Koronavirüs salgını başladığında alkışlanan sağlık çalışanları, şiddete maruz kalmaya devam ediyor

Çalıştığı hastanede yaşadığı şiddet olayını Independent Türkçe'ye anlatan Sinan Doğan, "Aksaklıkların sebebi biz olmamamıza rağmen, acısını bizden çıkarıyorlar" dedi

Kolaj: Independent Türkçe

Koronavirüs salgınının başladığı ilk günden bu yana fedakarca çalışan sağlık çalışanları, bu süreçte de şiddet olaylarıyla karşılaşmaya devam ediyor. 

Sağlık çalışanları pandemi döneminde yaşadıkları tüm zorluklara rağmen hayat kurtarmaya çalışıyor.  

Sağlık-Sen'in hazırladığı, temmuz ayında yaşanan ve kamuoyuna yansıyan sağlıkta şiddet raporunda, 14 şiddet olayında 22 sağlık çalışanının mağdur olduğu kaydedildi.
 


Raporda, 21 şiddet failinden 8'inin ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldığı, 13 saldırganın ise tutuklandığı bilgisine yer verildi. 

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, 11 Ağustos Salı günü Twitter hesabından şiddete uğrayan sağlık çalışanının fotoğrafını paylaştı ve şunları kaydetti:

Ağrı Doğubayazıt Devlet Hastanesi’nde görev yapan bir çalışma arkadaşımız dün saldırıya uğradı. Saldırı, COVID-19 şüphesiyle teste gönderilen hastayla yakınına SOSYAL MESAFEYE UYMALARI UYARISI üzerine gerçekleşti. Sağlık çalışanları her türlü fedakârlığa hazır. Ama buna değil.
 


Independent Türkçe, şiddete uğrayan sağlık çalışanına ulaştı ve yaşadıklarını öğrendi.

Sinan Doğan, Ağrı Dr. Yaşar Eryılmaz Doğubeyazıt Devlet Hastanesi acil servisinde çalışan bir hemşire.

Geçen günlerde, bir hastaya koronavirüs testi yapmak istediği için şiddet gören Doğan, yaşadıklarını 10 Ağustos Salı günü sosyal medya hesabı üzerinden duyurdu.

Sosyal medyada geniş yankı bulan Doğan'ın paylaşımı ise şu şekilde:

Şiddet Kovid dinlemiyor; tedbirini almayan milletimiz test yapmaya gelince size böyle aslan kesiliyor. Beni darp eden adamın annesinin söylediği şey ise; 'Ne olmuşsa bir yumruk yemiş!'
 


"Aksaklıkların sebebi biz olmamamıza rağmen, acısını bizden çıkarıyorlar"

Sinan Doğan, çalıştığı hastanede yaşadığı şiddet olayı hakkında şunları anlattı:

Kovid çadırında görevliydim. Malum Kovid sürecinden dolayı acil servislerde yoğunluk bayağı arttı. Bu yoğunluk ve imkansızlıklardan dolayı, gelen hastalar agresif veya işleri hemen halledilemeyince çabuk sinirlenebiliyorlar. Aksaklıkların sebebi biz olmamamıza rağmen, acısını bizden çıkarıyorlar. O gün yaşanan olayda yoğunluktan dolayı, 'Sırayla içeri gelin' diye uyardığımız bir hastanın, 'Bu hastaneyi başınıza yıkacağım' demesiyle kendisini uyarmam ve ismini bilmediğim oğlunun akabinde bana yumruklu saldırıya başlamasıyla oldu. Kendilerini hiçbir argo kelime veya terbiyesizce bir laf kullanmamama rağmen, küfürler edip saldırdılar. Kendimi savunmaya zamanım dahi olmadı.
 

Sinan Doğan (2).jpg
Sinan Doğan / Fotoğraf: Twitter


Kendisine saldıran kişinin, kimlik tespit ve yakalama çalışmalarının devam ettiğini aktaran Doğan, "Olayın hemen ardından beyaz kod verilip müşahede altına alındım. Emniyet personeline de ifademi verip, şikayetçi oldum. Umarım, bu gibi bir olayı bir daha hiçbir sağlık personeli yaşamaz" diye konuştu.


"Düşünün bir anne var, daha önce dert yandığı doktor oğlu vardı, ancak şimdi yok"

Sağlıkta şiddetin acı simgesi haline gelen ve hastanede uğradığı bıçaklı saldırıda yaşamını yitiren Dr. Ersin Arslan’ın kardeşi Erkan Arslan, bu yaşananlarla ilgili, konuştu.
 

Erkan Arslan.jpg
Dr. Ersin Arslan’ın kardeşi Erkan Arslan


"Sağlıkta şiddet ancak empati yapılarak önlenebilir" diyen Arslan, şu ifadeleri kullandı:

Hasta yakınları kendi çevrelerine, duyarlı olduklarını göstermek için şöyle oluyor: 'Ben hastaneye gittiğimde bir saat sırada bekleyince, doktora kızdım' diye anlatıyor yakınlarına. Bunu bir övünç meselesi haline getiriyorlar. Toplum maalesef kötüye prim veriyor. Sağlıkta şiddetin sona ermesi çok zor. Biz aile olarak Ersin'in yokluğuna alışamadık. Çünkü çevremizde ailemizde Ersin'den başka doktor yok. Onun acısı ve eksikliği hiç geçmeyecek. Düşünün bir anne var, daha önce dert yandığı doktor oğlu vardı, ancak şimdi yok.
 

Ersin Arslan.jpg
Dr. Erkan Arslan, 17 Nisan 2012 tarihinde 17 yaşındaki M.G. tarafından göğsünden ve karnından bıçaklanarak öldürüldü


"Sahada olanları bizzat görerek değerlendirirseniz isteklerimizin sebebini anlayacaksınız"

Aile hekimi Dr. Leman Okul, konu ile ilgili yaşadıklarını ve önerileri şöyle söyledi:

Birinci basamakta çalışan bir hekim olarak üzülerek her geçen gün bu durumun azalması gerekirken artığına tanıklık ediyorum, gerek başvuran hastaların sabırsızlığı gerek bizim  tahammül sınırlarımızın zorlanması çatışmayı perçinliyor, asıl sorunun sahada olanlardan bihaber kurum yöneticilerinin istekleri olduğunu düşünüyorum.

Birinci basamağın rapor verme, evrak düzenleme kurumuna dönüşmüş vaziyette olduğunu söyleyen Dr. Okul, "Okullardan talep edilen ve aslında bizim mevzuatımızda yer almayan evraklar. Bunun yanında başkaları adına ilaç yazdırmak isteyen vatandaşlar, birinci basamağın asıl vazifesi olan koruyucu sağlık hizmetlerini arka plana atmak zorunda kalmamıza neden olmaktadır" dedi.
 

Dr. Leman Okul.jpg
Dr. Leman Okul


"Hâlâ, 'Sağlık ocağından sağlık raporu alın gelin' diyen kurumlara bir hatırlatmada bulunmak istiyorum, artık sağlık ocakları değil aile sağlığı merkezleriyiz ve her zaman önceliğimiz koruyucu sağlık hizmetleri olmalı" uyarısında bulunan Dr. Okul, sözerine şunları ekledi:

Bu pandemi döneminde bayram izni, hafta sonu demeden birinci basamakta tüm Kovid şüpheli hastalarımızı takip etmekte, filyasyonlarını yaparak her gün bakanlığa bildirmekteyiz. Değerli yöneticilerimize rica ediyorum, sahada olanları bizzat görerek değerlendirirseniz isteklerimizin sebebini anlayacaksınız. Biz bu şekilde hastalarımızla karşı karşıya kalarak sistemin getirileri yüzünden her türlü gerekli gereksiz taleplerini değerlendirmek zorunda kalmaktayız.


"Şiddete karşı öncelikle şiddetin hoş görülmediği bir ortamın oluşturulması gerekli"

Ankara Barosu Sağlık Hukuku Kurulu Başkanı Av. Berna Özpınar Gümrükçüoğlu, "Sağlıkta şiddet günümüzde, çok yönlü ve önemli bir sistem sorunu. Şiddetin önlenmesi esasen şiddetin tespiti ve cezalandırılmasından daha öncelikli olmalı. Şiddeti doğuran sebeplerin ortadan kaldırılması ya da azaltılması, sorunun kaynağının belirlenmesiyle mümkün olabilecek. Ancak uygulamada bunun dikkate alınmadığı düşüncesindeyim" ifadelerini kullandı.

Şiddetin, çalışanın işiyle ilgili durumlarda, açıkça veya üstü kapalı şekilde güvenliğini, iyilik durumunu ya da sağlığını hedef alan her türlü istismar, korkutma, tehdit ya da saldırı olayları şeklinde tanımlanabileceğini söyleyen Av. Gümrükçüoğlu, şiddetin, toplumda ve işyerlerinde yaygın bir halk sağlığı sorunu olarak sağlık çalışanları yönünden mesleki bir tehlike durumunda olduğunu sözlerine ekledi.
 

Av.Berna Özpınar Gümrükçüoğlu.jpg
Av. Berna Özpınar Gümrükçüoğlu


Av. Gümrükçüoğlu, "Şiddet toplumda ve işyerlerinde yaygın bir halk sağlığı sorunu olarak sağlık çalışanları yönünden mesleki bir tehlike durumunda. Kovid-19 gibi, tüm dünya sağlığını ve sağlık sistemlerini zorlayan bir hastalıkla, büyük bir özveri içinde mücadele içindeki sağlık mesleği mensuplarının bir yandan da şiddete muhatap olmaları kabul edilemez. Şiddet, şiddetin kaynağına ve oluş şekline göre fiziksel ve psikolojik şiddet şeklinde kendini gösterebiliyor" dedi.

"Sağlıkta şiddet"in sağlık kurumlarındaki şiddet, hasta, hasta yakınları ya da diğer bireyler tarafından uygulanan, sağlık çalışanı için risk oluşturan; tehdit davranışı, sözel tehdit, ekonomik istismar, fiziksel saldırı ve cinsel saldırıdan oluşan tüm durumlar olduğunu aktaran Gümrükçüoğlu, şunları kaydetti:

Şiddete karşı öncelikle şiddetin hoş görülmediği bir ortamın oluşturulması gerekli; sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının, şiddet türüne bakılmaksızın suç sayılması, bunun için gerekli yasal altyapının oluşturulması çok önemli. Beyaz kod uygulaması, hastane hizmet kalite standartlarında belirlenmiş olası bir kavga, taciz ve sağlık personeline yönelik bir tehdit olduğu zaman, olay yerine en yakın olan güvenlik görevlilerinin gelip, olayı çözümlemesi ve kayıt altına alması şeklinde kullanılıyor.

Av. Gümrükçüoğlu, yapılan çalışmalardan 19 Mart 2011 tarih kamuoyunda Sağlıkta Şiddet Yasası olarak adlandırılan düzenlemenin, madde metnini paylaştı:

Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan kasten yaralama (madde 86), tehdit (madde 106), hakaret (madde 125) ve görevi yaptırmamak için direnme (madde 265) suçlarında;

a) İlgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır.
b) Türk Ceza Kanunu’nun 51 inci maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.

 

Twitter.jpeg
Fotoğraf: Twitter


"Söz konusu suçlarda, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmayacak"

Mevcut son düzenleme ile şiddetin vuku bulduğu sağlık kurum ve kuruluşunda, "Faile veya yakınına mağdurun verdiği hizmeti verebilecek başka sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeli bulunması halinde hizmet ilgili diğer personel tarafından verilir" şeklinde olduğunu aktaran Av. Gümrükçüoğlu, şöyle konuştu:

Böylece, sağlık çalışanına yönelik şiddet suçları ağırlaştırılmış olup kamu ve özel sağlık kurum ile kuruluşlarında görev yapan sağlık personeliyle yardımcı sağlık personeline karşı, görevleri sebebiyle işlenen, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ‘kasten yaralama’, ‘tehdit’, ‘hakaret’ ve ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçlarında, ilgili kanunlara göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılacak.


Söz konusu suçlarda, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmayacağı bilgisini paylaşan Av. Gümrükçüoğlu, "Cezaların ağırlaştırılmasının sağlıkta şiddeti önlemesi ya da azaltması yönünde caydırıcı olması bekleniyor. Ancak bunun tek başına önleyici olmayacağı düşüncesindeyiz. Sağlık çalışanlarının maruz kaldıkları şiddet olayları son yıllarda artış ve sağlık çalışanlarının birçok nedenle şiddete maruz kalmasıyla birlikte şiddetten etkilenme durumları ve boyutları da farklılaştı. Böylece sadece cezalardaki artış tek başına yeterli olmayacağı için şiddet nedenlerini önleyici ve ortadan kaldırıcı tedbirlerin alınması ayrıca gerekli" dedi.


"NHS personel anketinde, yüzde 29'unun son 12 ay içinde en az bir zorbalık, taciz veya istismar olayı yaşadığını tespit edildi"

Londra'da sağlık hukuku alanında çalışmalarda bulunan Av. Arb. Pınar Aksoy Gülaslan, "Sağlık hizmetinin sunumunda doktora ve yardımcı sağlık personeline karşı uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddet maalesef çok ciddi bir sorun haline geldi. Özellikle Kovid-19 pandemisi döneminde canlarını ve güvenliklerini hiçe sayarak çalışan sağlık görevlilerimizin, fiziksel veya sözlü şiddet ile karşı karşıya kalması çok üzücü" ifadelerini kullandı.
 

Pınar Aksoy.jpg
Av. Arb. Pınar Aksoy Gülaslan


Sağlıkta Şiddet Yasası olarak adlandırılan gelişme ile sağlık çalışanına yönelik şiddet suçların cezaları ağırlaştırıldığını vurgulayan Av. Arb. Gülaslan, kamu ve özel sağlık kurum ile kuruluşlarında görev yapan sağlık personeliyle yardımcı sağlık personeline karşı, görevleri sebebiyle işlenen, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ‘kasten yaralama’, ‘tehdit’, ‘hakaret’ ve ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçlarında, ilgili kanunlara göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırıldığını hatırlattı.

Söz konusu suçlarda, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmayacağının altını çizen Av. Gülaslan, dünyanın dört bir yanından yapılan çalışmaların, kültürleri ve sınırları geçen sağlıkta şiddet olgusunun kapsamını gösterdiğini belirtti:

Örneğin, İngiltere'de bir dizi çalışma, tıbbi mesleklerde ve farklı meslekler arasında şiddet fenomenlerinin yüksek prevalansını gösterdi. Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi (NHS) personel anketinde, NHS personelinin yüzde 14,5'i, son 12 ay boyunca hastalardan veya akrabalarının fiziksel şiddetine maruz kaldığını bildirdi.  2019 yılında ise 569 bin 440 personelin yanıtlarını içeren NHS personel anketinde, yüzde 29'unun son 12 ay içinde en az bir zorbalık, taciz veya istismar olayı yaşadığını tespit edildi. Bir önceki yıla göre yaklaşık yedi kişiden birinin fiziksel olarak saldırıya uğradığı tespit edildi. Çin'de 2001 ile 2011 yılları arasında hastanelerde 29 cinayet bildirildi. İsrail’de 25 adet acil servis biriminde yapılan bir çalışmada, personelin yüzde 87’si 2012 yılında hastalar veya ziyaretçileri tarafından kendilerine yönelik şiddete maruz kaldığını bildirdi. Bununla birlikte, bir Amerikan çalışması, hemşirelerin yüzde 74'ünün ziyaretçi saldırganlığına maruz kaldığını bildirdi.

Av. Gülaslan, "Sağlık çalışanlarının maruz kaldıkları şiddet olayları artıyor ve sağlık çalışanlarının şiddetten etkilenme durumları ve boyutları da farklılaşıyor. Cezalardaki artış tek başına yeterli değil; şiddetin nedenlerini tespit ederek önleyici tedbirlerin alınması zorunlu. Şiddetsiz iletişimi öğrenmek, öğretmek ve uygulamak gerekli" dedi. 
 

reuters.jpg
Fotoğraf: Reuters​​​​​​​


"İş göremeyen sağlık çalışanlarının maddi kayıpların telafisi için mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapılmalı"

Hekimler ve diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin, sağlık çalışanlarının sağlığını bozduğuna dikkat çeken Hukukçu Hekimler Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Av. Nurhan Demirhan, şunları söyledi:

Gaziantep'te  Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi’nde bir hasta yakını tarafından yaşamını yitiren Dr. Ersin Arslan, Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne yapılan hastane baskınları ve hekimlere karşı uygulanan saldırılar, Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde görev yapan üç sağlık çalışanı görevi başındayken bıçaklanmış, darp edilmiş, sözlü ve fiili saldırılara maruz kaldı. Bir süre önce oksijen tüpüyle hasta yakınının saldırısına uğrayan yoğun bakım sorumlusu Dr. Esra Esöz Genç ve daha pek çok örnek verilebilir. Maruz kaldığı şiddet nedeniyle iş göremeyen sağlık çalışanlarının uğradıkları maddi kayıpların telafi edilebilmesi amacıyla mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapılmalı.
 

Nurhan Demirhan (1).jpg
Dr. Av. Nurhan Demirhan​​​​​​​


Dr. Av. Nurhan Demirhan, "Hekime yönelik şiddet uygulayan hasta yakını hakkında aldığımız ve şu an infaz edilen hapis cezası kararı da şiddete karşı kamuoyu bilinci oluşturacağı ve caydırıcı olması açısından hareketle, sağlık çalışanlarına yönelik olarak işlenen suçların yargılaması sonucunda verilen mahkûmiyet kararları medya yoluyla halka duyurulmalı. İlköğretimden başlayarak eğitim ve öğretimin her kademesinde sağlık çalışanları ile hastanelerde görevli güvenlik görevlilerine sağlık kurum ve kuruluşlarının işleyişine yönelik eğitimlerin verilmesine ilişkin çalışmaların yapılmalı, iletişim eğitimi verilmeli" şeklinde önerilerde bulundu. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU