Nüfus patlaması Afrika savanlarındaki yaban hayatını yok ediyor

“Koruma alanlarının sınırlarını nasıl idare etmemiz gerektiğini acilen yeniden düşünmeliyiz”

Doğu Afrika'nın el değmemiş, uçsuz bucaksız sapsarı savanları dünyanın en geniş vahşi yaşam alanları olarak biliniyor

Doğu Afrika’daki insan nüfusunun kıtanın en önemli ekosistemlerinden Serengeti-Mara’ya kadar ulaşmasının hayvanların doğal ortamlarına zarar verdiği ve göç yollarını bozduğu ortaya çıktı.

Bölgedeki yaban hayatının hızla kaybolduğunu gösteren yeni uluslararası araştırmaya göre son 10 yılda Serengeti-Mara ekosistemi sınır alanlarındaki insan nüfusunda yüzde 400 artış görüldü.

40 yıllık verileri inceleyen araştırmacılara göre Afrika antilobu, zebra, ceylan gibi göç eden türlerin bazılarının nüfusunun 4'te 3'ünden fazlası yok oldu.
 

 

Serengeti ve Masai Mara bölgesi dünyadaki en korunaklı ekosistemlerden biri olarak bilinse de insanların ve çiftlik hayvanlarının buraya akını bitkilere, vahşi hayvanlara ve toprağa zarar veriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Çalışmaya göre bu zarar iki şekilde meydana geliyor. İlk olarak büyükbaş hayvanlar dahil olmak üzere daha fazla çiftlik hayvanlarının yetiştirildiği “tampon bölgeler”, Afrika antilobu, zebra ve ceylanların daha az ve daha düşük kalitede otlamasına yol açıyor.

İkincisi, insanların ve çiftlik hayvanlarının varlığı doğal şekilde meydana gelen yangınların sıklığını azaltıyor, bu da bitki örtüsünün çeşitliliğini etkileyerek koruma alanlarındaki yaban hayvanlarının otlama imkanlarını değiştiriyor. 

 

 

Science isimli hakemli bilimsel yayında yer alan çalışmanın bulgularına göre nüfus artışına bağlı bu zararlı etkiler hayvanların besin zincirinin çökmesine yol açıyor.

Bu etkiler sebebiyle hayvanlar daha az yenilebilir otlarla beslenmek zorunda kalıyor ve böylelikle ekosistemin gelişmesini sağlayan bitkiler ve mikroorganizmalar arasındaki yararlı etkileşimler de değişime uğruyor.

Çalışmanın baş yazarı Groningen Üniversitesi’nden Michiel Veldhuis bu değişimle ilgili şunları söyledi:

“Biyoçeşitliliği korumak için koruma alanlarının sınırlarını nasıl idare etmemiz gerektiğini acilen yeniden düşünmeliyiz. Dünyanın en ikonik koruma alanı ve bununla bağlantılı insan nüfusunun geleceği buna bağlı olabilir.”

Dr. Veldhuis’in araştırma ekibi bu zararlı etkilerin ekosistemi gelecekteki şoklara karşı daha az esnek hale getirebileceğini belirtti. Ekip ayrıca, koruma alanları etrafında yerleşik bulunan bölge halkının ve yaban hayatının bir arada varlığını sürdürmesi için alternatif stratejiler üretilmesini önerdi.

 

 

Ekibin diğer üyesi Liverpool Üniversitesi’nden Dr. Kate Parr ise “Araştırma sonuçlarımız biyoçeşitliliği artırmak için koruma alanlarının büyüklüğüne güvenmememiz gerektiğini gösteriyor. İnsanların sebep olduğu etkiler en ikonik rezervlerimizi bile tehdit ediyor" ifadelerini kullandı. 

Tanzanya Vahşi Yaşam Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Simon Mduma araştırma sonuçlarıyla ilgili şunları söyledi:

“Tanzanya hükümeti tam da şu anda koruma alanlarının sınırlarının ne olacağı meselesini ulusal seviyede değerlendirdiğinden araştırma sonuçları doğru zamanda geldi. Bu çalışma Serengeti-Mara ekosistemi etrafındaki artan insan nüfusunun geniş kapsamlı sonuçlarına dair önemli bilimsel kanıtlar sunuyor ve bunlar politikacıların acilen ihtiyaç duyduğu bilgilerdir.”

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independent.co.uk/environment

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Kırkpınar

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU