Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Ayasofya’nın camiye çevrilmesinin ardından başlayan sürecin “dini kurumların anayasal statüde özerk bir şekilde yeniden tanımlanmasına vesile olması”nı diledi. Dilipak, “Ortodoks Üniversitesi de kurulur, Ortodoks Bankası da” dedi.
Dilipak, bugünkü köşe yazısında Ayasofya’nın camiye çevrilmesiyle ilgili UNESCO’nun tavrını şöyle yorumladı:
Ayasofya konusu ile ilgili birileri UNESCO üzerinden bu süreci bulandırma çabasında.. Türkiye karşıtı lobi de buna destek verecek. Birileri de gayrimüslim vakfiyeleri konusunu gündeme getirmeye çalışacak. Aslında bu konu daha önce büyük ölçüde çözüldü. Bu mevzunun ucuz polemiklere bahis edilmeden bir şekilde tartışılması birçok bakımdan faydalı.
Dönemin hukuk anlayışı, dine bakışı zaten biliniyor. Burada asıl önemli olan “Fethin anlaşılması”, “Bizans”, “Doğu Roma”, “Bizantinizm” ve “Ortodoks”luğun yeniden konuşuluyor olması önemli. Ortodokslukta kilise - devlet ilişkisi, “teokratik” ve “laik” karakter göstermez. Bu ilişkinin şekli “Bizantoloji”dir. Bunu bilmeden Ayasofya’nın statüsünü anlayamayız.
“İnşallah bu süreç, ülkemizde de Bizantoloji’nin bir bilim olarak ele alınmasına zemin hazırlar” diyen Dilipak, şu ifadeleri kullandı:
Ortodoks Üniversitesi de kurulur, Ortodoks Bankası da. Ülkemizde dini kurumların anayasal statüde özerk bir şekilde yeniden tanımlanması için bir hukuki süreç başlatılmasına vesile olur.
Katoliklik ve Protestanlık karşısında zayıflatılan Ortodoksluğun yeniden anlaşılması, ihyası ve inşası yönünde yeni birtakım adımlar atılmalı, bundan sonra, Hz. Ömer’in “millet sistemi” ve “eminlik beyannamesi” istikametinde.
Akit, Independent Türkçe
