Irak Başbakanı Kazimi ciddi zorluklarla karşı karşıya

Mina Ureybi Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

 

Üç yıl önce, yine böyle bir zamanda Irak’ın ikinci büyük şehri Musul’dan DEAŞ militanlarını çıkarmak için acı dolu savaşlar yürütülüyordu. DEAŞ vahşeti ve Uluslararası Koalisyon’un hava saldırıları nedeniyle eski şehir harap oldu ve evler yıkıldı. Bugün bile halen terörist örgütün militanlar tarafından öldürülen ve kendilerine karşı yürütülen askeri operasyonlarda yaşamını yitiren sivillerin sayısı hakkında resmi bir istatistik bulunmuyor. Ancak çatışmaların sona ermesinin üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen bazı evlerin yıkıntıları altında ölen sahiplerinin halen çıkarılmamış cesetleri var. Irak hükümeti 2017’nin temmuz ayında DEAŞ’a karşı zaferini açıkladığında, şehri yeniden inşa etme ve yerinden edilmiş 1 milyondan fazla kişinin geri dönmesini sağlama sözü vermişti. Ne var ki şehrin sağ sahilinin büyük bir kısmı halen harap halde. İşsizlik Musullu gençlerin geleceğini tehdit ediyor ve mülteci kamplarında on binlerce aile yaşıyor.

Musul’un DEAŞ’ın elinden kurtarılmasından bu yana Irak’ta 3 hükümet kuruldu. Bunların sonuncusu Başbakan Mustafa el-Kazimi hükümeti oldu. Başbakan hükümetini kurduktan sonra ziyaret edeceği ilk şehir olarak Ninova’yı (hükümeti kurmakla görevlendirildikten sonra Kerkük’ü ziyaret etmişti ama o zaman daha hükümeti kurmamıştı) seçti. Musul’da Başbakan Kazimi, 12’inci yüzyılda inşa edilen ve DEAŞ tarafından yıkılmadan önce Irak ve İslam mimarisinin sembolleri olan el-Nuri Cami (Musul Ulu Cami) ile eğik minaresini (Kambur Minare) ziyaret etti. BAE, UNESCO ve Irak hükümeti ile koordineli olarak bu tarihi eserin yeniden inşası için 50 milyon dolar bağış yapma sözü vermişti. Bu konudaki çalışmalar gerçekten de başladı. Kazimi, bir kilise de dahil Musul’da birçok yeri ziyaret etti ve Irak’ta Hristiyan varlığından bahsetti. Musul müzesini gezdi ve Ninova halkından farklı gruplarla buluştu. Kazimi’nin Ninova ziyaretinin belki de en önemli durağı, bilhassa yaz mevsiminin gelmesi ile en büyük zorluk ve sıkıntıları yaşayan mültecilerin bulunduğu kamplardı. Bu, Iraklı yetkililerin kamplara düzenlediği ender ziyaretlerden biriydi.

Irak Başbakanı’nın ziyareti, Irak kuvvetlerinin geri çekilmesi ve DEAŞ’ın şehri ele geçirmesi ile Musul’un uğradığı ihanetin altıncı yıl dönümüne denk geldi.

Irak tarihindeki bu kara dönem, ekonomik ve siyasi yozlaşmanın, Irak devletinin zayıflığı ve yönetilme biçimi sebebiyle serpilip büyüyen terörün sonucuydu.

Başbakan’ın sözleri ve mesajları önemliydi ve Musul ile Ninova halkı üzerinde olumlu bir etki bıraktı. Ziyaret, Kazimi’nin DEAŞ teröründen zarar gören insanlara yardım etmeye ve en önemli Arap şehirlerini ihya etmeye verdiği önemi kanıtladı. Fakat Musul’un ve Irak’ın geri kalanının yaşadığı zor durum, kelimelerden ve mesajlardan daha fazlasını, somut icraatları ve adımları gerektiriyor. Bunlar için de acil mali kaynakların yanı sıra kendisini uygulamaya kararlı yetkililere ve yönetme yeteneğine ihtiyaç var.

Kazimi, sorumluluğunu kendisine yükleyemeyeceğimiz ağır bir miras devraldı ama bugün bu sorun ve krizleri çözmekten sorumlu. O da bu krizlere hızlı ve geçici (yamalar) çözümler yerine kökten çözümler bulmaya çalışıyor. Ama zor bir zamanda iktidara geldi. Adil olmak gerekirse, özellikle Irak ve bütün dünyanın Kovid-19 salgını gibi bir sağlık krizi ve Irak bütçesinin gelirlerinin yüzde 90’nını oluşturan petrol fiyatlarında keskin bir düşüşe neden olan ekonomik kriz ile yüzleştiği bir zamanda hızlı ve acil değişimler gerçekleştirmesi zor. Bunlara bir de ülkedeki güvenlik sorunları ve siyasi kargaşa ile kolları devlet kurumlarına ve önemli sektörlere uzanan, Irak’ın değil dış güçlerin çıkarlarına hizmet eden milis güçler ekleniyor.

Kazimi bu ay “Irak’ın bir ekonomisi olmadığı” açıklamasını yaptı ki bu gerçekten de doğru. Ama bu, 2003 yılında Irak’ı vuran yolsuzluk ve kötü idarenin ürünüdür. Bu iki faktör Irak ekonomisini tamamen bitirdi ve devletin yalnızca petrol gelirlerine ve yardımlara güvenmesine yol açtı. Kazimi hükümeti bu mali açmazı gidermek için bir dizi önlem açıkladı. Bunlardan biri de maaşı 600 bin Irak dinarı, yani yaklaşık 500 dolardan fazla olan memur ve emeklilerin maaşlarından kesinti yapmak. Karar, bundan etkilenenleri, özellikle de geçinmek için maaşlarından başka gelirleri olmayan orta sınıf Iraklıların azımsanmayacak bir kesimini kızdırdı. Bu, Kazimi hükümetinin ilk hatasıydı ve sahip olduğu göreceli popülerliği etkiledi. Fakat devlet adamlılığını gösterdi. Hükümet bu uygulamadan geri adım attı ancak çifte maaşı önleme kararına bağlı kaldı. Çifte maaş, bütün bu yıllar boyunca Irak bütçesine büyük zarar verdi. Ekonomisini onarmak için Irak’ın önünde gerçek bir fırsat olması amacıyla ortadan kaldırılması gereken idari ve mali yolsuzluğun formlarından birini oluşturuyordu.

Krizlerin uzun sürmesinin ülkedeki ekonomik durumu iyileştirmeyi zor ve yorucu hale getirdiğine şüphe yok ama bu konuda atılabilecek somut adımlar bulunuyor. Bunların başında da ithalattakiler de dahil harcamalardaki israfı azaltmaktır. Sözgelimi; Irak-İran Ortak Ticaret Odası Genel Sekreteri Hamid Hüseyni’ye göre 20 Nisan ile 20 Mayıs arasındaki dönemde, yani 1 ay içinde İran’dan yapılan ithalat Irak hazinesine 800 milyon dolara mal oldu. İran’ın yarı resmi Tesnim haber ajansının naklettiğine göre Hüseyni, önümüzdeki ay bu ithalat değerinin artmasının beklendiğini söyledi. Bu, Irak’ın boğucu bir ekonomik kriz yaşadığı bir zamanda gerçekleşti. Bugün Irak, İran’dan petrol ithal eden Çin’den sonra İran ihracat ürünlerinin en önemli ikinci ithalatçısı konumundadır. Toprakları verimli. Mezopotamya toprakları yüzyıllardır tarımla ünlenmiş olmasına rağmen Irak, tarım ürünlerinden elektriğe her şeyi İran’dan ithal ediyor. İşte, kötü yönetim ve Irak çiftçisinin desteklenmemesinin yanı sıra İran taraftarlarının varlığı ülkeyi bu hale getirdi.

Kazimi’nin hükümeti kurmakla görevlendirilmesinin üzerinden 3 aydan fazla bir süre geçmiş olsa da hükümetini tam anlamıyla kurmasının üzerinden sadece 2 hafta geçti. Şimdi, Irak sağlık sektörünün tamamını tehdit eden bir salgınla yüzleşmeli ve devletin tüm sektörlerini tehdit eden ekonomik krizi çözmelidir. Bu iki savaşı kazanması, ülkedeki yozlaşmanın arkasında duranları ve Irak devleti hesabına kendi özel çıkarları ile dış güçlerin çıkarlarını savunanları yenmesine bağlıdır. Ne var ki Kazimi, yolsuzları ve yasalara uymayanları yenilgiye uğratamazsa 3 yıl önce DEAŞ’a karşı elde edilen zafer tamamlanmayacak ve savaş bitmeyecektir. Altı yıl önce Musul’da olanların tekrarlanmasına izin vermeyeceği sözü önemlidir. Ancak bu, yolsuzlukla mücadelenin başarısına, devlet kurumlarının desteklenmesine ve tüm Iraklıların haklarının korunmasına bağlıdır.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU