Sponsorlar Türk futboluna neden gelsin?

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Futbol dünyasındaki belki de tüm turnuvaların en büyüğü ve en çok para eden organizasyonu olan Şampiyonlar Ligi’nde final, sessiz bir şekilde oynandı ve koronalı yılın kupası, sahibini buldu.

Sessiz finalin sahibi Bayern Münih olurken, iki takımda aynı anda kazanmayı başardı aslında.

Futbol sahalarının sponsorların rekabet alanı haline geldiği bu dönemde, Almanya’nın Bayvera bölgesinin kibirli, dominant kulübü Bayern Münih ve Fransız topraklarında her yıl büyüyen Katar kulübü Paris Saint Germain’in, final maçında seyirciye sunduklarını en önemli şey ise; milyon euroluk takımları ile sahip oldukları global güç oldu.

Pazar akşamı oynanan finalde kupayı kaybeden Paris Saint Germain’in şampiyonluğu kazanan Bayern Münih’ten daha fazla para kazanması da futbolun artık bir yatırım aracına döndüğünü gösteriyor.

Kupa şampiyonu Bayern Münih, Şampiyonlar Ligi’nden 130 milyon euro gelir elde ederken, kupayı kaybeden Paris Saint Germain, 134 milyon euro kasasına koydu. 

Paris Saint Germain’in, Bayern Münih’ten 4 milyon euro daha fazla kazanmasına ise; iki katına çıkardıkları VIP koltuk gelirleri ve maç günü gelirleri sebep oldu.

afp.jpg
Fotoğraf: AFP


Güçlü şirketler ve bol sıfırlı rakamlar

Tarihsel olarak geçmişi çok eskiye dayanmayan Paris Saint Germain, 1970 yılında kuruldu. 2012 yılında Katarlı Qatar Sports Investments (QSI), Paris Saint Germain’i (PSG) satın aldığında, kulübü Paris’in zarafeti, güzelliği ve mükemmelliği temsil etmesi üzerine kurguladı.

Kulübün yeni sahipleri önce logoyu, sonra da taraftar profilini değiştirdi. Kulübün tutkulu ve sabıkalı taraftar grupları, tribünden uzaklaştırıldı.

PSG, seksenlerin başında ilk kupalarını aldıktan sonra, ilk şampiyonluklarına da 1986 yılında ulaştı. İnişli çıkışlı yıllar geçiren kulüp, özellikle, 90'lı yılların ikinci yarsından sonra yönetim sorunları yaşadı.

Öyleki PSG, Katarlı Qatar Sports Investments (QSI), şirketine yatırım aracı olana kadar, sadece iki defa şampiyon olmuştu.

İştahlı Katar sermayesi, kulüp üzerinde etkisini hemen gösterdi ve Paris Saint Germain’e, 8 yılda 7 defa şampiyonluk kazandırdı.
 

afp-.jpg
Fotoğraf: AFP


Özellikle transferlere harcadıkları yüksek paralar ile beraber, PSG’nin gelirleri de sponsorluk yolu ile arttı.

Kulübün gelirleri 2019 yılında 636 milyon euroya ulaştı. Kimilerine göre bu finansal doping idi ve haksız rekabet yaratıyordu.

Yakın zamanda Nike ile sponsorluk anlaşmasını yenileyen kulüp, sadece forma anlaşması ile yıllık 80 milyon euroluk gelir elde etti.

Buna karşın Bayern Münih, 2001 yılında Adidas ile yaptığı 75 milyon euroluk anlaşmadan sonra, Michael Ballack, Ze Roberto, Lucio, Franc Ribery gibi Paris Saint Germain benzeri yüksek maliyetli transferler gerçekleştirmişti.

Adidas bu anlaşma ile kulübün yüzde 10 hissesine sahip olmuştu. Yine Bavyera merkezli iki global büyük şirket, Bayern Münih ile bol sıfırlı sponsorluk anlaşmalar yaparken, Audi bu anlaşma ile kulübün yüzde 9’luk hissesini de almış oldu.

Özellikle 2010 yılından sonra kendi liginde rakipsiz bir duruma gelen Alman takımı, son 7 yıl üst üste şampiyon olurken, kulübün 2019 yılı geliri 750 milyon euroya ulaştı.

Endüstriyel futbolun en önemli iki temsilcisi olan Bayern Münih ve PSG, arkalarında güçlü şirketlerin de desteği ile büyük  bir futbol makinasına dönüştü. 


Türkiye’de futbol sistemi, seyirciye ürün sunamıyor

İçinde asırlık tarih ile hikâyeleri olan futbol, artık bir yatırım aracı ve para etmek zorunda. Bu yatırım aracı şampiyonluktan öte, finansal bir model ve gelire bağlı olarak başarı yakalayabiliyor.

Sadece şampiyon olan takımların para kazandığı değil, hatta şampiyon olan takımların kazanamadığı bir oyuna döndü.

Finali kaybeden takımın şampiyondan daha çok kazandığı bir sistemde artık ana hedef, daha fazla müşteri ve bu müşterileri hedefleyen sponsorlar. Çünkü statlarda taraftarı değil, para harcayan seyirciyi istiyor endüstriyel futbol. 

Bununla beraber, kendine sorun yaratmayı seven Türk futbolu, harcama limitleri, yabancı kuralı, hakem hataları ile meşgul oldukça, seyirciye de bir ürün sunamaz oldu.

Bayern Münih-Paris Saint Germain finali, sportif bir rekabetten öte global şirketlerin rekabetiydi aslında. Nike ile Adidas’ın, Audi ile Renault’un, Orange ile T- Mobil’ın rekabeti idi saha da olan. Tek şampiyon çıktı ama iki takım da kazandı.

Türk futbolunun tüm aktörleri de benzer rekabetler bulmak zorunda.

Türkiye’de futbol, sponsor çekmekten, ürün yaratmaktan her geçen gün daha çok uzaklaşıyor. 

Kavga ortamı artıkça gelirler de azalıyor. Düşük değerli ürüne sponsorların  iştahlı davranması ve bununla beraber  Türkiye’de futbolun gelişmesi zor.

Sportif yanlışlar kadar, futbol iklimin yarattığı ucuz ürün olan yerel futbol, sadece şampiyon çıkarıyor.

Ama kazanmak için de şampiyonluk yetmiyor. 

 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU