Davutoğlu muhalefetin dozunu arttırıyor: Bir grup liyakatsiz etraflarındaki helal-haram bilmezleri besleyecek diye milletimizin alın terini çalmalarına müsaade edemeyiz

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu haftalık basın toplantısında hükümete yüklendi

Fotoğraf: Gelecek Partisi Basın Birimi

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, haftalık basın toplantısında hükümet icraatlarını eleştirdi. 

Madımak ve Başbağlar katliamlarının yakın tarihin en acı ve ibret yüklü hatıraları olduğunu anımsatan Davutoğlu, bu iki katliamın bu coğrafyada etnik veya mezhebi farklılıkları tahrik etmenin ve kutuplaşmanın nasıl ateşle oynamak olduğunu yürekleri dağlayan acı tecrübeler olarak gösterdiğini söyledi.  

Davutoğlu, "Bugün 83 milyonluk ortak kader bilincine sahip bir toplum olarak hep beraber 'Bir daha asla' diyerek kenetlenmeli ve her türlü kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı ve ötekileştirici söylemlere, eylemlere ve politikalara karşı durmalıyız" dedi.

"Kovid-19'la mücadele 'kısır döngü' haline geldi"

Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de pandemiyle mücadelenin bir "kısır döngü" haline geldiğini savunan Davutoğlu, "Yeni ve toplumsal yapımıza uygun gerçekçi adımlar atılmadığı ve sadece söylem düzeyinde kalan önlemler dizisiyle yola devam edildiği takdirde girilen kısır döngüden çıkılması da güç görünüyor. Hükümetin bir an önce Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu'nu tekrar etkin ve yetkili hale getirmesi, tedbirleri tüm ülke dahilinde hayata geçirmesi ve kontrol mekanizmasını daha sıkı uygulaması gerekmektedir" ifadelerini kullandı.

Baro tartışmaları: iktidarın her yaptığını destekleyecek bir baro düzeni kurmak için bu ısrar ediyor

Avukatlık Kanunu’nda yapılmaya hazırlanan değişikli ve "çoklu baro" tartışmalarına da değinen Gelecek Partisi lideri, hükümetin asgari nezaket ölçüleri içerisinde, meselenin tarafı olanları dinleyecek medeni cesareti gösteremediğini kayetti.

"Baro başkanları bile ifade hürriyetini kullanamazsa sıradan vatandaş, gençler, kadınlar, emekçiler nasıl konuşsunlar" diye soran Davutoğlu, "Barolarla veya başka bir alanla ilgili yapılacak her türlü düzenleme öncelikle katılımcı olmalı. İlgili bütün paydaşların fikirlerinden faydalanılması gerekiyor. İşin esası şu; iktidar adalet ve hukuk sistemini iyileştirmek, hızlandırmak, etkinleştirmek için bu düzenlemede ısrar etmiyor. Baroların sesini kısmak, iktidarı eleştiren baro yönetimlerini susturmak, iktidarın her yaptığını destekleyecek bir baro düzeni kurmak için bu düzenlemede ısrar ediyor" şeklinde konuştu.

"Hükümet, Alevi-Sünni baro, sağcı-solcu baro ayrımı istiyor"

"İktidarın bu yapılan ile savunmanın mezheplere, etnik kimliklere göre bölünmesi ihtimalinin farkında bile değil. Ya da daha kötüsü çok iyi farkında ve bizzat bu bölünmeyi istiyor" diyen Davutoğlu, "Yani alevi baro, sünni baro ayrımını istiyor. Yani sağcı baro, solcu baro, AK Partili baro, CHPli baro kurulmasını istiyor. Zaten ağır aksak yürüyen bir hukuk sistemimiz var; bu düzenlemeyle beraber hukuk sistemimiz daha da bozulacaktır" ifadelerini kullandı.

"Hükümet, iktisadi hayatın durduğu dönemde enflasyon üretmeyi başardı"

Hükümetin ağır ekonomik faturayı ciddiye almadığını, bu yaklaşımdam doğan bedeli ise halkın ödediğini savunan Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, "Bütün dünya ticaretinin, Türkiye ekonomisinin, onlarca sektörde alış-verişin tamamen durduğu bir dönemde bu iktidar dünyada kimsenin başaramadığını başarmıştır. Bu iktidar, iktisadi hayatın durduğu dönemde yüzde 13 enflasyon üretmeyi başarmıştır. Bu durumun neredeyse dünyada bir örneği bulunmamaktadır. Muadilimiz kabul edilen ülkelerde böylesi bir durum söz konusu değildir. Milletin cebindeki 100 liranın 13 lirası bizzat bu iktidar tarafından her sene eritilmektedir. Böylesi bir soygun düzenine milletimiz mecbur değildir. Bir grup ciddiyetsiz ve liyakatsizin, etraflarındaki helal-haram bilmezleri besleyecekler diye milletimizin alın terini her ay çalmasına müsaade edemeyiz" dedi.

"Üniversite kapatıyorsunuz, sosyal medyayı kapatıyorsunuz, gençlerin yorumlarını kapatıyorsunuz, Türkiye'yi kapatıyorsunuz"

Geleneksel medyanın "propoganda merkezlerine" çevrildiğini savunan Davutoğlu, herkesin sesini duyurabildiği sosyal medyanın baskı altına alınamadığını belirterek, "Bindirilmiş kıtalara konuştukları konforlu mecralarından çıkıp da sosyal medya platformlarına girince hoşlanmadıkları sorularla-cevaplarla karşılaşıyorlar. İnsanların düşüncelerini açıkça söylemelerine alışkın olmadıkları için küplere biniyorlar, kimyaları bozuluyor. Burada şapkayı önlerine koyup düşünmekten ziyade, kestirmeden gençlerin yorumlarını kapatmaya yöneliyorlar.  Ama öyle anlık düzenleme yetmeyince şimdi hepsini kapatmaya kalkıyorlar. Siz artık sadece kapatmaya alıştınız. Üniversite kapatıyorsunuz, sosyal medyayı kapatıyorsunuz, gençlerin yorumlarını kapatıyorsunuz, Türkiye’yi kapatıyorsunuz" şeklinde konuştu.

"Cumhurbaşkanı, dürüstlük, ahlak, liyakat, adalet diyenle beraber yol yürümekten vaz geçti"

Davutoğlu, kendisine Suriye ve AK Parti dönemiyle ilgili kendisine yöneltilen eleştirilere şöyle cevap verdi:

"Şimdi gerçekten bu soru meraktan mı yoksa ahlak yoksunluğundan mı soruluyor.? Ama bir kez daha sırf kayda geçsin diye cevap verelim. Yüzbinlerce masumu katledenlerle, kendi halkına karşı kimyasal silah kullananlarla ülkemize saldıranlarla ilişkilerimiz bozulmayacaktı da ne olacaktı. Bunun sorumlusu ne biziz ne de Türkiye Cumhuriyeti! El insaf. İkinci soru ise en az bunun kadar vicdanı, aklı ve ahlakı olanları üzecek bir soru. 'Siz AK Parti'de, Erdoğan'la birlikte değil miydiniz? Sürekli yol arkadaşı olacağınıza söz vermediniz mi? Şimdi ne oldu da eleştiriyorsunuz?' Kardeşlerim. Biz şahıslara, tabelalara, kurumlara bir bağlılık sözü vermedik. Biz ilkelere, ahlaka, dürüst ve şeffaf yönetimde birlikte ve beraber olmaya söz verdik. Üstüne üstlük AK Parti’den ayrılan da biz değiliz. AK Parti yanlışları karşısında kendisini uyaranlarla yollarını ayırdı. Bizler ihraç edildik. Cumhurbaşkanı Erdoğan dürüstlük diyenle, ahlak diyenle, liyakat diyenle, adalet diyenle beraber yol yürümekten vaz geçti."

 

Independent Türkçe

 

DAHA FAZLA HABER OKU