline getirmiştir.
 


Yönetenler ve emirleri uygulayanlar

Ama elbette Polanski'nin filmi yalnızca bir "ırkçılık karşıtı" bir film değil, aynı zamanda bir hukuk sürecinin öyküsüdür.

Filmin başındaki suçlamalar ve müebbet sürgünden sonra, Dreyfus'un askeri okuldaki öğretmenlerinden biri olan Georges Picquart, gizli servislerin yeni başkanı seçilince, görevini icra etmek üzere boğucu sıcağı azaltmak için pencerelerin dahi açılmadığı kanalizasyon kokan küflü bir eski binanın sorumluluğunu üstlenir.
 


Ancak görevi devralmasından çok hoşnut olmayan personel çevresinin ona karşı tavırları pek de dostane değildir.

Özellikle makamın eski görevlisinin sağ kolu olan Albay Henry'nin ilk andan beri mesafeli ve düşmanca tavırları, gizli evrak ve dosyalara erişimini kısıtlama girişimleri Picquart'ın gözünden kaçmıyordur.
 


Eski öğrencisi Dreyfus'un bir merasimle, utanç içinde rütbesinden azledilerek hapse atıldığını seyretmek dışında bu konuya dair başlarda herhangi bir empatisi olmayan Picquart, askeri istihbarat birimini yönetmeye terfi ettiğinde, bilginin hala Almanlara sızdığını öğrenince dehşete kapılır ve işin boyutu değişir.
 


Bu olay sonrasında Picquart bir Sherlock soruşturması başlatırken film sürükleyici bir dedektif hikayesine dönüşür; bu süreçte Picquart bir müzik salonunda gizemli biriyle tanışır.

Ondan aldığı bilgi ile büyük bir katedralin sessizliğinde, bir memurun hizmetçisinin bıraktığı mektup paketini alır.

Olan biteni daha iyi takip edebilmek için modern bir dedektif tutar, bir grup dedektifin fotoğraf çektiği ve konuşmaları duymak için yeni moda dinleme cihazların kullanıldığı bir daire kiralar.
 


Ve bu sızıntıların kaynağını keşfettiğinde kendisini yalanlarla dolu tehlikeli bir labirentin içinde bulan Picquart, nihayetinde Dreyfus'un masum olduğunu anlar.

Orduya bağlılığı ve sadakati ile bilinmesine rağmen gizli servisleri vicdanıyla yönetmeye başlayan genç başkan şüphelerini üst mercilere aktardığında ordu bir hata yaptığını kabul etmez.
 


Hatta genç başkanın üstleri, yanlış adamı yakaladıkları ortada olmasına rağmen Dreyfus skandalını yeniden başlatmak istemedikleri için bu olayın üstünü örtmeyi emreder.

Picquart, diğerleri gibi, Yahudilerin hayranı değildir. Ama kendisine verilen emirleri uygulayarak masum bir adamın hapiste kalmasına izin vermeye de niyetli değildir.
 


Bu yüzden Picquart'ın bu yöndeki tüm girişimlerini engellemek ve onun sessiz kalmasını sağlamak isteyen üstleri onu önce Fransa'nın iç bölgelerine, sonrasında da Afrika'ya gönderir.
 


Bu süre içinde Emile Zola ile tanışan Picquart, olan biteni ona anlattığında Zola, uyduruk bir askeri mahkemenin kendisini yanlışlıkla bir casus olarak damgaladığı ve haksız bir şekilde müebbet hapse mahkûm ettiği Alfred Dreyfus'un davasıyla ilgili Fransız hükümetinin olan biteni örtbas etmesine dikkat çeken bir başyazısı sonrasında askeri mahkemeye bir iftira davası açılır ve bu sayede Dreyfus yeniden yargılanmak üzere yeni bir askeri mahkemeye çıkar.
 

Böylelikle üstlendiği bu görev sonrasında işin peşini bırakmayan Picquart ve Dreyfus'un yolları nihayetinde bir kez daha kesişir.
 


Bir ustalık eseri

Ele aldığı olayı gerçeklere göre dramatize eden film acaba Polanski'nin kendi kişisel tarihi için bir gönderme taşıyor olabilir mi diye bir soru sorarak Amerika'yı yeniden keşfetmeye çalışmayacağım.

Çünkü, filmin basın notlarında yer alan bir röportajda, yönetmenin; filmde gösterilen zulmün nasıl işlediğine aşina olduğuna ve bunun da kendisine açıkça ilham verdiğine yönelik itirafı zaten çok açık.
 


Ama tecavüz suçuyla ismini tarihin kara listesine geçiren Polanski hakkındaki görüşleriniz ne olursa olsun, bir film yapımcısı olarak zanaatının mutlak ustası olmaya devam ediyor.
 


Bir hikayenin nasıl anlatılacağı konusuna oldukça hâkim olan Polanski; casusluğun karmaşık entrikasını, çarpıtılmış kanıtları, tanıkların gizli anlaşmalarını ve yargı sürecini muazzam bir akıcılık ve incelikle ortaya çıkarıyor.
 


Yalanlar ve şüpheli gündemlerle dolu bir hikayede bir azınlık grubundaki cadı avının yüzyıllık görüntüsü, güvenlik paranoyası, gizli askeri mahkemeler, kontrol dışı istihbarat teşkilatları, hükümetlerin gerçekleri örtbas etmesi ve canavar bir medya düzeni gerçeğiyle seyirciyi duyguların ve ittifakların da değiştiği bir sinemasal yolculukla baş başa bırakıyor.
 


Tarihi bir filmin nasıl yapılacağına örnek olan, geleneksel olduğu kadar etkili bir gerilimi de içinde barındıran, kariyerinde bir ustalık eseri olarak öne çıkan bu film de kusursuz bir dönem filmi olarak anılmayı bence kesinlikle hak ediyor.
 


Ayrıca filmde, görüntü yönetmenliğini üstlenen Pawel Edelman'ın kullandığı doğal ışığın kattığı sinematografik güzellikten tutun, kullanılan belge ve üniformalara varıncaya kadar dönem detaylarını başarıyla aktaran, sanatsal açıdan hayran kalacağınız pek çok şey var.
 

 

Haftanın diğer filmleri

2040

Yönetmen: Damon Gameau / Oyuncular: Damon Gameau, Eva Lazzaro, Zoë Gameau, Davini Malcolm, Helena Norberg-Hodge, Brian Von Herzen, Paul Hawken, Tony Seba, Kate Raworth, Neel Tahmane, Eric Toensmeier, Genevieve Bell, Amanda Cahill, Colin Seis / Süre: 92 dakika
 


Türkiye ve dünya sinemasından seçkin yapımları eylül ayı boyunca yemyeşil çimlerin üzerinde, açık hava keyfiyle, Fişekhane Su Kulesi'nin tarihi atmosferinde sinemaseverlerle buluşturan bir Başka Sinema etkinliği olan Fişekhane'de Açık Hava Sinema Geceleri Bi'Başka! programında yer alan 2040; gezegenimizin geleceğine dair hepimize ilham verecek türden bir belgesel.

Film, 2040 yılında yirmi bir yaşına basacak olan kızının umutlu bir gelecekle karşılaşması için harekete geçen Damon Gameau'nun, gezegenimizi geliştirmek için yaptıklarını konu ediyor.

Film çekildiğinde dört yaşında olan kızının gelecekte hızla değişen çevre ile yüzleşecek olmasından endişe duyan ödüllü yönetmen, bu durumu değiştirebilmek için harekete geçer ve gezegenimizi geliştirmek için elimizde olan mevcut çözümleri hızlıca ve etkin bir şekilde uygulamaya başlarsak, 2040 yılında geleceğin nasıl olabileceğini keşfetmek için bir yolculuğa çıkar.

Çevresel sorunların çözümüne odaklanan Damon, belgeselde hızlı ve etkin bir şekilde harekete geçildiğinde geleceğe umutla bakabileceğimizi gözler önüne seriyor.

Küçük kızına görsel bir mektup olarak tasarladığı bu projede Damon, geleneksel belgesel ögelerini dramatik görüntüler ve görsel efektlerle harmanlayarak, kızı ve gezegenimiz için fütüristtik bir vizyon yaratıyor.


Anka Yükseliyor: Paralimpik Oyunları'nın Hikâyesi

Yönetmen: Ian Bonhôte, Peter Ettedgui / Oyuncular: Tatyana McFadden, Bebe Vio Beatrice, Jonnie Peacock, Jean Baptiste Alaize / Süre: 105 dakika
 


Hepimiz başarılı olmamıza engel olan bir şeyler deneyimledik. Ama insan her gün "Neden ben?" diye sorarsa hiçbir yere varamaz.

Bu gerçeği gören, insanı en karanlık yerlerden çıkaracak bir yol varsa onun spor olduğuna inanan ve bu uğurda sporun nasıl benimsendiğini gördüklerinde insanların engellilere bakış açısını değiştirmeye karar veren bir grup oyun kurucu el birliğiyle dünyanın en harikulade sporcularını bir araya getirir.

Hem sahada hem tribünlerde hayatların değiştiği bir dünyada, kendilerinin daha büyük bir şeyin parçası olduklarını hisseden bu sporcular kendi hayat mücadelelerinin yanı sıra bu mücadeleleriyle de dünyayı kurtarmaya çalışır.

Netflix'in Britanya Yapımı Filmler kuşağında yer alan Rising Phoenix; seçkin sporcular ve bu alandan isimler ile engelliler için uluslararası bir spor yarışması olan ve dünyanın en büyük üçüncü spor etkinliği haline gelen Paralimpik Oyunları'nı mercek altına alıyor.

Film, İkinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra ortaya çıkan bu oyunların engellilik, çeşitlilik ve mükemmelliğe dair küresel anlayışı nasıl etkilediğini irdeliyor ve bu sporcuların nasıl olağanüstü bir performans sergilediklerini gözler önüne seriyor.

Dünyaca ünlü paralimpik sporcuların röportajlarına da yer veren belgeselde, aralarında Bebe Vio, Ellie Cole, Jean-Baptiste Alaize, Matt Stutzman, Jonnie Peacock, Cui Zhe, Ryley Batt, Ntando Mahlangu ve Tatyana McFadden gibi isimler yer alıyor.


Anormal Kahramanlar

Yönetmen: Felix Binder / Oyuncular: Finnlay Berger, Thelma Buabeng, Gisa Flake, Cornelia Gröschel, Ralph Herforth, Nina Kunzendorf, Frederic Linkemann, Tim Oliver Schultz, Wotan Wilke Möhring / Süre: 92 dakika
 


Netflix'in Bilim Kurgu ve Fantastik Filmler kuşağında, 2 Eylül tarihinde gösterime girmesi beklenen Freaks - You're One of Us adlı filmde; silik bir aşçı, gizemli bir serseriden hem süper güçleri olduğunu hem de kendine benzer insanlar bulunduğunu öğrenir ve geniş çaplı, adi bir komployu ortaya çıkarır.

Bir fast food restoranında çalışan Wendy, hayatı boyunca ilaç tedavisi görmektedir. Aslında aldığı bu ilaç onda var olan süper güçlerini baskılamaktadır.

Bir serserinin, "Biz büyük bir aileyiz ve sen de bizden birisin, ama daha bunun farkında değilsin" mesajından sonra kendisi gibi süper güçleri olan arkadaşı Elmar ile bu güçlerini keşfettiklerinde bir anda insanları havaya fırlatmaya başlayan Wendy'nin hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır.

Süper güçleriyle ne yapacaklarını bilemeyen ve neden böyle bir ucube olduklarını sorgulayan bir grup insanla bu özel güçlerinin neden kaynaklandığını araştırmaya başladıklarında ise kendilerini bir komplonun içinde bulacaklardır.


Aşk Garanti

Yönetmen: Mark Steven Johnson / Oyuncular: Rachael Leigh Cook, Heather Graham, Damon Wayans Jr., Jed Rees, Lisa Durupt, Clare Filipow, Christian Sloan, Brendan Taylor, Lauren McGibbon, Quynh Mi, Kallie Hu, Sasha Hayden, Sebastian Billingsley-Rodriguez, Kiomi Pyke, Milo Shandel, Caitlin Howden, Jason Burkart, Keisha Haines, Sean Amsing, Claire Hesselgrave, Stephanie Son / Süre: 90 dakika
 


Netflix'in İyi Hissettiren Bağımsız Romantik Filmler kuşağında, 3 Eylül tarihinde gösterime girmesi beklenen Love, Guaranteed adlı filmde; savaşçı ama meteliksiz bir avukat, aşkı bulma garantisi veren bir tanışma sitesini dava etmek isteyen yakışıklı birini savunmayı üstlendiğinde kıvılcımlar havada uçuşur.

Azimli bir avukat olan Susan, çok fazla hayır amaçlı davaya bakmıştır. Bu durum da onun küçük çaplı hukuk bürosunun mali olarak zorlanmasına neden olmuştur.

Hal böyleyken, bürosunu kurtarmak isteyen Susan, pek istemese de kullanıcılarının aşkı bulmasını garanti eden bir çöpçatanlık sitesine dava açmak isteyen ve bütün buluşmalarını detaylı bir şekilde dosyalayan yakışıklı müşterisi Nick'in davasını yüksek bir ücret karşılığı kabul eder.

Ama hakkında bir şey bilmediği bir davayı kazanmak Susan için pek de kolay olmayacaktır.

Dava ilerledikçe ve ortam kızıştıkça da Nick ve Susan birbirlerine karşı farklı duygular hissetmeye başlayacaktır.


Big Kill Kasabası

Yönetmen: Scott Martin / Oyuncular: Jason Patric, Lou Diamond Phillips, Christoph Sanders, Scott Martin, Clint Hummel, K.C. Clyde, Stephanie Beran, Elizabeth McLaughlin, Danny Trejo, Michael Paré, Audrey Walters, Jermaine Washington, Dennis LaValle, David Manzanares, Sarah Minnich, Paul Blott, Richard Barela, Toby Bronson, Shawn Dunham, Stephen R. Estler, Clebert Garcia, David Hight, Bob Jesser, Anderson Kee, James LaPrelle, Riley Carson Lewis, Rip Lowe, Ted Maritz, Itzel Montelongo, Cord Newman, Shawn Ortega, Glynn Praesel, Sam Quinn, Cameron Ramirez, Tsailii Rogers, Michael Slusher, John Trapp, Matthew Van Wettering, David White / Süre: 126 dakika
 


Aylak bir kovboy, iki uyumsuz kumarbaz ve ölümcül bir vaiz; hepsinin Big Kill Kasabası'nda kaderleri ile randevuları vardır.

Big Kill, Philadelphia'dan gelen bir yeni yetme, iki meşum ve firari kumarbaz ve tehlikeli bir vaizin yollarının Big Kill kasabasında kesişmesiyle patlak veren olayları anlatıyor.

Muhabececi olan Jim, karısının ölümünün ardından Arizona'da yaşayan kardeşine katılmak için Batı'ya doğru yola koyulur.

Jim, yolculuk sırasında tanıştığı Jake ve Travis adında kanunun iki tarafından da ayakları olan iki silahlı adamla arkadaş olur.

Birbirlerine yol arkadaşı olan üçlü, hayal ettikleri gibi gelişmekte olan bir yere benzemeyen Big Kill adı ile anılan kasabaya geldiklerinde, düşündüklerinden bambaşka şeylerle karşı karşıya kalırlar.

Üstelik, bu kasabanın bu hale nasıl dönüştüğünü anlamaya çalışan ve kayıp abisinin peşi sıra iz süren Jim ile arkadaşları sadece geçerken uğradıkları bu yerde pek de hoş karşılanmamışlardır.

İnsanların sokaklarda gelişigüzel vurulup öldürüldüğü bu yerde onları bekleyen şey; hayatta kalma mücadelesi ve hepsini sonsuza dek değiştirecek bir karar anıdır.


Bilinmeyen Kökenler

Yönetmen: David Galán Galindo / Oyuncular: Verónica Echegui, Leonardo Sbaraglia, Javier Rey, Álex García, Ernesto Alterio, Carlos Areces, Brays Efe, Antonio Resines, Roman Rymar, Fran Bleu / Süre: 100 dakika
 


Netflix'in Gerilim Filmleri kuşağında yer alan Orígenes Secretos (Unknown Origins) adlı filmde; oldukça zeki ve ağırbaşlı bir dedektif, ardında yalnızca akıl hocasının çizgi roman meraklısı ezik oğlunun çözebildiği ipuçları bırakan bir seri katilin peşine düşer.

Madrid'de gerçekleşen olayların merkezinde yer alan, The Incredible Hulk ve Iron Man gibi süper kahramanların başlangıç hikayelerini kopyalayan ve kendisini bir Süper Kötü zanneden seri katil şehri kaosa sürüklerken olayı çözmeye çalışan dedektife de bir ders verme niyetindedir.


Cin Bebek 2

Yönetmen: Bülent Aydoslu / Oyuncular: Buse Sevindik, Ömer Polat, Onur Çimen, Umut Şeddadi, Esra Kocabaş / Süre: 83 dakika
 


Cin Bebek 2, İblis'in insandan olma ilk cin çocuğunu doğuran ve sonrasında cin kavimleriyle kendi mücadelesini vermek durumunda kalan Doğa'nın hikâyesini anlatıyor.

Doğa, Ziffar adındaki bir cinden hamile kalan ve akabinde bu bebeği doğuran genç bir kadındır.

Hem beşerî hem de cinni olan bu melez bebeğin doğmasıyla birlikte cin kavimleri, bebeğin sahibi olmak ister. Bu yüzden cin kavimleri, insan bedenlerini ele geçirerek bebeğin peşine düşer.

Kendini bir anda başka büyük bir kâbus ve savaşın içinde bulan Doğa, bu durumdan kurtulmak için Müslüman bir cin aşiretiyle geri dönüşü olmayacak bir anlaşma yapmak zorunda kalır.


Dinozorlar

Yönetmen: Izzy Clarke / Oyuncular: Ray Anand, Slim Durst, Sarah Kenny / Süre: 59 dakika
 


Dino Brained adlı bu animasyon; uzay gemileri ile galakside yolculuk yapan dinozorların hikayesini konu ediyor.

Dinozor Fang ve yardımcısı Scale, kendilerine verilen görevi yerine getirmek için uzay gemileri ile galakside baş döndürücü bir yolculuk yapar.

Eğlence ve öğrenme galaksisinde bilgi arayışında olan ekip, yıldızlararası bir yolculukta olan Profesör Claw ile bağlantı kurarlar ve bu andan itibaren onların zekâsı inanılmaz ölçüde güçlenir.

Öğrenmenin asla tükenmediğini ve sonu olmadığını anlayan Fang ve Scale bu süreçte kendilerini türlü maceraların içinde bulurlar.


Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum

Yönetmen: Charlie Kaufman / Oyuncular: Jesse Plemons, Jessie Buckley, Toni Collette, David Thewlis / Süre: 134 dakika
 


Netflix'in Kitaplardan Uyarlanan Bağımsız Filmler kuşağında yer alan ve 4 Eylül'de gösterime girmesi beklenen I'm Thinking of Ending Things, belki de nasıl biteceği başından belli olan bir ilişkiyi kadrajına alıyor.

Ian Reid'in 2016 yılında yayınlanan aynı isimli romanından uyarlanan film, birlikte uzun bir yola çıkan Jake ve kız arkadaşına odaklanıyor.

Sevgilisiyle aralarında nadir ve yoğun bir bağlılık olduğunu düşünen ama yine de kendini tanımlayamadığı derin bir yanlışlığın ortasında hisseden kadın sevgilisinin gözden ırak bir çiftlikte yaşayan ailesiyle tanışmak için çıktığı yolda bir yandan da sevgilisi Jake ile ilişkilerini bitirmeyi düşünmektedir.

İlişkileri çok eskiye dayanıyormuş gibi hissetse de aslında çok kısa bir süre önce tanıştığı yeni sevgilisine dair şüpheleri olan kadın, çıktıkları bu yolculukta Jake beklenmedik bir şekilde farklı bir yola sapınca zor durumda kalır ve ikili arasında somut bir gerginlik, psikolojik bir kırılganlık ve saf bir korku hissi oluşur.

İnsanların kendilerini zaman içinde ilerleyen noktalar olarak görmeyi sevdiğini düşünse de kadının dünyasında hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Hatta tüm her şey tam tersi bir şekilde gerçekleşiyor ve ilerliyor gibidir.

Eternal Sunshine of The Spotless Mind filmiyle Oscar ödülüne sahip olan, ayrıca Anomalisa, Adaptation, Being John Malkovich gibi efsanevi filmlere imzasını atan Charlie Kaufman'ın yalnızlık ve pişmanlıklar içinde, son derece melankolik bir kadının hikayesini sürrealist bir şekilde ele aldığı bu yeni filminde de diğer filmlerinden izler olduğu görülüyor.

Ida, Cold War gibi yapımlarla tanınan Lukasz Zal'in görüntü yönetmenliğini üstlendiği filmin sinematografisi de oldukça dikkat çekiyor.


İntikam Soğuk Duş

Yönetmen: Engin Akyıldırım / Oyuncular: Gümrah Tolu, Sezen Aşırt, Alpay Atilla, Muhammet Toy, Murat Emirhan / Süre: 106 dakika
 


İntikam Soğuk Duş adlı bu film, ailesiyle sıradan bir hayata sahip olan ama bir gün korkunç bir durumla karşı karşıya kalan bir adamın yaşamını konu ediyor.

Gümrah, eşi ve çok sevdiği kızı Tuana ile köyde yaşayan kendi halinde bir insandır.

Onun hayatı, bir gün işten çıkıp eve döndüğünde karşısına çıkan manzaradan sonra altüst olur.

Gördükleri sonucu deliye dönen Gümrah için yaşadıkları sadece başlangıçtır. Sonrasında Gümrah aklına dahi gelemeyecek olaylarla karşı karşıya kalır.


Kızıl Şampiyon

Yönetmen: Stephen Campanelli / Oyuncular: Sladen Peltier, Forrest Goodluck, Ajuawak Kapashesit, Martin Donovan, Edna Manitowabi, Michael Lawenchuk, Will Strongheart, Tristen Marty-Pahtaykan, Vance Banzo, Michael Murphy, Michiel Huisman / Süre: 98 dakika
 


Yapımında Clint Eastwood'un imzası bulunan, Richard Wagamese'nin en çok satan romanından uyarlanan Indian Horse, 70'lerde ırkçılıkla mücadele eden bir genci kadrajına alıyor ve Saul Kızılderili Atı'nın büyüme hikayesini anlatıyor.

Filmde, yaşadığı olaylardan sonra baba olarak Tanrı'ya, sorunlardan kaçış için pistlere sığınan Saul'un dünyadaki yerini bulan bir adama dönüşmesinin uzun yolculuğu gözler önüne seriliyor.

Kuzey Ojibway'li bir çocuk olan Saul, yedi yaşındayken ailesinden koparılarak Kanada'nın kötü şöhretli Katolik yatılı okullarından birine gönderilir.

"Nereden geldiğini bilmezsen nereye gittiğini anlayamazsın" öğüdü kulaklarında çınlasa da bu baskıcı ortamda Saul, kendi dilini konuşma ve geleneklerine göre yaşama özgürlüğünden mahrumdur.

Birlikte atan kalplerin bizi daha güçlü yapacağını söyleyen bir dünyanın zor koşullarında yaşayan Saul, kendisi için kurtuluşu hokey oynamakta bulur.

Oyunun büyüsüne kapılan Saul, kendi kendine hokeyin nasıl oynanacağını öğrenmekle kalmaz aynı zamanda benzersiz bir beceri geliştirir.

Onun için daha iyi bir hayata ulaşma şansı olan hokey oyunlarındaki yeteneği sayesinde sahadaki en iyi oyuncuya dönüşen ve yatılı kaldığı okuldan kurtulan Saul, önce Kuzey Ontario yerel ligine sonrasında da profesyonel lige geçer.

Ama Saul'un geçmişinin hayaletleri her zaman ona musallat olacaktır.


Patron Bebek: Yakala Bebeği!

Yönetmen: DreamWorks Stüdyosu / Oyuncular: JP Karliak, Pierce Gagnonn, Alex Cazares, Kevin Michael Richardson, Flula Borg, Rhys Darby, Wendie Malick, Jake Green / Süre: 24 dakika
 


Patronluk için gerekli niteliklere sahip olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?

Öyleyse her kararınızı gözden geçirin ve bunu kendiniz test edin. Çünkü işlerin başına geçebilmek için bu animasyonda oyunu doğru oynamak şart.

Netflix'in Çocuk Kitaplarından Uyarlanan Filmler kuşağında yer alan The Boss Baby: Get That Baby! adlı bu interaktif animasyon becerilerinizi sınayıp sizi ve çocuklarınızı Bebek Şirketi'ndeki 16 işten birine yerleştirmeyi amaçlıyor.

Yüksek ihtimalle bu beceri sınavının karar aşamasında iç güdüleriniz sizi yanıltacaktır ama siz her zaman yüreğinizin sesine kulak vermeyi sakın ihmal etmeyin.


Renklerde Kaybolan Hayat: Fikret Mualla

Yönetmen: Metin Güngör / Oyuncular: Metin Güngör, Tayfun Sav, Okan Bayülgen, Şebnem Schäfer, Bedri Baykam, Bülent Seyran, Fehmi Gökdeniz, Selen Görgüzel, Korkmaz Polat, Neslihan Maltepe, Öznur Kula, Mehmet Tokat, İlhami Adsal, Arda Karapınar, Bora Gencer, Barış Ulaş, Rita Roudonite, Hakan Vardar, Ceren Balta, Hıfzı Topuz, Nesrin Yıldırım, Ali Poyrazoğlu / Süre: 98 dakika
 


Metin Güngör'ün uzun yıllardır üzerinde çalıştığı Renklerde Kaybolan Hayat, sanat hayatı ve yaşantısıyla kendine has bir ressam olan Fikret Mualla'nın hikayesini anlatıyor.

Ülkesini, yurdunu, milletini ve Atatürk'ünü çok seven, ancak yaşadığı süre içinde yanlış anlaşıldığı ve toplumdan, sanat dünyasından dışlandığı için yalnız bir şekilde ölüp kimsesizler mezarlığına gömülen Türk resim tarihinin en önemli isimlerinden biri olan ressam Fikret Mualla'nın hayat hikayesinde onun sanat hayatının yanı sıra özel yaşamının da bilinmeyenleri gözler önüne seriliyor.

Fikret Mualla'nın yanı sıra Cumhuriyet'in ilk kuşak önemli sanatçılarını da ele alan filmde Türk ve dünya sanat tarihinin unutulmaz isimlerinden; Pablo Picasso, Marlene Dietrich, Abidin Dino, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nazım Hikmet, Semiha Berksoy, Arif Dino, Fikret Adil, Elif Naci, Hale Asaf, Neyzen Tevfik, Avni Arbas ve Hıfzı Topuz gibi birçok aydın ve sanatçının da Fikret Mualla'nın yaşantısına nasıl yansıdığını acı ve tatlı yanlarıyla şahit olmanız mümkün.


Santana

Yönetmen: Maradona Dias Dos Santos, Chris Roland / Oyuncular: Paulo Americano, Terence Bridgett, Tamer Burjaq, Nompilo Gwala, Paul Hampshire, Dale Jackson, Hakeem Kae-Kazim, Terri Lane, Robin Minifie, Raul Rosario, Rapulana Seiphemo, Jenna Upton, Neide Vieira / Süre: 106 dakika
 


Netflix'in Güney Afrika Yapımı Aksiyon ve Macera Filmleri kuşağında yer alan Santana adlı filmde; biri narkotik ajanı, diğeri general olan iki erkek kardeş, yıllar önce anne babalarını öldüren uyuşturucu baronunun kimliğini sonunda keşfeder.

Dias Santana ve kardeşinin öldürülmesini isteyen, Angola ve Orta Afrika'daki en büyük uyuşturucu faaliyetinin başında olan bu uyuşturucu baronunun adı Makimba Ferreira'dır.

Onun başını ezmek isteyen iki kardeş; Ferreira'yı ölü ya da diri ele geçirmek için oldukça tehlikeli ve gizemli bir planı üstlenecektir.


Şimdi Hep Beraber

Yönetmen: Brett Haley / Oyuncular: Auli'i Cravalho, Justina Machado, Fred Armisen, Carol Burnett, Judy Reyes, Taylor Richardson, Rhenzy Feliz, Gerald Isaac Waters, Anthony Jacques, C.S. Lee / Süre: 92 dakika
 


Hepimizin bir hayali var… Hepimizin bir yeteneği var… Hepimizin bir sırrı var…

Netflix'in Kitaplardan Uyarlanan Dramalar kuşağında yer alan, umudu bulmaya dair içten hikayesiyle seyircisine ilham veren All Together Now adlı bu filmin Amber Appleton isimli baş kahramanın da büyük bir sırrı var.

Annesinin erkek arkadaşının onları kovmasından sonra annesi ve sadık köpekleri Boby Big Boy ile birlikte, annesinin kullandığı okul otobüsü "Hello Yeloow"un arkasında kamp kuran Amber her şeyden önce kötü şeyleri kafasına takmamayı öncelik edinmiştir.

Tam anlamıyla bir umut ve iyimserlik prensesi olan Amber için hayat düşündüğünden çok daha karmaşık olsa da artık alkolik annesi ve arkadaşlarının hayatını kurtarmaya odaklandığı için kendisiyle ilgili herhangi bir yeteneği olduğunu bile unutmuş gitmiştir.

Oysa onun tek yapması gereken hissettiği acıları yönlendirmek ve onu en iyi yaptığı şeyin içine katmaktır.

Ama bunu başarabilmesi için de sevgiyi, yardımı ve umudu kabul etmesi; bunları kabul edebilmesi için de kuvvetli, cesaretli ve birlikteliğe açık olması gerekmektedir.

Acaba Amber, bir trajedinin ardından ona sunulan bir yardımla yeteneğini öne çıkarmayı başarabilecek mi, belli değildir.


Tatlı Hayat

Yönetmen: Federico Fellini / Oyuncular: Marcello Mastroianni, Anita Ekberg, Anouk Aimée, Yvonne Furneaux, Lex Barker, Magali Noël, Alain Cuny, Nadia Gray, Annibale Ninchi, Walter Santesso, Valeria Ciangottini, Riccardo Garrone, Ida Galli, Audrey McDonald, Gloria Jones, Alain Dijon, Enzo Cerusico Nico / Süre: 174 dakika
 


Türkiye ve dünya sinemasından seçkin yapımları eylül ayı boyunca yemyeşil çimlerin üzerinde, açık hava keyfiyle, Fişekhane Su Kulesi'nin tarihi atmosferinde sinemaseverlerle buluşturan bir Başka Sinema etkinliği olan Fişekhane'de Açık Hava Sinema Geceleri Bi'Başka! programında yer alan La Dolce Vita, Roma şehir yaşantısının modern yozluğunu ve sofistike ahlak çöküntüsünü yüksek sosyetenin peşinde koşan bir gazetecinin gözünden anlatır.

Genç gazeteci Marcello Rubini gerçek bir eser yaratmanın düşüyle yaşar; ancak çalıştığı gazetenin ona sağladığı para ve prestijden de vazgeçemez.

Ayrıca çapkın da bir adam olan Marcello, ciddi bir yazar olmanın yollarını ararken Roma'nın seçkin ve sosyal hayatının cazibesi ile kız arkadaşı tarafından sunulan boğucu bir ev hayatı arasında, dünyadaki yerini bulmakta zorlanır.

Bu tuhaf gazeteci, bir gün, zengin ve şöhretli İtalyan aristokrasisine dair söylentilerin yayınlanacağı bir köşede yazması için Roma'da çalıştığı gazete tarafından görevlendirilir.

Bu sayede günlerini Roma'nın en şık caddesi Via Veneto'da, bir sonraki skandalın peşinde koşarak geçirir.

Marcello, bir partiden diğerine geçmekte, bu esnada da sosyetenin en güzel, en ilginç insanlarıyla tanışmaktadır.

Başlarda tatlı görünen bu hayat, zamanla Marcello'yu daha yalnız, daha ucuz bir insan haline getirir.

Bol içki ve dansla kapattığı geceler Marcello'yu hem bedenen hem de zihnen yavaş yavaş yok etmektedir.

Filmde Marcello'nun yedi günü ve gecesini, birlikte olduğu farklı kadınlarla ilişkilerini, arka planda 1960'ların gençlik ve heyecanıyla kaynayan Roma sokakları ve sosyete yaşantısından kesitlerle izleriz.

Marcello seks, içki, partiler ve alemlerle dolu bir dünyada savrulurken bile aslında haz almadığı bu tatlı hayatı sonuna kadar yaşamaya devam eder.

Onunki sadece ruhsuz ve heyecansız bir varoluştur.

Sinema tarihinin efsanevi isimlerinden biri olan İtalyan yönetmen Federico Fellini'nin en kusursuz başyapıtlarından biri olan film, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülüyle taçlandırılmıştır.


The Witcher: Kamera Arkası

Yönetmen: Nathan Wiley / Oyuncular: Henry Cavill, Anya Chalotra, Freya Allan, Eamon Farren, Mimi Ndiweni, Adam Levy, MyAnna Buring, Joey Batey, Lauren Schmidt Hissrich, Tomasz Bagiński, Andrew Laws, Sneha Koorse, Declan De Barra, Beau DeMayo, Simon Emanuel, Iván Pohárnok, Tim Aslam, Charlotte Brändström / Süre: 32 dakika
 


Netflix'in Bilim Kurgu ve Fantastik Belgeseller kuşağında yer alan Making The Witcher adlı bu özel yapımla dizinin kamera arkasına bir bakış sunan film, seyircileri ve dizinin hayranlarını oyuncu seçimlerinden Jaskier'in dile dolanan şarkısına kadar "The Witcher"ın olağanüstü dünyasına doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

 

Flashback

Vakti zamanında kimi sinemalarda kimi de televizyon ekranlarında seyirciyle buluşan ama şimdi hem çevrimiçi platformlarda hem de televizyon kanallarında bu hafta yeniden gösterime girecek olan 2020 öncesinde çekilmiş diğer filmler şöyle.

Netflix

  • Akıl Oyunları (A Beautiful Mind, 2001)
  • Aşk ve Para (Out of Sight, 1998)
  • Aziz (The Saint, 1997)
  • Beceriksiz Bankacı (Breaking the Bank, 2014)
  • Bıçak Sırtı: Son Kurgu (Blade Runner: The Final Cut, 1982)
  • Blade: Trinity (2004)
  • Blaze (2018)
  • Casino Royale (2006)
  • Cezalandırıcı (Demolition Man, 1993)
  • Chucky'nin Laneti (Curse of Chucky, 2013)
  • Cumartesi Gecesi Ateşi (Saturday Night Fever, 1977)
  • Çıplak Silah (The Naked Gun: From the Files of Police Squad!, 1988)
  • Derin Darbe (Deep Impact, 1998)
  • Efsanenin Yükselişi (Huang Feihong Zhi Yingxiong You Meng / Rise of the Legend, 2014)
  • En Büyük Korku (The Sum of All Fears, 2002)
  • G.I. Joe: Kobra'nın Yükselişi (G.I. Joe: The Rise of Cobra, 2009)
  • Geçmişin Gölgesinde (American History X, 1998)
  • Gerçek Dedikodu (Rumor Has It…, 2005)
  • Gökdelen (Skyscraper, 2018)
  • Hayallerin Peşinde (The Peanut Butter Falcon, 2019)
  • Hazır Ol Dudley (Dudley Do-Right, 1999)
  • Herkül: Özgürlük Savaşçısı (Hercules, 2014)
  • İlk Arınma Gecesi (The First Purge, 2018)
  • İlk Aşk (Flipped, 2010)
  • İrlandalıyı Öldür (Kill the Irishman, 2011)
  • Jurassic World: Yıkılmış Krallık (Jurassic World: Fallen Kingdom, 2018)
  • Karateci Kız (The Next Karate Kid, 1994)
  • Karlar Kralı Norm 2 (Norm of the North: Keys to the Kingdom, 2018)
  • Kurucu (The Founder, 2016)
  • Lingua Franca (2019)
  • Maç (The Match, 2019)
  • Maske (The Mask, 1994)
  • Mermi İşlemez (Bulletproof, 1996)
  • Para Nerede (Where's The Money, 2017)
  • Pee-wee'nin Büyük Macerası (Pee-wee's Big Adventure, 1985)
  • Quantum of Solace (2008)
  • Sabah Neşesi (Morning Glory, 2010)
  • Sahtekarlar (Duplicity, 2009)
  • Salaklar Sofrası (Dinner for Schmucks, 2010)
  • Saplantı (Fear, 1996)
  • Seks ve Şehir 2 (Sex and the City 2, 2010)
  • Thomas ve Arkadaşları: Kurtarma Ekibi (Thomas & Friends: Steam Team to the Rescue, 2019)
  • Venom: Zehirli Öfke (Venom, 2018)
  • Zodiac (2007)


TRT 2

  • Ayka (2018)
  • Herkes Biliyor (Todos Lo Saben / Everybody Knows, 2018)
  • Kaptan Fantastik (Captain Fantastic, 2016)

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU