Batman’dan Harvard’a… 2 milyon 750 bin TL’lik araştırma ödülünün sahibi Can: Türkiye’nin güncel bir bilim politikasına ihtiyacı var

Batman’da işçi bir ailenin çocuğu olarak büyürken moleküler biyolog olmayı hedefleyen, şimdi ise çalışmalarını Harvard Medical School’da sürdüren ödüllü bilim insanı Geylani Can, Independent Türkçe’ye konuştu

34 yaşındaki Geylani Can, çalışmalarını ABD’de sürdürse de, DNA konusundaki birikimlerini Türkiye’deki gençlerle paylaşıyor. TÜBİTAK desteği de alan Can, kendisini ‘beyin göçü’ olarak nitelendirmediğini ve gelecekte Türkiye’ye dönmek istediğini söylüyor / Fotoğraf: AA

“Urfa’da Oxford vardı da biz mi gitmedik” sözü, eğitimde fırsat eşitsizliğini en basit haliyle anlatan sözlerden biri olarak hafızalara kazınmıştı.

Yalnızca Şanlıurfa’da değil, Batman’da da köklü eğitim kurumları yoktu belki ama bugün Batmanlı bir genç, Amerikan Kanser Araştırma Kurumu ve İngiltere Kanser Araştırma Enstitüsü ortaklığında verilen 400 bin dolar (2 milyon 750 bin TL) tutarındaki Transatlantik Araştırma Ödülü’nün sahibi oldu.

Batman’da lise eğitimi gören, 2009 yılında ise İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden mezun olan Geylani Can, aynı üniversitede başladığı yüksek lisansını İsveç’te tamamladı.

2012’de ise Cambridge Üniversitesi Gurdon Enstitüsü’nde doktoraya başlayan Can, daha sonra araştırmacı olarak Harvard Medical School’a (Tıp Fakültesi) geçti.

Çalışmalarını Harvard Üniversitesi Kimyasal Biyoloji ve Moleküler Farmakoloji Bölümü'nde sürdüren Geylani Can, çocuklarda gelişim bozukluğuna neden olan bir gen bozukluğu (mutasyon) keşfetti. Bilim insanı Can, DNA hasarı ve tamirleri üzerine uzmanlaştığı projesiyle binlerce kişi arasından 4 kişiye verilen 400 bin dolarlık ödülün sahibi oldu.

 

Geylani Can Harvard The Walter Lab.jpg
Geylani Can, DNA'daki değişiklileri analiz edecek çok hızlı bir yöntem geliştirerek, bu yöntemin patent başvurusunu gerçekleştirdi / Fotoğraf: HHMI The Walter Lab

 

“Kansere, DNA hasarına neyin neden olduğunu anlayabilecek bir yöntem geliştirmeyi önerdim"

Ödül almaya hak kazanan projesini "çok yapılabilir ama kimsenin aklına daha önce gelmemiş" olarak açıklayan 34 yaşındaki Geylani, şu ifadeleri kullandı:

Hücrelerde DNA'nın kopyalanması esnasında bir hata oluyor ve bu hata, kanser ve başka hastalıklara sebep olabiliyor. Normalde hücrelerde önce DNA  kopyalanıyor, sonra yeni kopyalar, diğer hücrelere dağıtılıyor. DNA'nın kopyalanması bitmeden dağıtılmaya çalışılırsa, o DNA’lar parçalanıyor ve çok kırık olduğundan, hücrelerde eski yerlerine değil de karmaşık bir şekilde yapıştırıyor. Sık karşılaşılmasa da tek bir hücrenin bunu yapması, kanser olmanıza neden olabiliyor. Kanserli hücrelerde ne yanlış gidiyor da tamir edilemiyor? Bu detayları anlayabilecek yeni bir yöntem geliştirmiş sayılırım. Gözlemlemesi çok zor bir olay ve nasıl gözlemleyebileceğim üzerine projeler yazdım. Ödülün gelme amacı, sunduğumuz projenin çok yapılabilir ama kimsenin aklına gelmemiş olması. Benim önerdiğim çalışma, bunu mekanizmal olarak anlayabilmek. Kanser dahil pek çok hastalığın nedenini araştırırken, bir yandan da bunun oluşumunu engelleyebilmek için hücrelerin nasıl mekanizmalara sahip olduğunu kavrayabilmek. 1940’lardan beri görülen ancak açıklanamayan bir şeydi. Bu konuda bir yöntem, bakış açısı yoktu. Geliştirmeyi sunduğum yöntemle bunun bulunabileceğini öne sürdüm, bilim insanları da güvendi, destek gördüm ve ödülü kazandım.

“Ödülün amacı araştırmacıların bağımsızlıklarını hızlandırmak”

Doktora sonrası araştırmacı ve grup lideri olarak çalışıldığını ancak ödül sayesinde kişilerin bağımsızlıklarını kazanmalarının hızlandırılmasının amaçladığını belirten Can, “Ödül bir maddi getiriden çok daha fazlasını sunuyor. Kariyerinizi hızla geliştirebilmeniz, kendi bağımsızlığınızı kazanıp çalışmalarınızı sürdürebilmeniz için veriliyor” yorumunu yaptı.

“Çocukluk hayalimi yaşıyorum”

Moleküler biyolog olmanın çocukluk hayali olduğunu vurgulayan Can, “Bizim orada insanlar hep tıp fakültesini seçer. Ona da puanım yetiyordu ama ben özellikle bu bölümü seçtim. Şuanda çocukluk hayalimi yaşıyorum” dedi.

“Ödülü kazanmayı bekliyor muydunuz?” sorusuna ise Can, beklemekten ziyade bunu çok istediğini ve başardığı için de mutluluk duyduğunu söyledi.

“Çocukluğum Batman’ın en zorlu zamanlarında geçti ama yılmadım”

Batman’da bir işçi ailenin çocuğu olarak büyüyen Geylani Can’a, gençlere tavsiyelerini de sorduk. Can, bu soruya şu yanıtı verdi:

Aslen Batmanlıyım. Çocukluğum Batman’ın en zorlu zamanlarında geçti ama karakter olarak hiçbir zaman yılmadım. Çok isteyerek, çok çalışarak açığı kapattım. Onlar da önce istesin, sonra da çok çalışsın ve hiç yılmasın. Herkesin zorlukları aşacak gücü vardır, önemli olan gerçekten isteyip bunun için çalışmak. Batman Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra üniversite eğitimim için İzmir’e gittim. Oradan İsveç’e geçtim, Avrupa’nın en iyi üniversitelerinden birinde master tezimi tamamladım. Benim yeteneklerime ihtiyaç duyulan ve zevk aldığım yerlerde çalıştım. Benim durumum özelinde, zor problemlere farklı bakış açısıyla İngilizce’de ‘out box’ dedikleri bakış açısıyla, kısa ve basit çözüm gerektiren yöntemler geliştirmek beni bir adım öteye taşıdı. Bu yeteneğimin farkında olarak, ilgimi çeken projelerde hep yer aldım. Tavsiye olarak verebileceğim, gençlerin bir şekilde kendi yeteneklerini keşfedip, buna ihtiyaç duyulan ama aynı zamanda zevk alacakları işlere yönelmeleri olur.

“Türkiye’nin güncel bir bilim politikasına ihtiyacı var”

Farklı ülkelerde yaşamış ve çalışmalarını Harvard Üniversitesi’nde sürdüren bir bilim insanı olarak Türkiye’nin bu alanda neler yapabileceğini de sorduğumuz Geylani Can, ülkede öncelikle güncel bir bilim politikasına ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.

“İleride ülkeme dönmek istiyorum, Türkiye bir başka”

Bakanlıkların Türkiye’den yurt dışına giderek ‘beyin göçü’ olarak nitelendirilen kişilerin ülkeye dönmesine yönelik başarılı çalışmalarda bulunduğunu kaydeden Can, “Şu an arafta gibiyiz, ne tamamen dönebiliyoruz ne de tamamen burada kalabiliyoruz. 10 yıldır yurt dışındayım, çok farklı kültürlerle tanıştık, ufkumuz açıldı ama Türkiye bir başka… Düzgün bir politika yürütülmesi halinde yurt dışına gidenlerin bir bölümü, özellikle nitelikli beyin göçü, Türkiye’ye dönmek istiyor. Ben de ileride ülkeme dönmek istiyorum” dedi.

“DNA ile ilgili birikimimi uzaktan da olsa Türkiye’ye aktarıyorum”

Geylani Can, yurt dışında bulunsa da Türkiye’deki gençlere bilgi aktarımını hiç kesmediğini de sözlerine ekledi:

Aslında bilginin transferi açısından bakıldığında bir insanın nerede olduğunun çok da önemi yok. İzmir’de lisans eğitimimde birlikte çalıştığım hocamla ortak bir şirketimiz var. Türkiye’de yürüyen projelerimiz var, TÜBİTAK’tan destek alıyoruz. Öğrencilerle sürekli iletişim halindeyiz. Bu yüzden kendimi beyin göçü olarak değerlendirmiyorum, DNA ile ilgili bilgi birikimimi uzaktan da olsa Türkiye’ye aktarıyorum. Şuan için burada kalıp, bilgiyi aktarmak daha doğru ama ileride mutlaka ülkeme döneceğim.

Geylani Can laboratuvar fotosu Twitter.jpg
DNA hasarını araştıran laboratuvarda 20 kişilik bir ekip olduklarını anlatan Can, ödül alan projeyi ise tek başına yürütüyor / Fotoğraf: Twittter / Geylani Can @ankesorlu

 

“Keşke gençlerin hayatına dokunanlar olsa”

Ailesi dışında kendisine destek veren bir ismin olup olmadığını da sorduğumuz Geylani Can, “Bana özellikle manevi açıdan çok destek veren hâkim bir akrabamız vardı. Ayrıca üniversite eğitimim esnasında danışmanlığımı yapan Prof. Dr. Yusuf Baran, hiçbir zaman desteğini eksik etmedi. Keşke başka gençlerin de böyle hayat dokunan, onların ellerinden tutan insanlar olsa” yanıtını verdi. Türkiye'de başarılı, potansiyel sahibi gençlerin bulunduğunu belirten Can, onlara verilecek desteğin gerek bireylerin gerek ise ülke menfaati açısından kilit önem taşıdığını da sözlerine ekledi.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU