Libya: En tehlikelisi henüz görülmedi

Kahire Bildirgesi, savaş yeni ve daha tehlikeli bir aşamaya geçmeden önce Libya’yı kurtarmak için yapılan son girişimdir

Fotoğraf: AFP

2015’ten bu yana Libya’da iki grup güç ve iktidar için savaşıyor. Bütün bölgesel savaşlar gibi bu savaş da basit bir şekilde başladı ardından bölgesel ve küresel çatışmaların iç içe geçmesiyle büyüdü.

Son birkaç gündeki gelişmeler her düzeyde önemlidir. Türkler, 100 yıl önce Osmanlı Devletinin yıkılmasından bu yana ilk olan bir adım atarak, Müslüman Kardeşler'in uzantısı Ulusal Mutabakat Hükümeti (UHM) bayrağı altında Libya’da savaşmak için Akdeniz’i geçtiler.

Türkler ve UHM, sahadaki önemli toprak kayıplarının ardından son günlerde zafer kutlamalarına başladılar.

Zira Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu'nun bir yıldır kendilerini saran kordonunu kırdılar.

Komşu kent Tarhuna da kendisini yenilgiye uğrattılar ve doğuya Sirte’ye yöneldiler. UHM’nin kontrol ettiği topraklar iki katına çıktı.

Bununla birlikte, şu ana kadar, UHM’nin kontrol ettiği topraklar Libya’nın yüzde 20’sinden daha az.

Libya ordusu ise petrol bölgeleri dahil ülkenin yüzde 60’ını kontrol etmeye devam ediyor.

Çatışmaları Suriye’den getirdikleri muhaliflerle karadan, İHA’ları ile de havadan yöneten Türklerin ilerleyip ilerleyemeyeceğini, doğu şehirlerinde ve diğerlerinde savaşı kazanıp kazanamayacağını önümüzdeki günler gösterecek.

Türkler önce Sirte ardından da Bingazi’yi ele geçirirlerse, işte o zaman zaferleri gerçekten de Hafter için tehlikeli olabilir ve sadece Libya’da değil bölgenin tamamında oyunun kurallarını değiştirebilir.

Ancak şimdilik sadece Trablus’u çevreleyen mahalleleri, Tarhuna ve Beni Velid kentlerini geri aldılar.

Savaş hala kendisini kesin bir şekilde bitirecek bir sonuçtan çok uzak.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Libya Ulusal Ordusu Komutanı Hafter, Kahire’den yayınladıkları bildirge ile “ateşkes ve uzlaşı” çağrısı yaptılar.

Türkiye ve UHM kendisini yenilen tarafın yaptığı bir çağrı olarak tanımlasa da gerçekte bu, bütün tarafları bir araya getiren en iyi barış önerisidir.

Önerilen çözüm, tarafların uzlaşmalı bir şekilde yönetime katılması, bir başkan ve iki yardımcısının belirlenmesi, geçiş dönemi, yeni anayasa hazırlanması ve son olarak da seçimlerin düzenlenmesidir.

Ne var ki, Türkler ve müttefikleri bu girişimi hemen reddettiler.

Kahire Bildirgesi, son gelişmelerin dayattığı bir manevra mı?

Aslında bu, önümüzdeki aşama için gerekli bir diplomatik adımdır çünkü bunun askeri açıdan en kötü aşama olacağını tahmin ediyoruz.

Dolayısıyla bu bildirge, gelecekte önerilecek herhangi bir çözüm için bir zemini temsil etmektedir.

Uluslararası ve Batılı kurumlardan da kabul görmektedir. Ne var ki bu adım güç kullanılmadan işe yaramayacaktır.

Peki, Batı, Türkiye’nin Libya’daki bu savaşını onaylıyor mu yoksa en azından muhalif mi?

Değil. Belki de durum böyle. Avrupa ve özellikle de ABD savaş gemilerinin hiçbir müdahalesine maruz kalmadan Türkiye, bütün bu silahlı unsurları ve askeri teçhizatı Libya’ya nakledemezdi.

Batı’nın Libya’da bulunan ve Rus kuvvetlerinin öncüleri sayılan güçlerin varlığına verdiği yanıt bu mu?

Nitekim Rusya da güvenlik açısından Güney Avrupa, sahip olduğu petrol rezervleri ile de dünya için önemli olan bu bölgede ilk kez varlık gösteriyor.

Aylar süren inkardan sonra Türkler nihayet Libya’daki savaşa askeri olarak müdahil olduklarını itiraf ettiler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu birkaç gün önce şu sözlerle deklare etti:

Askerlerimiz, son birkaç gün içerisinde Libya’daki kardeşleri ile verdikleri mücadelede hedeflenen planlara doğru yürüyor… Libya’da Trablus, Tarhuna ve çevredeki havalimanları olsun kontrolü sağladılar ve bütün bu bölgeleri temizlediler. Şu anda da hedeflenen planlara doğru ilerliyorlar.


Nedir bu planlanan hedefler? Bunlar büyük anlamları olan kelimeler. Libya’da savaş artık Libyalılar arasında değil.

Türkiye, İran’ın izinden gidiyor ve onun gibi kendini çılgın bir yayılmaya kaptırmış durumda.   Askeri olarak bölgenin geneline yayıldı.

Kuzey Irak’ta ve Libya’da askeri kuvvet bulunduruyor. Katar’da askeri bir üssü var. Suriye’de savaşıyor ve Somali’de askeri faaliyetler yürütüyor.

Türkiye’nin Libya’daki hamlesi tek bir şey gerçekleştirecek. O da, Libya’yı kontrol etmek ve UHM’nin bütün ülkenin yönetimini ele geçirmesini sağlamak.

Arap Baharı'ndan beri bölünmüş bir halde olan bu ülkede çatışmanın çemberi o dönemden beri sürekli genişledi.

Kahire Bildirgesi, savaş yeni ve daha tehlikeli bir aşamaya geçmeden önce Libya’yı kurtarmak için yapılan son girişimdir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU