Kredi derecelendirme kuruluşları Reuters’a konuştu: Türkiye’de kullanılabilecek döviz rezervlerinin geçen yılki 30 milyar dolarlık seviyeden, bu yıl 10 milyar dolara düşmesi bekleniyor

S&P Global Ratings ve Moody’s yetkilileri Türk Lirası’nın dolar ve euro karşısında tarihi kaybını yaşamasının ardından yaptıkları değerlendirmede faiz artırmanın kaçınılmaz olduğunu ancak mevcut problemleri çözmede yeterli olmayacağını söyledi

Fotoğraf: Emrah Gürel/AP

Dolar, euro ve sterlin fiyatlarında tarihin en yüksek seviyelerine ulaşılmasının ardından uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu temsilcileri Reuters’a konuştu

Uzmanlar, Türk Lirası’nın desteklenmesi için seçeneklerin tükenmesiyle er ya da geç faiz artırımına gidilmesinin muhtemel olduğunu söyledi. 

Moody’s’in Ülke Riskleri Grubu Başkan Yardımcısı Sarah Carlson, Türkiye’de karışıklığın bir süredir devam ettiğini ve bu karışıklığın yönünü  “sonsuza kadar devam edemeyecek bir stratejiye” çevirmiş durumda olduğunu söyledi. 

“Bir noktada yol bitecek” diyen Carlson, “Karar vericilerin kısa vadeli ekonomik sıkıntılara ancak uzun vadeli kazanımlara yol açabilecek reformlara ağırlık vermesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. 

Faiz ortanlarını artırmanın söz konusu problemleri çözmeyebileceğini de sözlerine ekleyen Sarah Carlson, “Temel problem, yatırım ihtiyaçları için gerekli yerel tasarruflardaki kronik noksanlık” diye konuştu. 

Devletin faiz ödemelerinin devlet gelirlerine oranındaki artış konusunda endişe duyduklarını söyleyen Carlson, bu durumu “Büyük ve normal olmayan bir hareket” ifadesiyle değerlendirdi. 

S&P Global Ratings Direktör Yardımcısı Maxim Rybnikov, Merkez Bankası’nın bu yıl Türkiye’nin döviz rezervlerini tükettiğini ve bu durumun manevra için sınırlı alan bıraktığını söyledi. 

Rybnikov, kullanılabilecek döviz rezervlerinin geçen yılki 30 milyar dolarlık seviyesinden bu yıl 10 milyar dolara düşmesini beklediklerini açıkladı. 

Birçok yabancı yatırımcının Türkiye’den çıkış yaptığını hatırlatan  Maxim Rybnikov, elinde devlet tahvili bulunduran yurt dışı yerleşiklerin oranının yüzde 4 gibi tarihi düşük seviyeye ulaştığını söyledi. 

Türkiye’de dolarizasyonun arttığına da vurgu yapan Rybnikov,  ülke içindekilerin ellerindeki yabancı paranın 212,92 milyar dolara ulaştığını belirtti. 

Türkiye’nin durumunu 2015’in Azerbaycanı ve Arjantin’in şimdiki durumu ile kıyaslayan Rybnikov, “Türkiye’de yerleşikler, inancını kaybettiğinde döviz almaya başlıyorlar. Bu durum, ödemeler dengesindeki stresi artırabilir” dedi. 

Ne olmuştu? 

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yurt dışındaki yatırımcılara TL’ye erişiminde kısıt getirmesi nedeniyle, Türk Lirası’na ulaşmaya çalışan dış yatırımcı Borsa İstanbul’daki hisselerini satmaya başlamış bu da dolarda hareketlenmeye yol açmıştı. 

Bu durum, tüm dünyada konuşulan “Salgında ikinci dalga olacak mı?” endişesiyle birleşince dolar 7,37’ye, euro 8,67’ye, İngiliz sterlini 9,55’e kadar çıkmıştı. Bir yandan dünyada artan altın fiyatlarının etkisiyle altının ons fiyatı da tarihi rekorunu kırmıştı. 

Piyasada “örtülü faiz artırımı” algısı yaratan Merkez Bankası açıklamasının ardından dolar, 7 lira 13 kuruş seviyesine kadar çekildi. Zira politika faizi olan, yüzde 8,25 seviyesindeki bir haftalık repo faizisiyle yaptığı piyasa fonlamasını durduran Merkez Bankası, bankaları diğer bir “enstrümanı” gecelik borçlanma faizine yönlendirdi ve ortalama fonlama maliyeti yüzde 9,50’ye kadar çıktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün ikinci kez Ayasofya’da cuma namazını kılmasının arından yaptığı açıklamada "Türkiye'de ekonomi sistem olarak oturmuştur. TL, dövizin yerli yerine oturacağını düşünüyorum. Böyle dalgalanmalar olur" demişti.

Sosyal medyada Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı eleştiren tartışmaların ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Albayrak’a destek vererek "Faiz lobilerine ve Döviz kuru üzerinden manipülasyon yapmak isteyenlere inat ekonomimizin ve sanayimizin çarkları salgın döneminde dönüyor ve güçlü şekilde dönmeye de devam edecektir” demişti. 


Independent Türkçe 

DAHA FAZLA HABER OKU